1 Kasım’ı AKP’den kurtuluş günü yapmak...-Mehmet Reşid

1 Kasım 2014 günü “Dünya Kobanê Günü” olarak ilan edildi ve dünyanın tüm antifaşist demokratik güçleri birleşip elbirliği ederek faşist IŞİD çetelerine karşı ilk ve tarihi zaferi yaratan büyük direnişi geliştirdi.

1 Kasım 2014 günü “Dünya Kobanê Günü” olarak ilan edildi ve dünyanın tüm antifaşist demokratik güçleri birleşip elbirliği ederek faşist IŞİD çetelerine karşı ilk ve tarihi zaferi yaratan büyük direnişi geliştirdi.

Tarihi Kobanê direnişi 2015 yılı Ocak ayı sonunda zafere ulaşırken, IŞİD faşizmi için de tarihi çöküş süreci başlamıştı. Tabi umudunu ve geleceğini IŞİD faşizminin saldırılarına bağlayanlar için de, “Kobanê düştü düşecek” diyenler için de tarihi çöküş süreci başlamış oldu.

Şimdi 2015 yılının 1 Kasım’ına doğru gidiyoruz. “1 Kasım Dünya Kobanê Günü”nün birinci yıldönümü yaşanıyor. Küresel düzeydeki bu tarihi özgürlük ve demokrasi kararının ikinci yılına giriliyor. Hiç kuşkusuz dünyanın tüm demokratik güçleri bu tarihi kararı birinci yıldönümünde anacaklar. Kobanê zaferini bir kez daha kutlayarak, IŞİD faşizmine karşı yürütülen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin durumunu değerlendirecekler.

Peki söz konusu bu değerlendirmede esas olarak neye ulaşacaklar? Hiç kuşkusuz son üç aydır IŞİD faşizmine karşı yürütülen demokrasi mücadelesinin zayıflamış olduğunu görecekler. Peki neden? Çünkü son üç aydır AKP hükümeti de “IŞİD karşıtı mücadele koalisyonuna katıldığını” söylüyor da ondan. Besbelli ki AKP hükümetinin sözde katılımı IŞİD’e karşı verilen mücadeleyi güçlendirmemiş, tersine zayıflatmıştır.

O halde sadece buradan, yani IŞİD faşizmine karşı mücadeleden bakılsa bile, söz konusu bu mücadeleyi daha da geliştirip insanlığı IŞİD faşizminden kurtarabilmek için aynı zamanda AKP faşizmine karşı da mücadele etmek gerektiği görülüyor. IŞİD faşizmine karşı mücadele AKP faşizmine karşı mücadele ile örtüşüyor.

Çok açık bir biçimde görülüyor ki, AKP hükümeti IŞİD faşizmine karşı mücadele etmiyor, tersine IŞİD’i korumaya ve kurtarmaya çalışıyor. O halde faşist IŞİD belasından kurtulabilmek için AKP faşizminden kurtulmak gerekiyor.

Peki AKP faşizminden nasıl kurtulacağız? Hiç kuşkusuz bunun için tek yol var: Örgütlenmek, birleşmek ve direnmektir! Tüm demokrasi güçlerinin daha çok örgütlenmesi, daha çok birlik olması ve demokratik direnişi her alanda daha fazla geliştirmesi gerekiyor. 10 Ekim Ankara Katliamı’nın sonuçları bize bu gerçeği çok açık bir biçimde gösteriyor.

Ankara Katliamı üzerine birinci sorumlu olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı açıklamaları birçok çevre “Skandal” olarak tanımlıyor. Ancak bizce skandal olmaktan da öteye çok açık bir “Suç itirafı” niteliğini taşıyor. Çünkü canlı bombaların listelerinin ellerinde olduğunu, bunları takip ettiklerini, fakat eylem yapmadan tutuklayamayacaklarını söylüyor. Yani canlı bomba katliamlarının polisin bilgisi ve izlemesi temelinde gerçekleştiğini ifade ve itiraf ediyor.

