Kürt halkının bir direnişçisi, bilgesi ve alimi: Şêx Ali Rıza

1925 Kürt halk ayaklanmasının önderi Şêx Saîd’in oğlu Şêx Ali Rıza, Kürt halkının direniş ruhunu ve inancını temsil eden bir figür olarak ön planda oldu.

ŞÊX ALİ RIZA

Şêx Ali Rıza'nın yaşamı, 20’nci yüzyılın başlarında Kurdistan coğrafyasında yaşanan siyasi ve sosyal değişimlerin tam ortasında şekillendi. Bu dönem, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması ve yeni Türk devletinin kurulmasıyla birlikte Kürt halkının geleceğini ve kaderini etkileyen önemli bir olaydı. Şêx Ali Rıza, bu dönemde Kürt halkının direniş ruhunu ve inancını temsil eden bir figür olarak ön planda oldu.

Şêx Ali Rıza, yaşamı boyunca ilim ve irfanın yanı sıra Kürt halkının hakları için de mücadele etmiş, asimilasyon politikalarına karşı direnmiş ve Kürt toplumunu bilinçlendirme çabalarını sürdürmüştür. Onun mirası, Kürt direnişinin ve kültürel mücadelesinin sembollerinden biri olarak yaşamaya devam ediyor.

1925 Kürt halk ayaklanmasının önderi Şêx Saîd’in idam edilişinin yıl dönümü vesilesiyle, onun oğlu ve Kürt direniş hareketinin beyinlerinden olan Şêx Ali Rıza’yı anmak amacıyla bu dosya  hazırlanmıştır.

KURDISTAN MEDRESELERİNDE EĞİTİM

1898 yılında Erzirom'un Qolhîsar köyünde dünyaya gelen Şêx Ali Rıza, derin ilmi ve manevi kökleriyle tanınan bir aileden geliyordu. Babası Şêx Saîd, oğlunu halkın dertlerini bilen ve onlara duyarlı bir inanç insanı olarak yetiştirdi. İlk eğitimini babasından alan Şêx Ali Rıza, Kurdistan medrese eğitim sisteminde eğitimini tamamladı. Dedeleri Şêx Aliyê Palo ve Şêx Mahmud’un izinden yürüyerek mantık, felsefe, siyer ve diğer ilimlerde derinlemesine bilgi sahibi oldu. Şêx Saîd, oğlunu sadece dini ilimlerle değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal bilincin yüksek olduğu bir ortamda yetiştirdi. Şêx Ali Rıza, annesi Amîne Xanım'ın özlem ve sitemlerine cevaben Şêx Saîd'in, “Kendi milletinin maddi ve manevi sıkıntısını görmeyen, bunları hissetmeyen, anlamayan ve halkından kopuk bir Ali Rıza istemiyorum” sözüyle büyüdü. 25 yaşında Kurdistan Medreselerinde icazet alan Şeyh Ali Rıza, Kürtçe’nin 3 lehçesi olan Soranî, Kirmanckî ve Kurmancî'nin yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçe dillerini de hem yazılı hem de hitap düzeyinde öğrenmişti.

SİYASİ BİR FİGÜR OLARAK SAHNEYE ÇIKMASI

Eğitimini tamamladıktan sonra babasının ticari işleriyle meşgul oldu. Bu kapsamda İstanbul, Halep ve Ürdün’e sık sık gitti. Halep, Mısır ve Ürdün’deki İslam alimleri ile ilişkiler kurarak, ilim dünyasında kendine sağlam bir yer edindi. Kürt Teali Cemiyeti ve diğer Kürt siyasi ileri gelenleriyle yakın ilişkiler kurdu. Özellikle Kürt siyasasını temsil eden Seyit Abdulkadir ve Abdurezzak Bedirhan ile yakın ilişki içinde oldu. İstanbul gezilerinde Kürt Teali Cemiyeti çalışmaları hakkında babası Şêx Saîd’i sürekli bilgilendiriyordu.

Osmanlı topraklarında yaşanan büyük katliamda kurtulan ve Suriye ve Ürdün’e yerleşen siyasi Ermeni şahıslarla yakından ilişki kurdu. Kurdistani bir şahsiyet olarak tanınmaya başlandı.

