DAİŞ Almanya’da nasıl örgütleniyor ?
DAİŞ çetelerinin Recep Tayyip Erdoğan ve AKP ile organik bağı konusunda şimdiye kadar birçok somut belge ve bilgi ortaya çıktı. Almanya’daki DAİŞ örgütlenmesi de, AKP-DAİŞ ortaklığını kanıtlıyor.
DAİŞ çetelerinin Recep Tayyip Erdoğan ve AKP ile organik bağı konusunda şimdiye kadar birçok somut belge ve bilgi ortaya çıktı. Almanya’daki DAİŞ örgütlenmesi de, AKP-DAİŞ ortaklığını kanıtlıyor.
DAİŞ çetelerinin Recep Tayyip Erdoğan ve AKP ile organik bağı konusunda şimdiye kadar birçok somut belge ve bilgi ortaya çıktı. Almanya’daki DAİŞ örgütlenmesi de, AKP-DAİŞ ortaklığını kanıtlıyor.
Girişteki sava dair kanıtları, doğrudan DAİŞ‘in Almanya’daki örgütlenme merkezlerinden edinmiş bulunuyorum. Merkezlerine kadar girdim; ağırlıklı olarak Almanya’nın Hamburg kenti olmak üzere farklı kentlerde araştırmalara giriştim. Çocukları DAİŞ tuzağına düşenlerle konuştum. DAİŞ’te halen yer alanlarla, katılanlarla söyleşiler yaptım. DAİŞ örgütlenmesinin tanıklarıyla görüşmeler yaptım. Çok detaylı sonuçlar ortaya çıktı.
Malum, DAİŞ karanlık ve şiddet üzerine kurulu bir örgüt. Dolayısıyla kaynaklarımı açıklamam, mümkün değil. Haberin bu açıdan eksik olacağı da aşikar; fakat böyle bir konuda başka bir yöntem de olanaklı değil.
Öncelikle temel sorular...
DAİŞ çeteleri nasıl örgütleniyor; bu örgütlenmeye Türk devleti nasıl destek oluyor?
Çeteler, nerelerde örgütleniyor? Örgütlenmeye kimler öncülük ediyor?
Tuzağa düşürülen gençler, hangi yollardan Rojava ve Suriye’ye gönderiliyor?
DAİŞ’in Almanya’da Erdoğan, AKP ve Türk devletiyle somut bağları neler?
Bu sorulara yanıt arayacağız.
DAİŞ çeteleri nerelerde örgütleniyor?
1. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Merkezi Camisi: Türkisch Islamiche Union der Astalt für Religion e.V. - Zentralmoschee / Venloer Str.160 Ehrenfeld 50823 Köln
Bu cami, TC Başbakanlığı DİTİB’e bağlı tüm camilerin genel merkezidir. Bütün iddialar ve kaynaklar, Türk devleti ve AKP’nin DAİŞ’le ilişkisinin merkezi olarak burayı gösteriyor. Şimdi MİT Müsteşarı olan Hakan Fidan da, Başbakanlık’a bağlı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’nın (TİKA) başkanıyken burayı merkez üssü olarak kullanmış. Bu dönemde Almanya ve diğer ülkelerdeki tüm Türk cami, dernek, okul, şirket ve vakıfları TİKA çatısı altında örgütlendirilmiş ve MİT’e bağlanmıştır. Türk MİT’i, TİKA vasıtasıyla Avrupa’da örgütleniyor. Bu örgütlenmenin mekezinde ise Türk istihbaratı bulunuyor.
Bu konuda, Alman ARD TV’nin DAİŞ çetelerine ilişkin hazırladığı “Terrorkrieg im Internet - Die mörderische Strategie des ‘Islamischen Staates’” adlı belgeselerde net bilgiler yayımlandı. (http://www.daserste.de/information/reportage dokumentation/dokus/sendung/exclusiv-im-ersten-terrorkrieg-im-internet-100.html) ARD TV de, DAİŞ faaliyetlerinin Köln Ehrenfeld’de bulunan DİTİB Genel Merkezi’nden koordine edildiğini teyit ediyordu ve diyordu ki: “MİT Başkanı Hakan Fidan da TİKA adına bu camide toplantılar düzenliyordu. DAİŞ, buradan koordine ediliyor. Burada çalışanlar, bunu biliyor. Ama kimse korkudan konuşmuyor.”
