Son 10 yılda sansür ve otosansür arttı

Eylül 2016 ve Aralık 2017 tarihleri arasında Türkiye’deki sansür ve otosansür uygulamalarını inceleyen Susma 24 yaptığı araştırmayla son 10 yılda bu vakaların daha da arttığını kaydediyor.

Sansüre ve Otosansüre Karşı Platform SUSMA 24, Eylül 2016 ve Aralık 2017 arasında Türkiye yaşanan sansür ve otosansür raporunu bir kitapçık halinde yayımladı. Raporda vakalara, Amed ve bölgedeki sansür uygulamalarına ve ayrıca gazeteciler arasında gerçekleştirilen sansür- otosansür anketinin verilerine yer verildi.

SUSMA 24’ün de faaliyetlerinin anlatıldığı kitapçıktaki sansür vakaların çoğunluğu, medya kuruluşlarına ve ayrıca da sosyal medya kullanımı üzerinden yaratılan baskıyı kapsıyor.

Raporda yer alan ve çoğu medyaya da yansıyanlardan belki de daha az konuşulanları şöyle:

  • Ege Üniversitesi İletişim Çalışmaları Topluluğu’nun Adolf Hitler’i konu alan film gösterimi ve faaliyetleri dekanlık tarafından yasaklandı.
  • Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk romanının afişlerinin metrolarda yer almasına OHAL gerekçesiyle izin verilmedi.
  • Amed’deki Amed Sanat Galerisi kayyım tarafından kapatıldı.
  • Muzaffer İzgü’nün Üç Kuruşluk Diktatör oyununu sahneleyen Ankara Birlik Tiyatrosu’na soruşturma açıldı.
  • Van Devlet Tiyatrosu, Nupelda Tiyatro Topluluğu’nun sahneyi kullanmak için hazırladığı başvuru dilekçesini önce Mala Dinan oyunu hakkında soruşturma olduğu gerekçesiyle kabul etmedi, ardından dilekçenin geç verildiğini öne sürerek salon vermedi.
  • Bilgi Üniversitesi Kültür ve Düşünce Kulübü’nün düzenlediği Dünden Bugüne Kürtçe Tiyatro başlıklı konferansına Bilgi Üniversitesi izin vermedi. Etkinlik, Boğaziçi Üniversitesi tarafından sahiplenildi.
  • Twitter, 2016 yılının son altı ayını kapsayan Şeffaflık Raporu’nu yayınladı. Rapora göre Türkiye, en çok hesap kapatılması isteğinde bulunan ülkeler içinde liste başında.
  • Digitürk, NO filmini Dilediğin Zaman uygulamasından çıkardı.
  • Milli Eğitim Bakanlığı “güvenli internet” uygulaması kapsamında çok sayıda haber sitesine sansür uygulamaya başladı. MEB bünyesinde faaliyet yürüten kurumlarda kimi haber sitelerine giriş engellendi.
  • 16’ncı !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin programında yer alan Haluk Bilginer’in Büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin 47’nci başkanını canlandırdığı Son Şinitzel isimli film, eser işletme belgesi alamadığı gerekçesiyle gösterilemedi.
  • Özgür Gazeteciler Cemiyeti Eş Başkanı Nevin Erdemir için hazırlanan iddianamede Erdemir’in not defterinde bulunan Albert Camus ve Spinoza’nın isimleri ‘örgüt üyesi’ olarak değerlendirildi.
  • Türkçe-Kürtçe olarak iki dilde kitap yayımlayan Aram Yayınları’nın 75 kitabı yasaklandı.
  • 21. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında III. Richard’ı sahneleyecek Schaubühne Berlin, etkinlikten çekildi. Topluluk, Türkiye’deki keyfi ve tutarsız tutuklamaları gerekçe göstererek güvenliklerinden endişe duyduklarını dile getirdi.
  • Bilim-kurgu sinemasının klasiklerinden Blade Runner’ın devam filmi Blade Runner 2049’un çıplaklık içeren sahnelerinin Türkiye’de dijital müdahaleyle kesildiği ortaya çıktı.
  • ODTÜ’de 3. Yurt kantininde Pride (Onur) adlı film gösterimi yapıldığı sırada, okul yönetimi kantinin elektriğini kesti.

Susma 24’ün araştırmasına ek olarak sansür daha baskıcı bir halde devam etti. Efrîn’e yönelik başlayan savaş sonrasında 800’ü aşkın kişi sosyal medya paylaşımları, siyasetçiler de verdiği demeçler yüzünden ya gözaltına alındı ya da tutuklandı.

SANAT VE FİKRİ ÜRETİMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

Raporda vakalar içerisinde çeşitli sosyal medya paylaşımları ve gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklanan gazetecilerin ve siyasilerin adı da geçiyor. Ayrıca şu an tutuklu bulunan gazetecilerin ve kapatılan medya kurumlarının bir listesini de içeren “Türkiye'de Sansür ve Otosansür: Eylül 2016 Aralık 2017” çalışmada asıl dikkati çeken ise yapılan araştırmayla sansür ve otosansürün son 10 yılda kayda değer bir artış gösterdiği sonucu.

Susma Platformu’nun Türkiye’de gazeteci, yayıncı, yazar ve sanatçılar arasında sansür ile otosansürün ne denli yaygın olduğunu tespit etmek amacıyla düzenlediği araştırmanın ilk sonuçlarına göre; ifade özgürlüğüne ve sanat özgürlüğüne sekte vuran mevcut uygulamalar, yazar ve sanatçıların üretimlerini olumsuz yönde etkiliyor. 186 kişinin katıldığı araştırmada katılımcıların %91’i sansürün, %93’ü otosansürün son 10 yılda eskisine kıyasla kayda değer bir artış gösterdiğini ve yaygınlaştığını düşünüyor.

HABERLER TARAFSIZ DEĞİL

Araştırmaya katılanların %93’ü Türkiye’deki mevcut ifade özgürlüğü uygulamalarından, %88’i ise mevcut sanat özgürlüğünden memnun olmadıklarını belirtiyor. Katılımcıların %91’i medyanın, %77’si ise sanatçıların büyük oranda otosansür uyguladığını düşünüyor.

Katılımcıların %94’ü Türkiye’de medyanın genel hatlarıyla halkın haber alma hakkı çerçevesinde yayın yapmadığını düşünürken; %97’si haberlerin tarafsız ve dengeli olmadığını, %95’i medyanın toplumdaki farklı görüşleri ve görüş çeşitliliğini hakkaniyetle yansıtmadığını belirtiyor.