Demirbaş Ýsveç Parlamentosu'ndan 'arabuluculuk' istedi

Demirbaş Ýsveç Parlamentosu'ndan 'arabuluculuk' istedi

15 Eylül tarihinde Stockholm’de yapılan Kürt Kültür Festivali’ne katılmak amacıyla Ýsveç’e gelen Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş Ýsveç’teki temaslarını sürdürüyor. Salı günü Gävle ilinde belediye yöneticileri ile görüşmeler yapan Demirbaş Çarşamba günü de Ýsveç Parlamentosu bünyesinde oluşturulan Ýsveç- Kürdistan Komitesi’nin daveti üzerine parlamentoya bir ziyaret gerçekleştirdi. Milletvekilleri ile yaptıðı toplantıda Kuzey Kürdistan’da süren savaşın ve akan kanın durdurulması için Ýsveç Parlamentosuna arabuluculuk yapma çaðrısında bulundu.

Ýsveç-Kürdistan Komite Başkanı, Halk Parti Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Fredrik Malm tarafından parlamentoda karşılanan Demirbaş öðle yemeðini Malm ile birlikte yedikten sonra kendisi için düzenlenen bir toplantıya katıldı.

Irkçı ve yabancı düşmanı “Ýsveç Demokratları” dışında parlamentoda grubu bulunan tüm partilerin milletvekili düzeyinde temsil edildikleri toplantıya Ýsveç’te faaliyet gösteren Kürt örgütlerinin temsilcileri de katıldı.

Fredrik Malm, Sur Belediye Başkanı Demirbaş’ın Stockholm’de olduðunu duyduklarını ve kendisini aralarında görmek için parlamentoya davet ettiklerini, çok ani olmasına karşın toplantıya çok sayıda milletvekilinin katılmasının sevindirici olduðunu söyledi.

Demirbaş konuşmasına başlamadan önce cezaevindeyken kendisine destek veren, yurt dışı yasaðının kaldırılması için yoðun çaba harcayan Ýsveçli parlamenterler ve Kürt örgütlerine teşekkür etti. Türkiye’de oluşan destek ve uluslararası dayanışmanın sonucu yurt dışına çıkma yasaðıın kaldırıldıðını söyledi.

AKP SALDIRILARDA KENDÝNDEN ÖNCEKÝ HÜKÜMETLERÝ SOLLADI

Türkiye’nin son on yıldır kendisini daha önceleri mazlum olarak gösteren, demokrasi sözü vererek iktidara gelen AKP Hükümeti tarafından yönetildiðini hatırlattı. AKP’nin hükümeti kurmasının ardından demokrasi ve insan haklarının yerleşmesi ve Kürt sorununun çözülmesi için bir umut yarattıðını ancak son 3-4 yıldır Ýktidarı tam olarak ele geçirmesinden sonra baskı ve saldırılarda daha önceki hükümetleri solladıðını söyledi.

Hükümetin 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde BDP’nin büyük bir başarı göstermesinin ardından saldırılarını yoðunlaştırdıðını, 7 bini aşkın aydın, gazeteci, avukat ve politikacıyı cezaevlerine yolladıðını ama aynı zamanda da PKK’ya silahları bırakma çaðrısını yaptıðını ifade etti. AKP Ýktidarının bir yandan PKK’ya silahları bırakma çaðrısı yaparken aynı zamanda yasal olarak siyaset yapan politikacıları tutuklamasının bir çelişki olduðuna ve Hükümetin samimiyetsizliðini ortaya koyduðuna dikkat çekti.