Evet, ARD TV’nin de belirttiği üzere, gayet aleni bir durum var.
2. H & H Kfz-Meisterbetrieb in Hamburg-Yıldız Werkstatt (Tamirhane): Am Alten Schlachthof 2-4; 21107; Wilhelmsburg; Hamburg
Burası, Hamburg’daki bütün kaynakların adını DAİŞ’le en fazla andığı mekan. Tamirhane gibi görünüyor; fakat içeriye bir de mescit yapılmış. İddialara göre, DAİŞ çalışmalarının koordinasyonu buradan yapılıyor. İddia şu: Birazdan bahsedeceğimiz Muradiye, Mehmet Akif Ersoy ve Yıldız Camiilerinde gençler tuzağa düşürülüyor. Sonraki adresleri, Yıldız Tamirhanesi oluyor. Buradan gençler, Suriye ve Irak’a gönderiliyor.
Tamirhane, Alman polisinin de bir defa baskınına uğradı. Gözaltına alınanlar oldu, fakat daha sonra serbest bırakıldılar.
Tamirhanenin sahibi, Adapazarlı, Çeçen kökenli Hasan ve Hüseyin Yıldız kardeşlerdir. Babaları Yusuf Yıldız da burada bulunuyor. Kaynaklar, Yusuf Yıldız’ın daha önce Afganistan’a gittiğini, Taliban ve El Kaide saflarında savaştığını söylüyor. Bu bilgiyi, DAİŞ’e katılıp daha sonra pişman olarak geri dönen Azad Murat da, yaptığımız görüşmede teyit etti.
Kaynaklara göre Hasan ve Hüseyin Yıldız kardeşler, kendilerini Hizbut-Tahrir (DAİŞ gibi Vahabi, Arap milliyetçisi bir örgüt) üyesi olarak gösterseler de, DAİŞ çalışması yapıyorlar.
İşlettikleri tamirhanenin ticari bir mekan olmadığı, mescit bölümündeki yeşil levhadan da anlaşılıyor. Yeşil üzerine beyaz renkte ve büyük harflerle şöyle yazıyor: “BU MEKANDA RECEP TAYYİP ERDOĞAN ALEYHİNDE KONUŞMAK YASAKTIR.”
3. DİTİB Muradiye Camii: Eckermannstrasse 8, Wilhemsburg, 21107, Hamburg
Yıldız Tamirhanesi ve Albanischer Kulturverein fazla deşifre olduğu için DAİŞ çetelerinin Muradiye Camii’ni örgütlenme merkezi olarak kullandığı iddiası, güçlü bir iddia. Hatta DAİŞ’le ilişkisi birçok önemli isim tarafından iddia edilen Adil Güler’in başkanlığında Muradiye Camii’nde, 1 Eylül günü akşam saatlerinde, DAİŞ faaliyetlerine ilişkin olduğu belirtilen bir toplantı düzenlendi.
Toplantıdan sonra arabayla camiiden ayrılan Trabzonlu Adil Güler ile Denizlili Mesut Akgün, trafik kazası geçirdi. Kazada Adil Güler öldü, arabayı kullanan Mesut Akgün ise ağır yaralandı. 2 Eylül günü aynı camiide, Adil Güler’in cenaze namazı kılındı.
Namaza katılanların önemli bir bölümü, DAİŞ’le ilişkili olduğu iddia edilen kişilerdi. Cemaatin içine, önemli bir isim daha vardı: Türk devletinin Hamburg Başkonsolosu Mehmet Fatih Ak.
