HDP Milletvekili Beştaş işkence, siyasi soykırım operasyonları ve hukuk dışı işlemleri Meclis'e taşıdı. Konuya ilişkin araştırma ve soru önergeleri veren Beştaş, "Siyasal iktidarın adeta vatandaşlarına yönelik savaş hukuku uyguladığına hep birlikte şahit olmaktayız" dedi.
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, "toplumsal muhalefetin, düşünce ve ifade hürriyetinin engellenmesine yönelik kamu görevlilerinin yapmış olduğu hukuk dışı işlemler ve kötü muamelelerin her geçen gün ciddiyetini arttırmış olmasından bahisle mesnetsiz gözaltı, tutuklama ve yargısız infazların neden ve sonuçlarının araştırılması, hak ihlallerinin tespiti" amacıyla araştırma önergesi verdi. Beştaş, yine işkence ve kötü muamele uygulamalarının cevaplanması istemiyle İçişleri Bakanı Selami Altınok'a soru önergesi sundu.
'SAVAŞ HUKUKUNA ŞAHİT OLMAKTAYIZ'
Beştaş, araştırma önergesinde şu ifadelere yer verdi: "1990’lı yılları aşar düzeyde gözaltı, tutuklama ve yargısız infazların yaşandığı böylesi bir süreçte siyasal iktidarın adeta vatandaşlarına yönelik savaş hukuku uyguladığına hep birlikte şahit olmaktayız.
Yargı gücünün, bağımsız bir güç olarak değil, hiçbir yasa, hukuki dayanak gözetmeksizin kişileri tutuklama memuru şeklinde görev yaptıkları açıktır. Sadece 22 Temmuz 2015 tarihi itibarıyla binden fazla kişi gözaltına alınırken, yüzlercesi sevk edildikleri hakimlikler tarafından tutuklanmıştır. Bahse konu gözaltı ve tutuklamalar ağırlıklı olarak yasa dışı örgüt üyeliği ve örgüt propagandası yapmak iddialarından oluşmuş ise de genel anlamda soruşturma dosyaları incelendiğinde ağırlığını Halkların Demokratik Partisi üye ve yöneticilerinin oluşturduğu bu tutuklamaların demokratik ve yasal eylemlere katılma neticesinde gerçekleştiğini tespit etmiş bulunmaktayız.
Belediye eş başkanı ve parti yöneticilerimizin de içerisinde olduğu yüzlerce kişi gerekçesiz nedenlerle gözaltına alınarak tutuklanmıştırlar. Siyasal iktidar bu süreçte merkezi bir karar ile her yerde '90'larda yaşattığı tüm konseptleri yeniden devreye sokmuştur. Son olarak sivil katliamlarla da yetinmeyen siyasal iktidar gözaltına aldığı vatandaşlarımıza yönelik 'yeni' baskı ve imha yöntemi olarak işkenceyi devreye sokmuştur."
'DEMOKRATİK KAMUOYUNU SUSTURMAYI MI AMAÇLIYORSUNUZ?'
Beştaş, benzer konuda verdiği soru önergesinde, Bakan Altınok'a da şu soruları yöneltti:
"Kolluk güçlerinin sivil halka yönelik şiddet eylemlerinin, yargısız infazların nedeni nedir? Tüm bu süreç ile amaçlanan demokratik kamuoyunun susturulması mıdır?
Son 3 ay içerinde kaç işkence vakıası ile ilgili şikâyet aldınız? Şikâyetlere konu işkence türleri nedir?
Kolluk güçlerinin işkence faaliyetlerinden haberdar mısınız? Konu ile ilgili herhangi bir soruşturma başlatmayışınızın nedeni, işkence uygulamalarının tarafınızın istekleri doğrultusunda gerçekleşmesi midir? İşkence uygulamaları ile amaçlanan gaye nedir?
Hâkim ve savcıların gözaltı ve tutuklamalar ile ilgili olarak öncesinde tarafınıza bilgi vermekte midir? Kimlerin tutuklanıp tutuklanmayacağına yahut gözaltına alınacağına siz mi karar vermektesiniz?
Kolluk görevlileri ve yargı erki haricinde kalan diğer kamu görevlilerine sivil vatandaşa kötü muamelede bulunmaları yönünde bir bildiriminiz olmuş mudur? Sağlık çalışanları başta olmak üzere tüm kamu görevlileri, vatandaşa kötü muamelede bulunma hakkını kendisinde nasıl görmektedir?
İşkence ve kötü muamele uygulamalarının yaptırımsız kalıyor oluşunun işkence ve kötü muameleyi meşrulaştırdığını düşünüyor musunuz? Yoksa amaçlanan işkence ve kötü muamelenin meşrulaşması ve yaygınlaşması mıdır?
Kamu görevlileri tarafından vatandaşa uygulanan işkence ve kötü muamele 1 Kasım seçim kampanyası kapsamında mıdır?
İşkence ve kötü muamele uygulamaları sona erecek midir? Bu uygulamaları ne zaman sonlandırmayı düşünüyorsunuz? Uygulana savaş hukukunun gerekçesi nedir?"