DTK: Yol ayrımına gelindi

DTK: Yol ayrımına gelindi

DTK'nin 6'ncı Genel Kurulu 3'ncü Ara Dönem Toplantısı sonuç bildirgesi ile son buldu. Bildirgeyi açıklayan BDP Van Milletvekili ve DTK Koordinasyon Sözcüsü Özdal Üçer, Kürt sorununda yol ayrımına gelindiðini belirterek, “Önümüzde iki seçenek vardır. Ya bu mesele şiddet-çatışma zemininde devam edecek, ya da anlamlı bir müzakere ile barışçıl çözüm yoluna gidilecektir. Bugünlerde yaşadıklarımız savaş tercihinde karar kılınmasının sonuçlarıdır" dedi. Öcalan ve PKK’ye raðmen çözüm olmayacaðının altını çizen Uçer, Kürtlerin 21. Yüzyılı kaybetmeyeceðini vurguladı.

Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK), "Demokratik Özerklikten Ulusal Birliðe" şiarıyla 6'ncı Genel Kurulu 3'üncü Ara Dönem Toplantısı BDP Diyarbakır Ýl Binası Vedat Aydın Toplantı Salonu'nda sona erdi. Kongrenin sonunda sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesini BDP Van Milletvekili ve DTK Koordinasyon Sözcüsü Özdal Üçer açıkladı. Üçer, kongrede bölgenin ve Türkiye'nin ve Ortadoðu'nun içinde bulunduðu sürecin tüm yönleriyle ele alınıp deðerlendirildiði belirtildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve AKP hükümetinin son yıllarda bölgede küresel hegemonyanın kendisine verdiði rol gereði yeni bir misyon yüklenmek istendiðini belirten Üçer, "Bu temelde Ortadoðu'nun egemen gücü olduðunu vurgulamıştır. Öncellikle 'tüm komşularla sıfır problem' şiarıyla diktatöryel rejimlerle dostluk kurmaya çalışmış; fakat 'Arap Baharı' olarak adlandırılan süreç bu politikayı boşa düşürmüştür. Buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti hegemonyasını zora başvurarak kabullendirmeye çalışmış ve bölgeye anti-Kürt, Sünni-Şia ayrımı ve Arap halkının iradesini hiçe sayan bir pencereden müdahale etmek istemiştir. Fakat bu politikaların gerçekçi olmadıðı da çok geçmeden açıða çıkmıştır" dedi.

ÖCALAN’A TECRÝT DOÐRUDAN HÜKÜMET POLÝTÝKASI

AKP hükümetinin iç politikasını eleştiren Üçer, "Ýçerde ise Türkiye Cumhuriyeti rejimi ve AKP hükümetinin temel sorunlar karşısındaki tutumu aynılaşarak yeşil Kemalist bir forma kavuşmuştur. Otoriter siyaset anlayışını olduðu gibi ödünç alıp, halkı hiçe sayan muhalefeti yok sayıp düşmanlaştıran bir tarzı özellikle 2011 seçimlerinin ardından pratiðe koymuştur. AKP iktidarının bu yönü en berrak şekilde kendini Kürt sorununda göstermektedir" dedi. AKP hükümetinin inkar ve asimilasyona devam ettiðini vurgulayan Üçer, "Anadilde eðitim ve anadilde savunma talepleri reddedilerek derin bir inkârcılık sürdürülmekte, öte yandan barışçı demokratik çözümün en önemli aktörü Sayın Abdullah Öcalan'a yönelik anti-demokratik tecridi doðrudan hükümet politikası olarak uygulamakta, vicdansız bir biçimde insanları basit rakamlara indirgeyerek öldürme matematiði üzerinden imha planları yapılmakta, sorunun askeri mantıkla çözülebileceði şeklindeki köhne görüşe dönüş yapılmaktadır" dedi.

