FARC'lı Timochenko Kolombiya’daki 'Barış süreci'ni ANF’ye anlattı

ANF İngilizce servisine konuşan FARC lideri Timochenko, Kolombiya’yı ilgilendiren siyasi süreci ve eski gerillaların uğruna mücadele etmeye devam ettiği yeni bir ülke arayışındaki konjonktürel sürecin ötesine giden mevcut sorunları değerlendirdi.

Gerçek adı Rodrigo Londoño ama daha çok gerilla ismi olan Timochenko olarak biliniyor. Güney Amerika’nın Kolombiya ülkesindeki en büyük ve en eski gerilla hareketi olan FARC-EP’te (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri – Halkın Ordusu) yüksek rütbeli bir komutan olan Timochenko şu anda Halkın Alternatif Devrimci Gücü Partisi’nin (FARC) başkanı.

FARC ve Kolombiya hükümeti arasında imzalanan Nihai Barış Anlaşması çerçevesinde, gerilla hareketi kendisini yasal bir siyasi partiye dönüştürdü.

Bu yılın başlarında yapılan başkanlık seçimlerinin ilk turunda devam eden seçim kampanyası sürecinde sağlık sorunları yaşayan Timochenko bu yarıştan çekilmek zorunda kaldı.

Mart ayındaki başkanlık seçimlerinde rekabetinin bir parçası olan FARC partisinin temel hedefi ise Nihai Barış Anlaşması’nın hayata geçirilmesini sağlamak.

Gerillalar bu anlaşmanın kendileriyle ile ilgili olan her noktasına uyum sağlarken (silahsızlanmanın yanısıra savaşçıların sivil hayata uyumu için projelerin oluşturulması da dahil olmak üzere), hükümet bu sürecin gerekliliklerini yerine getirmedi. Bunun yanında, sağ kanat adayı Ivan Duque’nin ülke başkanlığındaki zaferi şüphesiz süreci daha da zorlaştırıyor.

Bu çerçevede, paramiliter yapıların bozulmaması Nihai Anlaşma’nın hayata geçirilmesi ile ilgili var olan en büyük sorunlar arasında yer alıyor.

Güvenlik ve yaşam hakkı şu anda Kolombiya’daki en önemli mesele. Zira son bir ayda 19 toplumsal lider ve insan hakları savunucusu öldürüldü. Bu yılın başından beri öldürülenleri sayısı ise 128.

Ayrıca, eski gerillalar ve ailelerinden de birçok kişi katledildi.

ANF İngilizce servisine konuşan FARC lideri Timochenko, Kolombiya’yı ilgilendiren siyasi ve kurumsal meseleler ve eski gerillaların uğruna mücadele etmeye devam ettiği yeni bir ülke arayışındaki konjonktürel sürecin ötesine giden mevcut sorunları değerlendirdi.

Şahsi ama gerekli gördüğümüz bir soru ile başlamak gerekirse, sağğınız ne durumda?

İyileşme sürecim pratik olarak tamamlanmış durumda. Kendimi çok iyi hissediyorum ve parti başkanlığında farklı birçok siyasi görevi de üstlenmiş durumdayım.

Kolombiya’daki en son başkanlık seçimleriyle ilgili olarak, Kolombiya eski başkanı Álvaro Uribe’nin destekleyicisi, sağ kanattan gelen ve barış görüşmeleri ile ilgili kaygı verici açıklamalarda bulunan Ivan Duque’nin galibiyetine dair konuşmak istiyoruz öncelikle. Duque’nin Havana Anlaşmalarını ne derecede tersine döndürebileceğini düşünüyorsunuz?

Havana Anlaşmaları, imzalayıcı iki taraf için de zorunluluklar doğuran irade anlaşmalarıdır.

Uribe hükümetinin ülkemizdeki barış ve uzlaşma çözümlerine karşı açık siyaseti ile karakterize edilmiş olan Demokratik Merkez, şu anda yeniden başkanlığa gelmesi üzerine amaçlarını tek taraflı olarak gerçekleştirmeye çalışacaktır.

