KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık, Kürtlerin ulusal varlıkları kabul edilip özgürlükleri saðlanmadıkça gerillanın direnişi bırakmasını kabul etmeyeceðini belirterek, “Gerilla halkların meşru savunma gücüdür. Hiç kimse yaşamını verenlerin anısına ve özlemlerine ihanet edemez” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık, Azadiya Welat ve Yeni Özgür Politika gazetelerinde yer alan yazısında, son haftalarda sıkça gündeme getirilen "PKK'ye silah bıraktırma ısrarının nedenlerini" yorumladı.
"Silah bıraktırma çabası"nın Türk devletinin ve onun psikolojik savaş merkezinin son yıllardaki temel çalışması olarak nitelendirerek, AKP’nin de bazı liberalleri ve işbirlikçi Kürtleri bu hedefi için kullandıðını belirten Bayık, "Bunlar vasıtasıyla gerilla silah bırakırsa devlet Kürt sorununu çözermiş, gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor" dedi.
Bayık, Türk devleti bu silah bıraktırma politikasında Güney Kürdistanlı siyasi güçleri de kullandıðını belirtti: "Çünkü onlar da Türkiye ile kurdukları politik, diplomatik ve ekonomik ilişkiler gereði sık sık silahlı mücadelenin zamanı geçmiştir biçiminde açıklamalar yapıyorlar. Bu ilişkileri nedeniyle gerillanın direnişi meşru savunma hakkıdır demelerini zaten kimse beklemiyor."
‘TÜM CANLILARIN MEŞRU SAVUNMA HAKKI VARDIR’
Tüm canlıların meşru savunma hakkı olduðunu söyleyen Bayık, insanın varoluşunu anlamlı kılan toplumu korumak için direnmesi gerektiðini ise şu sözlerle ifade ediyor: "Canlıların varlık sorunu söz konusu olduðunda her türlü direnişi gösterdikleri bilinir. Ýnsan ise hem bireysel varlıðını hem de bireysel varlıðını var eden ve anlamlı kılan toplumunu korumak için her türlü direniş imkanını kullanır. Bu, evrensel olarak da kabul görmüş meşru savunma hakkıdır. Hala tüm ezilenlerin silahlı direniş dahil her türlü direnişi meşru görülmektedir; yeter ki savaş dışındaki siviller zarar görmesin."
PKK'nin 1994 yılında Cenevre Savaş Sözleşmesine uyacaðına dair Birleşmiş Milletlerin ilgili kurumuna yazılı taahhütte bulunduðunu hatırlatan Bayık, örgütün bu konudaki taahhüdüne de yıllardır uyduðunu belirtti. Bayık, PKK’nin yürüttüðü direnişi ise şöyle tanımladı: "PKK'nin bugün yürüttüðü silahlı direniş tamamen meşru savunma çizgisindedir. PKK de günümüz dünyasında sorunların siyasal yollarla, demokratik siyaset içinde çözülmesinden yanadır. Ancak bunu belirtmek silahlı direnişin hiç olmayacaðı anlamına gelmiyor. Eðer bu yönlü çözüm zihniyeti, niyeti ve projesi yoksa, bir toplumun varlıðı tehdit altındaysa o toplumun silahlı direniş de dahil her türlü direnişi haktır ve meşrudur. Özcesi dünyada silahlı direniş dönemi bitmemiştir. Demokratik çözüm imkanı varsa tercih edilmesi gereken yöntem demokratik siyasal yöntemdir."
‘AKP SURÝYE'DEKÝ MUHALÝFLERÝ SÝLAHLANDIRIYOR’
AKP iktidarının bu konudaki çabalarının çelişkili olduðunu da ifade eden Bayık şu örnekleri veriyor: "AKP gerillaya silah bıraktırmak isterken Suriye'deki muhalifleri silahlandıran temel güçtür. Muhaliflere güvenli üs bölgeleri ve hava sahası saðlayan Türk devletidir. AKP muhalifler eliyle Suriye'de her türlü provokasyonu yapmaktadır. Şu anda halk hem devlet zulmü hem de AKP'nin desteklediði muhaliflerin zulmü altında yaşamaktadır. AKP hükümeti gerillanın yanlışlıkla vurduðu bir sivil için kıyamet koparırken, AKP'nin Suriye'de desteklediði silahlı muhalif güçler birçok yerde yaptıkları eylemlerle yüzlerce masum sivilin ölmesine sebep olmaktadır."
'KÜRT HALKI ÖZGÜR OLMADAN DÝRENÝŞ BIRAKILMAZ'
Kürtlerin soykırım kıskacında bir halk gerçeðinde olduðuna dikkat çeken KCK Yürütme Konseyi Üyesi Bayık yazısını sonunda mevcut koşullarda silah bırakmayı her şeyden önce Kürt halkının kabul etmeyeceðini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Kürtlerin ulusal varlıðı kabul edilip özgürlüðü saðlanmadıkça gerillanın direnişi bırakmasını ilk önce halk kabul etmez. Hatta Kürt sorunun çözülmediði koşullarda bunu teslimiyet ve ihanet olarak görür. Halkın evlatları şimdiye kadar bu halkın varlıðı ve özgürlüðü için yaşamlarını verdiler. Hiç kimse yaşamını verenlerin anısına ve özlemlerine ihanet edemez."