Cenaze namazını kıldıran ise, Türk Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalışan Din Hizmetleri Ataşesi Cahit Küçükyıldız’dı.
Adil Güler’in ölümü ardından yaptırılan Türkçe bir haberde şu ifadeler yer alıyor: “Geçen yıl umre yapan Trabzonlu Adil Güler, Wilhemsburg’da çok sevilen bir kişi olduğu belirtildi. Özellikle gençleri camiye alıştıran ve herkese yardımseverliği ile biliniyordu.” (http://www.postgazetesi.com/turk-gencleri-kaza-kurbani/)
4. DİTİB M. Akif Ersoy Camii/Harburg İslami Kültür Vakfı: Harburg Islamische Kulturverein e.V.; Maretstr. 15; Harburg; 21073; Hamburg
Harburg semtindeki bu camii de DAİŞ’le birlikte anılan, cemaatinden katılımlar olan bir camii. İddiaya göre, Muradiye Camii ile dönüşümlü olarak DAİŞ toplantıları burada da yapılıyor.
5. Yıldız Camii: Cuxhavenerstr. 334; 21149; Hamburg
Bu camii de Hamburg’un Harburg semtinde. İddiaya göre, Muradiye ve M. Akif Ersoy camileriyle birlikte cihatçılar örgütleme yapıyor.
6. Mieteverein Harburg Camii: Maretstr. 11; Harburg; 21073; Hamburg
Bu camii, her ne kadar Mısır ve Tunusluların gibi görünse de, Türk devletine dağlı DİTİB’in koordinasyonuyla DAİŞ örgütlenmesi yapıldığı iddiaları güçlü biçimde dile getirilmektedir. Kaynaklarımın aktardığına göre, buradan devşirilen cihatçılar Türkiye üzerinden Rojava, Güney Kürdistan, Suriye ve Irak’a gönderilmektedir. Buradaki örgütlenme çalışmalarını ise, “Kızıl Sakallı” lakabıyla anılan bir DAİŞ mensubunun organize ettiği iddia ediliyor.
7. Albanischer Kulturverein: Stanzelring 9; Wilhelmburg; 21107; Hamburg
Bu camii de Arnavutluk ve Kosovalılara ait görünmektedir; fakat kaynaklarım, DİTİB’e bağlı Türk camiileri ve Yıldız Tamirhanesi’nin koordinesinde DAİŞ, El Nusra gibi örgütlere eleman kazandırdığını aktarıyor.
8. Al-Nour Moschee: Kleiner Pulverteich 17; 20099; Hamburg
Hamburg’daki Kobanê eylemlerine DAİŞ taraftarları tarafından saldırı düzenlenmiş, birçok Kürdistanlı yaralanmıştı. Saldırılar, bu camii üzerinden organize edildi; saldırganlar, burada mobilize oldu. Bu saldırıları da Türk MİT’inin örgütlediği ve yürüttüğüne dair ciddi iddialar var.
9. İrşad Kitabevi/Dar-ul Erkam: Gladbacherstr. 475; Neus
Almanya’nın Neus kentindeki bu kitabevinde Türkçe kitaplar satılıyor ve okutuluyor. Kaynaklarım, bu mekanın DAİŞ’le bağlantılı olduğunu söylüyor. Mekanın ismindeki “Erkam”ın da bu ilişkiyle bağlantılı bir atıf olduğu iddia ediliyor. İddiaya göre “Erkam” adı, Hz. Muhammed’in Mekke’de İslam dinini yaydığı dönemde ilk gizli toplantıları evinde yaptığı Erkam isimli kişiden geliyor. Kuzey Kürdistan’da da “Dar-ul Erkam” isimli mekanların önemli kısmının DAİŞ’le ilişkisine dair bilgiler, belgeler yayınlanmıştı.
Kim örgütlüyor?
Kaynaklarımın aktarımları, bireysel araştırmalarım/mekanlardaki gözlemlerim ve çocuğu DAİŞ’e katılan ailelerin anlatımları, Hamburg’daki DAİŞ örgütlenmesini gerçekleştiren bazı isimleri ortaya koyuyor. Bu isimlere dair detaylı bilgiler de elimde bulunuyor. Fakat burada yalnızca isimleri anmakla yetineceğim.