AZADÎ CEMİYETİNİN AKTİF ÜYESİ OLDU

Osmanlı İmparatorluğunun dağılmasından sonra, yeni Türk devletin kurulmasıyla birlikte Kürtlerin kültürel ve siyasi hakları tehdit edilmeye başlandı. Türk devletinin tekçi ve asimilasyon politikalarını fark eden Kürt siyasasının ileri gelenleri, haklarını savunmak ve kültürel kimliklerini korumaya yönelik AZADÎ Cemiyeti'ni kurdu. Cemiyetin lider kadrosu hem seküler hem de dini figürlerden oluşuyordu. Kürt toplumunun tümüne hitap etmeye yönelik kurulan bir örgütlenmeydi. Şêx Saîd, Cemiyet üyeleri ile yakından alakadar olup Cemiyetin çalışmalarına aktif katılan bir dini liderdi. Oğlu Şêx Ali Rıza da tıpkı babası gibi Cemiyetin çalışmalarını yakından takip ediyor ve Cemiyet lideriyle babası arasında bir köprü görevi görüyordu. Yaptığı gezilerde özellikle İstanbul ve Rojava’da Kürt siyasi şahısların düşüncelerini ve taleplerini babasına iletiyor ve ondan aldığı bilgileri de onlara ulaştırıyordu. Bu şekilde Kürt siyasetinin önemli bir figürü olarak ön plana çıkmıştı.

YENİLGİDE KÜRT AŞİRET VE AĞALARIN SORUMLULUĞU

Şêx Ali Rıza’nın hayat macerası, babası Şêx Saîd’in öncülüğünde başlayan ulusal ayaklanmanın başladığı dönemde, siyasi ve askeri sahada belirli bir rol oynayacaktı. 1925 yılında başlayan ayaklanmanın hazırlanmasında, siyasi alt yapısının oluşturulması ve diplomasi yönün şekillenmesi için babasının da yanında yer alarak, Kürt halkının hak talebinin öncülerinden oldu. Serhed bölgesinde aşiret önde gelenlerinin mücadeleye katılması için sorumluluk üstlenen Şêx Ali Rıza, ayaklanmanın zamansız başlamasıyla birlikte Milazgir-Mûş cephelerinde aktif çatışmaların içinde oldu. Siyasi ve askeri sorumluluk bilinciyle hareket eden Şêx Ali Rıza, Kürt aşiret liderleri ve cephe komutanları ile yaşadığı çelişkileri yaşamı boyunca unutmayacaktı. Kürtlerin savaşı kaybetmesinin nedenlerini ise yıllar sonra şöyle açıklayacaktı: “Devlet diye bir şey Kurdistan’da yoktu. Kürt ağaları, Kürt şêxleri Ankara’ya telgraflar çekti. Devlete cesaret verdiler. Yoksa devlet Kürtlere karşı bir şey yapacak durumda değildi. Kürtlerin silahları daha çoktu. Bütün askerleri Kürtler esir almıştı. Şêxler tarafsız kalsaydı bile yeterdi. Devlete telgraf vermeselerdi yine yeterdi. Kazım Paşa (Dirik), (Palavracı Kazım) Taxi Şêxlerine, tekkelerine gitti. 120 banknot verdi. Tekkelerine badana yaptırdı. Şêxler de o vakit orada hürmet ettiler. Ellerinden öptüler. Devletin askerlerini Kurdistan’a getiren, cesareti veren Kürt ağa ve şeyhlerdir. Bize yardım etmeleri değil tarafsız kalmaları bile her şeyi değiştirirdi.”  

BİNBAŞI KASIM’IN TARİHİ İHANETİ VE ŞÊX ALİ RIZA’NIN ÖNGÖRÜSÜ

Savaşın en kızıştığı bir dönemde Kürt güçleri Gimgim'ı ele geçirmişti. Milazgir, Kop ve Xinûs cephelerinde bulunan Şêx Ali Rıza’nın dikkati Gimgim'daki gelişmelere yoğunlaşmıştı. Mûş Süvari Alayı Birliğinden emekli Binbaşı Kasım Ataç’ın harekete dahil olması, onu derinden endişelendirmişti. Binbaşı Kasım’ın ihanetçi kişiliğini ve niyetini bilen ve tanıyan biriydi.

