30 kilometrelik mesafe

Doğal olarak güvenli bölgenin Kuzey Suriye’de yaşayan halklar için oluşturulması gerekir. Türklerin işgal tehditlerine karşı uçuşa yasak bölge ilan edilmesi zorunlu. Ama...

Trump’ın twitterleri tartışmaları kızıştırmaya devam ediyor. İlk bombası “Erdoğan’la anlaştım, DAİŞ’in temizlenmesini ve Suriye’yi ona bırakıyorum,” demesiydi. Tabi bundan önce Suriye’den çekiliyoruz demişti. Erdoğan ise ellerini ovuşturup ‘tamam, bana gün doğdu, girip Kuzey Suriye’yi temizleyeceğim’, dedi. Erfîn’de yaptığı katliam, işgal ve etnik temizliği Rojava’da yapacağını dünyanın yüzüne çarpa çarpa söyledi. O kadar ileri gitti ki, anlaşılan biraz ters tepti. Bütün dünya bu işgal ve düşmanlık boyutundan rahatsız oldu. Avrupa, ABD ve Arap ülkelerinden sesler yükselmeye başladı. “Kürtler, MSD DAİŞ’e karşı bizimle sonuna karşı savaştılar, bu tehdit ve katliamlara karşı Kürtler yalnız bırakılmamalı” denildi.

Bu tartışmalardan sonra Trump bir twitter daha atmak zorunda kaldı. “Türkiye Kürtleri katletmeye kalkarsa ekonomisini mahvederiz. Ayrıca sınırda 30 km’lik bir güvenli bölge kuracağız,” dedi. Türk devleti hemen bunun da üzerine atladı. Güvenli bölge bizim denetimimize verilsin, demeye başladı. Trump’ın ağır sözlerini yuttu. Ey Trump diyemedi. Açık işgal tehdidi biraz ters tepti, işgali başka zamana bırakıp fırsat kollamaya başladı. Savaş ve işgalle Kürtleri tasfiye yerine güvenli bölgeyle işgal edip planlarını uygulamaya çalışıyor.

Kuzey Suriye’nin orduları yok. Ordularını sınıra yığıp Türkiye’yi işgal ve temizlemeyle tehdit etmiyor. Türk devletinin güvenli bir bölgeye ihtiyacı yok. Türk devleti ordusunu sınıra yığmış girdim, gireceğim diye Kuzey Suriye’yi tehdit ediyor. Doğal olarak Kürtlerin ve bu bölgede yaşayan halkların Türk işgalinden ve tehdidinden korunmaya ihtiyacı var. Türk devleti Efrîn’i işgal etmeye kalktığında ABD veya Rusya tavır koysaydı, asla giremezdi. Bunu her zaman söyledik. Söylediklerimizin doğru ve yerinde olduğu netleşiyor. O zaman Rusya çıkarlarını öne çıkarıp Efrîn’i peşkeş çekti, ABD ise beni ilgilendirmez diyerek işgale ortak oldu, yeşil ışık yaktı. Türkiye öyle süper bir güç değil ki, Suriye politikalarını belirlesin, ABD veya Rusya’ya rağmen işgale kalksın.

ABD söylediklerinde ne kadar tutarlı veya altından Kürtlerin aleyhine anlaşmalar var mı, şimdilik bir şey demek zor. Zamanla bu da anlaşılacak. Ama ABD işgal, katliam olmasın, deyince Erdoğan ve şürekası hemen Kürtperver kesildiler. “Kürtler bizim kardeşlerimizdir, biz Kürt düşmanı değiliz” ayaklarına yattılar. Madem Kürtler sizin kardeşiniz niye uluslararası tüm platformları onlara kapattırmaya, bloke etmeye çalışıyorsunuz? İnsan kardeşlerine bunu yapar mı? Ayrıca Efrîn’deki “Kürt kardeşleriniz şimdi neredeler, ne haldeler?” Niye topraklarından sürdünüz, niye etnik temizliğe tabi tuttunuz, topraklarına dönmelerine neden izin vermiyorsunuz, şimdi Efrîn’de ne haltlar karıştırıyorsunuz? Bu sorular dünyanın önünde. Ayrıca Kürtler ahmaklar topluluğu ve hafızasız insanlar değiller.

Dünyada güç ve çıkar ilişkileri geçer değer olduğu için Efrîn’in etnik temizliğine tabi tutulmasına sessiz kalıyorlar. Yoksa Erdoğan’ın şimdi insanlık suçları işlemekten yargılanması gerekiyordu. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, Kürtler Suriye’de bile Türk ırkçılarının katliam tehditleri altında. Trump bile bunu söylemek ve Türkiye’yi uyarmak zorunda kaldı. ABD’nin Suriye’yi terk etmeyeceği, elini çekmeyeceği anlaşılıyor. Suriye’deki kazanımlarımızı koruyacağız, diyorlar. Doğal olarak güvenli bölgenin Kuzey Suriye’de yaşayan halklar için oluşturulması gerekir. Türklerin işgal tehditlerine karşı uçuşa yasak bölge ilan edilmesi zorunlu. Ama bunun yerine Türk faşizminin dayattığı gibi 30 Km güvenli bölge onların suistimaline açık hale getirilirse Kürtlerin Suriye’den temizlenmesi sağlanmış olur. Kürtlerin tüm yerleşim yerleri sınır boylarında. Öyle 30 Km’lik bir mesafeye gerek yok. Türk devleti çetelerle, gizli operasyonlarla, halkı birbirine kırdırarak kesinlikle Kürtlerin tüm kazanımlarını hedefler ve bölgeyi Kürtlerden temizler. Olacaksa bir güvenli bölge Türkleri uzak tutarak ancak olabilir. Türkleri sınırlandırmak veya saldırganlıklarını dengelemek için güvenli bölge olacaksa ancak uluslararası bir gücü yerleştirmekle bu sağlanabilir. BM bünyesinde veya koalisyonun kendi güçleriyle güvenli bölge yaratılabilir. Türkler sınırlarına duvar örmüşler. İstediği kadar güç yığıyorlar. Kendi sınırları içinde önlemlerini alabilirler. Buna karışan yok. Suriye’ye bu kadar karışması açık ki, Kürt düşmanlığı ve imha planlarıyla ilgilidir. Zaten Bahçeli açıkça söylüyor. Kuzey Irak gibi bir güvenli bölge asla olamaz, olacak olan Türk devletine teslim edilsin, diyor. Artık farklı bir söze ve yoruma gerek kalmıyor.

Kaynak: Yeni Özgür Politika