Sanal medyada baskı ve sansür

Twitter yakın zamanda Türkiye’de temsilci atayacak bu sansürü ve denetimi beraberinde getirirken anonim hesap kullanıcıları baskıya rağmen 'sözlerini söylemek' için sanal medyada güvenli alanlar yaratarak var olmanın yollarını arıyor.

Türkiye’de sanal medya kullanımı özellikle muhalefetin de iktidarın da araçlarından bir tanesi haline geldi. Ama sanal medya kullanımının yaygınlaşması iktidarın burada kendisine karşı propaganda geliştirilmesine karşı önlemler almasını da gerektiren bir mecra aynı zamanda. Türkiye’de 1 Ekim 2020’de yürürlüğe giren İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında temsilci atamayan sanal medya sağlayıcılarına reklam yasağı ve para cezası uygulanıyor. Bu çerçevede temsilcilik açmayan sanal medya platformlarına ilk etapta 10 milyon TL, ikinci etapta da 30 milyon TL para cezası uygulandı.

Şu ana kadar ise Youtube, Instagram, WhatsApp ve Facebook gibi sanal medya sağlayıcıları temsilci atadı. Türkiye’de 13,6 milyon kullanıcısı olan Twitter da Mart ayında temsilci atayacağını duyurdu. Muhalefetin sansür ve denetim olarak adlandırdığı bu temsilcilik atamalarını güvenlik gerekçesi ile ismini vermek istemeyen platformun “anonim” kullanıcılarına sorduk. İsmini vermek istemeyen kullanıcıların ortak noktası ise iktidarın baskısı ve hedefi olma kaygısı.

TWITTER’IN TAVRI ZAMANLA ORTAYA ÇIKACAK

Öncelikle bu sansür uygulamasını Bilişim ve Kültürel Danışmanlık Kooperatifi Col·lectivaT kurucu üyesi Baybars Külebi’ye sorduk. Bu temsilciliklerin hızlı sansür amaçlı kullanıldığını aktaran Külebi şunları söylüyor: "İlgili birimlerin işaret ettiği içeriklerin 48 saat içinde kaldırılabilmesi için idari bir aracı. Twitter’ın açıklamasından da görünen şu ki, özel olarak kişisel bilgilerin teslimi ile ilgili çok açık bir karar/anlaşma yok gibi. Ancak her halükârda Twitter, Türkiye verilerini Türkiye’deki veri merkezlerinde, sunucularda bulundurmak zorunda. Bu da şu anlama geliyor. Twitter bu bilgileri vermeyi reddetse bile, devlet Twitter verilerinin bulunduğu sunucuları almayı, incelemeyi talep edebilir. Bu senaryonun gerçekleşmesi için büyük ve önemli bir olayın olması gerekiyor, bu nedenle bireysel kullanıcıların attıkları tekil “sorunlu” tweetler için kaygılanmalarına gerek yok.

Özetle, bu noktada devlet ile Twitter arasındaki ilişkinin, kullanıcı bilgilerinin doğrudan devlete iletilmesi şeklinde olup olmadığını bilmiyoruz. Bu birimlerin temel amacının “içerik kaldırılması” olduğunu biliyoruz. Twitter’ın kullanıcıların kişisel bilgilerini verip vermediğini anlamamız için beklememiz gerekiyor. Böyle bir durumda, şikâyet edilen kullanıcıların kişisel bilgileri önce savcılığa gider, oradan da kullanıcılar emniyette ifade vermeye çağrılırlar. Bu durumlar yaşanmaya başlarsa eğer Twitter'ın Türkiyeli kullanıcıların kişisel bilgilerini devletle paylaştığını anlayabiliriz."

Külebi anlaşmanın görünen yüzünden “içerik kaldırma” olduğuna vurgu yapıyor ve bilgilerin paylaşılıp paylaşılmayacağını ise zamanın göstereceğini söylüyor.

BURAYA DA TALİBİZ

Peki güvenlik gerekçesi ile ismini açıklamak istemeyen "anonim" hesap açanlar bu temsilcilik atamasıyla ilgili ne düşünüyor, neden "anonim" hesaplar kullanıyorlar? Onlardan dinleyelim:

Güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen 'anonim' hesap kullanıcısı, özyönetim direnişleri döneminde Twitter'da aktif olmaya başladığını belirterek, "Başlangıçta haber takibi için geldiğim bir siteydi. Daha sonra yanlış haberlerle üretilen algıya karşı burada da bir mücadele vermenin zorunluluğunu kavramaya başladım. ‘Özel savaş’ yöntemlerinin propaganda kısmı sanal medyada yoğun olarak karşımıza çıkmaya başlamıştı çünkü. Bu yüzden anonim bir hesapla buna karşı durmak önemliydi. Karşı dururken devlete yakalanmamak da en önemlisiydi.

İnternet dünyası da gerçek dünyamız gibi devletin ‘rahatça’ sızabileceği bir dünya. Her iki dünyada da devletin uzağında yaşamadığın sürece tedbirli olmanın büyük bir anlama sahip olduğunu düşünüyorum. Son dönemde avukatların aktarımıyla Twitter’da kullanılan e-posta’nın başka bir kurumda kullanıldığı takdirde devletin ona erişimi kolay oluyor ve kendi oluşturduğu bir havuzla eleyerek kullanıcıya ulaşabiliyor. O yüzden başka bir yerde kullanmadığımız ve ismimizin geçmediği bir e-posta kullanmak ve başka kullanıcılara ifşa olma konusunda çok dikkatli olmak basit tedbir yöntemleri.