Ancak bunu yaparken ciddi zorluklarla da karşılaşılacaktır. Ülke değişmiş durumda, Uribe hükümetinin ilk yıllarındaki Kolombiya değil artık.

Havana Anlaşmaları anayasal normlar ve uluslararası tanınma ile koruma altında. Ayrıca, bu anlaşmaları sokağa çıkarak savunmaya gönüllü olan çok büyük bir sayıda Kolombiyalı var.

Sınıf mücadelesi Anlaşmalar ile sona ermedi, sadece farklı biçimler aldı ve biz bu biçimler kapsamında çalışıyoruz.

Son dönemde Kolombiya Parlamentosu Özel Barış Yargısı (JEP) üzerinde birtakım değişiklikler gerçekleştirdi ve daha esaslı değişikliklerin yapılması öngörülüyor. JEP’in doğasının bozulması nasıl engellenebilir?

Kolombiya’daki aşırı sağ kanadı endişelendiren bir şey varsa, bu da yarım yüzyıl süren Kolombiya çatışması ile ilgili gerçeği ülkenin ve dünyanın biliyor olması ihtimalidir.

Havana’da uzlaşılan hakikat, adalet, telafi ve tekrarlanmama üzerine kurulu bütünsel sistem ve bunun temel bir bileşeni olan Özel Barış Yargısı büyük suçlara bulaşmış sivil sektörün en gözde hedefi. Bu katman, tarihsel dokunulmazlarının etkilenmemesi için her türlü çaba içerisine girecektir.

Ancak, biraz önce de belirttiğim gibi, Kolombiya artık eski Kolombiya değil. Uribe destekçiliğinin cazibesi önemli bir oranda azaldı ve diğer kriterler daha üstün gelecektir.

ELN (Ulusal Kurtuluş Ordusu) ile yapılan müzakereler görünüşe göre çok fazla perspektif barındırmıyor, özellikle de hakların geliştirilmesinin belirleyici olduğu ulusal ve bölgesel bir bağlamda. Havana Anlaşmaları’nda da belirtildiği üzere, barışın Kolombiya toplumu için bir hedef olarak doğru, gerçek ve kesin bir süreç olması tercihini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Barış, Kolombiyalılar arasındaki silahlı çatışmanın bitmesi, vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun kalbinde yatan gizli bir arzudur.

Muhalifleri aşağılamayı, azaltmayı ve ibret bir şekilde cezalandırmayı isteyen sağ kanat, muhalefeti küçümseyerek olan biten her şeyin sorumlusu olarak gösteriyor.

Aradaki büyük fark da tam olarak bu noktada. Biz Kolombiyalılar geçmişte ve şu anda gerçekten ne olduğunu ortaya çıkarmak gibi tarihi bir görevle karşı karşıyayız. Bu, FARC ile yapılan Havana Anlaşmaları gibi önemli aşamalardan geçmiş uzun bir süreç.

ELN kendi yolunu bulma arayışında ve mücadelenin yeni zorluklarını cesurca üstleniyor. Biz barışın artık geriye döndürülemeyeceğine ve Kolombiya’nın en sonunda şiddet döneminin üstesinden geleceğine inanıyoruz.

Parti olarak siyaset ve seçim alanındaki ilk tecrübenizle ilgili nasıl bir değerlendirme yaptınız? Toplumdaki çalışmalarınızı nasıl düzenliyorsunuz?

Biz, ciddi bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanyası sonrasında seçim sahnesine çıkmış yeni bir gücüz.

Güçlü ekonomik çıkarların sahip olduğu büyük medya yıllar boyunca bize karşı faaliyet yürüttü ve bu da insanların zihniyetinde önemli bir rol oynuyor.

Havana’da uzlaşılan seçim reformu gerçekleştirilmedi ve biz kampanya kaynaklarının bekletilmesi gibi sayısız resmi sabotajın hedefi olduk.

Gerekli oyları alıp almadıklarına bakılmaksızın Kongre üyelerimizin her halükârda sandalyeye sahip olması, birçok insanın pratik mantıklı başka seçeneklere yönelmesine neden oldu.

Bunun yanında, tecrübesizliğimiz ve olayların aciliyetinin bize dayattığı doğaçlama ile de baş etmek zorunda kaldık. Buna karşın, kayda değer bir destek aldık, her militan için en az beş kişi oy verdi. Bu bizim için sadece başlangıç.

Ancak, başkanlık seçimlerinin sonuçlarına bakılırsa, Petro’nun aldığı oylar barıştan, Havana Anlaşmaları’nın hayata geçirilmesinden ve büyük değişimlerden yana olan insanların oyları. Bu geniş ve büyüyen bir hareket.

Eski gerilla komutanı Jesus Santrich’e açılan dava ile bazı Eğitim ve Bölgesel Yeniden Birleştirme Alanları’nın (ETCR) iptal edilmesine yönelik tehditler şüphesiz olumsuz işaretler.

Olumsuz unsurlara bakılarak en koyu karamsarlık içine girilebilir. Buna karşın, ülkemizdeki örgütlülüğün ve seferberliğin getirdiği büyük avantajlara bakılabilir.

Tarihte ilk kez, sağ blok, militarizm ve yolsuzluğun bütün güçleri ilerici, demokratik ve devrimci kesimler karşısında yenilgi almamak için tek bir cephede birleşmek zorunda kaldılar.

Bu, değişim için çok büyük beklentiler ve umutların var olduğu anlamına geliyor. Tarihsel olarak hain bir oligarşiye karşı mücadele ediyoruz ve bu yolda engeller ve tuzaklarla karşılaşmamız son derece olası.

Bir devrimci risk almayı bırakamaz, aksine bunları alt etmek için nasıl hazırlanacağını ve örgütleneceğini bilmesi gerekir. Biz ve bizim durumumuz tam olarak budur.

Bir taraf (FARC) sürecin gerekliliklerini yerine getirirken, diğer taraf da aksine çok az çaba harcıyor. Toplumun bu duruma tepkisi nedir? Ayrıca, başkanlık seçimlerinde Gustavo Petro’ya oy veren geniş bir kitlenin olduğu göz önünde bulundurulduğunda, sol kesimin genel tepkisi nedir?

Kolombiya toplumunun tepkisini Gustavo Petro’nun başkanlık seçimlerinde aldığı yüksek oy miktarı ortaya koyuyor.

Bu oylar, yalanlar ve oyunlar üzerine kurulu bir kampanya üzerinden Duke için verilen oyların aksine, anlaşmanın hayata geçirilmesi için verilen bilinçli oylardır.

Kolombiya toplumu ve Petro’ya oy veren sol kesimi birbirinden ayırmak ne derecede doğrudur, bilmiyorum. Kanımca sol kesim ilk kez geleneksel oylarının ötesine giderek, değişim isteyen birçok Kolombiyalı’ya da ulaştı.

Havana Anlaşmaları farklı uluslararası aktörler tarafından desteklendi. Anlaşmaya uyulması için bu ülkeler, şahsiyetler, garantörler ve destekçilerin nasıl bir rol oynaması gerekiyor?

İcraat sınırlarını uluslararası toplum ile sınırlandırmak doğru olmaz.

Avrupa Birliği’nin içerdiği, eski kıtadan farklı hükümetler, Birleşmiş Milletler gibi taraflar Barış Anlaşmaları’nın nihai somutlaştırılmasında çok önemli bir rol oynadı.

Santos hükümeti anlaşmaların uygulanması sürecinin hızlandırılması ve derinleştirilmesi için büyük oranda uluslararası baskı hissetti.

Partisinin en radikal kesiminin Havana’da uzlaşılan konuların daha cüretkâr ihlali ve tek taraflı olarak dönüştürülmesine doğru bir eğilim amaçladığı Duque için uygulanacak baskının daha büyük olacağını düşünüyoruz.

Farklı uluslararası mekanizmalar, eminiz ki, rollerini oynayacaktır.

Verdiğimiz söze bağlılığımızla FARC’ın toplumda kazandığı güvenilirlik, düzenbaz hükümetin aleyhine dönecektir.