Antepte önceki gece yaşanan ve dokuz sivilin öldüðü patlama ardından bir devlet klasiði yeniden yaşama imkanı buldu. Günah keçisi haline getirilen Kürtler ve PKK, bu olayla ilgilerinin olmadıðını açıklamalarına ve olayı kınamalarına raðmen hedefe konuldu.
Fakat Antep'te yaşananların arka perdesi derinliðine incelendiðinde ne denli büyük bir provokasyonla karşı karşıya olunduðu rahatlıkla görülebilir.
Şimdiye kadar yapılmış herhangi bir HPG eylemine benzemeyen bu eylemin hem siyasi arka planı hem de teknik detayları farklı güçleri işaret ediyor. Antep gibi bir ilde, hem de Kürtlerin bu ilde en yoðun yaşadıðı mahallede gerçekleştirilmesi tam bir hedef şaşırtmayı işaret ediyor. Fakat bazı gelişmelerle birlikte ele alındıðında bu katliamın sahipleri açık bir şekilde ortaya çıkıyor.
1. 13 Aðustos günü HPG gerillalarının Antep'in Islahiye ilçesine yönelik gerçekleştirdikleri eylem ardında HPG kaynaklarının teyit etmediði bir bilgi Türk yetkilileri tarafından basına servis edilmişti. 70 kiloluk patlayıcı yüklü bir aracın eylem yapılan yerin yakınlarında bir yere bırakıldıðı ve polislerin bu aracı bulduðu iddia edilmişti. "Patlayıcıyı hareket geçiren kumanda araçta unutulmuş" gibi komik bir gerekçeyle izah edilen bu olay üzerinde durulmadıðı gibi oldukça dikkat çeken bu gelişme nedense tartışılmamıştı.
2. Haziran ayında HPG gerillalarının Şitazin ve Oramar karakollarında operasyona çıkmak isteyen Türk ordusuna yönelik gerçekleştirdikleri harekat ardından 23 Temmuz'da başlattıkları Şemdinli harekatı ve 4 Aðustos'ta Çele'deki (Çukurca) eylemler dizisi Türkiye kamuoyundan büyük bir ustalıkla gizlenmesine raðmen bayramın birinci ve ikinci günlerinde bu bölgelerde 5 asker kaybının olduðu belirtilerek bir kampanya başlatıldı. Milliyetçi duyguları kabartmak amacı taşıyan açık propaganda, en yakın gelişmelerden biriydi.
3. Türk medyası ve özel savaş organları bombalarını Şemdinli gerçeðini kamuoyuna açıklamak üzere bölgeye giden ve aralarında siyasetçilerin de bulunduðu heyet üzerinden patlatmaya çalıştılar. PKK-BDP arasındaki ilişkinin provokatif bir dille bu denli öne çıkartılması ve BDP'lilerin, Kürt siyasi hareketine destek verenlerin açıkça hedefe konulduðu bir süreçte yaşanan Antep olayı birçok soru işaretini de kendisiyle birlikte getirdi.
4. Bayram öncesi gerillaların eylem gerçekleştirmeyeceði KCK tarafından ilan edilmiş, buna paralel olarak gerilla eylemlerinde ciddi bir azalma gözlenmişti. Buna raðmen Türk ordu operasyonlarında ve bombardımanlarında da ciddi bir artış vardı. Ve bunlar büyük bir iştahla kamuoyuna sunuldu.
5. Milliyetçi duyguları kabartan ve "şehit" edebiyatı üzerinden BDP'ye, Kürt siyasetine tehditlerle beslenen dalganın böylesi bir provokasyona ulaşacaðı şüphesiz öngörülememişti. Fakat özellikle son üç gün içinde AKP yetkilileri tarafından yapılan açıklamalardaki açık hedef gözetme kimi provokasyonların ipuçlarını veriyordu.
Özellikle başbakan yardımcılarından ve ılımlı olarak tanıtılmaya çalışılan Bülent Arınç'ın "Bu halk sizi görünce ne yapacaðını bilir" mealindeki açıklamaları, ahlaki ve dini hassasiyetleri provoke edici konuşmaları bu konudaki en dikkat çekici açıklamalardı. Yine Suriye'ye göndermeler, Suriye'de sivil katliamlara girişen Şebbiya milisleriyle benzeştirmeler kamuoyunu alttan alta hazırlayan kimi konuşmalardı. Zihni ve yöntem olarak bu milislerle benzeştirmelerin yoðunluðu Kürt siyasetine yönelik bir saldırı girişiminin ön hazırlıkları anlamını taşıyordu.
6. Antep provokasyonunun gerçekleşmesi ardından yapılan yorumlarda aynı verilere atıfta bulunulması, olaydan hemen sonra daha yarım saat dahi geçmeden geniş bir kitlenin örgütlenerek Kürtlere ve BDP binalarına saldırması bu provokasyonun ne denli ince tezgahlandıðını da ortaya koyuyordu.
Bayramda eylem yapılmayacaðının söylendiði bir zamanda Antep'te Kürtlerin yoðun yaşadıðı bir mahallenin girişinde, sivil kaybı kesinleştirircesine ayarlanan patlama, hedefin ne olduðunu da gözler önüne seriyor. Tüm medyanın herhangi resmi bir açıklama gelmeden PKK'yi hedef alması, son bir haftanın gelişmeleriyle beraber okunduðunda bu patlamanın neden düzenlendiðini de açıkça ortaya koyuyor.
Suriye'ye atıfla Kürt bölgelerine müdahalenin önünü açan, Kürt siyasetinin kazandıðı ivmeyi sekteye uðratmaya, Kürt gerillalarının yürüttüðü mücadeleye gölge düşürmeye çalışan bu olay ve çevresinde geliştirilen propaganda, üzerinde durulması gereken önemli veriler. AKP hükümeti bir nevi Türkiye'nin Roboski'si olarak örgütlenen bu olay ve yaratacaðı etkileri olayın sıcaklıðıyla Kürt hareketine yıkmaya çalışsa da duyarlı kamuoyunun resmi açıklamaları bir kenara bırakarak gerçeklerin üzerinde durması halinde gerçek sorumluları açıða çıkartacaðı beklenebilir.
Ayrıca teknik detayları netleştiðinde, bir çekiciyle patlama yerine getirildiði tespit edilen aracın Islahiyede kaybolan ve 70 kilo bombayla yüklü olduðu iddia edilen araç olduðu söylenirse şaşmamak gerek.