GÖRÜNTÜLÜ

Sabri Ok: Heval Fuat katıksız bir Apocuydu

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, şehit Ali Haydar Kaytan için “Heval Fuat, Önderliği en iyi anlayan, anlatan ve yaşayandı. Katıksız bir Apocuydu” dedi.

ALİ HAYDAR KAYTAN

Dağların devrimci filozofu Ali Haydar Kaytan’ın yerinin doldurulamayacağını belirten KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, aktarım ve çözümleme gücü ile yaşamı, duruşu, ilişkileri ve sorumluluk duygusuna dikkat çekti. Ok, şunların altını çizdi: “Mütevazi, ajitatör, propagandacı, ideolojik ve eylemci. Heval Fuat yaşamda mütevazi ama düşmana karşı isyan doludur, radikaldir. O kadar zengin, büyük ve derindir Heval Fuat. Ben tarif edemem. Bize düşen onu anlamaktır, uygulamak ve ona layık olmaktır.”

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, PKK kurucularından Ali Haydar Kaytan’ı (Fuat) anlattı:

SEMSÛR’DAKİ İLK TANIŞMA VE ÇALIŞMA

Heval Fuat ile 1979’da Semsûr’da (Adıyaman) karşılaştık, görüştük. Ben bir evdeydim, Mehmet Emin Taştan arkadaş ile beraber çalışıyorduk. Mehmet Emin arkadaş, Fuat arkadaşın (ismini o zaman Ahmet diye hatırlıyorum) geldiğini ve bizimle görüşeceğini söyledi. Fuat arkadaştan önce Kemal arkadaş oradaydı. Kemal arkadaş gideceği zaman ‘birkaç haftalığına çalışmalarım var biraz ayrılacağım burdan, başka bir arkadaş gelecek’ dedi ama gelecek olanın Fuat arkadaş olduğunu bilmiyordum. Bir yurtseverin ailesine gittik. Beraberdik, ikimiz yalnızdık. Tabii o zaman partinin kuruluşu ilan edilmemişti. Sömürgecilik, yeni sömürgecilik, iç sömürgecilik, klasik sömürgecilik, ilhak, ulusların kaderlerini tayin hakkı, en çok tartışılan konulardı örgütlerin ideolojik mücadelede. Fuat arkadaşa durmadan soru sorardım, o da durmadan bunları bana anlatırdı. Kaldığımız evin bir odası, küçük bir salonu vardı. Evin sahiplerinin yatması gerekiyordu ama hatırlıyorum; saat bir-ikiye kadar öyle bir tartışmamız oldu.

KATILDIĞI TARTIŞMAYLA İNANILMAZ BİR ZEMİN YARATTI

Fuat arkadaş bir süre kaldı Adıyaman’da. TÖB-DER’de bir tartışma vardı. Farklı gruplardan, örgütlerden ben de o tartışmadaydım. Bir kişi çok böyle fazla lafazanlık yapıyordu ama hangi örgütün görüşlerini savunuyordu o da belli değildi. Yeni sömürgeciliği tartışıyorduk. O zaman Vietnam örnekti. Daha çok Vietnam örnek gösterilirdi. Baktım biraz zorlanıyorum, çok fazla lafazanlık yapıyor. Ben bir arkadaşa küçük bir not yazdım, hemen Fuat arkadaşa ulaştırın çabuk gelsin, dedim. Fuat arkadaş elinde Lenin’in Emperyalizm kitabıyla geldi. Kapitalizmin emperyalistleşme aşamasını, tekelleşme sürecini, Vietnam Devrimini, Güney Vietnam örneğini böyle bir hararetli, propaganda ajitasyonlu davranışlarıyla anlatınca diğerlerinin havası söndü. Kalabalıktı, epey gruplardan kişiler, gençler vardı. Etkiliyorduk. Bizim görüşlerimiz doğruydu, ben de doğruyu söylüyordum, savunuyordum fakat Fuat arkadaş böyle davranışlarıyla, heybetiyle, derinliğiyle anlatınca ortam birden değişti. Fuat arkadaşın o toplantısının gençlik üzerinde büyük bir etkisinin olduğunu ve bizim daha verimli, daha sonuç alıcı bir çalışma yürütmemiz için inanılmaz bir zemin yarattığını çok rahatlıkla belirtebilirim.

