Düşünce ve ifade özgürlüğünün, basının, örgütlenme ve gösteri yapma özgürlüğünün yasaklandığı Türkiye'de HDP Milletvekili Leyla Güven'in Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle 7 Kasım gününden beri açlık grevinde olduğu belirtilen bildirgede şu görüşlere yer verildi.

“Leyla Güven bugün itibariyle 126 günden beri bu görkemli ve trajik eylemine devam etmekte. Barış içinde demokratik bir Türkiye oluşturmak için verdiği direniş, somut bir talebe dayanıyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis mahkumu olan ve 20 yıldan beri İmralı Adası'nda tutuklu bulunan Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması ve böylelikle daha önceden olduğu gibi, diyalog ve barış görüşmelerinin yolunun açılmasını talep etmektedir.

2013-2015 yılları arasında Öcalan ile yapılan barış görüşmeleri, Türkiye’ye bir demokrasi baharı yaşatmıştı. Avrupa Birliği demokrasi değerleri başta olmak üzere yeni ve çağdaş bir anayasa oluşturmaya en yakın olunan bir süreç gerçekleşmişti. 2015 Nisan ayında AKP ve Erdoğan tarafından yıkıldığı artık çok açık olan barış görüşmeleri masası, Türkiye’yi giderek sonundaki ışığın da kaybolmak üzere olduğu karanlık bir tünele soktu.

Şimdi Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olmasına rağmen eski eş genel başkanları başta olmak üzere birçok milletvekili, belediye başkanı ve binlerce üye ve yöneticisi cezaevinde olan HDP, barış ve demokrasi mücadelesine öncülük ediyor. Çünkü Türkiye, barışa ekmek su kadar muhtaç. Türkiye, demokrasiye, hava kadar muhtaç. Yeniden bir diyalog ve müzakere süreci, bütün Türkiye’yi bu diktatörlük ortamından ve çıkmazdan kurtarabilir.”

BİNLERCE KİŞİ TECRİDİN KALDIRILMASI İÇİN AÇLIK GREVİNDE

Güven'in başlattığı açlık grevinin aralarında eski HDP milletvekilleri Sebahat Tuncel, Selma Irmak, HDP'li 3 milletvekilinin de aralarında bulunduğu binlerce kişinin katılımıyla kitleselleşerek devam ettiği belirtilen bildirgede “Açlık grevleri dışında başka bir yolun kalmadığı bir Türkiye’de direnişçilere ses vermek bizim görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Onların sağlığı ve yaşama hakları en önemli hassasiyetimizdir. Kalıcı sağlık sorunlarına ve ölümlere neden olmadan açlık grevlerini sona erdirmek için, taleplerinin gerçekleşmesini sağlamamız gerekir. Bunun için İsveç, İskandinavya ülkeleri ve Avrupa Birliği kamuoyunu ve hükümetlerini harekete geçirmemiz gerekir. Toplumda ve basında oluşacak duyarlılık, mutlaka hükümetlerin, Erdoğan hükümeti üzerinde etki yapmasını sağlayacaktır” denildi.

AÇLIK GREVCİLERİYLE DAYANIŞMA GÜÇLENDİRİLMELİ

Açlık grevlerinin masum ve soylu itaatsizlik eylemi olduğu ve herkesin vicdanına seslendiği belirtilen bildirgede Avrupa Parlamentosu'nun 13 Mart günü Türkiye'yle üyelik müzakerelerini dondurmasının Avrupa kamuoyunun Türkiye'deki durumun ciddiyetini anladığını gösterdiği değerlendirmesi yapıldı.

Açlık grevcilerinin yaşamlarını yitirme riski olduğunu hatırlatan “Leyla Güven, açlık grevleri ve HDP ile Dayanışma Platformu” barış, demokrasi talebi olan tüm insan hakları savunucularına Leyla Güven ve açlık grevcileriyle dayanışmayı güçlendirmeleri çağrısı yaptı.