BDP Adana Milletvekili Muraz Bozlak, anadilde savunma hakkının cezaevlerinde açlık grevindeki tutsakların taleplerinden biri olduðunu ancak bunun da parası olanın yararlanabileceði şeklinde düzenlenmesinin Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunuyla çeliştiðini vurgulayarak, Türkiye Başbakanı Erdoðanın da açlık grevlerindeki tutsakların meşru ve demokratik taleplerine yönelik sorumluluðunu yerine getirmesini istedi.
BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak, 65. gününe giren cezaevlerindeki açlık grevlerine ilişkin TBMMde basın toplantısı gerçekleştirdi. Açlık grevlerinin temel amacının şiddetten uzak, demokratik bir zeminde Kürt sorununun tartışılmasını, demokratik barışçıl bir çözüm ile sonuçlandırılmasını saðlamak olduðunu kaydeden Bozlak, bu amaca yönelik olarak ortaya konulan üç temel talebin olduðunu söyledi.
Bu üç talep son derece demokratik, meşru ve haklı taleplerdir. Bu talepler özü itibariyle Kürt halkının da talepleridir diyen Bozlak, Bugüne kadar hükümet adına yapılan açıklamalarda da taleplerin meşru olmadıðı, haksız olduðu söylenmemiştir. Tam tersi, taleplerin meşru ve haklılıðı hükümet tarafından da bir biçimiyle kabul edilmektedir. Buna raðmen, taleplerin karşılanması noktasında hükümet ertelemeci davrandıkça, özellikle de kullanılan siyaset dilinin tahrikkar ve hakaret edici düzeyi, açlık grevlerini durdurma yerine giderek yaygınlaşmasına yol açmış ve bugün on binlerin katıldıðı ciddi bir boyuta ulaşmıştır dedi.
BDP Eş genel başkanlarının ve milletvekili arkadaşlarının hükümet nezdinde bugüne deðin yürüttükleri görüşmelerden de olumlu bir sonucun alınamadıðını dile getiren Bozlak, Özellikle sayın başbakanın alaycı, işin ciddiyetini idrak etmekten uzak tutumu karşısında,beşi Diyarbakır cezaevinde olan 12 milletvekili arkadaşımız açlık grevine başlamıştır. Diyarbakır baðımsız milletvekili Sayın Leyla Zana da dün itibariyle parlamentodaki çalışma ofisinde açlık grevine girmiş bulunmaktadır. Bu arada da, sayın eş genel başkanımızın daha önce kamuoyuna açıkladıðı gibi, Barış ve Demokrasi Partisi parlamentodaki komisyon çalışmalarından da açlık grevleri süresi içerisinde çekilmiştir diye konuştu.
'KOMÝSYON ÇALIŞMASINA KATILACAÐIM'
Anadilde savunma hakkına ilişkin olarak hükümet tarafından hazırlanıp TBMM Başkanlıðına sunulan kanun tasarısının, Adalet Komisyonuna iletildiðini ifade eden Bozlak, komisyon başkanlıðınca da üyelere tasarı metninin dün itibariyle iletildiðini belirtti. Tasarı metninin açlık grevindekilerin taleplerinden biri olan anadilde savunma hakkını içerdiði için, direk açlık grevi ile ilgili olması nedeniyle Adalet Komisyonunun bu konuda yapacaðı çalışmalara BDPnin Adalet Komisyonundaki üyesi olarak katılacaðını açıklayan Bozlak, tüm yetersizliklerine raðmen, hükümetin bu tasarıyla attıðı adımı olumlu bulduklarını kaydetti.
Diðer taleplerin de bir an önce karşılanarak açlık grevlerinin herhangi bir can kaybı yaşanmadan, bir an önce bitirilmesinin temel dilekleri olduðunu söyleyen Bozlak, Tasarıda öngörülen biçimiyle her ne kadar anadilde savunma hakkının yolu açılmış ise de Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunuyla çelişir durumdadır. Bilindiði gibi Ceza Muhakemesinde soruşturma ve kovuşturma evreleri vardır. Soruşturma, Cumhuriyet Savcılıkları tarafından yürütülür. Bu safhada tasarı anadilde savunma hakkını tanımamaktadır. Ýddianame ile dava açıldıktan sonra kovuşturma safhasında istediði dilde, yani dilerse tercümanını hazır bulundurmak ve ücretini de kendisi karşılamak kaydıyla, anadilinde savunmasını yapabilecektir. Tasarı ile soruşturma safhasına anadilde savunma hakkının tanınmaması, ciddi bir eksikliktir. Ayrıca mevcut usul hükümlerinden ayrılma söz konusudur. Mevcut usül yasasına göre, dinlenen tanık, bilirkişi ve tercüman ücretleri mahkeme tarafından karşılanır. Burada ise tercümanın ücretine devlet karışmıyor. Sanıðın kendisi tarafından ödenmesi gerekecektir veya sanık parasız tercümanlık yapacak birisini bulacaktır dedi.
PARASI OLANIN KANUNU
Tasarının bu şekliyle yasalaşması halinde parası olan sanıkların ancak anadilde savunma yapma hakkına sahip olacaklarını ifade eden Bozlak, Parası olmayanlar bu hakkı kullanmaktan mahrum kalacaklardır. Bir diðer eksiklik de, cezaevinde tutuklu bulunan sanıðın dışarıdan bir tercümanı nasıl bulacaðı meselesidir. Dışarıdan kendisine yardımcı olacak bir yakını olmayan sanık duruşma gününde tercümanı nasıl mahkemeye getirecektir. Bu da ciddi bir problem teşkil etmektedir. Bu eksiklerin komisyonda ve genel kurulda yapılacak görüşmeler sırasında giderilmesi için çalışma yürüteceðiz diye belirtti.
BAŞBAKAN SORUMLULUÐUNU YERÝNE GETÝRSÝN
Siyasetçinin, milletvekilinin görevi açlık grevine girmek deðildir, siyaset üretmektir sözlerine de yanıt veren Bozlak, şunları söyledi: Dünyanın en iyi siyasetçisi olan, siyaset de üreten, halkını da özgürleştiren Gandhinin de geçmiş tarihte, idealleri için açlık grevine girdiðini hatırlatmak isterim. Sayın Başbakanı da, Sayın Cumhurbaşkanıyla, Sayın bakanlarıyla çelişen,tahrik edici,alaycı üslubundan vazgeçmeye, elindeki idam ipini de bir kenara bırakıp Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanı olarak, açlık grevlerinde giren yurttaşlarına karşı olan sorumluluðunun gereklerini yerine getirmeye davet ediyorum.