KEMAL PİR, ‘ÇOK DEĞERLİDİR’ DEDİ

Ben daha sonra 1979’da yakalandım. Zaten geldiğinde de cezaevinden yeni çıkmıştım. Kemal arkadaş da bizim yanımızdan giderken yakalanmıştı. Bana ‘şimdi sizin oralarda kim var, hangi arkadaş var’ diye sordu. Ben de Fuat arkadaşın olduğunu söyledim. Kemal arkadaşın bana o zaman söylediğini Fuat arkadaş ile ilgili, parti kongremizde de, platform toplantılarımızda da Fuat arkadaşın hazır olduğu zaman anlattığımı iyi hatırlıyorum. Kemal arkadaş, ‘o arkadaş çok ateşli bir yurtseverdir ve çok değerlidir’ dedi. Bunu hiç unutmam. Tabii zaten Fuat arkadaşın bizim üzerimizdeki etkisi, değeri ama Kemal arkadaş da ayrıca bunu söyleyince daha da sevgim, saygım arttı. Ondan sonra da görüşme şansımız olmadı. Ben yakalandım. 12 Eylül darbesi olmuştu. Dışarı çıktıktan sonra yurt dışına gittikten sonra tekrar görüşebildik.

HER ZAMANKİ GİBİ ETKİLEYİCİYDİ

Konferans sürecine denk gelen bir zamanda ben Bekaa’ya gittim. Ondan önce Önderlik, bir Filistin örgütünde yeni bir kamp açmıştı, oradaydım. Konferans zamanında Fuat arkadaşı gördüm. Tabii Fuat arkadaş olan saygım çok büyüktü. Çok seviyordum. Orada kucakladı beni, böyle bıraktı birkaç saniye bıraktı, gözlerime baktı, tekrar kucakladı beni. Hemen bazı arkadaşları sordu, bazı çevreleri sordu, hatta bizim aileyi sordu. Çünkü bizim aileye sık sık gidip gelirdik o zaman. Ondan sonra konferans süreciydi. Konferanstaki duruşu, çalışması, her zaman farklıydı Fuat arkadaşın, görüşler, arkadaşlarla ilgilenmesi, konferans havası. Birçok arkadaş, bizler de, 12 Eylül gibi büyük bir zor süreçten çıkmıştık yurt dışına. Çoğu buna anlam verebilecek düzeyde değildi ama Fuat arkadaş, ilgileniyordu arkadaşlarla, süreci anlatıyordu, konferans sürecini anlatıyordu. Yoğundu ve doluydu. Etkileyiciydi her zamanki gibi.

İNANILMAZ BİR AJİTATÖRDÜ

Konferans bittikten sonra böyle bir gece ya da bir eğlence, ‘hafle’ derdi Araplar, düzenlendi. Önderlik de geldi, Egîd arkadaş da vardı, yönetimden başka arkadaşlar da vardı. Abbas arkadaş da vardı, yanılmıyorsam. Zaten hemen konferans sonrasındaydı. Fuat arkadaş, orada ‘Ey Tarih’ şiirini okudu. İlk kez orada bizzat kendisini dinledim. Çok heyecanlı okuyordu. Hani Şivan’ın ‘Hey Dîrok’ dediği şiirini orada okudu. Müthişti tabii Fuat arkadaş. En belirgin özelliklerinden biri ne derseniz inanılmaz bir ajitatördü. Etkileyiciydi.

2. KONGRE’DE KARŞILAŞMA

Konferanstan sonra düzenlemeler oldu. Arkadaş yine Avrupa’ya düzenlendi. Uzun zaman görüşme imkanı olmadı. Fuat arkadaş Avrupa’daydı, bizler Ortadoğu’daydık. Ortadoğu’da en son 2. Kongre zamanında karşılaştık. Fuat arkadaş Avrupa’dan gelmişti. Başkaları da gelmişti. Semir gibi. Biz de Ortadoğu’daydık. O zaman Hareket’in bana verdiği görev, kampları dolaşıyordum. Kamplarda toplantılar yapıyordum, ziyaret ediyordum. Biz de bir komite gibiydik. İki arkadaşla. Kongrede Avrupa çalışmaları değerlendiriliyordu. Semir’in duruşu, Fatma’nın şeyi ama daha çok Semir üzerinde genelde Avrupa çalışmaları tartışılıyordu. Biz de Ortadoğu’daki çalışmalarımız, kamplarla ilgili, raporlar, tartışmalar olurken arada bana ‘Siz rahatsınız, avantajlısınız. Ax Avrupa olmasaydı biz de bu kadar tartışılmazdık. Avrupa zordur’ dediğini hatırlıyorum.

