CPT devletlerin çıkarlarına göre hareket ediyor

Kürt Halk Önderi Öcalan’a yönelik tecride ve cezaevinde yaşanan baskılara dikkat çeken PAJK Zindan Komitesi Üyesi Nejbîr Sêrt, CPT’nin devletlerin çıkarlarına göre hareket ettiğini belirtti.

Dengê Gel Radyosu’na konuşan PAJK Zindan Komitesi Üyesi Nejbîr Sêrt, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik devam eden tecridi ve zindanlarda yaşanan baskıları değerlendirdi.

KÜRT HALKINA SALDIRI İMRALI’DA BAŞLIYOR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 24 yıldır ciddi şekilde tecrit edilmiş durumda. Son bilgilere göre Sayın Öcalan’a yine disiplin cezası verildi. Sizce Kürt halı ve dostlarının tecride karşı ne yapmalıdır?

Sorularınıza geçmeden önce Önder Apo’ya selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Cezaevlerindeki tüm arkadaşlara da selam ve saygılarımı sunuyorum. Kurdistan şehitlerini saygı ve minnetle anıyorum. Şehit arkadaşlarımızın mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz.

24 yıldır Önderlik ağır bir tecride maruz kaldı. Özellikle son yıllarda tecridin daha da derinleştiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz haftalarda CPT’nin İmralı'ya gittiği ve Önderlikle görüştüğüne ilişkin açıklamalar yapıldı ama daha sonra böyle bir durum olmadığı ortaya çıktı. Siyasal ve toplumsal alanda bir kafa karışıklığı yaratmak istiyorlar. Buna bağlı olarak taraflar çıkarlarını esas alan bir politikada ısrar ediyorlar. CPT kendisini şiddete karşı örgütlenmiş bağımsız bir kurum olarak sunmaktadır. Ama gerçekte öyle değil. Bu gerçek Önder Apo şahsında ortaya çıkmıştır. CPT'nin devletlerin çıkarlarına göre hareket ettiği, NATO'ya göre, işgalci Türk devletine göre hareket ettiği, tüm bu güçlerin çıkarlarına göre bir anlaşma yaptığı görüldü. Bu temelde ortak bir politika uygulanmaktadır.

Kürt halkına yönelik genel bir saldırı var ve bu saldırı öncelikle İmralı’da başlatılıyor. Hareketimiz tarafından da böyle bir görüşmenin gerçekleşmediğine dair açıklamalar yapılmıştır. Önderlik ile görüşme yapılmadı. Neden bir şey varmış gibi bir algı yaratıyorlar, amaçları ne? Bu durum insanı düşündürüyor. Birçok Kürdün kafasını bu şekilde karıştırmak istiyorlar. Düşman psikolojik savaş yürütüyor. CPT’nin bağımsız bir kurum olmadığı ortada. Arka planda neler olduğu belli değil. Amaçları Kürt halkını ve Önderliğini yok etmektir. Önderliğin sağlığına zarar vermek istiyorlar. Önder Apo hepimizin temel gündemidir. Önderlikten herhangi bir bilgi alamıyoruz, sağlığı iyi mi kötü mü bilmiyoruz? Bu yüzden çok fazla şüphemiz var. Bunun için gerekli adımlar atılıyor, halk ve gerilla eşsiz bir mücadele içinde.

MÜCADELE ARALIKSIZ SÜRDÜRÜLMELİ

Önder Apo'nun durumunu öğrenmenin tek yolu var, o da aralıksız bir mücadele sürdürmek.  Düşman çıkarlarına göre tecridi devam ettirmek isteyecektir. Önderlik ile herhangi bir görüşme yapılmadığının anlaşılmasının ardından halkımız sürekli eylem halinde. Kurdistan'ın dört parçasında, yine Avrupa'da ve aynı zamanda cezaevlerinde kesintisiz bir mücadele yürütülüyor. Durumu belirleyecek olan mücadelemizdir. Bugün kadınların, gençlerin, tüm toplumun gözü İmralı Adası'ndadır, zindanlardadır. Mücadelemizi daha da yükselttiğimiz takdirde CPT bir açıklama yapmak zorunda kalacak. Önderliğe disiplin cezalarının verilmesi AİHM’e gitmesini engellemeye yönelik olduğunu belirtebiliriz. Disiplin cezaları gibi içi boş gerekçelerle Önderlikle görüşme başvurularını engelliyorlar. Şimdiye kadar Önderlikle görüşmeyi engellemelerinin gerekçeleri; ‘Gemi bozuk, hava durumunun kötü olması’ idi. Önder Apo’ya özel bir politika uygulanıyor. Bu politikalara karşı dikkatli olmalıyız. Önderliğin durumunu yakından takip etmemiz lazım. Avukatlar neler yapmalı, ne tür başvurularda bulunmalı, bu konu üzerinde durmalıdır. Hedefimiz Önder Apo'nun fiziki özgürlüğüdür. Sadece tecridin kaldırılması yetmez.

