BDP'den anadilde yer isimlerinin iadesi için kanun teklifi

BDP'den anadilde yer isimlerinin iadesi için kanun teklifi

BDP Grup Başkanvekili Ýdris Baluken, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında sadece Türklerin deðil Kürt, Süryani, Laz, Arap, Rum, Çerkez gibi birçok halkın yaşadıðını ve günümüze kadar kendi uygarlıklarını taşıdıðını aktararak, Türkçeleştirilen yer isimlerinin iadesi için Meclis'e kanun teklifi sundu.

BDP Grup Başkanvekili Baluken, ismi deðiştirilen mezra, köy, bucak, ilçe, il ve coðrafi yerler ile yerleşim birimlerinin eski adlarının iadesi hakkında 6 maddelik kanun teklifi sundu. Bu topraklarda kültürlerin ve dillerin zenginliðinin önemine dikkat çeken Baluken, bunu gözle görünür kılanın ise yerleşim birimlerinin adları olduðunu vurguladı. Bunun sadece bu topraklarda yaşayan halklara ait bir kültürel miras deðil, aynı zamanda dünya mirası olduðunu ifade eden Baluken, bu topraklarda Türklerin dışında Kürtler, Ermeniler, Çerkesler, Araplar, Lazlar, Rumlar, Süryaniler ve daha bir çok halkın yaşadıðını, nice uygarlıðın izlerini günümüze kadar gelen isimlerle devam ettirdiðini belirtti.

Yerleşim yerlerinin adlarının Türkçeleştirilmesinin toplumda kırılmaya ve halkların yaşadıkları coðrafyaya yabancılaşmasına neden olduðunun altını çizen Baluken, “Yer adlarının siyasi kaygılarla deðiştirilmesi eðilimi, Osmanlı Ýmparatorluðu döneminde Abdülaziz ve 2. Abdülhamit dönemlerinde başlamış bir alışkanlıktır. Aziziye ve Hamidiye alaylarının kalıcılıðını saðlamak muradı ile yeni doðan sultan çocuklarının adlarının yaşatılması isteði yerleşim yerleri adlarının deðişiminin de başlangıcı olmuştur.

Ancak daha sonraki isim deðiştirme kaygıları hep milliyetçilik ve asimilasyon politikaları ile ilintili olmuştur. Balkan Savaşları neticesindeki maðlubiyet; 1913 yılında düzenlenen Ýskân-ı Muhacirin Nizamnamesi ile Rumca ve Bulgarca olan yer adlarının Türkçeleştirilmesini doðurmuş ve o tarihten günümüze dek özgün yer adlarının Türkçeleştirilmesi neredeyse bir teamüle dönüşerek, halkların doðdukları yer için yaratmış oldukları adlar bir bir deðişmiştir” dedi.

Bu çerçevede Trakya, Marmara ve Ege Bölgesi’nde yüze yakın yer adının deðiştirildiðini kaydeden Baluken, “Yine aynı tarihte Trabzon Vilayeti merkez sancaðı ile Rize sancaðında Rumca olan yer adlarının deðiştirilmesi için listeler hazırlanmış olup, bugün Rize’de hâlihazırda kullanılan 344 köy ve kasaba adından 300 kadarı 1913 listesinde önerilen yeni adlardır. 1922 yılı sonunda Yunan işgalinden kurtulan bazı yerlerin Yunan kökenli olan adları deðiştirilmiştir. 1921 yılında Türkiye’ye katılan Artvin’deki köy adları kısa sürede Türkçeleştirilmiştir. Bu eðilimin etkisiyle Dersim’in adı Tunç Eli; Norşin ismi Güroymak; Tillo ismi Aydınlar olarak deðiştirilmiştir. Yine Ýskenderun sancaðına Hatay adının verilmesi de bu etki sonucudur” diye belirtti.