ÖNDERLİK İLE İLİŞKİSİ DAHA FARKLIYDI

Böyle gönlü, isteği hep Ortadoğu, Kürdistan, Kürdistan dağlarıydı. Arada da ‘herhalde sizler gidersiniz dağlara, umarım ben de gelirim’ gibi tartışmalar oluyordu. Belki bizi teşvik etmek için ya da motive ediyordu, belki gerçekten öyle düşünüyordu bilemiyorum ama hep bunları arada bazen konuşurduk. O zaman boynu biraz ağrıyordu. Kongrede Önderlik, bazen ‘ihtiyar’ derdi, ihtiyar kalk, ihtiyar şöyle olmuş, der soru sorardı. Hatta bazen takılırdı. Önderliğin ilk arkadaşıydı. Çok daha rahat, çok daha farklı bir ilişki. Kongrede mesela arkadaşlarla ilgilenmesi, herkesle tartışması, Fuat arkadaşın yoldaşlığı, samimiyeti, birisine merhaba dediğinde bile onu etkileyişi, etkilemesi bir hava yaratıyordu, bir samimiyet, bir içtenlik yaratıyordu. Öyleydi kongre zamanı.

LOLAN’DAKİ KARŞILAŞMA VE ÇALIŞMA

Ortadoğu’da, kongreden sonra Fuat arkadaşı görme şansım olmadı. Daha sonraki görüşmemiz Başûrê Kürdistan’da oldu. Lolan’da Heval Fuat’la karşılaştık. Mart-Nisan 1984 olabilir. Biz o zaman tartışıyorduk, 2. Kongre’nin önümüze koymuş olduğu hedefler, görevler, hamleyi, Kuzey Kürdistan’a girişi başlatma, bunun tartışmalarını, planlamalarını günlük yapıyorduk. Heval Fuat da geldiği zaman bu tartışmalara katıldı. Heval Fuat bizden daha geç gelmişti. Lolan’dayken hiç yerinde durmazdı. Böyle sürekli ya dağların doruklarındadır, ya gezerdi, ya bazı arkadaşları yanına alırdı, aşinaydı böyle dağlarla, doğayla yerinde durmazdı. Hep Dêrsim’le Kuzey’le kıyaslardı. Bu dağların özgürleştirici etkisini, zorluklarını, dağlarla yaşamasını bilenin nasıl özgürleşebileceğini anlatıyordu Heval Fuat. Dağlara anlam veriyor, çözümlüyordu, seviyordu. O zaman sayımız azdı. Bir gruptuk. Daha sonra yeni düzenlemeler gereği ben Lolan’dan ayrıldığım için tekrar görüşme şansımız olmadı, çok az, bir iki kere Lolan’a gittim, beraber balık avladık, beraber Şekif Dağı’na çıktık ama tam tepesine değil. Arkadaşlarla toplantılar yaptık, tartışmalarımız oldu. Çok istekliydi en ileri cephede olmak, en olması gereken yerde olmak. Fuat arkadaş, isyancı bir ruhtu. Kaygısız, korkusuz, dopdolu bir enerji. Kabına sığmazdı Heval Fuat. Hep araştıran, yaratan, koşturan, üreten o o zaman ve o dağlarda bile fazla birşey yokken, herşey ilk atacağımız adımlara bağlıyken Fuat arkadaş bir moral, bir güven, bir inanç kişiliğiydi. Biz öyle ayrıldık. Zaten ben cezaevinden çıkıncaya kadar da görüşme imkanımız olmadı.

