Almanya için işler iyi gitmiyor: Bu yolun sonu AfD’ye mi çıkacak?

Almanya’da korumacı politikanın geri dönüştü, dünya ticaretinin bölgeselleşmesi, enerji maliyetlerinin çökmesi endüstriyi vurdu. Çiftçiler, işçiler eylemde. Bu öykünün sonu Hollanda seçimlerindeki aşırı sağcıların zaferini hatırlatıyor.

Les Echos gazetesinde Cecile Maisonneuve imzalı bir makalede Almanya’da iklim ve enerji etrafındaki gelişmelerle birlikte “bir çöküşün anatomisi” yapıldı.

Cecile Maisonneuve, “Almanya kötü yolda. Berlin, Hamburg ve Stuttgart'ı kapatan traktörler, 2022 ve 2023'te Hollanda'yı sarsan büyük çiftçi gösterilerini yankılıyor. Hikayenin sonunu biliyoruz: Hollanda aşırı sağının lideri Geert Wilders'in beklenmedik ezici zaferi” diye yazdı.

Almanya'daki Avrupa seçimleri için yapılan anketlerde endişe verici bir benzerlik olduğuna dikkat çeken Cecile Maisonneuve, “Aşırı sağcı parti AfD, Yeşillerin ve özellikle de Sosyal Demokratların çöküşüne tanık olan Almanya'da eşi benzeri görülmemiş bir seçim ortamında, CDU'nun ardından en yüksek ikinci oy niyetine sahip parti olarak ortaya çıkıyor” diye hatırlattı.

Her iki durumda da sosyal patlamanın kıvılcımının iklim önlemleriyle bağlantılı olduğunu ifade eden Cecile Maisonneuve,  Fransa’daki "Sarı yeleklilerin" yarattığı etkiyi hatırlattı. “Ancak Tolstoy'dan bu yana ‘tüm mutlu ailelerin birbirine benzediğine, mutsuz ailelerin ise her birinin kendi tarzında olduğuna’ inandık.” diyen Cecile Maisonneuve, bununla birlikte 2023 Almanyası’nda baka bir özelliğin daha olduğuna işaret etti.

Cecile Maisonneuve, “Özellikle Alman olan bir şey, bir döngünün sonu, bir anlatının tükenişi ile ilgili bir şey. Yeniden birleşmeden bu yana ülkeyi taşıyan ‘Alman modeli’, siyasi bir proje (ulusal birliğin yeniden inşası) ihracata dayalı bir sanayi projesi, bir enerji projesi, Energiewende ve büyümenin meyveleri karşılığında hane halklarının uyum yükünü (Harz yasaları, yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesinin finansmanı, vb) üstlenmesini sağlayan bir sosyal sözleşme arasındaki ideal uyum değil de neydi?” ifadelerini kullandı.

Makale şöyle devam ediyor: “Bu uyum artık mevcut değil: aşırı sağ lehine oy verme niyetlerinin coğrafyası, iki Almanya arasındaki eski sınırı neredeyse mükemmel bir şekilde takip ediyor. Korumacılığın geri dönüşü ve dünya ticaretinin giderek bölgeselleşmesi, enerji maliyetleri nedeniyle zarar gören Alman sanayisini vuruyor. Çünkü Energiewende'nin ne olduğu ortaya çıkıyor: Çimentosu ucuz Rus gazı olan bir Potemkin köyü.

Ve güven vermesi gereken rakamlar bile endişe verici: Agora Energiewende'ye göre, sanayiden kaynaklanan CO2 emisyonları %20 oranında azaldı; bu rakam 2022 ve 2023 yılları arasında genel emisyonlardaki %10'luk düşüş kadar etkileyici. Ancak bu düşüşlerin sadece %15'i yapısal (enerji kaynaklarının yeşillendirilmesi, enerji verimliliği vb.), geri kalanı ise sanayi üretimindeki keskin düşüş veya yer değiştirmeden kaynaklanıyor.

Binalardan ve ulaşımdan kaynaklanan CO2 emisyonları durağanlaşıyor. Elektrik tüketimindeki düşüş daha da endişe verici (…) Almanya'nın yaşadığı güçlükler, ana ticaret ortağı Fransa için olduğu kadar Avrupa için de kötü haber. Gerhard Schröder döneminde Şansölye Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olan Joschka Fischer, 2009 Avrupa seçimleri arifesinde ‘Almanya artık Avrupa Birliği'ni bir amaç olarak değil, kendi çıkarlarını dayatmanın bir aracı olarak görüyor’ demişti.

Almanya'nın bu cazibesi hala devam ediyor, ancak Brüksel artık başarılı olmak için gerekli araçlara sahip. Fransa tarafından dayatılan Enflasyonu Düşürme Yasası'na karşı 2023 yılı sonunda kabul edilen yeni kurallar çerçevesinde Berlin, Komisyon tarafından Northvolt adlı üreticinin bir akü fabrikası kurmasını desteklemek üzere yaklaşık 1 milyar Euro tutarında devlet yardımı yapma yetkisi aldı. Brüksel'de iyi örgütlenmiş olan Almanya'nın cebi de derin. İronik bir şekilde, Fransa'nın ‘Avrupa egemenliği’ arzusuna uzun zamandır temkinli yaklaşıyor ancak bütçe egemenliği ile birleştiğinde, bu şüphesiz geri dönüş için en iyi kozu.”