Özel okulları kurtarma operasyonu

Eğitim Sen Genel Sekreteri Welat Kaya, iktidarın eğitime piyasacı yaklaştığını söyleyerek, yeni döneme ilişkin “Bu, aslında özel okulları kurtarma operasyonudur. Ne önlemleri ne de sistemleri var” dedi.

Savaşta ısrar ve yandaşlara kaynak sağlamaktan eğitim alanına ayrılan bütçenin yetersizliğine işaret eden Eğitim Sen Genel Sekreteri Welat Kaya, sahte rakamlarla konunun manipüle edildiğini belirtti. Kaya, evinde televizyonu, tableti olmayan öğrencileri, dezavantajlı olan öğrenci gruplarını, ana dili Kürtçe olan milyonlarla öğrenciyi, dersliklerin yetersiz olduğu yerleri hatırlatarak, ciddi adımlar atılmazsa yüz yüze eğitime geçilmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Türk Milli Eğitim Bakanlığı, okulların 31 Ağustos’ta uzaktan, 21 Eylül’de ise aşamalı bir şekilde yüz yüze eğitimin başlayacağını duyuruldu. Okulların açılması ile ilgili ANF’ye konuşan Eğitim Sen Genel Sekreteri Welat Kaya, uzaktan eğitim sistemine geçişte Türkiye’nin hazırlıksız ve altyapısız olduğunu hatırlattı. Uzaktan eğitim sistemi ile daha da derinleşen eşitliksizlik ve adaletsizliğin ortadan kalkması gerektiğini kaydeden Kaya, iktidarı eğitime bütçe ayırmamakla eleştirdi. Kaya şunları söyledi: “Böyle süreçlerin bütün bileşenlerle demokratik katılımcılığı esas alarak tartışma sürecinin olması ve bu şekilde kararlar alınmasına dönük çağrılarımız olmuştu. Bizim için önemli olan toplumun, öğrencilerin, emekçilerin sağlığıdır. Uzaktan eğitimin içeriği, alt yapısı, okullarımızın durumu, emekçilerin yaşadığı problemler ve siyasi iktidarın eğitime ayırdığı bütçe konusunda iki binin üzerinde katılımcı ile bir anket yaptık. Tekçi zihniyet ben karar aldım diyerek, kendi aldığı kuralları uyguluyor.”

EĞİTİME PİYASACI YAKLAŞIM

AKP’nin iktidar olduğu süre boyunca özel okul sayısındaki artışa dikkat çeken Kaya, “Mevcut iktidarın eğitim alanına yaklaşımı tamamen kendi siyasetini inşa eden ve piyasacı yaklaşımdır. AKP iktidarının iktidara geldiği günden bugüne eğitim alanında yaptığı çalışmalar bunu zaten gösteriyor. Birçok veli çocuğunu özel okullara göndermek zorunda kaldı. Biz demokratik, bilimsel, kamusal, laik, ana dilde eğitimi savunan bir sendikayız. Demokratik eğitimden uzaklaştırarak, öğrencileri özel okullara mahkum eden bir anlayış gerçekleşti. Veliler bu özel okullara kayıt yaptırıp yaptırmamak arasında kaldı, eğitimciler ekonomik anlamda zorlandı’’ şeklinde konuştu.

EĞİTİME BÜTÇE AYRILMIYOR

Salgın başladığından beri okullarda herhangi bir hazırlık yapılmadığını ve tedbir alınmadığını kaydeden Kaya, şöyle devam etti: “Bu konuda altyapı çalışması, eğitime erişebilirlik adına bir çalışma yapılmamasına ve salgında da herhangi bir gerileme olmamasına rağmen toplumu bu konuda yönlendiriyor. Bu, aslında özel okulları kurtarma operasyonudur. Konu ile ilgili alınmış ne bir önlemleri ne bir çalışmaları ne de bir sistemleri var. Sürekli güvenlik, savaş politikalarında ısrar, yandaşlara kaynak sağlama adına, eğitim alanına ayrılmış bir bütçeleri yok. Bütün okullarda, hijyen, sosyal-fiziksel mesafe koşullarının olmadığını kendileri de biliyor. Sahte rakamlarla konuyu manipüle ederek süreci götüreceklerini düşünüyorlar. Bizim çalışmalarımızda bunun bir karşılığı yok. Anket çalışmamızda mevcut iktidarın ortaya koyduğu resimle, gerçeklik arasında büyük bir fark olduğunu bir kez daha gördük. Tüm bunlarla ilgili online bir çalıştay yaptık. Buradan çıkan sonucu kısa zamanda paylaşacağız. Evinde televizyonu, tableti olmayan öğrencilerimiz var. Dezavantajlı olan öğrenci grupları var. Ana dili Kürtçe olan milyonlarla öğrenci var, dersliklerin yetersiz olduğu yerler var. Ciddi bir adım atılmazsa yüz yüze eğitime geçilmesi olası değil.”

EŞİTSİZLİK VE ADALETSİZLİK DERİNLEŞİYOR

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) salgın koşullarında olması gereken kuralarla ilgili yaptığı çalışmaya atıf yapan Kaya, şunları ifade etti: “Okulların birçoğunun koşulları uygun değil. Zaten niteliksiz olan eğitim sürecini daha da sekteye uğratacak. Öğrenciler arasında eşitsizliğe yol açan, özel okul ve devlet okulu arasındaki çelişki, daha da derinleşebilir. Özel okullar diğer okullara göre kendi fiziksel koşullarını oluşturmakta daha avantajlı. Eğer ‘bu koşulları sağlayanlar okullarını açabilir, sağlayamayanlar açamaz’ gibi bir durum söz konusu olursa eşitsizlik ve adaletsizliğin derinleştiğini gösterir. Devletin asli görevi gerekli koşulları tüm okullarda sağlamaktır.’’