Şêx Abdullah’ın Binbaşı Kasım’a güvenmesi ve onu planlarına dahil etmesi, Şêx Ali Rıza için kesinlikle kabul edilemezdi. Şêx Ali Rıza ve Şêx Saîd'in güvensizliğinin nedeni, Binbaşı Kasım’ın daha sonra mahkemelerde tarihi ihanetini itiraf etmesiyle daha iyi anlaşılacaktı. Binbaşı Kasım, Şêx Ali Rıza hakkında mahkemede ısrarla ifade verip ağır suçlamıştı. Şêx Ali Rıza’nın şüpheleri haklı çıkmıştı. Binbaşı Kasım, Kurdistan tarihin en büyük ihanetini İstiklal Mahkemelerinde itiraf ederek, onun endişelerini doğrulamıştı.

BİNBAŞI KASIM’IN İNFAZ EMRİ: ŞÊX ABDULLAH’IN TARİHİ HATASI

Şêx Ali Rıza, Kürt direnişinin en kritik anlarında, Gimgim'daki ihanet senaryosunun yaratacağı potansiyel tehlikelerini önceden sezmişti. Binbaşı Kasım’ın devletle işbirliği yaparak Kürt direnişini içeriden zayıflatacağını biliyordu. Binbaşı Kasım, bu planı devreye sokmuş ve Kürt direnişini içeriden vurmak için harekete geçmişti. Şêx Ali Rıza, bu ihaneti durdurmak için iki defa Gimgim'a gitmiş ve Binbaşı Kasım’ın infaz edilmesini talep etmişti. Ancak Gimgim cephesinden sorumlu Şêx Abdullah’ın şiddetli itirazlarıyla karşılaştı ve infaz planı engellendi. Hem Şêx Abdullah hem de Binbaşı Kasım’ın mahkeme ifadelerinde de bu durumun geliştiği anlaşılıyor.

ŞÊX ALİ RIZA’NIN DİRENİŞ KARARI

Kürt direnişi planlandığı gibi gitmeyince Şêx Saîd ve hareketin diğer öncü kadroları esir düştü. Şêx Ali Rıza, Milazgir bölgesinde yoğun çatışmalar altında kritik bir karar vermek zorunda kaldı. Yanındaki aşiret lideriyle birlikte, direnişi yeni bir cephede sürdürmeye karar verdi. Seyîd Abdülkadir’e bağlı Kürt silahlı güçleri, Colemêrg ve Şemzînan yöresinde çatışmalara katılmadan ve bölgedeki tüm askeri birlikleri çembere alarak beklemişlerdi. Şêx Ali Rıza, Şemzînan ve Colemêrg yöresinde bekleyen bu birliklerle direnişi devam ettirmeye karar verdi. Milazgir'de yoğun çatışma alanlarından savaşan Kürt direnişçilerini çıkararak, Agirî Dağı istikametinde İran sınırına doğru yol aldılar. Bu zorlu yolculuk boyunca aşiret milislerinin ve Türk ordusunun saldırıları hiç eksik olmadı.

DİRENİŞİN ZORLU YOLCULUĞU

Şêx Ali Rıza, yanında Kürt direnişin liderleri Süleymanî Ahmed oğlu Ferzende Beg, Keremê Kolağası, Hasenanlı Xalit Beg, 17 yaşındaki kardeşi Şêx Selahattin, amcaları Şêx Selahaddin ve Şêx Mehdi’nin de bulunduğu 500’den fazla çocuk ve aileyle birlikte İran’a doğru yola çıkmıştı. Bu büyük kafile, Milazgir bölgesinden başlayan yoğun çatışmalarla ilerlemeye çalışıyordu. Kışın zemheri soğuğu, tipi ve kar yağışı altında, Agirî Dağı'na ulaşmaya çalışıyorlardı. Dağın zirvesine ulaştıklarında, Şêx Ali Rıza, hasta kadın ve çocukların hayatta kalması için at kesip yedirme fetvası vermek zorunda kalmıştı.

Agirî bölgesinde süren çatışmalar yollarını daha zorlu kılmıştı. Binlerce Türk ordusu süvarisi tarafından çevrelenmişler, işbirlikçi Kürt aşiret milislerinin saldırılarına maruz kalmışlardı. Wan ve Bazîd (Doğubeyazıt) sınır bölgesinde ise binlerce asker yollarını kesmişti. Her adımda ölümle burun buruna gelen bu cesur kafile, İran sınırına ulaşmak için çatışa çatışa ilerledi. Bu zorlu yolculuk, Kürt direnişçilerin fedakarlığının ve destansı direnişlerinin bir simgesi olarak tarihte yerini aldı.