YERİ DOLDURULAMAZ BİR ARKADAŞ

Heval Fuat Önder Apo’nun ilk arkadaşıdır, ilk yoldaşıdır. Aynı sınıfta okumuşlar, o kadar yakındırlar. Hatta kendisi bazen okuyorum, kendi derslerinde söylüyor, 7-8 ay aynı sınıfta olmamıza rağmen öyle çok fazla bir ilişkimiz olmadı, diyor. Sonra Önderlik beni çağırdı, diyor. Ta okuldan başlayan ilk arkadaştır. Önderliği en iyi anlayan arkadaş demek kesinlikle doğrudur. Komple anlayan arkadaş demek kesinlikle doğrudur. En iyi anlatan Önderliği, en iyi yaşayan, katıksız bir Apocu, yoğunlaşması hep bu eksende, bu merkezde olan bir arkadaştır. Yeri gerçekten doldurulamayacak bir arkadaştır. Partimizde çok değerli yoldaşlar var fakat bir tane Fuat var, iki Fuat yoktur. Fuat arkadaşın dağların filozofu, Fuat arkadaşın yoğunlaşması, Fuat arkadaşın aktarım gücü, çözümleme gücü, Fuat arkadaşın yaşamı, duruşu, ilişkileri, sorumluluk duygusu, neresinden bakarsak Fuat arkadaşın yeri kolay doldurulamaz. Haki arkadaş için söylenen aynen Fuat arkadaş için de geçerlidir. Boşluğu hissediliyor. Halen ben mesela hakikat rejimi kendisinin anlatımlarıdır, ders anlatımlarıdır. Önderlik gerçeği, parti tarihi üzerinde ders notları var, kitaplaştırılmış, hep okurum. İnanılmaz alırım Heval Fuat’tan. Eminim herkes tüm arkadaşlar için öyledir. Bir deryadır Heval Fuat. Derslerinde herşeyi bulabilirsin. Bilimi, tekniği, inancı, kültürü, felsefeyi herşeyi bulabilirsin. Böyle bir arkadaş, bizde Fuat arkadaşın yeri doldurulamaz bu anlamda.

BİZE DÜŞEN, ONA LAYIK OLMAKTIR

Kişilik olarak mesela, kendi derslerinde anlatıyor, nasıl Apoculuğu, partiyi hep yükselten, yüce tutan, herşeyi ona hizmet için değerlendiren anlatımları vardır. Mesela 3. Kongre sürecinde görevden alınabileceğinden bahsediliyor, onun ve Abbas arkadaş için, hatta bir iki arkadaş bunlar görevden alınmalı gibi ileri şeyler de söylüyorlar. Fuat arkadaş anlatıyor; bu arkadaşlar böyle aktarınca, anlatınca, bizi böyle çok sert eleştirince doğal olarak bir tepki oluştu. Sonra bu tepkiyi anlamlandırmaya çalıştım ve sevindim. Eğer bu genç arkadaşlar bile partinin kurucularından olan benim gibi hatta Abbas arkadaş gibi arkadaşları bu kadar sert ve radikal eleştiriyor, hatta hesap soralım diyebiliyorlarsa bu parti kazanır. Bu parti hep gelişir, hep büyür, hep öncü olur… Böyle değerlendiriyor. Eleştiriye Fuat arkadaşın yaklaşımı böyledir. Parti içindir, özgürlük içindir, değerler içindir, Önder Apo içindir. Zaten Fuat arkadaş kendisine ait değildir. Fuat arkadaş kadar ideolojik olamazsın. O açıdan partinin ilk kurucularından, Önder Apo’nun ilk yoldaşı, ilk arkadaşı ve gerçekten yeri doldurulmaz bir arkadaştır. Hareket içerisindeki yeri ve önemi tarif edilemez. Başka arkadaşlar ne kadar tarif eder bilemem ama ben tarif edemem. O kadar zengin, büyük ve derindir Heval Fuat. Bize düşen onu anlamaktır, uygulamaktır ve layık olmaktır.

MÜTEVAZİLİĞİ KİŞİLİĞİNDE NETLEŞTİRENDİ

Çok mütevazi bir arkadaştı. Normal bakarsan bu partinin kurucusu diyemezsin. Yönetimdeki en ileri arkadaşlardan. İnsanlara yaklaşımı, yaşamdaki yeri, duruşu çok mütevazi. Zaten Apoculuğun, partimizin bir meziyeti ama kişiliğinde bunu en iyi netleştiren, yaşayan Fuat arkadaştı. Herkesle konuşabilir, tartışabilir, herkes Fuat arkadaşla rahat tartışabilir, rahat ulaşabilir. Bu rahatlığı, bu imkanı daha doğrusu etrafında herkese verebilir. Fuat arkadaşla ilk karşılaştığımda samimiyetini hissettim. İlk kez tanışıyoruz, görüşüyoruz ama böyle beni kucaklaması, selamlaşmamız, tartışmamız çok samimi hissettim. O büyük samimiyeti, o büyük güveni gördüm Heval Fuat’ta. Tabii zaman ilerledikçe başka meziyetlerini keşfettim. Mütevazi, ajitatör, propagandacı, ideolojik ve eylemci. Heval Fuat yaşamda mütevazi ama düşmana karşı isyan doludur, radikaldir. O zaman bile bunu hissedebiliyorduk. Tartışmaları, görüşleri, duruşu, komple beni etkiledi. Başta böyle samimi ruhunu hissetme ve yaşama, zamanla onun anlatım gücü, mütevazi ve net duruşu tabii ki beni çok etkiledi.

