Almanya’nın iki partisinde ‘kardeşlik’ bitiyor mu?

Almanya’da başbakan Merkel ve ortağı İçişleri Bakanı Seehofer arasında bir süredir yaşanan mülteci gerginliği yeni bir boyuta ulaştı. Seehofer hem kabinedeki görevinden hem de CDU’nun ‘kardeş partisi’ CSU’nun genel başkanlık görevinden istifa etmek istedi

Almanya’nın 70 yıllık siyaset tarihinde ‘Hıristiyan birlik partileri’ Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ilk kez böyle bir krizle karşı karşıya. Bayern Eyaleti’nin geleneksel iktidar partisi CSU’nun lideri Horst Seehofer, ülkenin kapılarının yeni mültecilere kapatılmasını ısrarla savunuyordu.

Geçtiğimiz Mart ayında zar zor kurulan yeni Merkel hükümetinde içişleri bakanlığı görevini yürüten Seehofer en son Merkel’in öncülüğünde Avrupa Birliği’nin zirvesinden çıkan kararlara itiraz ederek bir aydan fazladır sürdürdüğü gerginliği yeni bir boyuta taşımıştı.

Başbakan Merkel Almanya'ya girmeye çalışan mültecilerin ilk kayıt altına alındıkları ülkeye hızla gönderilmesine ilişkin 14 ülkeyle anlaştığını iddia etmişti. Ancak söz konusu bu ülkelerden Çekya, Macaristan ve Polonya peş peşe açıklamalar yaparak Merkel’i boşa çıkarmıştı.

Bunun üzerine dün CDU yönetimi Berlin’de, CSU yönetimi ise Münih’te biraraya geldi. CDU cephesi Merkel’in pozisyonunu desteklerken, CSU’nun toplantısı saatlerce sürdü. Dün akşam saatlerinde ise Alman haber ajansı DPA Seehofer'in partisinin yönetim kuruluna istifasını sunduğunu bildirdi.

Ancak basın mensuplarının saatlerce beklemesine rağmen Seehofer istifa ettiğini açıklamadı. Kapalı kapılar ardından CSU yönetiminin Seehofer’i kararından vazgeçirmek için gece geç saatlere kadar uğraşırken, Münih’teki kriz toplantısının Pazartesi sabah 8.30’da devam edeceği belirtti.

Kimi yorumculara göre ise Seehofer istifa söylentisini partisinin desteğini arkasına almak için bilerek dışarıya sızdırdı. Seehofer’in Merkel ile gerginliği bahane ederek siyasi kariyerini bitirmek istediği de ifade ediliyor. CSU cephesindeki bir başka ciddi bilgi ise CDU ile 70 yıldır süren ‘kardeşliğin’ artık sonuna yaklaşıldığı.

SEEHOFER MERKEL’DEN NE İSTİYOR?

2008 yılından bu yana CSU’nun genel başkanlık görevini yürüten Seehofer, yeni Merkel hükümeti için Münih’ten başkent Berlin’e gelir gelmez “Bütün Almanya’yı Bayern gibi güvenli yapacağım” demesiyle dikkat çekti.

Bayern’de kabul edilen “polis devleti” yasalarını federal çapta uygulamak isteyen Seehofer göçmen ve mülteci yasalarında köklü değişikliklerin yapılması için Merkel karşıtı bir pozisyon aldı. Önce yeni koalisyon hükümetinin anlaşmasında Almanya’nın yıllık alacağı mülteci sayısının belirlenmesini istedi.

Ardından da ülkeye kabul edilen mültecilerin ailelerinin getirilmesi önüne ciddi engel ve sınırlamaların getirilmesinde ısrar etmeye başladı. Seehofer şimdi de bir başka Avrupa Birliği üyesi ülkesinde kayıtlı bulunan ilticacılara kapıların kapanmasını, sınırdışı edildikten sonra geri dönen veya belgesi bulunmayan mülteci adayların ülkeye alınmamasını istemişti.

Son olarak AB zirvesinde mültecilere ilişkin alınan kararları az bulan Seehofer’in göçmenler üzerinden Bayern Eyaleti’nde önümüzdeki Ekim ayında yapılacak seçim kampanyasını yürüttüğü görüşü yaygın. Zira son dönemlerde yükselişe geçerek Federal Meclis’te ana muhalefet olan aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif (AfD) ciddi bir oy alması bekleniyor.

Birçok eyalette olduğu gibi AfD’nin Bayern’de de eyalet meclisinde yüksek bir oy alması halinde CSU’nun burada yeniden tek başına iktidar olamayacak. 4 yıl önceki seçimde yüzde 49 oy alan CSU’nun oyları son anketlere göre yüzde 40 civarında, AfD ise yüzde 13 oy oranıyla eyalet meclisindeki ikinci büyük parti olarak görülüyor.