Dünya medyasının gözüyle Amed zindanı

Amed zindanında 1981 ile 1984 yılı arasında Türk devletinin uyguladığı vahşet, Kürt devrimcilerinin açlık grevleri, ölüm oruçları ve yargılamaları dünya basını tarafından da yakından takip ediliyordu.

12 Eylül 1980 darbesinin ardından aralarında PKK’nin öncü kadrolarının da bulunduğu yüzlerce Kürt yurtseveri ve devrimcisi Amed zindanına gönderilmişti. Aylarca süren işkence ve vahşetin ardından PKK’liler 1981 yılının Nisan ayından itibaren Türk ordusu üyesi savcı ve yargıçların tertiplediği mahkemelerde yargılanmaya başlanacaktı.

İşte o yargılamalarda dünya medyası PKK diye bir örgütün varlığından haberder oldu. Örneğin dünyanın önde gelen medya kuruluşları arasında sayılan İngiliz The Guardian gazetesi 14 Nisan 1981 tarihli sayısında PKK davası ve yakın Kürt tarihi arasında bir bağ kurarak şu yorumu yapmıştı: “1920'lerdeki son büyük Kürt ayaklanmasının bastırılmasından bu yana Türkiye'nin 50 yıllık tarihinde eşi benzeri olmayan davanın aylarca sürmesi bekleniyor.”

1981 yılındaki Amed zindında tutulan PKK’liler ile ilgili dünya medyası ve uluslararası ajansların sık sık yaptığı haberler, garip bir şekilde vahteşin zirveye çıktığı ve buna karşı Kürt devrimcilerinin hayatlarına mal olan tarihi direnişin sergilendiği yıl 1982’de birden bire kesiliyor. PKK’nin öncü kadro Mazlum Doğan’ın 21 Mart Newroz’daki tarihi eylemi ve 14 Temmuz’daki ölüm orucu eylemine sessiz kalan uluslararası medya kuruluşları, Amed zindanındaki vahşeti ve direnişi ancak 1983-1984’de dünyaya duyurduklarını görüyoruz.

KEMAL PİR’E İLİŞKİN HABERLER...

Dönemin Türk basınına baktığımızda ise 14 Temmuz direnişinin öncü isimlerinden Kemal Pir’e ilişkin yapılan haberler dikkat çekiyor. Milliyet gazetesi 10 Eylül 1979 tarihli sayısında Kemal Pir’in Urfa cezaevinden kaçmasını şöyle duyurmuştu:

“Urfa Cezaevi’nde gece duvarı delen 5 hükümlü ve 4 tutuklu kaçmıştır. MHP Urfa İlçe Başkanı’nı öldürmek suçundan tutuklu Kemal Pir ve adam öldürmekten hükümlü Şadan Özçimen, Şeref Yaşar, Hidayet Sarıkan ile esrardan hükümlü Ethem Erol, Nihat Bozburan, Hilal Durdu, Ali Yazgan, Halil Öncü’nün koğuş duvarını delip dışarı çıktıkları ve nöbet değişiminden yararlanıp kaçtıkları belirlenmiştir.”

Aynı şekilde Türk medyası yine Apocu Hareketin önder kadroları arasında sadece Kemal Pir’in yakalanma haberini yapması dikkat çekiyor. Yine Milliyet gazetesi 10 Aralık 1980 tarihli sayısının iç sayfalarında o dönem yakalanan devrimcilere ilişkin yaptığı haberlerin bir bölümünü Kemal Pir’e ayırmıştı: “Apocular adlı yasa dışı örgütün liderlerinden Kemal Pir’in 11 cinayet ve 30 soygun olayına karıştığı açıklanmıştır. Pir’in ilk ifadesinde örgütün Güneydoğu Anadolu bölge sorumlusu olduğunu, örgütün lideri Abdullah Öcalan’ın Lübnan’da bulunduğu söylediği bildirilmiştir.

KEMAL PİR: DEVRİMLER NE İHRAÇ EDİLİR, NE DE İTHAL

14 Temmuz 1982 tarihinde başlayan ölüm orucundan yaklaşık bir ay önce yine Kemal Pir’in Türk devletinin askeri mahkemelerinde yaptığı açıklamalar, Türk medyasının ilgisini çekmişti. Cumhuriyet gazetesi “Bir sanık: Devrimler ne ihraç edilir, ne de ithal” başlıklı haberde Kemal Pir, o dönem dünya gündeminde olan Sovyet ordusunun Afganistan’a girişine ilişkin PKK’nin tavrını şu şekilde duyurdu:

“PKK örgütü Diyarbakır grubu sanıklarının yargılanmasında örgütün Merkez Komite üyesi sanık Kemal Pir , “PKK’nin Afgan olayı ile ilgili tek görüşü vardı ve destekliyordu. Ama eleştirdiğimiz noktalar da vardı. Yani devrim ne ihraç edilir, ne de ithal edilir” dedi. Yargıcın sorusu üzerine de Pir “Devrimin Rusya’nın tekelinde olacağı görüşünü tasvip etmiyorum. Bu işgalde 3 milyon Afganlı aç ve açıkta kalabilir. Fakat bölgede milyonlarca insan yaşamaktadır. Bu eylem, bu insanların yararına olduğuna inandığımız için azınlığın hayatı, çoğunluğa feda edilebilir.”

