Bazı anlar bir halkın tarihine kazınır; bir efsane, bir ant, bir alev gibi kuşaktan kuşağa yankılanır. 5 Ekim 2014, Kürt Özgürlük Hareketi için böyle bir andır. Arîn Mîrkan, Zîlan’ın mirasını devralarak Kobanê’nin Miştenûr Tepesi’nde gerçekleştirdiği fedai eylemiyle DAİŞ’e karşı destansı bir direniş sergiledi.
Cesareti, kadın özgürlük mücadelesini küresel bir sembole dönüştürdü; Kürt halkının yenilmez ruhunu tüm dünyaya haykırdı.
Arîn Mîrkan, 1992 yılında Rojava’nın Efrîn Kantonu'na bağlı Mabata ilçesinin Mîrkan (Husê) köyünde dünyaya geldi. Gerçek adı Dilara Kênc olan Arîn, yurtsever bir Kürt ailesinde büyüdü. Ailesi, Suriye rejiminin asimilasyon politikalarına rağmen Kürt kimliğini koruyan ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’ne bağlı bir aileydi.
Arîn’in çocukluğu, Kürt kültürünün zengin değerleriyle şekillendi. Köyünde geçirdiği yıllarda, özgürlük ve adalet arayışına olan eğilimi belirginleşti. Eğitimini Mîrkan köyünde tamamlayan Arîn’in okul yıllarında yaşadığı bir olay, onun mücadeleci kimliğini perçinledi.
Öğretmeninin, üzerinde Kürtçe yazılar bulunan bileziğine hakaret etmesi, Arîn’in sisteme olan öfkesini ateşledi. Bu olay, zaten Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’ne sempati duyan Arîn için bir dönüm noktası oldu.
ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNE KATILIM
Arîn Mîrkan, 2007 yılında, henüz 15 yaşındayken Kürt Özgürlük Hareketi saflarına katılma kararı aldı. Bu karar, hayatındaki en önemli adımlardan biriydi. Ailesinin yurtsever duruşu ve Önder Apo'nun felsefesine duyduğu hayranlık, Arîn’i bu yola yönelten temel motivasyonlardandı.
DAİŞ'in Rojava'ya yönelik saldırılarıyla Kadın Savunma Birlikleri’ne (YPJ) katılarak özgürlük mücadelesini derinleştiren Arîn, kısa bir sürede yoldaşlarının sevgisini kazandı. Güler yüzlü, sıcakkanlı ve güçlü bir karaktere sahip olan Arîn, düşüncelerindeki derinlik ve mücadeledeki kararlılığıyla dikkat çekti.
YPJ saflarında, kadın mücadelesinin bir militanı olarak öne çıktı. Disiplinli, coşkulu ve fedakâr yapısıyla yoldaşlarına ilham verdi.
Arîn, YPJ’de aldığı eğitimlerle hem ideolojik hem de askeri anlamda kendini geliştirdi. Kadın özgürlüğünün, Kürt halkının özgürlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğuna inanıyordu. Önder Apo'nun “Özgür kadın, özgür toplum” felsefesini benimseyen Arîn, bu doğrultuda mücadele etti.
KOBANÊ DİRENİŞİ VE MİŞTENÛR TEPESİ
2014 yılı, Rojava ve Kobanê için tarihi bir sınavdı. DAİŞ, ağır silahlarla desteklenen vahşi saldırılarıyla Kobanê’yi işgal etmeye çalışıyordu. 15 Eylül 2014’te başlayan kuşatma, YPG ve YPJ savaşçılarının destansı direnişiyle karşılandı.
Arîn Mîrkan, Kobanê’nin savunmasında kritik bir rol üstlendi. DAİŞ, 5 Ekim 2014’te Miştenûr Tepesi’ni ele geçirmek için yoğun bir saldırı başlattı. Şiddetli çatışmaların yaşandığı tepede, YPG ve YPJ güçleri, sınırlı mühimmat ve ağır koşullar altında direniyordu. Miştenûr Tepesi, kentin kontrolü açısından stratejik bir öneme sahipti.
Arîn, Miştenûr Tepesi’nde küçük bir grupla DAİŞ’e karşı mücadele ederken, çetelerin ilerleyişini durdurmak için kararlı bir adım attı. DAİŞ çetelerinin üzerine yönelerek üzerindeki patlayıcıları ateşledi ve fedai bir eylem gerçekleştirdi.
Bu eylem, onlarca DAİŞ çetesini etkisiz hale getirdi ve çetelerin tepeyi ele geçirme planını boşa çıkardı. YPJ’nin resmî açıklamasında, Arîn’in eyleminin “Kobanê direnişinin ruhunu ve kadınların özgürlük mücadelesindeki öncülüğünü” yansıttığı vurgulandı.
Arîn’in fedai eylemi, Kobanê direnişini farklı bir merhaleye taşıdı ve DAİŞ’in yenilebileceğini tüm dünyaya gösterdi.
EYLEMİN KÜRESEL VE BÖLGESEL ETKİSİ
Arîn Mîrkan’ın Miştenûr Tepesi’ndeki eylemi, Kobanê direnişini dünya gündemine taşıdı. Cesareti, DAİŞ barbarlığına karşı insanlığın vicdanını uyandırdı. Eylemi, sadece Kobanê’de değil, tüm Kürdistan’da ve dünya genelinde yankı buldu.
Bakurê Kürdistan’da, 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde Arîn’in eyleminin de etkisiyle Kobanê’ye destek için büyük protestolar düzenlendi. Rojhilat ve Başûrê Kürdistan’a da yayılan bu protestolar, Kürt halkının dayanışma ruhunu ortaya koydu.
Dünyanın birçok kentinde, Kürt dostları ve özgürlük yanlıları meydanlara inerek Kobanê direnişine destek verdi. Arîn’in eylemi, 1 Kasım’ın “Dünya Kobanê ile Dayanışma Günü” olarak ilan edilmesinde önemli bir rol oynadı.
Arîn’in eylemi, aynı zamanda Rojava Devrimi’nin kadın öncülüğünü küresel bir sembole dönüştürdü. YPJ, Arîn’in fedai duruşunu, “Kadınların özgürlük mücadelesindeki kararlılığının” bir manifestosu olarak tanımladı.
Bu eylem, dünya çapında özgürlük yanlılarının YPJ ve YPG saflarına katılmasına ilham verdi. Arîn, Zîlan ve Bêrîtan (Gülnaz Karataş) gibi Kürt kadın direnişçilerinin mirasını sürdürerek, Kürt kadınların teslim olmayacağını tüm dünyaya gösterdi.