HEP SAYGIYLA DİNLEDİM

Ben yaşadığım tüm zamanlarımı Fuat arkadaşla çalışmaya ayırmak isterdim. Bunu fiziken yaşıyorken de kongremizde ve ilgili platformalarda söyledim. ‘Zaman olsa Fuat arkadaş hep anlatsa ben de onu hep dinlesem. İyi bir dinleyicisi, saygın bir dinleyicisi olduğumu söyleyebilirim’ demiştim. Kendisi de bunları dinlemişti. Fuat arkadaşı dinlemek, onun anlatımlarını hafızamda yer etmek, onu yaşamak apayrı bir şey kazandırıyordu bana. Fuat arkadaşla beraber çalıştık. Rahatsın tabii Fuat arkadaşa karşı. Rahat derken, disiplinsizliği beraberinde getirmiyor. Herhalde o güzel meziyet Fuat arkadaşa aitti ki hem yanındakine o rahatlığı verebiliyor hem de varlığıyla doğru çalışmasını, disipline etmesini sağlayabiliyordu. Ben beraber çalıştığımda hep zevk aldım, hep saygı duydum. Zaten ilk görevlendirmemi de o yapmıştı. Sık sık görevimi değiştirdi, hiçbir zaman itiraz etmedim. Bunu platform zamanında da söylemiştim. Önce gençliğe geç, dedi; sonra  köylüler içerisinde çalış, sonra askeri alana geç, dedi. Öyle uygun görüyordu, ben de hiç itiraz etmiyordum. Heval Fuat’ı çok seviyordum. Herkes gibi bütün arkadaşlar gibi, haksızlık etmemek lazım. Onun için herhalde diğer arkadaşlar da öyledir. Fuat arkadaşla çalışmak, yaşamak, beraber olmak hem büyük bir şans hem de büyük bir heyecan, daha rahat, daha cesaretli, daha kaygısız işlerin başında, yaşamın içinde olmayı sağlardı.

ÖNDERLİĞİ, ÖNDER APO’YU EN İYİ ANLAYANDI

Katıksız bir Apocuydu Heval Fuat. Önderliği, Önder Apo’yu, parti kadrolarımıza, bizlere her fırsatta ama her fırsatta hep anlatan, hep kavratmayı esas amaç edinen, yaşamın gerekçesi yapan Fuat arkadaştı. Zaten tüm derslerinde tüm tartışmalarında tereddütsüz ya da muhakkak Önderlik gerçeği, Önderlik kişiliği, Önderlik yaşamı, Önderlikte ne anlamalıyız, Önderliği nasıl yaşamalıyızı anlatırdı, yaşamı buydu aslında. Şunu diyebilirim; yüzlerce, binlerce kadro arkadaşın bizler de dahil, Fuat arkadaştan aldığımız şeyler var Önder Apo için. Hep anlatırdı. İlişkilerini, Önderliğin tarzını, yaşamını, değerlere yaklaşımını, kararlılığını herşeyini anlatırdı. Onun için tavizsizdi. Şunu diyebilirim; Önderliği, Önder Apo’yu en iyi anlayan Fuat arkadaştı. En iyi izah eden, anlatan da oydu. Sürekli anlatan, sürekli bunu bir eğitim olarak parti ortamında şey yapan Fuat arkadaştı. Önderliksiz birşey düşünemezdi. Bütün dersleri, hangi konuda olursa olsun mutlaka Önderlik gerçeğiyle diyalektik bağını kurarak anlatırdı. Önder Apo’nun görüşleri, felsefesi, yaşamı, ne kadar anlattıysa o kadar da tavizsizdi. Sadece bir duruş anlamında değil, aynı zamanda mücadele gücü, anlatım gücü çok yüksek olan bir arkadaştı. İdeolojik mi dersiniz, felsefik mi dersiniz, propaganda mı dersiniz her açıdan öyle bir arkadaştı. Önderlik de bunu biliyordu. Önderlik görüşlerinin daha iyi topluma anlatılması için Fuat arkadaşa mesela televizyonlarda şöyle programlar yapsanız iyi olur, derdi ya da şu konuları Fuat arkadaş anlatsın. Biliyordu Fuat arkadaşın derinliğini, anlatım gücünü, sadakatini. Sadakat tabii. O da önemli birşeydir. PKK’de ahlaki bir ölçüdür. Fuat arkadaş bunları hep anlatırdı. Önder Apo, Fuat arkadaşı her zaman ilk arkadaşı, ilk yoldaşı olarak gördü ve hep de öyle yaklaştı. Fuat arkadaş da kesintisiz ve tavizsiz  temsil ediyordu Önder Apo’yu. Zaten son görevlendirmesi de oydu. KCK Başkanlık Konseyi’nde Önder Apo’nun temsilcisiydi. İnsan Fuat arkadaşı dinleyince, görünce Önderliğin kitaplarını okur, onun anılarını yaşar gibi olurdu.