DİRENİŞİN SON HAMLESİ VE EMİRTUMAN OLAYI

Agirî Dağı’ndan Wan sınırına geçen Şêx Ali Rıza ve kafilesi, burada zorlu bir karar vermek zorunda kaldı. Şêx Ali Rıza, İran’a geçmek istemese de aşiret liderlerinin ısrarları ve savaşçıların çoğunluğunun aşiret mensubu olması nedeniyle bu karara uymak zorunda kaldı. Nihayetinde İran’a gidip, oradaki Kürt lideriyle görüşüp, yeni silahlar ve elemanlarla Şemzînan ve Colemêrg yöresine geçme kararı aldılar ve İran’ın Kilis şehrine geçtiler.

İran karakolunda bekleyen Kürt savaşçılar ve aileleri, yorgun ve bitkindi, çocukları açtı. İranlı bir general, onları Tebriz’e götüreceklerini ancak tüm savaşçıların silahlarını teslim etmelerini istedi. Bu talebi kabul etmeyen Kürt savaşçılar, Şêx Ali Rıza’nın generalle müzakerede bulunduğu sırada tuzağa düştüklerini fark etti. Karakol avlusunda bekleyen Kürt savaşçılar, sürekli İranlı askerler tarafından tahrik edildi.

Müzakere sırasında İranlı general, Şêx Ali Rıza’ya saldırdı. Bu haberi duyan Kürt direnişçiler çembere alınmalarına rağmen silahlarıyla İranlı askerlere karşılık verdiler. Karakolun içinde çatışmalarda Keremê Kolağası, Süleymanî Ahmed ve Şêx Diyadîn gibi önemli Kürt liderleri hayatını kaybetti. Şêx Ali Rıza ve Ferzende Beg ağır yaralanırken birçok Kürt savaşçı çemberi yararak, dağlara çekildi, kalanlar ise tutuklanarak cezaevine konuldu.

Şêx Ali Rıza, kardeşi, amcası Şêx Mehdî ve diğer Kürt mahkumlar, Xoy şehrinde hapsedildi. Bu olay, Kürt sözlü tarihinde ve dengbêj kilamlarında ‘Emirtuman’ olayı olarak anıldı.

KÜRT BİRLİĞİ VE MÜCADELESİ İÇİN ÇABALARI

Cezaevinde birkaç ay kalan Şêx Ali Rıza serbest kaldı. Oradan Kurdistan Rojhilat bölgesinde özgürlük mücadelesi yürüten Simko Şikakî'nin (Îsmaîl Ağa) yanına gider. Şikaki aşireti ve oradaki ileri gelenler, ona yoğun bir ilgi ve alaka gösterirler. Şêx Ali Rıza, Simko’ya Türklere güvenmemesi ve mücadeleyi Bakurê Kurdistan’a doğru genişletmesi telkininde bulunur. Kürt sorunu konusunda diplomasi yürütmesi konusunda yaptığı tartışmalar, Simko'yu liderlik konusunda huzursuz eder. Diplomasi ve farklı devletlerle diyalog önerileri Simko’nun öfkesini tetikler. Şikakî aşiretinin ileri gelenlerinin uyarısı ve telkini ile Şêx Ali Rıza oradan ayrılır.

Şêx Ali Rıza, Başûrê Kurdistan’a; Rewanduz’a geçer ve bir dönem Şêx Ubeydullah Nehîri ailesinden Seyîd Taha’nın yanında kalır. Kardeşi Şêx Selahaddin’i Irak harbiye okuluna gönderir. Türk Konsolosluğu buna karşı çıksa da, Nûrî Saîd Paşa’nın himayesiyle Şêx Selahaddîn eğitimini tamamlar. Nûrî Saîd Paşa, 1930 yılında Irak Başbakanı olur.

Şêx Ali Rıza, Kürtler arasında barış ve birlik sağlama çabalarına devam eder. Barzan’da Şêx Ahmed’in, Qeladizê’de Şêx Mahmud Berzencî’nin yanında kalır. Kürt birliği için Rojava, Rojhilat Colemêrg ve Başûr arasında çalışır. Bağdat’a yerleşir ve Bağdat Üniversitesi'nde Fetva Kurulu'nda çalışır. Sürgünde Şêx Saîd'in katibi Licêli Fehmi Bilal, Seydayê Mele Cîgerxwîn ve amcası Şêx Mehdî ile Tekmanlı Saîd Îbrahîm, (Saîdê Çinê) ve Ekrem Cemilpaşazade onun yanında kalırlar.

