BDP MYK: Tıkanıklık ancak müzakereyle aşılır

BDP MYK: Tıkanıklık ancak müzakereyle aşılır

BDP Merkez Yürütme Kurulu, AKP'nin açıkladığı paketin ne çözüm sürecindeki tıkanıklığı aşacak ne de nihai çözümün yolunu açacak bir paket olmadığına dikkat çekerek, "sürecin önünün açılması, Sayın Öcalan’la diyalog sürecinin artık yeni bir formatla,  anlamlı bir müzakereye evrilerek sürdürülmesi, derinlikli bir müzakere için yeterli araçların ve imkânların yaratılması ve gerekli komisyonların kurulmasıyla mümkün olabilir" dedi. 

2 Ekim’de gerçekleşen BDP Merkez Yürütme Kurulu Toplantısı’nın sonuçları yazılı bir açıklama ile duyuruldu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı çözüm süreciyle ilgili tespitlerde bulunulan açıklamada, “yaklaşık bir yıldır Devlet heyetiyle Sayın Öcalan arasında gerçekleşen görüşmeler bugün yeni bir aşamaya gelmiştir. Bilindiği gibi bu görüşmelerde KCK’nin silahlı güçlerinin sınır dışına çekilmesi ve müzakerenin mekanizmalarının yaratılması ile demokratikleşme adımlarının ardından normalleşme süreci öngörülüyordu” denildi.

“Görüşmelerin kamuoyuna açıklanmasından bu yana silahların susmuş olması ve tek bir kişinin bile yaşamını yitirmemiş olması” bir kazanım olarak değerlendirilirken, Kürt sorununun demokratik çözümünü sağlayacak ve çatışmaları nihai olarak bitirecek bir sürecin yaşanmadığının altı çizildi.

Bunda Türk devletinin gerekli adımları atmamasının rolü olduğuna dikkat çekilerek şöyle denildi:

“KCK’nin silahlı güçlerini sınır dışına çekme çabasına karşılık, geri çekilmenin yasası bile çıkarılamamış, Akil İnsanlar Heyeti başka bir formatta oluşturulmuş, Meclis Komisyonu’nun içi boşaltılmıştır. Karakol ve kalekol yapımlarının hız kazanması, korucu alımlarının devam etmesi, demokratikleşme ve geri dönüş için adım atılmaması, İmralı sisteminin eskisi gibi devam etmesi demokratik çözüm sürecini riske sokmuş, tıkanmaya yol açmıştır. Sürecin tıkanması ve ilerletici adımların atılmaması nedeniyle de,  geçtiğimiz günlerde KCK geri çekilmeyi durdurma kararı almıştır.”

PAKETİN ASIL SORUNU KÖKTEN ÇÖZÜMÜN YOLUNU AÇMAMASI

Açıklamada Türkiye Başbakanı Erdoğan tarafından açıklanan “paket” de değerlendirme konusu oldu.

“Paket bu tıkanıklığı aşabilecek bir paket değildir” denilen açıklamada şu eleştiriler yöneltildi:

“Pakette yer alan kimi maddeler, halkımızın büyük bedeller ödeyerek kazandığı ve zaten kullandığı haklardır ve bu hakların kullanımı örneğin eş başkanlık sisteminde olduğu gibi paketteki halinden daha ileridir.

Buna karşılık artık savunulamaz olan anadil yasağı esas olarak devam etmektedir. Anadile ‘anadil’ bile diyemeyen paket, sadece özel okullarda Kürtçe derslere zemin açmıştır. Baraj kaldırılmamış, seçim sistemleri tartışmaya açılmıştır.

Paketin asıl sorunu, koruculuk sistemi, yerel yönetimler, TCK, TMK, geri dönüş gibi sorunu kökten çözme yolunda atılacak adımları içermemesidir.