CHP YENÝ BÝR OSLO SÜRECÝNÝ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR

Ýktidarın Kürt sorununa ilişkin tutumunun yanlış olduðunu bununla birlikte muhalefetin de tutumunun bir umut vermediðini belirten Üçer, "CHP Çözüme ilişkin eklektik gerçekçi olmayan bütünsellikten uzak önerilerden öteye gitmezken çözüm için umut yaratan bir zemin olan Oslo sürecini kötülemektedir. CHP'nin yeni bir Oslo sürecini engelleme maksatlı öne alma girişimlerinin Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümüne hiçbir katkı sunmayacaðının da altı çizilmelidir" dedi. Bu süreçte DTK olarak temel sorunların bu şekilde çözülemeyeceðini vurgulayan Üçer, Ortadoðu'da halkların lehine olduðu kadar ve aleyhine de tehlikeler barındırdıðını kaydederek, "Diktatöryal rejimler ardı ardına devrilirken yeni sistemin nasıl olacaðı netleşmemiştir. Ulus devlet penceresini aşamayan ve küresel güçlerle baðını sürdüren yönetim anlayışları söz konusuyken halkların kendi öz gücüne dayanan ve sınırları dert etmeden Arap, Türk, Fars, Kürt ve diðer halkların kardeşliði ve eşitliði temelinde gelişecek Ortadoðu demokratik konfederal birliðini amaçlayan bizim gibi hareketlerde mevcuttur. Yeni dönem bu iki anlayışın mücadelesine baðlı olarak şekillenecektir" ifadesinde bulundu.

KÜRT MESELESÝNDE YOL AYRIMINA GELÝNDÝ

Suriye'deki Kürtlerin demokratik özerkliði ilmek ilmek örmesinin Kürtleri mutlu ettiðini belirten Üçer, "Bu olumlu gelişmeye karşın tehlikelerin de farkında olmak önemlidir. Rojava'da açıða çıkan gelişmelerde yaşanacak olumsuzluklar diðer bölgelerdeki kazanımları da doðrudan etkileyeceði açıktır" dedi. DTK'nin bu tablo karşısında bazı sonuçlara ulaştıðını Üçer, bu sonuçlardan bir tanesinin Kürt sorununun çözümünün Demokratik Özerklik projesi ile mümkün olduðunu kaydederek, demokratik özerklik projesinin, bir radikal demokrasi projesi olduðunu belirtti. Üçer, çatışmaların şiddetlenme nedeninin AKP'nin politikaları olduðunu vurgulayarak, "Kürt meselesinde bir yol ayrımına gelinmiştir. Önümüzde iki seçenek vardır. Ya bu mesele şiddet-çatışma zemininde devam edecek, ya da anlamlı bir müzakere ile barışçıl çözüm yoluna gidilecektir. Bugünlerde yaşadıklarımız savaş tercihinde karar kılınmasının sonuçlarıdır" diye kaydetti.

KÜRTLER 21. YÜZYILI KAYBETMEYECEK

Kürt siyasi hareketi olarak sorunun demokratik ve barışçıl çözümünden yana olduklarını kaydeden Üçer, bunun için müzakere koşulları oluşturulması gerektiðini kaydetti. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüðüne dair bir talepleri olduðunu belirten Üçer, "Onu da halkımızdan talep ediyoruz. Kürt ve Kürdistan halkı olarak Sayın Abdullah Öcalan fiziki özgürlüðünü mutlaka saðlayacaðımızı belirtiyoruz. Bu çerçevede Avrupa'da yaşayan halkın ve Türkiye cezaevlerinde bulunan tutsakların Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüðü için başlattıkları kampanya ve açlık grevlerini desteklediðimizi ve onurlu bir eylem olarak gördüðümüzü vurguluyoruz. Böylece barış ortamı oluşturulmalı, müzakereler kaldıðı yerden devam etmelidir. Öcalan ve PKK'ye raðmen çözüm mümkün deðildir" dedi.

Kürtçeye karşı yapılan tahammülsüzlüðün eðitim alanında ve mahkemelerde görüldüðüne dikkat çeken Üçer, "Kürtçe anadilde eðitimi kabul etmeyen eðitim sistemini halkımızın da reddetme hakkına sahip olduðu açıktır. Unutulmamalıdır ki anadilde eðitim ve savunma hakkı, su gibi, ekmek gibi bir zorunluluktur. Bir insanın düşünme, rüya görme, kendisini ifade etme, yani var olma hakkıdır" dedi. Kürtlerin statüsüz yaşamayı kabul etmeyeceðini belirten Üçer, "20. yüzyılı kaybeden Kürtler, 21. yüzyılı kaybetmeyeceklerdir. Devrimsel gelişmelerin yaşandıðı bir tarihsel aralıkta Kürtler birlik ve dayanışma ruhuyla mücadele verip ellerinden geleni yapmalıdır" diye konuştu.

RADÝKAL DEMOKRASÝ

Kürt sorununun çözümü sürecine girdiðini bu dönemi final dönemi diye niteleyen Üçer, bu süreçte Kürt halkının ulusal birliðini saðlamanın bir gereklilik deðil zorunluluk olduðunu kaydederek, "Bunun için de vakit kaybetmeden bir ulusal konferans örgütlenmelidir! Bu amaçla, DTK Ulusal Konferans Girişim Komitesi'nin çalışmalarını hızlandırmasının önemine dair tutumunun altı çizilmiştir. DTK Türkiye'de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünden yana olan her parti, cemaat, grup ile ortak hareket etme perspektifine sahiptir. Bu baðlamda biz DTK olarak ulusal birliðe olumlu her yaklaşıma cevap olacaðız" dedi. Kürt halkının demokratik kazanımlarının "kardeş" Türk halkının zararına olmadıðını belirten Üçer, "Aksine Kürtler, ortaya koydukları Demokratik Özerklik projesiyle tüm etnik-inançsal-kültürel kimliklerin eşit ve kardeşçe bir arada yaşayacaðı bir birlik projesini sunarak, radikal demokrasi temelinde tüm halkları özgürleştirme potansiyelini açıða çıkarmaktadır. Biz herkes için Demokratik Özerklik, herkes için radikal demokrasi istiyoruz. Ýnanıyoruz ki Kürt halkının statü kazanması, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü, sadece Kürt halkını deðil tüm Ortadoðu halklarını özgürleştirecektir" ifadesini kullandı.

BARIŞ ÝÇÝN DAHA FAZALA ÇABA GEREKÝYOR

Barış için her çabanın önemli olduðunu ve barış için verilen her çabaya destek vereceklerini belirten Üçer, çözümün aracılar ile deðil doðrudan görüşmeler ile gerçekleştirileceðini söyledi. AKP'nin otoriter statükocu kimliðe rücu etmesinin kendini en fazla kadına yaklaşımda gösterdiðini belirten Üçer, "Tecavüzün 3 yaşına kadar inmesi Kürt kadını şahsında Kürt halkının deðerlerine saldırı bombalarıdır. Bu baðlamda DTK olarak kadına karşı şiddet, taciz ve tecavüzle mücadeleye dair tutumumuzu net vurgulamak istiyoruz. DTK içerisinde yer alan kadınlar olarak artan tecavüz vakalarına karşın bir gündemle toplanma ve daha aktif mücadele kararlaştırılmıştır" dedi. Suriye Kürtlerinin gerçekleştirdiði devrimi selamladıklarını belirten Üçer, "Rojava'da tüm parti ve grupların bir araya gelerek Kürt Yüksek Konseyi olarak kendi öz yönetimini tarihsel önemde anlamlı buluyor ve destekliyoruz. Konferansımız Demokratik Özerkliðin inşası temelinde ekonomik model oluşturulması ve uygulanması için Ekonomik Konferansın düzenlenmesi kararlaştırılmıştır" dedi. Üçer, ayrıca DTK daimi meclisinin bu sonuçları layıkıyla yerine getirmek için çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceðini kaydetti.