'ONUR KIRICI ÝFADELER KULLANILARAK DEÐÝŞTÝRÝLDÝ'

“Deðiştirilen yer adları eski adlarından farklı anlamlar içerdiði gibi bazıları da onur kırıcı ifadelere karşılık gelmektedir” diyen Baluken, “Örneðin Yaka Hasenek olan belde adı Yakasinek, Çerkesçe Babugoy olan köy adı Sıçanhöyük, Kürtçe Hecixano-Hacıhano olan ve Hacı Evi anlamına gelen köy adı Aðılbaşı, Ezidiler’in Kivax adını verdikleri köy Maðara, Kürtçe olan Harapşeref adı Dirsekli, Ermenice Çrig olan köy adı Çürük, Kürtçe Hespist olan köy adı Yarbaşı olarak deðiştirilmiştir. Ayrıca Kürtçe Hezex adı da tarihsel bir baðı olmadıðı halde Ýdil olarak deðiştirilmiştir” ifadelerinde bulundu.

30 BÝN 280 YER ÝSMÝ TÜRKÇELEŞTÝRÝLDÝ

1921 yılından itibaren 30 bin 280 yerleşim biriminin adı Kürtçe, Ermenice, Rumca, Lazca, Çerkesçe, Arapça ve farklı dillerde olduðu için deðiştirildiðini aktaran Baluken, bu yerleşim yerlerinden 12 binden fazlasının sadece köy ismi olduðunu belirtti. Ýçişleri Bakanlıðı’nın 1940 yılı sonlarında hazırladıðı 8589 sayılı genelge ile bunun resmileştirildiðini kaydeden Baluken, bu genelgeyle “yabancı dil ve köklerden gelen ve kullanılmasında büyük karışıklıða yol açan yerleşme yerleri ile tabii yer adlarının Türkçe adlarla deðiştirilmesi” uygulamasının resmen hayata geçmiş olduðunu ifade etti.

'AKP, YER ÝSÝMLERÝNÝN ÝADESÝ VAADÝNÝ YERÝNE GETÝRMEDÝ'

Bu politikanın tarihsel sürecini anlatan Baluken, 1980-1983 yılları arasında da Kürtçe mezra ve yayla adları sistematik olarak Türkçeleştirildiðini ancak o yerleşim birimlerinde yaşayan halkların kendi dillerinde eski adları kullanmaya devam ettiðini belirtti. Anadili Türkçe olan yerleşim yerlerinde dahi eski adlara dönme eðiliminin arttıðını ifade eden Baluken, “Bu eðilim sonucu 120 civarında yer adı, eski adlarına kavuşmuştur. Ýşbu kanunun amacı da tüm yerleşim yerlerinin eski adlarına kavuşmasıdır. Her ne kadar demokratikleşme yolunda önemli bir paket olduðu iddia edilen ‘açılım’ sürecinde coðrafi bölgelerin isimlerinin iadesi hükümet tarafından seçim dönemlerinde vaat edilmişse de halen bu yönde somut bir adım atılmamıştır” dedi.

‘BU TOPRAKLARDA KADÝM HALKLARIN ÝZLERÝ VAR’

Anadolu’da başka hiçbir medeniyet iz bırakmamış gibi isimlerin Türki unsurlardan seçildiðini dile getiren Baluken, “Oysa ki binlerce yıllık Anadolu ve Mezopotamya, sayısız medeniyete ev sahipliði yapmıştır. Bu medeniyetlerin torunları olan Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Aleviler, Lazlar, Süryaniler gibi kadim halklar, milletler ise halen bu topraklarda yaşamaktadır. Bu nedenle asimilasyon ve milliyetçilik politikalarının bir uzantısı olan bu uygulamalara artık bir son vermek, deyim yerindeyse iade-i itibarda bulunmak artık elzemdir. Ancak bu şekilde kendi tarihi, milletiyle barışık; kendi halkına saygı duyan bir devletten söz edilebilir” dedi.

Kanun teklifinde tek tek açılımı yapılan maddeler gerekçeleriyle de sıralandı.