Mezbaha skandalının arkasında 'Erdoğan’ın çaycısı' var

Almanya’da koronovirüs vaka sayılarının yeniden artmasına neden olan Tönnies Tönnies Holding'e ait mezbahadaki skandalının ardından “Erdoğan’ın çaycısı” olarak adlandırılan Sigmar Gabriel çıktı.

Almanya’da koronovirüs salgını aslında kontrol altına alınmıştı, taa ki ülkenin batısında yer alan Rheda-Wiedenbrück kentinde Tönnies Holding'e ait bir mezbahada Covid-19 tespit edilene kadar. Kısa bir sürede mezbaha çalışanları arasında virüsün yayılması üzerine 7 bine yakın işçinin bulunduğu dev et fabrikası karantina altında alındı.

En az 1550 kişinin virüse yakalandığı mazbahada salgının neden bu kadar hızlı yayıldığı Alman medyasında ve komuouyunda tartışılmaya başlandı. Muhalefet ve uzmanlar mezbahalardaki kötü çalışma koşulları yüzünden virüsün kısa bir sürede yayıldığını dikkat çektiler.

Ayrıca yıllardır Romanyalı ve Bulgar işçiler, taşeron şirketler aracılığıyla Almanya’ya getirilerek ucuz iş gücü olarak başta Tönnies Holding'in mezbahası olmak üzere et fabrikalarında çalıştırıyorlardı. Tarım ve Gıda Bakanı Julia Klöckner et fiyatlarının düşüklüğünden dolayı işçilerin düşük fiyat aldığını belirterek Tönnies Holding'e arka çıkmıştı.

GABRİEL’E AYLIK 10 BİN EURO ÜCRET

Ülkenin en büyük et üreticisi olan Tönnies Holding’deki kötü çalışma koşullarına göz yumulması ve hala hakkında ciddi bir soruşturma yapılmamasının nedeni ise holdingin sahibi Clemens Tönnies’in siyasetçilerle sıkı dostluğu. Bu siyasetçilerin başında da 2017-2018 yıllarında dışişleri bakanlığı koltuğunda otururken, Erdoğan rejiminin savunuculuğu üstlenen Sigmar Gabriel’in geldiği ortaya çıktı.

Televizyon kanalı ARD’de yayınlanan “Panorama” programında sosyal demokrat kimliğine sahip Gabriel’in Tönnies holdingten danışmanlık ücreti olarak aylık 10 bin Euro maaş aldığını duyurdu. Koronavirüs salgınının dünyayı sarsmaya başladığı Mart ayından itibaren Gabriel’in holding tarafından işe alınması ise dikkat çekti.

Programda konuşan Gabriel, Mayıs ayının sonuna kadar holdinge çalıştığını itiraf etti. Gabriel, holdingin Ekonomi Bakanlığı daha iyi ilişkiler kurması ve Çin ile yapacağı ticari anlaşmalarda danışmanlık yaptığını belirtirken, Tönnies Holding yetkililleri ise bir açıklama yapmaktan kaçındılar.

Aynı Gabriel 2015 yılında Ekonomi Bakanıyken et üretim sektörünü sert sözlerle eleştiriyor ve “Mazbahalardaki sömürü düzeni Almanya için bir utanç kaynağı” ifadesini kullanıyordu. Gabriel’in kariyerindeki skandallar ve kirli ilişkiler Almanya’nın en büyük et üreticisiyle dostluğuyla sınırlı değil. Geçtiğimiz yıllarda da Gabriel’in silah lobilerinin de elemanı olduğu ortaya çıkmıştı.

GABRİEL EN ÇOK ERDOĞAN’A SADIK

Hem ekonomi hem de dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde masasına gelen bütün silah satışlarına imza atarak yakın Alman siyaset tarihine geçen Gabriel’in ismi Ankara ile yapılan kirli pazarlıklarda da sürekli gündeme gelmişti. Ayrıca Gabriel, Erdoğan iktidarıyla yaşanan kriz ve gerginliklerde ülkesinin en tutarsız ismi olarak da kayıtlara geçti. Bir söylediği diğerini tutmadı. Berlin'deyken Erdoğan'a rejimine atıp tutan Dışişleri Bakanı Gabriel, Ankara'dayken Türk devleti önünde "el pençe" durdu.

Kürdistan'da yaşanan hak ihlalleri için tek kelime etmeyen Gabriel, Kürt özgürlük mücadelesi düşmanlığı yaparak da Ankara'ya yaranmaya çalışan bir isim oldu. Temmuz 2017’da Berlin'in Ankara siyasetinin değiştiğini belirterek Ankara'ya yönelik yaptırımlar açıkladı. Ancak Gabriel'in bu yaptırımları sözde kaldı, perde arkasında her iki ülkenin ilişkileri bozulmadan seyrinde gitti.

Ankara rejiminin Almanya’ya karşı devreye soktuğu rehine siyaseti nedeniyle Berlin-Ankara hattında gerginliğin sözüm ona est düzeye çıktığı bir sırada, Gabriel soluğu Antalya’da aldı, kapalı kapılar ardından kirli pazarlıklara öncülük etti. 4 Kasım günü Antalya'ya yaptığı ziyarete karşılık olarak Gabriel, Ocak ayının ilk haftasında Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu memleketi Goslar'a davet etti. Gabriel, AKP’li bakanı evinde ağırlayıp çayını doldurduğu için de o günden itibaren muhalefet tarafından “Erdoğan’ın çaycısı” lakabını aldı.

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında Türk devletinin Rojava Kürdistanı’na başlattığı işgal saldırısı ardından da ekranlara çıkan Gabriel, sıkı şekilde Erdoğan rejiminin avukatlığını üstlenmeye başladı. Alman hükümitinin “uluslararası hukuka aykırıdır” dediği işgal saldırıları konusunda Türk devletinin “haklı” olduğunu savunan Gabriel’in AKP iktidarından da ne kadar kişisel çıkar elde ettiği bilinmiyor.