Reuters, AP ve AFP gibi uluslararası haber ajanslarından İngilizce yayın yapan The New York Times, The Guardian ve Washington Post gazetelerinden Milliyet ile Cumhuriyet gibi Türk gazeteleri 1981-1984 yılları arasında Amed zindanını, devrimcilerin oradiki direnişi ile Türk devletinin yargılamalarını şu şekilde görmüştü:

Türkiye Kürt isyancılara karşı saldırıya başladı (The New York Times, 1 Nisan 1981):

Şimdiye kadar Kürt nasyonalistlerin eylemleri kamuoyuna az yansıtıldı. Eylül ayında Türkiye’de yönetimi ele geçiren askeri yetkililikler, büyük anarşiyi bastırmayı hedeflemişler. Açık şekilde aynı yetkililer, bir “Kürt tehdidinin” varlığını kabul etmeye yönelik siyasi bir karara varmışlar. Niyetleri ise bu tehdide karşı kararlı şekilde mücadele etmek.

TV’lerde terör hakkındaki gerçekler sunuluyor (Reuters, 8 Nisan 1981)

Yakalanan PKK militanlarından biri olan Mehmet Girgin, Lübnan’a bomba eğitimi almak üzere yollandığını ve orada onlarca askeri eğitim alan onlarca insanla karşılaştığını belirtti. Yedi aylık bir süreçten sonra Türkiye’ye geri gönderildi. Asker ve polis lojmanlarına yapılan bir saldırı sonrası çıkan çatışma esnasında yakalandı. Girgin yakalanan 2331 PKK militanından sadece bir tanesi. 447 militanın davası önümüzdeki Pazartesi Diyarbarkır’da başlıyor. 1978’ten beri 243 insanı öldürmekle suçlanıyorlar.

PKK’nın kontrolü altına olan bölgeler Hilvan, Siverek ve ötesi. “Oralarda yaşayan herkes Apocuların etkisi altına giriyor çünkü devlet orada deyim yerindeyse yok” diyor röportaj veren yaşlı birisi. Öğretmen olan birinin dediğine göre Hilvan’ın toplam 52 köyünden 47’si PKK kontrolü altında. Türk bayrakları ve ulusal amblemler yasaklanmış durumda.

Türkiye’deki Kürtler mahkemede (The Guardian, 14 Nisan 1981)

Dün Diyarbakır'da bir askeri mahkemede toplam 447 Kürt solcu yargılanmış ve askeri savcı 97 kişinin ölüm cezasını talep etmiştir. 1920'lerdeki son büyük Kürt ayaklanmasının bastırılmasından bu yana Türkiye'nin 50 yıllık tarihinde eşi benzeri olmayan davanın aylarca sürmesi bekleniyor. Bölgenin geleneksel şalvarlarını giyen bıyıklı ve koyu tenli Kürtlerle dolup taşan mahkeme salonu, ordunun geçen Eylül ayında Türkiye'de iktidarı ele geçirmesinden bu yana çoğu sol kanatlı Kürt milliyetçi gruplarına karşı bir dizi davaya ev sahipliği yapıyor.

Kürt nasyonalistler yargılanıyor (The Globe and Mail, 14 Nisan 1981):

Türkiye’nin Güneydoğu’sunu içine alacak olan ulusal Kürt hareketini kurmakla suçlanan 450 civarında kişinin mahkemesi dün başladı. Askeri savcılar Kürt bölgesinde “terör” estirmekle ve 243 kişinin ölümüne neden oldukları iddiasıyla suçlanan Apocu grubun 97 üyesi hakkında idam cezası talep etti. Yüzlerce otomatik silah, patlayıcı ve roketatarların ele geçirildiğini söyleyen savcılık, Apocu gerillaların Filistin kamplarında eğitildiğini iddia etti. Yargılanan kişiler mahkemeyi tanımadıklarını söylediler. Bu kişiler grubun adını yurt dışına kaçan liderleri Abdullah Öcalan’ın isminden esinlediklerini açıkladılar.

440 Apocu militan mahkeme önünde (Milliyet, 14 Nisan 1981):

Kamuoyunda “Apocular” adıyla bilinen yasa dışı sol örgüt üyesi sanıkların yargılanmasına 7. Kolordu ve Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi’nde dün başlamıştır. 2 bin 331 sanıktan sorguları tanımlanan 447’sinin yer aldığı dünkü duruşmada sanıkların kimlikleri tespit edilmiştir. Hava Hakim Binbaşı Hançer Şenkon’un başkanlığında toplanan Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nde duruşma hakimi olarak Hakim Yüzbaşı Emrullah Kaya ile Niyazi Erdoğan görev almıştır. Aralarında hava astsubay kıdemli çavuş, polis memuru, psikolog, öğretmen, köy muhtarı, belediye zabıta memuru görevlerinde bulanan kişilerin de yer aldığı sanıklardan birisinin Hilvan Belediye Başkanı olduğu bildirildi.