XOYBÛN’UN KURULUŞU VE FİKİR AYRILIĞI

Xoybûn’un kuruluşunda aktif rol oynar ve BM’ye Kürt halkına yönelik zulümleri anlatan ve haklarını talep eden geniş bir mektup yazar. Rojava’da kalan ve Xoybûn’un ileri gelenlerinden Memduh Selîm Beg, Bağdat’ta gelip sık sık Şêx Ali Rıza ile görüşür. Bu durum Irak’taki İngilizlerin dikkatini çeker. İngiliz istihbaratı, her adımını dikkatle izler ve manevra alanı giderek daralır.

İngilizler, Şêx Ali Rıza’nın Xoybûn’un kuruluşunu ilan ettiği toplantıya katılmasına izin vermezler. Onun adına amcası Şêx Mehdî, Seydayê Cîgerxwîn ve Tekmanlı Saîdê Çînê katılır. Şêx Ali Rıza, Xoybûn’un Kurdistan coğrafyasının bir kısmını Ermeni toprağı olarak lanse etmesinden dolayı fikir ayrılığına düşer. İngilizler, onun Bağdat dışına çıkmasını yasaklar. Bağdat’ta Şîmal Kurdistan Partisi'ni kurar. Agirî Serhildanı'nın komutanı İhsan Nuri Paşa ve diğer Kürt ileri gelenleri onu Bağdat’ta ziyaret edip fikirlerinden istifade eder.

TÜRKİYE’YE DÖNÜŞÜ VE SÜRGÜNÜ

1928 affıyla Türkiye’ye döner. Ancak batıya sürgüne gönderilen alimlerin geri dönmesi 1929 yılında gerçekleşir. Şêx Ali Rıza, günlerce gözaltında kalır ve ağır işkencelere maruz kalır. Ş3imal Kurdistan Partisi ile ilgili bir belge Türk devletinin eline geçer. Şêx Selahaddin abisini korumak için belgenin kendisine ait olduğunu söyler ve o da ağır işkenceler görür. Yargılamalar sonucu ağır hapis cezası alan Şêx Selahaddin 10 yıla yakın hapis yattıktan sonra genel af sonucu serbest kalır.

Şêx Ali Rıza, Xinûs'a bağlı Qolhîsar köyünde ağır askeri denetim altında yaşamak zorunda kaldı. Köy sürekli askeri gözetim altındaydı ve günlük imza vermek zorundaydı. Çarşıya yarım saatlik yürüyüş bile izne bağlı kılınmıştı. Tecrit altında olan Şêx Ali Rıza ve ailesi 1935 yılında tekrar sürgüne gönderildi. Şêx Saîd’in tüm ailesi Edirne tarafında zorunlu ikamete tabi tutuldu.

Şêx Ali Rıza için Kürt direnişi sadece silahlı mücadele değil, aynı zamanda Kurdistan’da kültürel ve eğitimsel bir mücadeleydi. Sürgünde yaşamalarına rağmen ailesinin tüm fertlerini Kurdistan medrese eğitim sistemine göre yetiştirdi. Eğitime büyük bir önem verdi, etrafındaki herkesi eğitim sürecine dahil etti.

1948 yılında zorunlu sürgün son erdiğinde, ailesiyle birlikte Xinûs'un Qolhîsar köyüne geri döndü. Gizli kurduğu medresede Kurdistan medreselerinin yeniden canlanması ve eski itibarına kavuşması için çalıştı. Yetiştirdiği meleler, Kurdistan’ın çeşitli bölgelerine dağılarak eğitim sistemini tekrar canlandırdılar. Halkın bilinçlenmesine önemli katkıda bulundular.

