Peck: Fransa’daki ırkçılık acımasız, çirkin ve kindar

Fransa’da polis şiddeti ve ırkçılık tartışmalarına katılan tanınmış sinemacı Raoul Peck, ülkenin adaletsizlik, inkâr ve başkalarının yokluğu üzerine inşa edilmiş bir mirasın sonunu yaşadığını söyledi.

ABD’deki ırkçılık karşıtı gösterilerden sonra polis şiddeti ve ırkçılık tartışmalarının yoğunlaştığı bir ülke de Fransa. Polisin özellikle yabancı kökenlilere sert, tahammülsüz veya ırkçı uygulamaları ile asker-polis oylarının yarısından fazlasının, kimi anketlere göre yüzde 70’lere kadarının ırkçı Ulusal Birlik (RN) lehine olduğu yıllardır düzenlenen anketlerde net bir şekilde görülüyor. Oysa RN’nin lideri Marine Le Pen’in 2017 seçimlerinin ikinci turunda sol seçmenin kısmen boykot etmesine rağmen aldığı oy, kimi diğer sağ partilerle ittifakı sayesinde yüzde 33’e çıkabilmişti.

Yabancıların yoğun olarak yaşadığı kentlerin yoksul semtlerindeki suç olaylarını bahane eden sağcılar ve ırkçılar ise, ülkedeki ırkçılığı ve yaşamın birçok alanındaki ayrımcılığı tartışmak dahi istemiyor. Bu kesimler artan radikal İslamcılık tehlikesi veya adli suçları gerekçe göstererek polis veya jandarmaya yönelik eleştirileri engellemek istiyor.

Ülkedeki ırkçılık tartışmalarına eski Fransız sömürgelerinden Haitili yönetmen Raoul Peck de katıldı.

2016 yılında ‘Ben sizin zenciniz değilim’ adlı belgesel çalışmasıyla Fransa’nın Oscar’ı olarak bilinen César Ödülü’nü kazanan Peck, Le 1 gazetesindeki ‘Boğuluyorum’ başlıklı yazısında, Fransa’daki ırkçılığın ‘acımasız’ olduğunu vurguladı.

IRKÇILIĞA KARŞI TAHAMMÜL SINIRI

Ülkedeki yabancıların gerçekte ‘zina çocuğu’ gibi görüldüğünü ima eden Peck, ülkedeki yabancıların artık ırkçılığın varlığının inkâr edilmesine ve gerçeklerle yüzleşilmemesine karşı isyanda olduğunu dile getirdi. Peck, şöyle yazdı: “Fransa inkarda ve çocuklarının artık buna zamanı yok. ‘Veledi-zina’ çocukları artık beklemek istemiyorlar. Siyah, beyaz, sarı, gökkuşağı rengindeki çocukları taşmak üzereler.”

‘ADİL OLMAYAN, İNKARA VE BAŞKALARININ SEFALETİNE DAYALI BİR MİRAS’

Irkçılığın gizli ve açık halleriyle mağdur kesimlerde büyük bir öfke birikimine neden olduğunun altını çizen Raoul Peck, Fransa’daki ırkçılığı ‘acımasız, çirkin ve kindar’ olarak nitelendirdi. Irkçılığın kapitalizmin yükselişi ve sosyal adaletsizliklerin ürünü olduğunu yazan Peck, “Aslında sadece adil olmayan, inkara ve başkalarının sefaleti üzerine kurulmuş çıkarlara dayalı bir mirasın sonunu yaşıyoruz” dedi.

BAŞKA BİR DÜNYANIN MÜMKÜN OLDUĞUNA İNANMIYOR

Kendisinin ‘her yanı ateşe vermeden başka bir dünyanın mümkün olduğu’ görüşünde olduğunu belirten Peck, “Ancak artık bundan hiç de emin değilim” diye ekledi.

Yönetmen ve ayrıca eski Haiti Kültür Bakanı olarak kendisinin 50 yılı aşkın bir süreden bu yana yaşadığı Fransa’da ‘her açıdan imtiyazlı bir siyahi’ olduğunu vurgulayan Peck, “Ancak büyük üzüntü içinde hakaretleri, ırkçı kelimeleri, ırkçı hareketleri, ırkçı kararları ve ırkçı kanunları gözlemliyorum” diye yazdı.

‘HERŞEYİ KIRIP DÖKMEKTE DAHİ HAKLI OLABİLİRLER’

Polis şiddetine karşı büyük oranda metropol kentlerindeki yoksul semtlerde yaşayan gençlerin katıldığı gösterilere dikkat çeken Peck, “Bu gençler ayaklanmakla haklılar. Eylem yapmakta haklılar ve hatta önlerine gelen her şeyi kırıp dökmede dahi haklı olabilirler” diyerek, tepkisini ifade etti.

‘TÜM KESİMLERİN SORUNU MASAYA YATIRMASI GEREKİYOR’

Haitili yönetmen, ırkçılık tartışmalarının en başından ve kökünden ele alınarak masaya yatırılması gerektiğini önerdiği yazısında, yurttaşların yanı sıra basın dahil tüm kurum ve kuruluşlar, şirket yönetimleri, sendikalar, siyasi parti ve hareketler dahil her kesimin katılacağı bir tartışma ortamı istedi. Peck, “Çünkü bu sorunu çözmek sizin göreviniz; siyahların, Arapların, kadınların, eşcinsellerin, engellilerin ya da işsizlerin çözmesi gereken bir sorun değil bu” dedi.