Apocular davasında iddianame okundu (Cumhuriyet, 15 Nisan 1981):

Kürdistan İşçi Partisi (PKK) davasında dün Diyarbakır 2 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi’nde devam edildi. Sanıkların kimlik tespti tamamlandı. 256 sayfalık iddianame okundu. Dünkü duruşmaya tutuklu sanıklardan 284’ü katıldı. İddianamede 2661 sanıktan haklarındaki hazırlık soruşturmaları tamamlanan 447 sanığın çeşitli bölgeler itibarıyla yaptıkları eylemler açıklanıyor.

İddinamede PKK tüzüğü bütünüyle yer aldı. Partinin hücre, köy komitesi, mahalli komite, bölge komitesi, merkez komitesi, politbüro, denetleme ve istihbarat komitesi, parti genel sekreterinin kongreden oluştuğu, 7 kişilik merkez komite üyesinin üç üyesinin ayrıca Yürütme Kurulu’nu meydana getirdiği bildirildi. Kürdistan İşçi Partisi Merkez Komitesi’ni kod adı Welat olan Genel Sekreter Abdullah Öcalan (Apo), kod adı Şiyar olan Cemil Bayık, kod adı Brindar olan Duran Kalkan, kod adı Heval olan Mehmet Hayri Durmuş, kod adı Azad olan Mehmet Sungur’un oluşturdukları belirtildi.

İsyancı sanılan 44 Kürt yakalandı (New York Times, 28 Haziran 1982)

Türk güvenlik güçleri isyancı sanılan 44 Kürdü köy ve dağlık sığınaklarda yakaladı. Darbeden beri 2.000 fazla Apocu tutuklandı. Bunlardan 400’ü askeri mahkemede devam eden dava kapsamında ölüm cezası tehdidiyle karşı karşıya. Sanıklara karşı istinat edilen suç Türkiye’yi parçalayıp Marksist-Leninist bir Kürt devleti kurma girişimi.

Tutsaklar Türk cezaevlerindeki işkenceyi anlatıyor (AFP, 19 Eylül 1983)

Türkiye’nin güneydoğusundaki Diyarbakır askeri cezaevinde tutsak binden fazla mahkum, günlük işkence ve açlıkla terbiye edilmelerine karşı açlık grevi başlattı. Cezaevindeki koşullarının anlatıldığı ve AFP’nin elinde olan, tutsak Mahmut Güven tarafından yazılan 55 sayfalık bir belgeye göre yüz PKK’li tutuklu bölücü 2 Eylül tarihinde "ölüm orucu“ başlatmış. Sonrasında bu sayı bine ulaşmış.

Kürtler açlık grevinde (The Guardian, 22 Şubat 1984)

100'den fazla Kürt terör zanlısı, askeri bir hapishanede sistematik dayak ve işkence iddialarını protesto etmek için açlık grevine başladı. Cezaevindeki isyan ve yedi mahkumun ölümü askeri yetkililer ile Diyarbakır şehrindeki Kürt militanlar arasında yeni gerilimler yarattı.

12 açlık grevcisi öldü (Washington Post, 19 Mart 1984)

Son haftalarda Türkiye cezaevlerindeki 12 mahkum, dayak ve işkenceye karşı girdikleri açlık grevinde hayatlarını kaybetti.

Özal açlık grevcilerini hiçe sayıyor (The Guardian, 20 Haziran 1984)

Türkiye başbakanı Özal, hükümetin açlık grevindeki mahkumların taleplerini yerine getirmeyeceğini söyledi. Bu yıl bilinen on mahkum açlık grevinde hayatını kaybetti. Tutsakların talepleri arasında siyasi statü, hapishanede dolaşım özgürlüğü, gruplar halinde örgütlenme hakkı, yakınların ve avukatların denetimsiz ziyaretleri, tüm yayınlara erişim, TV ve radyo ve ölüm cezasının kaldırılması.

Kürtler açlık grevini sonlandırıyor (AFP, 29 Haziran 1984)

Diyarbakır askeri cezaevinde üç hafta önce başlatılan açlık grevi, mahkumlar ile cezaevi idaresi arasında varılan anlaşma neticesinde sonlandırıldı. Anlaşmanın içeriğiyle ilgili bilgi edinilemedi. Sistematik işkence ve kötü koşullara karşı başlayan protestolar geçen hafta yön değiştirmiş, altı mahkum hücrelerini ateşe vermişti. Yaşamını yitiren tutsakların tümü Kürt bölücüler. Cezaevindeki 2 bin tutsağın çoğu Kürt ve siyasi nedenlerle hapsedilmiş durumda.