Başbakan’ın skandal sözleri bununla sınırlı da değil. Aynı zamanda “IŞİD ile aramızda üçyüz altmış derece fark var” diyor. Yani hiçbir farkın olmadığını ve aynı noktada durduklarını ifade ve itiraf etmiş oluyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ifadeleri de bundan pek farklı değil. Örneğin, ABD ve Avrupa’yı eleştirmek için “Neden El Nusra’yı terör örgütü görüyor da, YPG’yi görmüyorsunuz?” diye soruyor. Tabi bu soruyu sorarken kendisinin de IŞİD ve El Nusra’nın savunucusu ve avukatı durumuna düştüğünü göremiyor.
Bütün bunlara ne diyelim! Elbette ki dil sürçmesi veya skandal olarak göremeyiz. Besbelli ki Allah söyletiyor. Gözleri o kadar kararmış ve faşizm batağına o kadar batmışlar ki, kendilerini savunurken bile suçlarını itiraf etme durumuna düşüyorlar. Yiğitliğini anlatmak isteyenin hırsızlığını ele vermesi gibi!

Besbelli ki işler böyle gitmez, Türkiye mevcut AKP politikalarıyla çöküş dışında hiçbir yere varamaz. Çok açık ki, adamların ağzından kan damlıyor, siyaseten artık tümüyle kandan besleniyorlar. PKK’nin eylemsizlik açıklamasına karşı her alanda şiddeti ve saldırıyı daha da artırarak cevap veriyorlar. Barış ve demokrasiden söz eden herkesi “Terörist” ilan ederek saldırıyorlar.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu kendi dışlarındaki herkesle karşıt ve düşman haline gelmiş bulunuyor. Onlara göre, kim AKP dışındaysa o karşıt ve düşmandır, kim AKP’yi destekliyorsa sadece onun yaşamaya hakkı vardır! Böyle biri çete başı ve mafya babası olsa bile! Örneğin çete başı Sedat Peker’e yakın koruma vermişler ve mitingler yaptırıyorlar. Niçin? “AKP’ye oy verin” dediği için!

Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın mevcut politik duruşları çok açık bir biçimde Kürt halkına karşıt ve düşmandır; aynı zamanda Kürtlere düşman olmayan herkese de karşıttır. Türkiye barışçı ve demokratik güçlerine karşı, Ortadoğu demokratik güçlerine karşı, içinde yer aldığı sistemin temel aktörleri olan ABD’ye ve AB’ye karşı!Bu politikalarla Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yere gidemeyeceği, tersine Osmanlı İmparatorluğu gibi ağır bir çöküş yaşayacağı açıktır. Böyle bir çöküşün olmaması için söz konusu AKP politikalarından kurtuluş şarttır. AKP mevcut politik duruşunu değiştiremediğine göre, o halde AKP’den kurtuluş şarttır.
AKP’den kurtuluşun yolunun faşizme karşı direnişi birlikte yükseltmek olduğunu başta belirttik. Bunun için tarihi fırsatlarla dolu günleri yaşıyoruz. 1 Kasım genel seçimine gidiyoruz ki, seçim zemini AKP’den kurtuluşun en demokratik platformu olarak rol oynayabilir. 7 Haziran seçiminde açığa çıkan AKP çöküşü 1 Kasım seçiminde kesin sonuca götürülebilir.

1 Kasım 2014’te dünya demokratik güçleri birleşti ve Kobanê Direnişi temelinde IŞİD faşizminin çöküş sürecini başlattı. 1 Kasım 2015 genel seçimi de, eğer Türkiye ve dünyanın tüm demokratik güçleri aynı ruhla birleşir ve mücadele ederse, o zaman AKP faşizminden kurtuluşun zemini ve günü haline getirilebilir.
1 Kasım genel seçimine tüm demokratik güçlerin işte böyle bir anlayış ve ruhla yaklaşması gerekiyor. Her türlü gerekçeyi bir yana atarak, AKP faşizminden kurtuluşu sağlayacak bir seçim çalışması yürütmesi gerekiyor. Bunun yolunun da bir demokrasi bloğu olan HDP’nin desteklenmesi ve 1 Kasım’da yeni bir HDP zaferinin yaratılması olduğu açıktır.

O halde yeniden görev başına!

Kaynak: Özgür Gündem