PAKET KÜRDE KÜRT ALEVİLERE ALEVİ DİYEMEMİŞTİR

Bu paket, Akil İnsanlar Heyetlerinin raporlarının çok gerisinde, toplumsal grupların taleplerinin çok uzağındadır. Kürtlere Kürt diyemediği gibi Alevilere de Alevi diyememiş, Alevilerin inanç özgürlüğünü içermemiştir. Ermenilerin, Rumların, nefret suçunun esas mağdurları LGBT bireylerin taleplerini görmezden gelmiştir. Bu paket gelinen aşamada, ne demokratik çözüm sürecindeki tıkanıklığı aşacak ne de nihai çözümün önünü açacak bir pakettir.”

BDP MYK, sürecin önünün açılmasının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la bir yıl önce başlatılan görüşmelerin yeni bir formatla sürdürülmesi, müzakereye evrilmesi, derinlikli bir müzakere imkanlarının yaratılması ile mümkün olduğuna işaret etti.

Açıklamada, “sürecin önünün açılması ise, Sayın Öcalan’ın partimizin heyetiyle yaptığı son toplantıda dile getirdiği gibi, bir yıl önce başlatılan diyalog sürecinin artık yeni bir formatla,  anlamlı bir müzakereye evrilterek, derinleştirerek sürdürülmesi, derinlikli bir müzakere için yeterli araçların ve imkânların yaratılması ve gerekli komisyonların kurulmasıyla mümkün olabilir. Çözüme gidecek yollar ancak bu şekilde açılacaktır.

Artık Kürtlerin haklarının iade edilmesi, kendi kendilerini yönetmesi durdurulamaz. Dün olduğu gibi bugün de mücadele etmek dışında başka bir yolumuz yoktur. Hem sürecin önünü açmak, hem demokratikleşmeyi sağlamak, hem de kendi özerk yaşamımızı inşa etmek bizim görevimizdir” ifadesi kullanıldı. 

ORTADOĞU'YA ÖRNEK OLAN ROJAVA DEVRİMİNİ SAHİPLENMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Açıklamada, Rojava'ya dönük saldırılara da dikkat çekilerek, "Rojava’da yaşayan Kürtler’e yönelik saldırılar, Kürt halkının büyük var olma ve kendi kendini yönetme iradesine saldırıdır" denildi. 

Rojava'da Kürtlerin Suriye'de devam eden iç savaşta üçüncü bir çizgiyi benimseyerek diğer halklarla birlikte demokratik bir devrim gerçekleştiği kaydedilerek, devrimin 2. yılına girilirken El Kaide ve El Nusra çetelerinin saldırılarının yoğunlaştığına dikkat çekildi. 

"Amaçları Rojava’yı iç savaşın içine çekme, Rojava halkını mültecileştirme, bölgeyi Kürtsüzleştirme ve kendilerine üstlenme alanları açmaktır. Bu güçlerin askeri mühimmat dahil bütün lojistik desteklerini Türkiye’den sağladıkları, yaralılarını rahatlıkla hastanelerde tedavi ettikleri, her kesim tarafından ifade edilmekte ve bu destek halen devam etmektedir" denilen açıklamada Rojava ile dayanışma mesajı verildi. 

Açıklamada şöyle denildi: "Artık halklarımızın geleceği birbirine bağlıdır. Bu saldırıları, Ortadoğu’ya örnek olan, ezilen halklara moral veren, halkın öz örgütlülüğüne dayalı aynı zamanda tüm Kürtlerin devrimi olan Rojava Devrimi’ni sahiplenerek, Rojava halkıyla dayanışarak ve sürecin önünü açarak geriletebiliriz. Bu değerlendirmeler ışığında, sürecin önünü açacak, Rojava devrimini sahiplenecek eylem ve etkinlikleri örgütlemenin yanı sıra örgütlülüğümüzü geliştirmek, derinleştirmek ve tüm demokrasi güçleriyle birlikte mücadele etmenin olanaklarını yaratmak en önemli görevimizdir."