AGİT’in, Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Genel Seçimler sürecini izlemekle yükümlü heyeti, resmi ziyaretine 24 Mayıs’ta başladı.

Büyükelçi Audrey Glover başkanlığındaki bu heyet, AGİT bünyesindeki Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi’ne (ODIHR) bağlı olarak görev yürütüyor.

Haziran seçimlerinden önce kampanya sürecine ilişkin ara rapor yayınlandı. AGİT bu kez raporuna ilişkin basına herhangi bir açıklamada bulunmazken, raporun Türkçesini de yayımlamaması dikkat çekti. AGİT’in internet sitesinde İngilizce yayımlanan 11 sayfalık ara raporda, “Cumhurbaşkanlığı Seçimi kampanyasındaki çatışmacı atmosfer, genel kutuplaşmayı yansıtıyor” gözlemi yer aldı.

Raporda, tüm Cumhurbaşkanı adaylarının birbirine karşı sert ve birbirini lekeleyici üslup kullandığı belirtilirken, özellikle Erdoğan’a eleştirilere yöneltildi.

AGİT raporunda “Mevcut Cumhurbaşkanı sıklıkla diğer adaylar ve partileri terörizm destekleyicisi olarak işaret ediyor” denildi.

Medyaya ve internet kullanıcılarına yönelik baskılara da dikkat çeken AGİT, İçişleri Bakanlığı’nın verilerine dayanarak 28 Mayıs ile 11 Haziran tarihleri arasında 1.199 sosyal medya kullanıcısı hakkında soruşturma başlatıldığı 643’üne ceza verildiğini belirtti.

AGİT, Türkiye’deki medyaya ise “Hükümetle bağlantılı veya kamu ihalelerine bağımlı sahipleri olan kuruluşlar egemen” ifadesini kullandı. Medyada da kutuplaşma atmosferi olduğunu belirten rapor, çok sayıda medya kuruluşunun kapatılarak gazetecilerin tutuklandığını hatırlattı.

Raporda OHAL koşullarında seçim yapılmasına ilişkin endişeler de dile getirildi. AGİT, uluslararası örgütlerin de bu yönlü endişelerini dile getirdiğine işaret etti.

Seçim mevzuatı uyarınca medyanın mutlaka eşit şekilde kampanyaları yansıtmaları gerektiğine dikkat çeken AGİT, “Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), medyaya yaptırımlar uygulama gücünün yürürlükten kaldırıldığını” belirtti. Raporda ayrıca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), medya izleme raporlarının kamuya açık olmadığına dikkat çekildi.