EHB: Katliamdaki sorumluluğunuzdan kurtulamazsınız

Suruç katliamının faillerine ilişkin yaratılan spekülasyonlara tepki gösteren Ezilenlerin Hukuk Bürosu, devlete "Siz önce açıklamanız ve hesap vermeniz gereken sorulara yanıt verin" diye seslendi.

Suruç katliamının faillerine ilişkin yaratılan spekülasyonlara tepki gösteren Ezilenlerin Hukuk Bürosu, devlete "Siz önce açıklamanız ve hesap vermeniz gereken sorulara yanıt verin" diye seslendi. EHB, "Gizlilik kararları da verseniz, sansürler de uygulasanız bu katliamdaki sorumluluğunuzdan kurtulamazsınız" dedi. 
 
Suruç katliamında müvekkillerini kaybeden Ezilenlerin Hukuk Bürosu, katliam soruşturmasında yaşanan karartmalara ilişkin açıklama yaptı. 
 
AKP'nin DAİŞ çetelerine verdiği desteğe dikkat çeken EHB, "Herkes iyi bilmektedir ki askeriyle, polisiyle ve istihbaratıyla AKP iktidarının tecavüzcü sürüsü IŞİD çetelerine karşı yaklaşımı bir 'terör' örgütüne karşı yaklaşım değildir. Tersine dostane bir yaklaşım olduğu gün gibi ortadadır. Suriye savaşında taşeron bir örgüt olarak desteklendiği aşikardır" dedi. 
 
DAİŞ'e yapılan silah sevkıyatı ve lojistik desteği hatırlatan EHB, sınırların DAİŞ çetelerine açılarak adeta bir tür koruma kalkanı haline getirildiğini belirtti. 
 
EHB, cenaze törenlerine yönelik engellemelere de dikkat çekerek, "IŞİD'e sayısız biçimlerde doğrudan destek sağlayan devlet; yoldaşlarımızın cenazesine katılan ve katliamı lanetleyen on binlerce insana saldırmıştır. Özsavunma hakkını kullanan kadınlar hakkında tutuklama kararları veren akıl, katliamlara karşı kendini savunma hakkını kullanan kitleler üzerindeki her türlü baskısını devam ettirmiştir" dedi.
 
'GİZLEME TELAŞINDALAR'  
 
Başta Başbakan Davutoğlu olmak üzere devlet erkanının, bu işteki sorumluluklarını spekülasyon ve kuşku yaratarak gizleme telaşında olduğuna dikkat çeken Ezilenlerin Hukuk Bürosu, şu açıklamayı yaptı: "Hatta Arınç, katliamın sorumlusu olarak HDP Eş Genel Başkanlarını ve HDP vekil ve yöneticilerini ilan edecek kadar aşağılık bir politika izleyerek kendi sorumluluklarını bertaraf etmeye çalışmıştır. Bombacının SGDF'li gençlerle birlikte olay yerine geldiği yalanını dillendirmektedirler. Oysa Suruç katliamını gerçekleştiren intihar bombacısının kimliği netlik kazanmıştır. Şeyh Abdurrahman Alagöz adlı IŞİD'linin kimliği üzerinde bulunan nüfus cüzdanından tespit edilmiştir. Şeyh Abdurrahman Alagöz adlı IŞİD'linin Suriye'de eğitim aldığı kesindir. Babasının 2 ay evvel IŞİD'e katıldığına dair emniyete başvurusu söz konusudur. Daha önceki ihbarlardan da abisiyle birlikte 'Terör amaçlı kayıp' kaydıyla arandığı bilinmektedir. Suruç sınırlarına giren her SGDF otobüsü didik didik arandığı ortadadır. Bütün SGDF'liler kimlik kontrolünden geçirilerek ilçeye alınmışlardır. Hatta bu sırada 2 SGDF üyesi devam eden davaları nedeniyle mahkemeye ifade vermek üzere gözaltına alınmıştır. Bu ifade işlemleri de tarafımızdan takip edilmiş ve kısa bir süre sonra bu arkadaşlarımız serbest bırakılmıştır. Bir başbakan basit bir adli işlemi dahi SGDF'liler hakkında kuşku yaratma amacıyla çarpıtarak dile getirmektedir." 
 
