Çocuk cinayetleri MİT’in oyunu mu?

AKP-MHP faşist kliğinin idamı kimler için istediği kamuoyu tarafından bilinmektedir. İktidara, devlete karşı olan devrimciler, demokratlar ve kendileri için tehlike olarak gördükleri siyasal kişilikler için idam istemektedirler.

Türkiye’de bir dönem dış ülkelerden gelen turistlere yönelik fiili saldırılar gerçekleştiriliyordu. Bu saldırıların hedefinde de kadınlar bulunuyordu. Saldırıya uğrayan kadınların ise karşılaştıkları sonuç aynıydı; önce tecavüze uğrayıp, ardından da katlediliyorlardı. Magazin basını da bu tür olayları, cinayetleri manşetlerine taşıyarak haberleştirip, okurlarına hizmet ettikleri egemen iktidar güçlerinin vermek istediği mesajlarını taşıyıcısı rolünü oynuyorlardı.

O süreçte katledilen kadınlardan biri de kamuoyunda “Barış Gelini” olarak tanınan Pippa Bacca idi. Önce kayıp olduğuna dair haberler gazeteler ve TV’lerde geçmeye başlamış, daha sonra 31 Mat 2008 tarihinde kontrgerilla cinayetlerinin çokça yaşandığı Gebze-Tavşanlı bölgesinde cansız bedenine ulaşılmıştı. Daha sonraki yıllarda İstanbul’da benzeri bir cinayet işlenmişti. Bu seferde cinayeti işleyen sapkın kişi, işlemiş olduğu suçun ardından İstanbul’dan ayrılarak Suriye’ye geçmiş ve orada TC devleti tarafından örgütlenen çete gruplarına katılmıştı. İç ve uluslararası kamuoyunda oluşan tepkiler karşısında zorlanan TC devleti, içerisine düştüğü çaresizliğin bir sonucu olarak sapık katili Türkiye’ye getirerek “tutuklamak” zorunda kalmıştı.

Sapık katilin Türkiye’ye, TC devleti tarafından getirilerek tutuklanması ise kafalarda belirli soru işaretlerinin oluşmasına neden olmuştu. Bu soruların başında da katil ile TC devleti istihbarat örgütü (MİT) arasında herhangi bir ilişkinin olup-olmadığı idi. Bu tür soruların sorulması da, son derece haklı nedenlere dayanıyordu. Çünkü sapık katil, cinayeti işledikten sonra TC devleti istihbarat örgütü tarafından kurulan çete gruplarının yanına giderek kendini gizlemeye çalışmıştı. Son süreçte gerçekleşen kız çocuklarının kaybolması ve ardından da cansız bedenlerinin bulunması benzeri soruları akla getirmektedir.

Kuşkusuz toplum içerisinde akli dengesini yitirmiş, sapkın kişilikler tarafından işlenen tüyler ürpertici cinayetler yaşanmıştır. Türkiye ve diğer farklı ülkelerde işlenen bu tür cinayetlere ve katillere rastlanılmıştır. Zaten bu tür cinayetleri sapık ruhlu kişilerden başkasının işlemesi de mümkün değildir. Ancak bu tür cinayetleri işleyen kişilikler kendi başlarına sapkınlıklarını hayata geçirirken, başkaları tarafından da kullanılmaya açık bir konumda bulunmaktadırlar. Çoğu zaman da bu tür kişiliklerin istihbarat örgütleri ve çete grupları tarafından kullanılmış olduklarına da tanık olunmuştur.

Türkiye’de son dönemde işlenen çocuk katliamlarında da benzeri yönlerin olduğu sözkonusu olurken, dikkat çekici yönleri de bulunmaktadır. Dikkat edilirse “kaybolan” çocukların neredeyse hepsi kız çocuklarıdır. Hemen hemen aynı yaşlardadırlar. Cinsel istismara uğrayarak hunharca katledilmişlerdir. Sadece TC devlet sınırları içerisinde kalan bir kentle de sınırlı değildir. Eşzamanlı olarak birçok ilde gerçekleştirilmişlerdir.

24 Haziran seçimleri öncesinde yaşanmaya başlayan, kamuoyunun gündemine giren ve halkta galeyan yaratan bu çocukların kaybolmaları, seçim sonrasında “kayıp” çocukların cansız bedenlerinin bulunması ile bir başka boyutuyla tartışılarak devlet, iktidar güçleri tarafından kullanılmaya başlanılmıştır. Özellikle de Türkiye’de kısa sayılmayacak bir süredir AKP-MHP faşist kliği tarafından gündeme getirilen “idam” tartışmalarının bir malzemesi haline getirilmek istenilmektedir.

AKP-MHP faşist kliğinin idamı kimler için istediği kamuoyu tarafından bilinmektedir. İktidara, devlete karşı olan devrimciler, demokratlar ve kendileri için tehlike olarak gördükleri siyasal kişilikler için idam istemektedirler. Yoksa onların sapıkların, katillerin, halk düşmanlarının idam edilmesi diye bir sorunları yoktur. Eğer öyle bir şey olsaydı Alaattin Çakıcı, Sedat Peker vb. halk düşmanı çetebaşlarıyla o kadar birbirlerine yakın durmazlardı. Erdoğan ve Bahçeli bu çete başlarıyla kırk yıllık arkadaşlar arasındaki ilişkilerin görüntülendiği sıcak, samimi fotoğraflar çektirmezlerdi.

Elbette toplumun kız çocuklarının kaçırılması ve ardından cansız bedenlerinin bulunması karşısında gösterdikleri tepki ile AKP-MHP faşist kliğinin tepkileri aynı değildir ve birbirleriyle mukayese edilemezler. Toplumun tepki göstermesi ve karşı koyuşu yerinde ve olması gerekendir. O nedenle bu tür sapkın kişilikler tarafından işlenen cinayetler karşısında toplum olarak en sert olan karşılık verilmelidir. Buna hiçbir kimsenin de itirazı olmaz, olamaz. Ancak iktidar, devler güçlerinin çocuk cinayetlerini bahane haline getirerek gerçekleştirmek istediği kirli amaçlarına ulaşmasının engellenmesi ve oyunlarına gelinmemesi de bir o kadar gerekli ve zorunludur.

AKP-MHP faşist kliği, kız çocuklarının katledilmesini böyle kirli bir amaç doğrultusunda kullanmak istemektedir. Bu da önceki kadın cinayetlerinden sonra akıllara gelen soruların yeniden sorulmasını beraberinde getirmektedir. İşlenen bu sapkın cinayetlerin ardında TC devletinin istihbarat örgütleri mi var!

Kaynak: Yeni Özgür Politika