ÖNDERLİĞİN YÜKÜNÜ PAYLAŞANDI

Kendisi yine Önder Apo’yu, grup dönemi için şöyle anlatıyordu: Kendiliğinden böyle öne çıkmadı. Ortada yapılması gereken işler var, çalışmalar var, yoğunlaşmak gerekiyor. Önderlik bakıyor kimse yapmıyor ya da o büyüklükte, o derinlikte üzerine almıyor. Önderlik daha çok bütün bu çalışmaları omuzluyor… Bu doğru fakat parti içinde yaşadığı müddetçe de sürekli ideolojik derinlik, açılım, arayış, Önderliğin anlatımlarını zenginleştiren, çok farklı açılardan güncelleştiren, kavratan bir kapasitesi, derinliği vardı Fuat arkadaşın. Kendisi de bazı tartışmalarımızda Önder Apo’yla görüşlerimizi söylerdik. Önderlik dinlerdi, değer verirdi. Düşünsel anlamda, ideolojik anlamda Önder Apo’nun da en yakın arkadaşı, yoldaşı, yükünü bu alanda da paylaşan kesinlikle Fuat arkadaştır.

ISRARLA ÖNDERLİK GERÇEĞİNİ ANLATIRDI

Emek kutsaldır. Saygı duyulan şeydir. Baştan aşağı bir emek, bir enerjidir Fuat arkadaş. Hepsini de Önderlik gerçeğine yatıran, tüm zamanını ve enerjisini buna veren bir yoldaş. Biliyordu, anlatıyordu; Önderliksiz olmaz. Ne olacaksa ve ne başarılacaksa Önderliği kavrama ve uygulama düzeyiyle bağlantılıdır. Buna inanıyordu. Onun için ısrarla anlatırdı Önderlik gerçeğini. Savunmaları üzerinde hepimizi toplayın Fuat arkadaşın yarısı kadar olamaz yani. Fuat arkadaş tüm zamanını verirdi. Bütün savunmaları defalarca redakte eden, bir harf, bir sözcük bile eksikse, tam anlaşılmıyorsa, onu mutlaka düzelten, olmazsa olmaz kabilinde yoğunlaşan Fuat arkadaştır. Önderlik, süzülmüş bal kıvamında sundum sizlere, diyordu ya Fuat arkadaşın süzülmüş bal kıvamında Önderliğin sunmuş olduklarını daha anlaşılır, artık bize de düşen bunu yaşamak, anlamak. Ne gerektiyse yaptı. Çok çalıştı Önderlik savunmaları üzerinde ve çok da derinleşti. Hepimiz okuduk, tüm arkadaşlar Önderliğin savunmalarını okudu ama bir de Fuat arkadaş okudu. Hepimizi toplasan Fuat arkadaşın Önderliğin çözümlemelerini, savunmalarını derin anlama, yorumlama kapasitesi farklı. Bir kere sordum, Önderliğin 5. savunmasını kaç kere okudun. Fuat arkadaş bana, 52 kere okudum, dedi. O da yıllar önceydi. O düzeyde okudu. O düzeyde okuttu, yansıttı.

