İHD ve TİHV'den tecride ilişkin açıklama

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), tecride karşı açlık grevleri ve ölüm orucu karşısındaki sessizliğe tepki gösterdi.

İHD ve TİHV, cezaevlerinde devam eden süresiz dönüşümsüz açlık grevleri ve ölüm oruçlarına ilişkin “Yaşama ses ver” başlıklı bir açıklama yayınladı.

Açıklamada, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve İmralı’daki diğer üç tutsağın, uzun süredir mektup, avukat ve aile görüşü, telefon gibi iletişim haklarından yararlandırılmayarak tecrit edildiği hatırlatıldı.

İHD ve TİHV, “İnsan haklarına saygılı, çağdaş ceza infaz anlayışına göre tutuklu ve hükümlülerin ruh ve beden sağlıklarını korumaları, savunma haklarını kullanabilmeleri için aile ve avukat görüşü yapmaları mutlak bir zorunluluktur” diye ekledi.

8 Kasım 2018’de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve dünyanın bir çok yerine yayılan açlık grevlerine dikkat çekilen açıklamada, şu veriler yer aldı:

“22 Nisan 2019 tarihi itibarıyla Türkiye genelinde 90 hapishanede aralarında milletvekillerinin de olduğu 2983 mahpus süresiz ve dönüşümüz açlık grevi eylemi yapmaktadır. 30 Nisan 2019 tarihinden itibaren 4 hapishanede toplam 15 mahpus, 10 Mayıs 2019 tarihinden itibaren de 5 hapishanede daha 15 mahpus olmak üzere toplam 30 mahpus sürdürdükleri açlık grevini kendi ifadeleri ile ‘ölüm orucuna’ dönüştürdüklerini, bir başka deyiş ile talepleri kabul edilmezse ölünceye kadar açlık grevini sürdüreceklerini açıklamışlardır.”

Açıklamada devamla şunlar belirtildi: “Gelişmelerin vardığı bu kaygı verici aşamada hapishanelerde açlık grevinde bulunan mahpusların anneleri, çocuklarının yaşamsal açıdan tehlikeli durumlarını kamuoyunun ve yetkililerin gündemine taşımak amacıyla basın açıklaması, oturma eylemi vb. etkinlikler yapmaktadır. Adeta bir çığlık şeklinde yapılan bu demokratik içerikli eylemlere dahi tahammülsüzlük gösterilmekte, anneler kolluk güçlerinin yoğun şiddetine maruz kalmaktadırlar. Toplanma ve gösteri hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağının pervasızca çiğnendiği, kamu vicdanında derin yaralar açan bu durum kesinlikle kabul edilemez.”

2 Mayıs 2019 tarihinde Öcalan ile yapılan görüşmeyi de hatırlatan İHD ve TİHV, “Başta anneler olmak üzere açlık grevleri konusunda duyarlılığı olan kesimlerde açlık grevi sürecinin olumlu sonuçlanacağı umuduna yol açan bu görüşme ve mektup, tecridin kaldırılması önünde hukuki hiçbir engelin bulunmadığını, bugüne kadar sürdürülen uygulamanın keyfi olduğunu bir kez daha açıkça göstermiştir” dedi.

Tutsakların, tecridin kalkmadığını belirterek açlık grevini sürdürdüğünü belirten iki insan hakları kurumu, şöyle noktaladı:

“Geçmiş deneyimlerden çok iyi bilmekteyiz ki gelinen aşamada açlık grevini sürdüren mahpuslar çok ağır ve ciddi bir yaşam tehdidi altındadırlar, geri dönülemeyecek sağlık sorunları ile karşı karşıyadırlar. Yukarıda aktarılan kitlenme ve çözümsüzlük hali kaygı vericidir. Toplumun vicdanında derin ve onarılmaz yaralar açacak olumsuz hiçbir gelişmeye izin verilemez. Bir an önce hukuku ve insanı esas alan bir çözüm ortamı oluşturularak açlık grevlerinin sonlandırılması sağlanmalıdır.

Bu nedenle başta siyasal iktidar olmak üzere istisnasız herkese sesleniyoruz: İnsanın sahip olduğu onur ve değere saygı gösterin, yaşama ses verin. Hiçbir şey insan yaşamından daha değerli değildir.”