Rubin'e göre Erdoğan’ı bekleyen olasılıklar: Sürgün, infaz...

Pentagon eski yetkililerinden Michael Rubin, Erdoğan’ın geleceğinin parlak olmadığını belirterek, ya sürgün, ya hapis ya da infazla karşılaşabileceğini yazdı.

Rubin, Washington Examiner sitesinde yer alan yazısında Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan rejiminin doğasına ilişkin gerçek bir tartışma yürütülmediğini kaydetti.

Vergi organlarının siyasi muhaliflere bağış yapmaya cesaret eden herkesi denetime aldığı, cezaevlerinin siyasi tutsaklarla dolu olduğu ve Türkiye’nin gazeteciler açısından dünyanın en büyük cezaevi olduğunu hatırlatan Rubin, ABD ve Avrupa’ya çıkan çok sayıda Türkün, Türk toplumuna hakim olan korku ve paranoyadan bahsettiğine dikkat çekti.

Rubin, “Diktatörler ilkin iktidarlarından emin görünebilirler” derken, her sabah uyandıklarında son günleri olabileceğini de düşündüklerini ifade etti.

“Erdoğan’ın görevi nasıl sonlanabilir?” diye soran Rubin, dört olasılıktan bahsetti.

RESMİ CENAZE TÖRENİ OLASILIĞI

Resmi cenaze töreni olasılığı: “Bu Erdoğan’ın tercihi. Yoksulluktan çıkan Erdoğan, milyarlarca dolarlık servet topladı ve hakimiyetini bıraktığında bunu kaybetmekten korkuyor. Dindar bir imaj için tüm çabalarına rağmen eşi Emine Erdogan da, tıpkı Arjantin’in first lady’si Evita Peron gibi lükse bağımlılık geliştirdi. Aile zenginliğinin birikimi, yabancı ve ulusal düşmanlarını aşağılama kapasitesi Erdoğan’ın iktidar peşindeki tek motivasyonlarıdır (...) Belki de, Erdoğan’ın iktidarda kalmasının en büyük nedeni aile mirasını korumaktır.”

Oğulları Ahmet ve Bilal ile damadı Berat Albayrak etrafından yoğunlaştırdığı milyarlarca dolarlık servete de dikkat çeken Rubin, Mısır eski Devlet Başkanı Hüsni Mübarek’in kendi oğlunu iktidara getirme çabalarının verdiği sonucu hatırlattı. Rubin, bunun kitleleri harekete geçirdiği gibi milyarder elitleri de kendisine karşı hale getirdiğine dikkat çekti.

SÜRGÜN OLASILIĞI

Sürgün olasılığı: “Erdoğan’ın paranoyaya sürüklenmesi, çok istediği gibi güvenlikte olmadığı anlamına geliyor. Türkiye bir düdüklü tencere, güvenlik güçleri de onun kapağıdır. Her tutuklama, el koyma, tasfiye ve ekonomik yavaşlama, basıncı arttırıyor. Patlaması belki de bir an meselesi.”

Erdoğan’ın Mısır’daki darbeyi her fırsatta kınamayı sevdiğini belirten Rubin, ancak Mısırlıların Muhammed Mursi’ye karşı olan gerçekliğini bilmediğini kaydetti. Rubin, “Anlamsallığı ne olursa olsun, kesin olan bir şey var: Mursi halkın desteğini yitirmeseydi, Sisi iktidar olmayacaktı.”

“Eğer Türk halkı ayaklanırsa, Erdoğan ne yapacak?” diye soran Rubin, şöyle yazdı:

“En iyi seçeneği belki de sürgüne kaçmaktır. Uganda diktatörü İdi Amin, Sudan’a sürgünü tercih etti. Tunus’un güçlü adamı Zeynel Abidin Bin Ali için de aynı durum yaşandı. Ukrayna yöneticisi Viktor Yanukoviç, Moskova’yı tercih etti ve eski Gambia Cumhurbaşkanı Yahya Jammeh, Ekvator Ginesi’ni tercih etti. Libya yöneticisi Muammer Kaddafi’nin dostu olmadığını anladığı gibi, Erdoğan’ın devletçi davranışı da seçeneklerini meşrulaştırabilir. Erdoğan’ın Müslüman Kardeşleri kucaklaması, Suudi Arabistan’ın masada olmadığı anlamına geliyor. Rusya iyi bir bahis değil. Vladimir Putin için Erdoğan bir araçtır ama nihayetinde Batı’nın canını sıkmak için bir çocuk oyununu teşkil ediyor. Erdoğan artık işe yaramadığında Putin, bir kedinin fareyi attığı gibi onu atacaktır. Venezuela’da Maduro rejimi varlığını daha uzun sürdüremeyebilir. Geriye Katar veya Azerbaycan kalıyor. Eğer Erdoğan bunu düşündüyse, kendisinin yerine geçecek kişi veya uluslararası toplumdaki düşmanları çok sayıda hesabı dondurmadan önce biri veya ötekinde gayrı-menkul satın alabilir.”

