İran’da dünyanın ilgi duymadığı toplumsal öfke...

İran’da aylardır işçi ve emekçiler sokaklarda ya da grevlerde tepkilerini dile getiriyorlar. Bu tepki, ABD’nin İran’a yaptırımlarında ne de Avrupa’nın İran ile ilişkilerini sürdürme gerekçesinde bir yer edinmiyor.

İran’da onlarca yıldır kötü yönetim, kangrenleşen yolsuzluk, özgürlük düşmanı politikalar, her alanda derin kırılmalar ve sorunlara yol açtı. Hava kirliliği, su krizi, kuraklık, işten çıkarmalar, hayat pahalılığı, hukuksuzluk, kadın ve özgürlük düşmanı politikalar, bugünkü krizin temelini oluşturuyor.

Savaşa ve silahlanmaya devasa miktarlarda paralar harcanırken, eğitim, iş, ekoloji, azınlık hakları, yolsuzlukla mücadele, adalet gibi temel alanlar can çekişiyor.

Ülke genelinde ağır bir kuraklık sorunu yaşanıyor. İşsizler ordusu büyüyor. Parlamentonun araştırma merkezinin kısa bir süre önceki tahminlerine göre işsizlik yüzde 15’i aştı.

Aynı merkez, Doğu Kürdistan, Kerman ve Ardebil’de 15 ile 29 yaş arası kadınlar arsında işsizliğin sırasıyla yüzde 84, 79 ve 78 olduğunu belirtiyor.

İran Çalışma Bakanlığı’nın yayınladığı son verilere göre kadın işsizliği son yedi yılda yüzde 25 artış gösterdi. İşsiz kadınların sayısı 2017’de 1 milyonu geçti. Gerçek rakamların çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.

Ekim ayında ILNA haber ajansında yer alan bir habere İran’da 2 milyon çocuk işçi bulunuyor. İran’da resmi istatistiklerin, hükümetler lehine manipüle edildiği ve güven vermediği biliniyor. Bu yüzden, muhalif kaynaklar gerçek sayısının en az iki kat daha fazla olduğunu belirtiyor.

Yine, çeşitli kaynaklara göre İran nüfusunun yüzde 80’i açlık sınırında yaşıyor. Bir yandan bu kadar ağır bir yoksulluk yaşanırken diğer yandan İranlı bir ekonomiste göre, ülke nüfusunun yarısının evi yok ve ülke zenginlikleri yüzde 4’lük bir kesimin elinde bulunuyor.

Zenginlikler ülkesi İran’da çok sayıda insan geçinmek için iç organlarını satmak zorunda kalıyor. Bir çoğu boş buldukları mezarlarda geceyi geçiriyor.

Bununla birlikte işçiler aylardır ücretlerini alamıyor, fabrikalar kapılarını kapatmak zorunda kalıyor. Verilen ücretler de hayatların idame ettirmeye yetmiyor.

Sınırlarda geçimlerini zorunlu olarak yük taşıyarak sağlayanlar, tam bir cezasızlık içerisinde infaz ediliyorlar.

Etnik ve dini azınlıklar, derin ve sistematik ayrımcı politikalara maruz kalıyor. Kadınlar, sadece başlarını iyi örtmedikleri için cezalandırılabiliyor.

Binlerce insan, bir kaç dakikalık göstermelik duruşmalarla cezaevlerine atılıyor, işkence görüyor, idam cezalarına çarptırılıyor, darağaçlarına gönderiliyor.

Tüm bu sorunlar yaşanırken ABD, başka gerekçelerle İran’a ağır yaptırımlar uyguluyor. Nükleer anlaşmayı savunan Avrupa ülkeleri, Rusya ya da Çin de aynı şekilde insan hakları ya da özgürlüklerle ilgili değiller. Ekonomik, jeostratejik, siyasi çıkarlar, tüm değerlerin önüne geçiyor.

ONLARCA KENTTE GREV VAR

Bu ikiyüzlü politikaların gölgesinde İran’da aylardır yoğun tepkiler var. Çarşamba günü öğretmenlerin ulusal düzeydeki eylemleri onuncu gününe girdi. Yaşam koşullarının kötüleşmesi, iş birimlerinin ortadan kaldırılması, yüksek enflasyon ve alım gücünün düşmesi, tepkilerin merkezinde yer alıyor.

İran rejimi ise tepkileri bastırmak için şantaj, tehdit ve tutuklamalara başvuruyor. Son günlerce çok sayıda öğretmenin gözaltına alındığı bildiriliyor.

Yılın başından beri toplumun farklı katmanlarından tepkiler yükseliyor. Çarşamba sabahı onlarca kentte öğretmenler grevdeydi. Grevler özellikle Doğu Kürdistan’da da yoğun katılımlı geçti. Seqiz, Kırmaşan, Mahabad, Sine ve Urmiye gibi Kürt kentlerinin yanısıra Kerec, Tahran, İsfahan, Necef Abad, İranşahr ve Şiraz gibi kentlerde de öğretmenler grevdeydi.