ANLATIM VE AKTARIM GÜCÜYLE DE FARKLIYDI

Önderlik çözümlemeleri, savunmaları, Önder Apo’nun zindanda geliştirdiği görüşleri toplumumuza, kadromuza, halkımıza, dostlarımıza yansıtılmasında Fuat arkadaşın emeği ve sorumluluğu çok çok yüksektir. Hepimiz bu konuda borçluyuz Fuat arkadaşa. Bu alanda da yeri doldurulamaz bir arkadaştır. Önderlik, Rêber Apo denildiğinde pür dikkat kesilir. Hiç kusursuz olmasını ister herşeyin. Refleksleri çok diri olur. Bilinci birden rafine olur. Çünkü yaşam kaynağıdır Fuat arkadaşın. Bu açıdan tavizsizdir, nettir ve anlatım, aktarım gücüyle de farklıdır. Fuat arkadaşın eğitiminden geçmeyen çok az arkadaş var. Fuat arkadaş Önder Apo’yu anlatmayı bir yaşam biçimi olarak benimsedi, inandı. Ders vermediği bir akademimiz yoktur. Askeri, siyasi, gençlik, kadın, bütün akademilerimizde Fuat arkadaş ders vermiştir. İlgilenmediği arkadaş yoktur. Genel derslerin dışında ideolojik tartışmadığı, teorik tartışmadığı, felsefik tartışmadığı ortam yoktur, arkadaş yoktur. Bilinç saçardı etrafına. Olduğu yer tartışma yeriydi, eğitim yeriydi. Büyük emeği geçmiştir, yüzlerce, binlerce kadro arkadaşa.

ÖNCE ÖFKEN OLACAK, DİYORDU

Gençliğe çok değer verirdi Fuat arkadaş. Gençlikte öfkenin rafine, çok muazzam düzeyde olmasını isterdi. Zaten konuşmalarında, derslerinde hep söylerdi. Öfkesi olmayan toplumun, kişinin kendisini tanıması, düşmanı tanıması, yaşamda anlam bulması mümkün değil, diyordu. Nasıl hem ezilen olacaksın, sömürge olacaksın, kimliksiz olacaksın hem de öfken olmayacak. Önce öfken olacak diyordu, düşmana, bu zalime karşı. Kendisi de öyleydi. Böyle olduğu için tartıştığı her kişiye, arkadaş, olduğu her ortamda isyancı ruhunu, mücadeleci ruhunu yansıtırdı. İş gençlik olunca daha çok yapardı. Bu partinin kadroları, yönetimi, halkın öncüleri gençlik içerisinden çıkacaktır. Gençlik yarınları belirleyecektir. Buna inanırdı. Bunu biliyordu. Onun için özel olarak gençliğe çok değer verirdi. Zaten çok insancıl, çok mütevazi, inanılmaz adalet, hakikat duygusu vardı. Sömürge toplumlar genelde duygusal toplumlardır. Fuat arkadaş için duygusal demek ne kadar duygusal demek yerini bulur bilmiyorum ama çok duygulu bir arkadaştı. Ruhen ve fikren her zaman gençti. Gençlikle buluşurdu. Fuat arkadaşın fiziğine, fizyolojiye göre tanımlayamazdınız. İçimizdeki en yaşlı arkadaştı. Fakat yoğunlaşması, çalışması, hareket tarzı en gençlerdendi. Gençliğe daha önem verdiği için bütün derslerine, bütün tartışmalarına katılmayı çok istiyor, yapıyordu da. Bu anlamda Fuat arkadaşın Kürdistan gençliğine, PKK’nin yeni kadrolarına çok çok değerli emekleri geçmiştir.

BİRİKİMLERİNİ YANSITAMAYINCA HUZURSUZLUK YAŞARDI

Dağda bu kadar ideolojik derinlik, dağda bu kadar filozof yoğunlaşması, Önderliği anlama. Fuat arkadaş çok avantajlıydı tabii. Kürdistan’ın her tarafını görmüş, bir çok yerinde kalmış, partinin ilk kurucularından, Önder Apo’nun ilk arkadaşı, Avrupa’yı, Ortadoğu’yu, tüm Kürdistan’ı, dağları her tarafı gezmiş, görmüş, bilmiş bir insan. Gerçekten bir bilge insan. Hatta öyle ki o birikimlerini yansıtmayınca huzursuzluk yaşadığını tahmin edebiliyorduk. Birikim var, enerji var, vermesi gerekiyordu. O açıdan dağların devrimci filozofu tanımlaması çok yerindedir. Böyle bir ikinci Fuat yoktur bu dağlarda. Onun kadar derinleşen, onun kadar ideolojik, onun kadar felsefik, filozof diyebileceğimiz kadar derin bir arkadaş yoktur.