"Üzerindeki nüfus cüzdanından kimliği tespit edilen bombacı nasıl olmuşta kimlik kontrolünden geçirilmemiştir? Ya da kimlik kontrolünden geçirilmiştir de aranan bir şahıs olduğu halde yakalanmamış mıdır?" diye soran Ezilenlerin Hukuk Bürosu, "Bombayı patlatmak üzere SGDF'lilerin arasına girdiği ana kadar Suruç'a nasıl geldiği aranan bir şahıs olmasına karşın neden yakalanmadığı açıklanmak zorundadır" dedi. 
 
'SÖZ KONUSU OLAN İSTİHBARAT ZAFİYETİ DEĞİLDİR' 
 
Suruç'ta istihbaratçıların "kuş dahi uçurtmadığı" yorumunu yapan EHB, "Dolayısıyla nasıl olur da aranan bir IŞİD mensubu polis ablukası altında toplanan ve her adımları sıkı bir şekilde takip edilen SGDF'lilerin içine girmesine müsaade edilmiştir. Nasıl olur da il valisi bir istihbarat alınmadığını ileri sürebilir. Söz konusu olan bir istihbarat zafiyeti değildir. Tersine IŞİD'in hiçbir faaliyeti en hafif bir tabirle engellenmemektedir" diye vurguladı. 
 
Olay yerinde başka DAİŞ'lilerin de olduğu yönündeki iddiaları hatırlatan EHB, "Bir diğer hususta Diyarbakır'da HDP mitingindeki bombalama olayındaki faillerle Suruç saldırısını gerçekleştirenlerin bağlantılı olmasıdır. HDP mitingindeki saldırıdan sonra arkasındaki ilişki ağı neden aydınlatılmamıştır. HDP saldırısını mevcut halde tutuklu olan katilin tek başına gerçekleştirmediği ve hatta kimlerle ve nasıl gerçekleştirdiği kendi itiraflarında dahi açıkça ortadayken neden diğer faillere ulaşılmaya çalışılmamıştır. Adıyaman'daki bahse konu çay ocağını işleten ve Suruç katilinin ağabeyi olan şahısın her iki olayda da adı geçmektedir. Basın mensuplarının dahi kolayca araştırıp tespitlerde bulunabildikleri bir ortamda bu ülkenin emniyet mensupları ve adalet teşkilatı hangi doğrultuda bu olaylara yaklaşmaktadır" dedi. 
 
Devlet yetkililerine, "Siz önce açıklamanız ve hesap vermeniz gereken bunca soruya yanıt verin" diye seslenen EHB, "Bu gencecik pırıl pırıl gençlerimiz üzerinden yaratmaya çalıştığınız kuşkular ve karalamalar boşunadır. Gizlilik kararları da verseniz, sansürler de uygulasanız bu katliamdaki sorumluluğunuzdan kurtulamazsınız. Bir ihmal varsa gereği yapılır açıklamalarıyla da kurtulamazsınız" diye vurguladı. 

'SONUNA KADAR BU KATLİAMIN ÜZERİNE GİDECEĞİZ'
 
EHB, açıklamasında son olarak şunları kaydetti: "Nasıl ki sosyalist gençler, halkların birlikte barış içerisinde yaşama iradesi olan Rojava devrimini Türkiye’nin batısında yaşatacaklarına, Kobanê’yi nasıl birlikte savundularsa birlikte kuracaklarına söz verdilerse; biz de aydınlık geleceğimizin ışık gülüşlü devrimci gençlerinin savunmanları olarak hiçbir noktanın karanlıkta kalmayacağına ve sonuna kadar bu katliamın üzerine gideceğimize dair tüm halkımıza söz veriyoruz. Bu böyle biline."