AKPnin Kürt siyaseti derin bir kriz içinde. Bu derinlik, krizin bütün unsurlarıyla deðil, ancak üzerinde durulursa fark edilecek çok sembolik belirtileriyle ortaya çıktıðı anlamında bir derinlik.
Başbakan Erdoðan geçtiðimiz gün 80 şehidimize karşı 500 terörist öldürdük diyerek, orduyu savundu ve elde edilen bu skorla övündü. Yalan bir yana. Karşı tarafın ölü sayısına bakarak övünmek bir hükümet için en alçaltıcı bir haldir. Başbakan, biz barışı kazandık diye övünemediði için, biz bir ayda 500 PKKliyi öldürdük yalanıyla övünmektedir. Bir devlet ya da hükümet aðzıyla deðil de, eşkıya aðzıyla konuşmaktadır.
Başbakanla ve hükümetiyle ilgili bu deðerlendirme, bana ait deðil. O Hükümetin bakanı Bülent Arınça ait. Ben yalnızca onun iddiasını esas alarak Başbakanı deðerlendirdim. Bakınız Arınç neler söylemiş:
Karşı tarafın ölü sayısına bakarak övünecek durumda deðiliz. Biz insan öldürmeyi hiçbir zaman hoş görmeyen bir hükümetiz. Biz eşkıya deðiliz, devletiz.
Bu sözlerle, Başbakanın karşı taraftan beş yüz öldürdük övünmesini karşılaştırdıðınız zaman, benim yukarda yazdıðım paragrafı siz de yazarsınız.
Başbakanın ve Arınçın sözleri arasındaki derin çelişki, AKPnin Kürt siyasetindeki derin krizin, simgesel, belli belirsiz, gizlenmek istenen ve gizlenemeyen belirtilerinin dışa vurduðunu mükemmel bir şekilde ortaya koymaktadır.
Karşı tarafın ölü sayısına bakarak övünecek durumda deðiliz. Biz insan öldürmeyi hiçbir zaman hoş görmeyen bir hükümetiz. Biz eşkıya deðiliz, devletiz diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın, karşı tarafın ölü sayısına bakarak övünen Başbakana sen eşkıya mısın? demesi gerekmektedir.
Yalnız ona deðil...
Şu sırada sanal medyada dolandırılan ve yalnızca bizim gazetemizin manşetten verdiði utanç tablosu karşısında da Genelkurmay Başkanının, Jandarma Genel Komutanının yakasına yapışmalıdır. Çünkü bu ülkenin kırk silahlı askeri, düzenli bir şekilde sıralanarak, öndekiler çömelmiş bir vaziyette bir askerlik hatırası resim çektirmişler ve bu askerlik hatırasını internette dünya aleme yaymışlardır. Öndekilerin çömelmiş, diðer iki sıranın ise ayakta çektirdiði bu resim aslında bir vahşet hatırasıdır. Çünkü bu askerler söz konusu aşaðılık resmi, sekiz HPGlinin parçalanmış cesetlerinin önünde çektirmişlerdir.
Sekiz HPGliyi öldürmekle övünen bu askerler, Arınça göre eşkıyadır. Arınç bu resmi kendi ilkesi açısından böyle yorumlayacak mıdır?
Bu resme büyük bir dikkatle bakınız. Bunların aslan, fil, gergedan avına çıkmış kolonyalist şapkalı avcılardan farkları var mı? Çaðımızda artık hiçbir alçak tıynetli avcı, öldürdüðü aslanların, fillerin önünde böyle bir resim çektiremez. Ýşlediði cinayeti böylesine gözü dönmüş bir şekilde belgelemeyi göze alamaz. Hiçbir canavar ruhlu avcı, hiçbir hayvan ve doða düşmanı namussuz, yere serdiði gergedanların ya da denizde katlettiði balinaların önünde böyle bir resimle insanlıðın karşısına çıkmaya cesaret bile edemez. Hiçbir psikopat, hiçbir ruh hastası, hiçbir seri katil, öldürdüðü köpeklerin leşlerini önüne dizip bir resim çektirmeyi, bunu da internette yayınlamayı aklının ucundan bile geçiremez.
Bu resme büyük bir dikkatle bakınız. Savaşın Türk halkı için doðurduðu sonuç işte bu resimde gizlidir. Burada kırk asker var. Anneleri onları askere gönderirken, onlar henüz kınalı kuzulardı. Şimdi işte böyle oldular.
Bu durum ölümden beterdir.
Savaşın en korkunç sonucu karşı taraftan kaç kişi öldürdük sorusunda deðil, karşı taraftan sekiz insanı öldürdükten sonra biz nasıl öldük? sorusunda vicdanları kanatan bir çengel gibi yatıyor.
Otobüstekiler silahsızdı, otobüsten inen iki Mehmetçik teröristlere ateş açarak öteki otobüsleri kurtardı diye kendi kendini yalanlayan, can verenleri deðil, kahramanları öne çıkaran bir medyanın bu vicdan yıkımındaki rolü artık kesindir.
Karşı tarafın ölü sayısına bakarak övünecek deðiliz diyen Arınç, karşı tarafın ölülerinin önünde resim çektiren kırk Mehmetçiðin suratına bakarak derin derin düşünmelidir... Savaşın çoktan beri kaybedildiði işte o Mehmetçiklerin resminde dile gelmiştir.
Barış Türkler için hayatidir. Ölenler öldü. Ama kalanlar daha beter ölmekte...
Türk ya da Kürt tüm Feminist kuruluşlar için not:
Prof. Dr. Toktamış Ateşin iðrenç ifadelerini hepiniz okudunuz. Bu konuda ben de bir yazı yazdım. Sandım ki, sizlerden büyük bir tepki gelir. Tanıdıðım insanlarla konuştum. Hiçbir ciddi tepki olmadıðını öðrendim. Buna çok şaşırdım. Eðer Toktamış Ateşe aðzının payını verseydiniz, onu özür dilemeye mecbur etseydiniz, daha sonraki ahlaksız linç girişimlerine hiç kimse cesaret bile edemezdi. Ve eðer siz bunu yapsaydınız, TBMM Başkanı olan şahıs, şöyle konuşamazdı: Örgütün 3te 1i kadındır. Bunları eylem içinde tutmazsanız olmaz. Onları sahaya sürmesi lazım. Devamlı hareket halinde olması lazım, olmazsa başka ilişkiler örgütü çökertir.