Bu tür benzeri durumlara dikkat edilerek son döneme kadar Türkiye’de Twitter kullanmanın çok sıkıntılara yol açmadığını düşünüyorum. Fakat temsilci atamasıyla hukukçu değilim ama bildiğim kadarıyla artık devletin kurallarına riayet eden bir Twitter olacak. Bunlar da haliyle orman kanunları. Bu yüzden Twitter ve benzeri şekilde temsilci atayan sanal medya uygulamalarının dışında bir kolektivitenin yaratıldığı, politik eğilimlerimizle propaganda yapabileceğimiz alanlar bulabilmek hatta olabilirse kendimiz inşa etmek, kurmak gayet yerinde bir adım olur. Gerçek dünyamızda özlemini kurduğumuz ve yarattığımız özgür alanları internet dünyasında da yaratabiliriz. Çünkü burası da bizim dünyamız. Buraya da talibiz" diyor.

TEMSİLCİLİK BAŞKA BİR MECRA ARAYIŞINA İTTİ

Güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen bir başka kullanıcı da yine devletin ve iktidarın hedefi olmamak için 'anonim' kullanıcı hesabı açtığını söyleyerek başlıyor söze: "Anonim hesap kullanmamın sebebi bürokrasi ve hukuksal açıdan kolay bir şekilde yaptırıma maruz kalmamak. Ülke yönetiminin ve destekçilerinin tasvip etmediği yerden üretim yapmanın sıkıntılarına defalarca kez tanıklık ettik. Basit bir paylaşımla evi basılan, gözaltına alınan ve hatta tutuklanan insanlar oldu. Ayrıca kurumsal bir firmada yurt içi ve yurt dışı çalışan biriyim. Herhangi bir müşterimin ya da çalışma arkadaşımın kolaylıkla ulaşıp ülke gündemine veyahut dünya görüşüme dair fikirlerimi takip etmesini istemiyorum.

Kendimi güvene almak için vpn, tor vb. uygulamalar kullanmama rağmen siber ekiplerin bulmak istese elinde ip olmadan farazi şekilde kullanıcıyı tespit edebileceğini biliyorum. Ancak temsilci atamasıyla kolayca ulaşılacak bilgiler bürokrasinin eline geçmiş oluyor. Bu da beni güvenli alana geçmeye iten en büyük sebep. Alternatif olarak mastodon isimli uygulamayı kullanmaya başladım. Daha güvenilir ve bilgileri bürokrasiyle paylaşmayacağının -en azından şimdilik- garantisini veriyor."

İZİNİ KAYBETTİRMEK ÖNEMLİ

Yine güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen 3. 'anonim' hesap kullanıcı da devlet baskısına dikkat çekiyor ve şunları söylüyor: "Anonim hesap kullanmamın sebebi herkesin tahmin edebileceği gibi devlet baskısı. 2013-2015 sürecinde açık isimle kullanabilirken, sonrasında anonim devam etmek zorunda kalındı. Bu da tabii baskının artmasıyla daha da önem arz etti. Neredeyse her yıl yeni hesap açmakla gelişti. Çünkü sonuç itibariyle bir sanal medya mecrası ve buradaki olağandışı koşulların farkında olunması gerekmiyor. Ama bizler açısından izini kaybettirmek önemli. Diğer yandan evet yeni bir mecra aradım. Mecburi olarak, benim yazdığımı, çizdiğimi, verilerimi devletle paylaşabilecek bir sitede bulunmak güvenli gelmiyor."

DEVLETİ MUTLU EDEN HER ŞEY BİZİ ÜZER

"Özellikle Twitter’da anonim olarak bulunmamın sebebi şu ana kadar Twitter’ın Türkiye gibi baskıcı ve otoriter devletlere karşı diğer platformlara nazaran kullanıcılara sağladığı korumaydı" diyen ve ismini vermek istemeyen bir başka 'anonim' kullanıcısı ise, temsilcilikle birlikte neler düşündüğünü şöyle ifade ediyor: "Twitter dışında nerdeyse tüm sanal medya platformları devletin istediği bilgiyi anında servis ediyordu bunu biliyoruz. En sonunda tabii Twitter da Türkiye’nin reklam engelleme ve bant daraltma tehditlerine boyun eğip temsilci atadı Türkiye’ye.

Bu korumaya neden ihtiyaç duyduğumuza gelince de devleti en ufak bir şekilde rahatsız eden her düşüncenin Türkiye’de bastırılma şekli ve üretilen saçma sapan suç hali. Bir tweet yüzünden gece yarısı evleri basılan arkadaşlarımız oldu, tutuklanan arkadaşlarımız oldu ve hala da artarak devam ediyor bu durum. Anonim olmama rağmen düşüncelerimi otosansür uygulamadan ifade ediyorum diyemem. Bu sanırım nasıl bir ülkede yaşıyor olduğumuzu daha iyi ortaya koyuyor. İnternette her adımınızı izleyen, her hareketinizi kaydeden bir sistem yaratılmış durumda ve bu hal tüm devletleri mutlu ediyor aslında. Ve evet “Devleti mutlu eden her şey bizi üzer."