Bu isimler şunlar: İbni Yakup (Balıkesirli, DAİŞ terör örgütlü olarak tanınıp yasaklandığı için Hizbut Tahrirci görüntüsü verdiği iddia ediliyor.), Ali İhsan (Konyalı, Eski Hamburg Bahnhof Merkezi Camii imamı), Orhan ve Lütfü Güler (İki kardeş. Harburg semtinde Simat Restaurant’ın sahipleri. Lütfi Güler, MÜSİAD eski Avrupa Başkanı. Çin’in Uygur bölgesinde DAİŞ’e eleman kazandırdığı bilinen Türkistan İslam Partisi’yle organik/açık bağı var. Kaynaklarım, Rojava’ya gönderilen çetecilere pasaport sağladığını aktarıyor.) Burak Kımıl, Ömer Kebioğlu, Uğur(Soyadı tespit edilemedi. Iğdırlı, Çeçen.), Ali Temiz (Karakoçanlı. Kaynaklarım özel olarak Kürtlerle ilişkilendiğini belirtiyor. Bir defa Kobanê’ye gidip DAİŞ saflarında savaştığı bilgisi var.), Ebu Ahmet (Milli Görüş camilerinde imam),Ebu Abdullah (Mısırlı. Gerçek ismi Baher İbrahim.)
Tuzağa düşenlerin bazıları
Hamburg’da DAİŞ tuzağına düşen bazı Kürt gençleri ise şunlar:
Erkan Ener (Bingöl’ün Kur köyünden. Rojava’da Kürtlerle savaştıktan sonra Hamburg’a döndüğü, sonra tekrar gittiği aktarılıyor. Hakkındaki iki bilgiden biri YPG tarafından öldürüldüğünü, diğeri pişman olup geri dönmek istediği için DAİŞ tarafından tutuklandığını söylüyor.), Ali Ercan (Erzincanlı, Kürt Alevisi. Kobanê eylemleri sırasında Kürtlere şiş, satır ve bıçakla saldıranların başında olduğu aktarılıyor.), Agit Aydın (Mardinli), Mehmet Köylüce (Maraşlı),Hasan Köylüce (Maraşlı), Onur Düzel (Maraşlı), Ebu Hattab (Dersimli. Gerçek adı tespit edilemedi. Rojava’ya gittiği, ardından Rakka’ya geçtiği iddia ediliyor. Kaynaklarımın aktardığına göre, halen Rakka’dan internet üzerinden Hamburg’daki gençlerle ilişki kuruyor.)
ESKİ DAİŞ ÇETESİ ÜYELERİ ANLATIYOR: Nasıl katılıyorlar?
Daha önce ortaya çıkan DAİŞ’e katılımlarda, örgüt mensuplarının hava yoluyla Türkiye’ye ulaştığı, oradan Suriye veya Irak’a geçtiği belirtiliyordu. Bu yol halen kullanılmakla birlikte, çok fazla deşifre olduğu için başka bir yola başvuruluyor: Deniz ticareti.
Almanya’nın kuzeyinde, Danimarka sınırındaki Lübeck Limanı’ndaki Türk gemileri vasıtasıyla cihatçılar, TİKA’nın koordinesinde, İzmir, Mersin, İskenderun, Kocaeli, Trabzon ve İstanbul gibi limanlara taşınıyor. Bundan sonrası, eskisi gibi: Karayoluyla Suriye ve Irak.
Bu bilgileri verenler, DAİŞ’e katıldıkan sonra pişman olup kaçan iki Kürt genci... Gençlerin görüşlerine de yer vereceğim. Ancak isimlerini, güvenlik kaygılarından dolayı veremiyorum. Kullandığım isimler rumuzdur.