AKP ÝNKAR POLÝTÝKASINI SÜRDÜRÜYOR

Demirbaş AKP Ýktidarının ruhsatı bile olmayan göstermelik Kürtçe yayın yapan bir bir televizyon kanalı kurdurduðunu ama aynı zamanda Sur Belediyesinin yerleşim birimlerine Kütçe, Ermenice ve Süryanice tabelalar astıkları, Ramallah Belediyesi ile yaptıkları sözleşmede Kürt Halkı tabiri geçtiði için hakkında soruşturma açıldıðını söyledi. KCK davasında yargılananların Kürtçe savunma yapmalarına izin verilmediðini ve Kürtçenin bilinmeyen bir dil olarak nitelendirildiðini, Başbakan Yardımcısının Kürtçe’nin medeni bir dil olmadıðını söylediðini hatırlattıktan sonra “Böyle bir ülkede demokrasiden söz edilebilir mi” sorusunu yöneltti.

Türkiye’nin “tek ulus, tek dil, tek din, tek devlet” anlayışını savunan AKP Ýktidarı tarafından yöneltildiðini, bu anlayışın Kemalizmin yeşil bir varyantı olduðunu, Hükümetin yüz yıldan bu yana Kürtlere karşı sürdürülen inkar politikasını sürdürmeye devam ettiðini söyledi.

KÖLELÝÐÝ KABUL ETMEYECEÐÝZ

Erdoðan’ın Almanya’da yaşayan Türklere ana dil eðitimi istediðini ancak kendi topraklarında bin yıllardır yaşayan Kürtlerin ana dillerinde eðitim görme talebini bölücülükle suçlamasını tutarsızlık olarak niteledi.

Erdoðan’ın geçtiðimiz günlerde BDP’nin kapatılması için yargıya talimat verdiðini belirten Demirbaş bu tutumun mevcut yasalara bile aykırı olduðunu söyledi. Erdoðan’ın talimatının ardından Sebahat Tuncel’e 8 yıl 9 ay hapis cezası verilmesine de dikkat çekti .

Demirbaş yeni Anayasa çalışmaları sırasında ortaya çıkabilecek olasılıkları da gündeme getirdi. Ancak Kürtlerin haklarını güvence altına almayan bir Anayasası kabul etmelerinin söz konusu olamayacaðını vurguladıktan sonra Kürtlerin taleplerini şöyle sıraladı: “Biz Kürtlerin statülerinin yeni Anayasada güvence altına alınmasını istiyoruz. Artık köle olmak istemiyoruz. Köleliði kabul etmeyeceðiz. Türkiye’de eşit vatandaş olmak ve özgürce yaşamak istiyoruz. Ýlkokuldan Üniversiteye kadar kendi anadilimizde eðitim görmek istiyoruz. Bu bizim hakkımız. Merkezi bir devlet istemiyoruz. Demokratik özerklik istiyoruz. Ýllerin, köylerin ve tüm yerleşim birimlerinin Kürtçe, Süryanice ve Ermenice adlarının geri verilmesini istiyoruz. Biz özgür bir Kürdistan’da eşitçe yaşamak istiyoruz.”

ÝSVEÇ PARLAMENTOSUNA ARABULUCUK YAPMA ÇAÐRISI

Askerlerin ve gerillaların ölmelerini istemediklerini belirten Demirbaş Kürt sorunun diyalogla ve barışcıl yollarla çözülmesinden ve savaşa son verilmelerinden yana olduklarını da vurguladı. Öcalan’ın Kürt Halkı için taşıdıðı öneme deðinen Demirbaş Öcalan’a bir yılı aşkın uygulanan aðırlaştırılmış tecritin ülkede gerilimi ve şiddeti arttırdıðını da dikkat çekti. Ýsveç parlamentosuna Kürt sorununun çözümü ve silahların susması için devreye girmesi çaðrısında bulundu.

Demirbaş Sosyal Demokrat Ýşçi Partisi Uluslararası Ýlişkiler Sekreteri Ann Linde ve sosyal demokrat milletvekilleri, daha sonra da Sol Parti Dış Politika Sözcüsü Hans Linde’yle görüştü. Akşam saatlerinde de Uppsala ilinde yapılan halk toplantısında Kürdistanlılarla bir araya geldi.