Önder Apo'nun yanında kalan arkadaşlar da aynı durumda. Önderlik ile aralarında hiçbir fark yok.. Bundan dolayı özellikle o arkadaşların aileleri de ziyarete gidememekte, arama haklarını yerine getirememektedirler. Aylardır görüşe gidemiyorlar. Genel bir tecrit var. İmralı’dan haber gelmemesi için oradaki diğer arkadaşlara da ağır bir tecrit uygulanıyor.  Önder Apo sıradan bir insan ya da sıradan bir lider değil! Bugün Önder Apo, milyonların gelecek ve yaşam umududur. Bundan dolayı CPT bir an önce açıklama yapmalı. Bugün dört parça Kurdistan'da yine Avrupa'da halkımız Önder Apo'nun özgürlüğünü talep ediyor. Bu amaçla çeşitli eylemler yapılıyor. Bu devam edecek. Bu eylemlerin öncüleri de kadınlar ve gençlerdir.

MÜCADELEMİZİ DAHA DA GÜÇLENDİRMELİYİZ

Siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak büyük sıkıntılar yaşayan faşist AKP-MHP iktidarı hem dağlarda, hem de şehirlerde Özgürlük Hareketi’ne karşı saldırılarda bulunuyor. Böyle bir süreçte Türkiye ve Kurdistan’ın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faşist AKP-MHP iktidarı ülkenin tüm imkanlarını çıkarları için kullanıyorlar. Kuzey Kurdistan'da büyük bir kriz var. Siyasi kriz var, ekonomik kriz var, bütün alanlarda çok derin bir kriz var. Bu krizlerin temelinde faşist devletin ve iktidardaki AKP-MHP'nin politikaları yatmaktadır. Asıl amaçları Kürt halkını soykırımdan geçirmek. Bu politikaya dahil olan, yani sesini yükselten herkes hemen susturuluyor. Kimsenin sesini çıkarmasına izin vermiyorlar. Aynı soykırım politikası zindanlarda da sürdürülüyor. Sistematik bir şekilde halka ve topluma karşı özel bir savaş yürütülmektedir. Bugün toplum adeta açık bir cezaevinde tutulmaktadır. Halkın bütün hakları elinden alınmıştır. Kültür, dil yasaklanmış, toplumu her yönden kendi gerçekliğinden uzaklaştırmak istiyorlar. Bu amaçla halka çok ciddi bir baskı uygulanmaktadır.

Gençler hedef alınıyor, zindanlara atılıyor. Yani toplum üzerinde büyük bir baskı oluşturuyorlar. Tutuklamaların ve baskıların olmadığı gün yok. Bu da Türk devletinin ne kadar sıkıştığını gösteriyor. Öyle bir durumda ki hiçbir şey yapamıyor. Çıkış yolu yok. Nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın başarısız olacak. İktidarın sonu geldi bu yüzden bu kadar baskı uyguluyorlar. Bugün Kurdistan dağlarında sürdürülen savaş bunun en büyük örneklerinden biridir. Kurdistan’da Kürt halkının savaşçılarından tutun, Kurdistan coğrafyasına kadar tanklar, toplar, uçaklarla saldırı altında. Düşman ahlaksız bir savaş yürütüyor. Türk devleti NATO'nun desteğiyle her türlü tekniği kullanarak savaşıyor. Yani Kürt halkına karşı sadece Türk devleti değil, NATO ülkeleri de savaşıyor. Düşman, Kürtlerin yenilgisini Türklerin zaferi olarak nitelendiriyor. Halkımız bu saldırılara karşı her alanda mücadeleyi daha fazla yükseltmelidir. Birçok eylem yapılıyor ama yeterli değil. Mücadelemizi daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Bu eylemler kadınların ve gençlerin öncülüğünde geliştiği için düşman en çok kadınları ve gençleri hedef alıyor. Her gün bir arkadaşımızı katlediyorlar. Önderlik için, gerillalar için, tutsaklar için özel savaş karşısında geri adım atmamalıyız. Kürt halkına karşı topyekun bir savaş var ve bizler de hedeflerimize ulaşmak için cesaretle mücadele etmeliyiz.