Azad Murat da tamirhaneyi işaret ediyor
Azad Murat, YPG’nin Girê Sipî’yi (Til Abyad) özgürleştirdiği günlerde Hamburg’dan uçakla İstanbul’a, oradan uçakla Adana’ya, oradan ise otobüsle Urfa’ya gitmiş. YPG’nin Girê Sipî başarısından dolayı DAİŞ’liler, onu Akçakale’den alma imkanı bulamamış. Ardından devreye giren bazı başka ilişkilerle Azad Murat, Hamburg’a geri dönmüş. Eğer Girê Sipî özgürleşmeseydi, şu anda halkına karşı savaşıyor olacaktı.
Araya girmeden, Azad Murat’ın DAİŞ’e katılım öyküsünü aktaralım:
“İlkin internet üzerinden seyrettiğim videolar ve okuduğum yayınların etkisiyle DAİŞ‘ten etkilendim. Daha sonra yava yavaş Diyanet’e bağlı Türk camilerine ve diğer camilere gitmeye başladım. Vahabi örgütlerin toplantılarına, sohbetlerine katıldım. Wilhelmsburg’daki Hüseyin ve Hasan Yıldız’a ait tamirhanedeki mescitteki sohbetlere gittim.
Rakka’dan fotoğraflar!
İlkin Harburg’daki çevremden bazıları Rojava ve Suriye’ye gitti. Rakka’dan videolar çekip bana gönderdiler. Havuzlu yerlerin videoları da vardı. Kaçırdıkları Kürt ve Êzîdî kızlarıyla çektikleri videoları ve fotoğrafları da gönderdiler. ‘Bak yerimiz nasıl güzel’ diyorlardı. Bana da, ‘Gel katıl’ dediler. Bunun üzerine ben de Hamburg’dan uçağa bindim, İstanbul’da indim. Aktarmalı şekilde Adana’ya gittim. Otobüsle Urfa’ya, oradan Akçakale ilçesine geçtim.
Urfa’da gördüğüm ile DAİŞ’in anlattıkları arasında zıt durumlarla karşılaştım. DAİŞ, ‘Kürtler kafirdir’ diyordu ama Urfa’da namaz saatlerinde ezan okunuyordu, camiler Kürtlerle doluyordu. Camiye namaz kılmaya gittiğimde baktım ki, namazı kıldıran da benim gibi bir Kürt genci. İlkin burada çelişkiye girdim.
Polis ‘gel geç’ der gibiydi!
Akçakale’deki sınır kapısına gittiğimde de kapıdaki polislerin bana bakışlarından şüpheye düştüm. DAİŞ’e katılacağımı biliyor gibiydiler. Hep bana bakıp gülüyorlardı. Gel geç der gibi bakıyorlardı. O sırada telefonum çaldı, annem aradı. Annemle ve bazı akrabalarımla konuştum. Çelişkiye düştüm ve geri döndüm.
Daha sonra hem polis hem de Jandarma tarafından sorgulandım. Jandarmadaki sorgu çok ilginçti. Bana, ‘İyi ki PKK’ya değil de DAİŞ’e katılmaya gitmişsin’ dediler. Hatta beni sorgulayan subay dedi ki, ‘DAİŞ‘in üst yönetiminde bizim subaylarımız var.’
Beni hemen bıraktılar. Akrabalarımın yanına gittim.”
Aras Çiya pişman olmuş
Aras Çiya, kardeşiyle birlikte örgüte katılmış; fakat bir süre sonra gerçekleri gördüğünü ve kaçtığını söylüyor. Örgütün bildik kafa kesme, tecavüz gibi uygulamalarına tanık olmuş. Şunları aktarıyor: “DAİŞ ağırlıkla internet üzerinden örgütlenme yapıyor. Ben de bu şekilde ilişkilendim. Uzun süre içinde yer aldım. Fakat son süreçte bazı çelişkileri görmeye başladım ve uzaklaştım... Kardeşimi de uygun bir yöntemle DAİŞ‘ten çıkarmaya çalışacağım.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika