BM raporu: Aramco saldırılarını Husiler yapmadı!

Ortadoğu’da gerginliğin arttığı bir ortamda BMGK için hazırlanan bir raporda, Eylül ayında Suudi petrol şirketi Aramco’nun platformlarına yönelik saldırılarda İran yanlısı Husilerin dahlinin olmadığı savunuluyor.

Suudi Arabistan’ın Abkaik ve Qurays’teki Saudi Aramco şirketine ait petrol rafinerilerine 14 Eylül 2019’da düzenlenen füze saldırıları nedeniyle dünya petrol piyasasında dalgalanma yaşanmış ve fiyatlar tırmanmıştı. Saldırıyı Yemen’de Mansur Hadi güçlerine karşı savaşan İran destekli Şii Husi milisleri üstlenmişti.

‘SALDIRILAR YEMEN TOPRAKLARINDAN YAPILMADI!’

Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) için bağımsız uzmanlarca hazırlanan bir raporda, saldırıların Husiler tarafından gerçekleştirilmesi ihtimalinin zayıf olduğu savunuluyor.

Reuters’in iddiasına göre hazırlanan gizli raporda, saldırıların Suudi Arabistan’ın güneyinde yer alan Yemen’den değil, petrol rafinerilerinin olduğu bölgelerin kuzey ve kuzeybatısı ile kuzey veya kuzeydoğusundan atıldıkları savunuldu. Raporda, füzelerin Yemen topraklarından atılmadığının anlaşıldığına vurgu yapıldı.

‘FÜZELERİN HUSİLER TARAFINDAN İMAL EDİLMESİ İMKANSIZ’

Raporda, “Husilerin üstlenmelerine rağmen 14 Eylül 2019’da Abkayk ve Qurays’taki saldırıları onlar düzenlemedi” deniliyor.

Uzmanların raporunda Husilerin söz konusu füzeleri geliştirme kapasiteleri sorgulanırken, “Araştırma komisyonumuz, bu tür sofistike silahların Yemen’de geliştirilip imal edilmesinin imkânsız olduğunu not eder” ifadesine yer veriliyor.

ABD İRAN’I SUÇLAMIŞ, SUUDİLER RAPORU BEKLEYECEKLERİNİ DUYURMUŞTU

Suudilerin en büyük petrol şirketi Saudi Aramco’nun tesislerine yönelik saldırılar sonrasında ABD ve birçok ülke Husiler üzerinden İran’ı suçlamıştı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cubeyr ise, BM tarafından hazırlanacak rapora göre saldırılara ‘cevap vereceklerini’ söylemişti.

Kasım ayında Reuters tarafından yayınlanan bir başka haberde ise, petrol tesislerine yönelik saldırıların bizzat İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney tarafından ‘Amerikan vatandaşı veya sivil kaybı yaşanmaması şartıyla’ onaylandığı iddiasına yer verilmişti. Tahran yönetimi ise, bu iddiayı reddetmişti.