TUTSAKLARA YÖNELİK PİŞMANLIK DAYATMASI KABUL EDİLEMEZ

30 yıldır cezaevinde olan birçok tutsağın tahliye olması engelleniyor. Tutuklulardan ‘pişman’ olmaları talep ediliyor. Kuzey Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde buna benzer birçok hak ihlali yaşanıyor. Zindanlara yönelik bu baskı ve sindirme politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son 2-3 ayda cezaevlerinden çıkan birçok arkadaşlarımız bize ulaştı. Bu arkadaşlarımızın gençlikleri düşmanın işkenceleri altında geçmiştir. Son birkaç yıldır Corona gerekçesi ile AKP-MHP iktidarı cezaevlerine kendi sistemlerini dayatıyorlar. Bazı şeyler istedikleri gibi tamamlanamadı, bu da tutsak arkadaşlarımızın verdiği mücadele ve direnişten kaynaklanıyor. Son bir yılda en çok dikkat çeken şey 30 yılını doldurmuş arkadaşlar. Dışarı çıkmaları gerekiyor, ancak düşman, ‘pişmanım deyin sizi tahliye edeceğiz’ diyor. Zindanda 30 yılını geçirmiş, bütün işkencelere, baskılara direnmiş bir insan, ‘pişmanım’ der mi? Bu durum düşmanın çaresizliğini gösteriyor.

Hiçbir yoldaşımız düşmana böyle bir şey vermez. Tutsak arkadaşlarımıza yönelik ‘pişmanlık’ dayatması kabul edilemez. Bu ne insani, ne de ahlakidir. Arkadaşlarımız yıllardır cezaevlerindeler. Önderlik felsefesi doğrultusunda kendilerini eğittiler. Zindandaki yoldaşlarımız düşmana karşı çok ciddi bir savaş veriyor. En zor süreçlerde tutsak arkadaşlar rollerini yerine getirmişlerdir. Hareketimizin 30 yıl sonra fiziki özgürlüklerine kavuşan arkadaşlarımızdan beklentileri var.

PKK ve PAJK komitesi olarak yoldaşlarımızdan güç alıyoruz. Düşman boşuna cezaevlerine yönelmiyor. Zindanlara yönelik özel savaş politikaları daha da artmış durumda. Düşmanın oyunlarına gelmemeliyiz. Önderliğe uygulanan tecridi tüm cezaevlerinde uygulamak istiyorlar. Ciddi bir mücadele yürütülürse düşmanın bu planları boşa düşer. Arkadaşlara mücadelelerinde başarılar dileriz. Verdiğiniz mücadele küçük değil. Hareketimiz arkadaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları ve zorlukları yakından takip ediyor. Önderliğimiz fiziksel olarak özgürleşene kadar cezaevlerinde özgür olmayacağız. Bugün en büyük mücadele cezaevlerinde veriliyor. Düşman zindanda da yenilmeli ve Önderlik fiziki özgürlüğüne kavuşturulmalıdır.

Son olarak hem Kürt halkına, hem de tutsaklara bir çağrınız var mı?

Halkımıza çağrımız; İmralı tecridine karşı Önderliği sahiplenin. Özellikle Önderliğin fiziki özgürlüğünde ısrar edilmeli. Yine tüm tutsaklara sahip çıkılmalı, hukuki alanda her türlü destek sağlanmalıdır. Önderliğin avukatları İmralı ziyareti için daha fazla başvuruda bulunmalı. Halkımız Önderliğe, tutsaklara ve şehitlerine sahip çıkmalıdır. Önderlik şahsında tüm tutsak arkadaşlara selam ve sevgilerimi iletiyorum. Savaş mevzilerinde mücadele eden tüm arkadaşlara başarılar diliyorum.