SİVAS KAMPI’NDA DİRENİŞ VE BİLGELİĞİN SEMBOLÜ

27 Mayıs 1960 askeri darbe süreci Kürtler halkı için derin izler bırakan yeni bir dönemin başlangıcıydı. Kürt ileri gelen şahsiyetlerin çoğunun Sivas Kampı'nda toplatılması, bu dönemin en karanlık sayfalarından biri olarak anılmaktadır. Şêx Ali Rıza'nın ismi de bu kampa alınanların içinde ilk sıradaydı. 1925’ten beri halkı uğruna bedel ödemiş ve halkının bilge rehberliğini yapmış bir şahsiyet olarak devletin her dönem hedefi olmuştu. 1960’ların Sivas Kampı, Kürt halkının önde gelenlerinin baskı altına alındığı ve sindirildiği bir dönemi simgeler. Kürt ileri gelenlerinin askeri darbe sürecinde kampa alındığı karanlık bir dönemde Şêx Ali Rıza, bir bilgeliğin, varlığın, umut ve direnişin sembolü oldu. Şêx Ali Rıza sadece siyasi bir figür değildi, aynı zamanda halkının bilge rehberiydi. Sivas Kampı'na getirildiğinde bile kararlı duruşu ve halkının geleceği için gösterdiği inanç, onu öne çıkaran özelliklerdi. Kampın zor şartlarına ve yaşının ilerlemesine rağmen eğitimci kimliğini ve mücadele ruhunu asla bırakmadı. İsmet İnönü’ye hitaben yazdığı bir mektubu Mele Saîd üzerinden Kars Senatörü Sırrı Atalay’a ulaştırdı. Mektubunda, İsmet İnönü’ye insan hakları, demokrasi, saygı ve nezaketin kurallarını öğretiyordu. Sırrı Atalay tarafından İnönü’ye ulaştırılan mektuba cevaben İnönü, şu sözleri söyler: “Şeyh Said’in oğlu Ali Rıza’yı tanırım. Çok zeki ve akıllı bir alim olduğunu bilirim. Ona söyleyin, artık bana hakaret etmekten vazgeçsin.” 

Şêx Ali Rıza, Sivas Kampı'nda geçirdiği süre boyunca kendi kişisel özgürlüğünden daha çok halkının kaderini düşünmüştü. Onun eğitimci kimliği burada daha da belirginleşmişti. Kampın baskıcı ortamında bile onun etrafında toplananlar, bilgelik ve cesaretle doluyordu. Onun bilgeliği ve kararlılığı, Kürt halkının direniş mücadelesinin unutulmaz bir parçası olarak tarihe geçti.

EĞİTİM VE KÜLTÜR DİRENİŞİ

Sürgünden sonra tekrar köyüne döner ve medrese eğitmenliğine devam eder. Şêx Ali Rıza, ilim ve irfanın zirvesinde bir şahsiyetti. İslam, Ortadoğu ve Kürt tarihine dair derin bir bilgi birikimine sahipti. Kurdistani duruşunu her zaman korudu. Kurdistan’da diyanetin denetimine giren camilerin meşru olmadığını ilan etti. Hiçbir zaman diyanet imamlarının arkasında namaz kılmadı. Kendi medresesinde ve köy camisinde cemaati ile birlikte dini pratiklerini uyguladı ve Kürt toplumuna da bunu ısrarla tavsiye etti. Türk Nurcuların Kurdistan’a akın etmesine karşı etrafında topladığı meleler vasıtasıyla Kürt toplumunu uyararak, buna karşı ciddi bir mücadele verdi. Kürt siyasetçilerine özellikle Kürtçe konuşma konusundaki hassasiyetlerini aktararak, dilin günlük yaşamda kullanılmasının önemini o zamandan beri fark etmişti.

BİLGELİK VE DİRENİŞİN ÖLÜMSÜZ MİRASI

Yaşlılık dönemlerinde yeniden filizlenmeye başlayan Kürt direniş umudunu önemsiyor ve tecrübelerini aktarıyordu. Asimilasyon politikalarına karşı toplumu bilinçlendirmenin gayreti yanı sıra Kürtlerin diplomasi ve siyasi mücadelesi için Kürt siyasal şahsiyetleri ağırlıyor ve nasihatlerde bulunuyordu. Kürt mücadelesinin tanınması ve mücadelenin uluslararası alanda duyurulması için mücadele tecrübelerini yeni nesil siyasetçilere aktarıyordu. Uzun sürgün yılları ardından yorgun düşen bu bilge ve alim şahsiyet, 1970 yılında vefat etti. Kabri, Qolhîsar’daki aile kabristanında yer almaktadır. Şêx Ali Rıza, halkının ve milletinin dertleriyle hemhal olmuş, ilmi ve irfani yönü güçlü bir lider olarak toplumsal hafızaya kazınmış bir şahsiyet olarak hatırlanmaktadır.