Belçika Barış Hareketi: Batı Türk işgaline neden sessiz?

Belçika Barış Hareketi sözcüsü Ludo De Brabander, Türk devletinin işgal saldırılarına ilişkin yazdığı bir makalede Batı’nın sessizliğini eleştirdi.

Vrede.be sitesinde yer alan “Batı, Kuzey Irak'taki bir başka Türk işgaline karşı sessiz kaldı” başlıklı yazıda, Türk devletinin Güney Kürdistan ve Rojava’daki işgal saldırılarına dikkat çekildi. 

Ludo De Brabander, 17 Nisan’da Medya Savunma Alanlarına yönelik başlatılan yeni işgal saldırılarını hatırlatarak, Türk devletinin onlarca kilometre derinliğe inerek “güvenlik bölgesi” oluşturmak istediğine işaret etti. 

Türkiye’deki ağır ekonomik kriz ve AKP iktidarının giderek destek kaybetmesinin de bu işgal saldırılarında rolü olduğunu belirten De Brabander, “teröre karşı savaş” adı altında Kuzey ve Doğu Suriye ile Güney Kürdistan’da “Neo-Osmanlı iddiasıyla Türk milliyetçiliğinin de güçlendirilmek istendiğine” vurgu yaptı. 

Türk devletinin 1923 Lozan Anlaşması’nı gözden geçirmeyi hedeflediğini de ifade eden De Brabander,  “Türkiye'nin Kuzey Irak'a yönelik 1983'e dayanan uzun bir askeri işgal geleneği var. O zamandan beri Türk ordusu Irak topraklarını onlarca kez ihlal etti. 2019 yılının ortalarından bu yana sekiz farklı 'Pençe' operasyonu gerçekleştirdi ve şimdi iki haftadan uzun süredir devam eden 'Pençe-Kilit’ operasyonu takip ediyor. Irak hükümeti, topraklarının ihlal edilmesini defalarca protesto etmesine rağmen, operasyonlar devam ediyor ve Türkiye burada askeri üsler kuruyor” diye yazdı. 

De Brabander devamla şöyle yazdı:

“2020'de bir Türk devlet kurumu, Bağdat'ın izni olmadan binlerce Türk askerinin konuşlandığı kuzey Irak'taki 38 askeri üs ve karakolun yerlerini gösteren bir harita yayınladı. Geçen yıl mayıs ayında Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, PKK'ye karşı devam eden operasyonlardan biri sırasında Türkiye'nin kuzey Irak'taki Biliç Tepesi askeri üssünü ziyaret etti. Ziyarete öfkelenen Irak Dışişleri Bakan Yardımcısı, Türk bakanın Irak'taki varlığından duyduğu rahatsızlığı dile getirmek için Bağdat'taki Türk diplomatik elçisini çağırdı.”

“Suriye'de de benzer bir senaryo yaşanıyor” diyen De Brabander,  “Türkiye, 2016'dan bu yana ülkenin kuzeyini üç kez İslamcı milislerle birlikte işgal etti” diye ekledi. 

2018’deki Efrîn işgalini de hatırlatan De Brabander, “2018'de Türk birlikleri bu yerleşim bölgesini işgal etti ve etnik temizlik yaptı. 2019'da Tel Abyad (Girê Spî) ile Ras al-Ayn (Serêkaniyê) arasında işgal edilen uzun bir sınır bölgesine sıra geldi” ifadelerini kullandı. 

QSD’ye yönelik son zamanlarda tırmanan saldırıların “tampon bölge oluşturma” planına bağlı kalındığının göstergesi olduğunu belirten De Brabander,  “Ankara, Suriye ve Irak'taki şiddetli saldırıları hızlandırarak, Rus birliklerinin çok çaba göstermesini gerektiren ve Batı'daki medya ve siyasetin tüm dikkatini çeken Ukrayna'daki savaştan faydalanıyor” diye ifade etti. 

Aynı yazıda devamla şunlar yer aldı:

“Türkiye hava sahasını Rusya'nın Suriye'ye uçuşlarına kapattı. Bu, Rusya'nın Şam'a askeri desteğini zorlaştırıyor. Türkiye, Kremlin'in Türkiye'nin tüm kuzey sınır bölgesini kontrol etme planlarına yeşil ışık yakması için Moskova üzerindeki baskıyı artırmak isteyebilir.

NATO ve Avrupa Birliği sessiz. Bu, Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaş nedeniyle Rusya'ya karşı alınan sert dil ve önlemlerle tam bir tezat oluşturuyor. Bununla birlikte, her iki durumda da egemen bir ülkeye karşı uluslararası bir saldırı ve BM Şartı'nın ihlali ile ilgilidir. Türkiye, NATO'nun önemli bir üyesidir. Rusya'nın güney kanadında yer almakla birlikte, Ortadoğu ve Orta Asya'nın petrol ve gaz zengini bölgelerine bir köprü oluşturuyor. Türkiye, Kuzey Irak'taki yönetimi kontrol eden muhafazakar Kürt Barzani aşireti ile de iyi ilişkiler sürdürüyor. Kürt bölgesinden gelen petrolün çoğu boru hatlarıyla Türkiye'ye pazarlanıyor. Ankara şu anda Kuzey Irak Kürt Özerk Bölgesi'nden de gaz ithal etmek için yoğun bir şekilde çalışıyor. Türkiye böylece Rusya'nın enerji kaynaklarını hızla elden çıkarmak isteyen Avrupa ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini geliştirebilir.

Türkiye, Irak Kürdistanı'ndan Avrupa'ya gaz nakli için İsrail ile görüşmelere başladı. Her iki ülke de İsrail'in en büyük açık deniz doğalgaz sahası Leviathan’daki doğalgazı, Türkiye üzerinden güney Avrupa'ya taşımak için bir denizaltı boru hattının inşası konusunda görüşmelere başladı. Türkiye, Avrupa'nın Irak ve Suriye'deki Türk işgallerini eleştirmeye meyilli olmaması için, çok ihtiyaç duyulan ekstra gaz tedarikinde kendisini vazgeçilmez kılmak istiyor gibi görünüyor.”