TUTUKLANMA OLASILIĞI

Tutuklanma olasılığı: “Diktatörler, kitleler kendisine karşı döndüğünde bile, iktidarı yeniden alabileceklerini düşünerek çok fazla yanılsama içerisindeler. Sırbistan eski başkanı Slobodan Miloseviç cezaevinde öldü. Irak eski başkanı Saddam Hüseyin, Dubai’de lüks sürgünü reddetti ve sarayında bir gün daha kalabildi. Amerikan tankları Bağdat’a yaklaştığında, saklandı ve bir çukurda bulundu. Son nefesini darağacında verene kadar son yıllarını hapiste geçirdi, suçlarından dolayı yargılandı. Hüsni Mübarek de sarayını terk ederek cezaevine gitti ama sonra affedildi. Eğer halkın öfkesi patlar ve rejim değişikliği Türkiye’ye çöreklenirse, savcılar Erdoğan’ı suçlayabilecek suçlar arasında tercih yapabilirler. Başbakan olduğu sırada, İstanbul Belediye Başkanlığı dönemine uzanan beklemedeki yolsuzluk dosyaları vardı. Geniş zenginlik birikiminin hiçbir yasal açıklaması yok. AKP’nin kendi meslektaşları, yabancı bankalardaki hesaplarına tanıklık etti.”

Erdoğan’ın ortaya çıkan ses kaydını da hatırlatan Rubin, “Önceki belgeler para aklama ve yolsuzluk hikayesini güçlendiriyor. Cizre, Nusaybin, Sur ve Şırnak gibi Kürt kentlerinin yıkılması da muhtemelen insanlığa karşı suç teşkil ediyor. Kısaca, eğer Erdoğan iç karmaşa ortamında çok uzun süre kalmaya devam ederse, onlarca yıl hapis cezalarına çarptırılabilir, belki de daha kötüsüne” yorumunda bulundu.

İNFAZ OLASILIĞI

İnfaz olasılığı: Erdoğan ne tutuklanan ne de infaz edilen (...) ilk Türk yöneticisi olur. 1950 yılında Demokrat Parti üyesi Adnan Menderes, ülkedeki ilk özgür seçimlerin ardından Başbakan oldu. 10 yıl boyunca hükümeti yönetmeye devam etti. Bu dönemde Türkiye NATO’ya girdi, ama aynı zamanda benzeri görülmemiş bir ekonomik büyüme gerçekleşti. 1960 yılında (...) soğuk savaş sırasında, Türk ordusu bir darbe gerçekleştirdi, onu hapsetti. Sonuç olarak, bir mahkeme Menderes’i kamu fonlarının kötü kullanımı, Anayasa’yı ihlal ve İstanbul’da onlarca Yunan vatandaşın hayatına mal olan pogromdan suçlu buldu. 17 Eylül 1961’de Türk cuntası onu astı (...) Menderes’in infazı Türkiye’de iz bıraktı, ama aynı zamanda bir emsal oluşturdu. Menderes’in masum olduğu yerde, Erdoğan çoğu vakalarda suçludur. Menderes bazı açılardan şehit olsa da, etnik temizlik, savaş suçları, terörizmin himaye edilmesi, yoğun yolsuzluğa bulaşanlara ilişkin çok sayıda emsal var. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve başka organizasyonlar idam cezasını kınayarak yakınabilirler ama genellikle siyasi ilkelere bağlı kalıyorlar (...) Ortadoğu ve Türkiye’de, özellikle özgür olmayan toplumlarda, profesörler, basın ve siyasetçiler analiz ve müdafaayı birbirine karıştırıyorlar. Bazıları, rejimin heveslerine uygun olmayan senaryolara negatif bir şekilde tepki verebilirler. Ama gerçekler huzursuz edici bir şekilde fantezi ile iç içe giriyor. Erdoğan’ın anlık ufkunun ötesine bakıldığında, geleceği karanlıktır, aşağılanma ve adalet her an Erdoğan ve ailesinin alışık olduğu lüks ve iktidarı değiştirebilir.”