Bir ara Fuat arkadaşa arada bir bana bir şiir yazsan iyi olur, derdim. Takılırdım, saygısızlık yapmadan. O da şiir, makale yazma gibi değildir, derdi. Onun da bir zamanı var. Ben İnsandım şiirini de ilk kez 78 yılıydı herhalde Fuat arkadaştan dinlemiştim. Sonra kasete aldık, o zaman tüm kadroların dinlemesini istiyorduk. Fuat arkadaş tabii ki ozan ruhlu, şair ruhluydu. Bana göre şairlerin şairi kadar duygu yoğunluğuyla, birikim yoğunluğuyla, anlatım yoğunluğuyla yüksek düzeyi vardı Heval Fuat’ın. Az yazardı ama işte o zaman damgasını vuracak nitelikte yazardı. Mesela Ey Tarih şiiri, Ben İnsandım şiiri. Azdır böyle şiirler. Her Kürt’ün, ezilmiş, katliamlardan geçmiş Kürt’ün böyle bir duygu yoğunluğu vardır. Herkes söyler, şarkı söyler, anılarını söyler ama Fuat arkadaşınki muazzam bir derinlik ve yoğunlaşmadır. Daha ulusal, daha ideolojik, daha sosyolojik, daha tarihsel bir yaklaşımla, perspektifle yapardı. Duyguyla da birleştirince daha mükemmel birşey çıkardı. Birikimi ve duygularıyla muazzam şiirler yazardı.

GÖZÜ KARAYDI, ÖLÜMÜ KÜÇÜMSEYENDİ

Derslerinde zaman zaman  Haki arkadaşın ilk şehadeti ve Önderliğin etkilenmesini anlatırdı. Tanıdığı, beraber olduğu bir arkadaş şehit düştüğünde, senin yerine ben şehit düşeydim, sana değen kurşun bana değseydi, derdi; böyleydi Heval Fuat. Hareket öyle bir düzeye geldi ki bazen günde on şehit veriyoruz, diyor ve o zaman şehidi anlamak önemli, diye anlatıyor. Şehit yok olmuyor, şehit ölmüyor aslında. Şehit yarattığı değerlerle yaşıyor. Büyüttüğü hedeflerle yaşıyor. Onun izinde yürüyecek militanlar yaratarak yaşıyor. Fuat arkadaş böyle değerlendirirdi şehide yaklaşımı. Çok gözü kara bir arkadaştı. Aşırı cesaret, ölümle dalga geçen, küçümseyen bir arkadaştı Fuat arkadaş. Şehadetlere daha bilinçle, daha yerinde şehadetler vermek ve şehitleri yaşamak, yaşatmak, onların hayallerini, umutlarını, özlemlerini gerçekleştiren militanları yaratmak. O da üzülürdü, insan üzülmez mi, nasıl üzülmez ama üzüntüyü bir eyleme, bir düşünme gücüne dönüştürüyorsan anlamlıdır. Fuat arkadaş buna cevap olurdu.

HEVAL FUAT İÇİN HER ŞEY YAPILMALI

Hevalê Fuat için neler yapılmamalı ki? Heval Fuat’ın biyografisi yazılmalı, kitabı yazılmalı, romanı yazılmalı, filmi yapılmalı, herşey yapılmalı. Fuat arkadaş Kürdistan halkına hatta bana göre insanlığa ve en başta da PKK kadrolarına ve Kürt gençliğine, Kürdistan gençliğine çok şey kattı, çok şey kazandırdı ve çok şeye de layıktır. Heval Fuat’ı bütün bu emekleriyle, hizmetleriyle, öncü kişiliğiyle yaşatmak aslında Önder Apo’nun çizgisinde daha bilinçli ve daha örgütlü bir yürüyüşün sahibi olmak demektir. Onun da yaşam gerekçesi buydu zaten. Bu nedenle Heval Fuat mesela bütün yazıları kitaplaştırılabilir, hepsi romanlaştırılabilir, şiirleştirilebilir. Sineması yapılabilir, filmi olabilir, biyografisi çekilebilir. Anıtı olabilir. Herşey olabilir. Hepsinden önemlisi Fuat arkadaşı bizim yaşamamızdır. Kürdistan halkının nasıl bir evladına, nasıl bir öncüsüne sahip olduğunu, Kemal arkadaşın deyimiyle nasıl bir ateşli yurtsever olduğunu, nasıl tepeden tırnağa kin ve öfke dolu olduğunu zalimlere, nasıl inanılmaz derecede dağlarına, halkına, tarihine sevdalı olduğunu. Bütün bunları mücadelemiz içerisinde yaşatmak bana göre bir görevin de ötesinde Fuat arkadaşın anılarının bir talimatı olarak görmek daha doğrudur.