Efsane gerillalar

Efsanelerin yarattığı gelenekler vardır bu topraklarda. Efsaneler tanrısaldır, yaratanı insandır. Agit, Nuda, Erdal, Bedran, Reşit, Adil, Azime ve Zelal gibi…Çağımız zamansız gidenleri onlar…

Ramazan Kaplan, Mustafa Yöndem, Ahmet Güler, Şexmus Yiğit, Abdurrahman Motor, Abdullah Avcı, Binevş Egal, Zelal Botan, Adil Biliki, Büyük Azime, Hanım Yaverkaya, Sabri Gözübüyük, Xelil Derik, M. Emin Aslan, Mehmet Sevgat, Reşit Serdar ve diğer binlerce gerilla emekleriyle, bilinçleriyle, eylemleriyle PKK hareketinin harcı oldular.

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan’a Kürdistan’da efsaneleşen komutanları ve savaşçıları sorduk. Tek tek anlatmasını istedik.  Karayılan, ‘’O kadar çok yiğit, kahraman var ki kimi sembol olarak vermek, kimi vermemek insanı çok zorlayan bir şey. _Sadece yıllarını vermiş bazı komutaları değil, yeni savaşçıların da çok büyük yiğitliklerine, cesaretlerine tanık olmuş bir kişiyim. Onları anlatmak en zor iştir. Bu nedenle kolay kolay bu konulara girmiyorum; çünkü hakkını veremeyeceğimi düşünüyorum’’ diyor.

‘’Binlerce şehit, kahraman var hepsini bir nefeste anlatmak mümkün değil’’ diyen Karayılan yine de bazı komutanları, nasıl şehit düştüklerini ve onlarla anılarını anlattı.

Celal Hoca (Ramazan Kaplan): Mesleği öğretmenlikti. Tarihe çok ilgiliydi, özel olarak tarihsel araştırmalar yapmak için Kürdistan’ın birçok alanını dolaşan hatip bir arkadaştı. Amed-Bismilliydi. 1980 yılında Adıyaman’da faaliyet yürütürken; geri çekilmede Adıyaman grubu içindeydi, o zaman tanıdım. 1981 Mayısı’nda Lübnan’daki kampta bize tarih dersi verdi. Önderlikte gelip dersin bir kısmını dinlemişti. Ramazan arkadaş bir tarihçiydi, içimizde tarihi en iyi bilenlerden birisiydi. İlk gruplar içinde yer aladı; Şemzînan’da faaliyet yürüttü. Ardından Garzan’a düzenlemesi oldu; eyalet komutanlığı yaptı. Yaralı olarak düşmanın eline geçti. Ağızdan yaralanmıştı,  konuşamıyordu. Düşman, diğer grupların yerini vermesi için eline kağıt kalem veriyor ‘yaz’ diyor. Celal Hoca ise tek kelime yazıyor: ‘’Direneceğim…’’ Ağır işkencelere maruz kalıyor; bayılıyor. Ayıldığında düşman tekrar  ‘yazacaksın’ diyor. Celal Hoca bu kez ‘’Direnmeye devam edeceğim’’ diye yazıyor. Böyle bir kahramanlık sergileyen bir komutandı. Vakurdu, kararlıydı, cesaretliydi, mücadeleciydi. Düşman karşısında büyük bir irade ve kahramanlık göstererek şehadete ulaştı.

Erdal (Mustafa Yöndem): Birçok özelliği var, hangisini anlatmam gerektiği konusunda tereddütlüyüm. Gözüpek, atılgan, saldırı ruhuna sahip ve Agit arkadaşı tamamlayan bir komutandı. İlk tarihi Eruh eyleminde karakol saldırı komutanıdır ve 1,5 dakikanın içerisinde karakolun önündeki nizamiye nöbetçisini tasfiye edip, alt katı etkisiz kılarak, ikinci kata çıkan bir gerilladır. Yüksek saldırı kabiliyeti olan bir kişiydi. Bu hareketin özünü temsil eden fetih ruhunu, saldırı kararlılığına sahipti.

Hiç unutmam, 1979’da Antep’te bir görev için bulunuyordum, Düztepe’de beraber iken, yanımıza biri geldi, yanında bir çocukta vardı. İbrahim Parlak adında birisini soruyorlardı. (İbrahim sonradan firar etti. Şimdi yurtdışındaymış, dediler) Gelen kişi İbo’nun abisidir, avukattır, çocukta kardeşiydi. Onu arıyorlardı, eve götüreceklermiş. Mustafa arkadaşı tanıyorlardı, yanına geldiler, ‘’İbo nerededir, görüşmek istiyoruz’’ diye. Mustafa arkadaş ise, ‘’bilmiyorum çoktandır görmemişim’’ dedi. O küçük çocuk, ‘’ama o üzerindeki gömlek İbo’nun gömleğidir, biliyor olmalısın’’ dedi. Mustafa arkadaş, ‘’doğru birkaç gün önce gördüm, şimdi nerede olduğunu bilmiyorum’’ dedi. Askeri özelliklerinin yanısıra ikna kabiliyeti çok yüksekti.

Mahir (Ahmet Güler): Aslında çok yakından tanımıyorum. Fakat, 1989’un sonunda Önderlik yönetimi görevden aldı. Ülke içindeki gerilla komutanlığına, yani genel sorumlu olarak Önderlik Ahmet Güler arkadaşı belirledi. Burada dikkat çekici olan; Önderlik kendisini bizzat görmemişti. O geri çekilme sürecinde İdris arkadaşlarla beraber Doğu Kürdistan’a çekiliyorlar,  orada biraz eğitim gördükten sonra ülkeye geri dönüyorlar. Dolayısıyla Önderlik eğitimini almamıştı. Ona rağmen Önderlik onu belirledi. Çünkü çarpıcı bir pratiği vardı, cesur bir arkadaştı; bütün raporlarda bu Önderliğe yansıyordu. Önderlik diğer bütün komuta adaylarını tanıyor olmasına, bizzat eğitmiş olmasına rağmen, ‘’Mahir arkadaş sorumlu olsun’’ dedi. O dönem Mahir arkadaş, ülke içi sorumluluğu üstlendi. Serhat diyarının o yiğitliğini temsil eden bir arkadaştı.

Harun (Şexmus Yiğit): Gerek 1980 öncesi, gerek sonrasında sürekli zor, ağır işlerde yer alan bir arkadaştı. 1989 Mayıs’ında ülkede birinci düzeyde sorumlu olarak Şexmus arkadaş belirlendi. 1989 süreci o arkadaşın sorumluluğunda yürütüldü. Daha çok pratiğe önem veren, pratik sonuçlara bakarak ölçü koyan bir arkadaştı. Çizgiye uygun çalışmış mı buna fazla bakmazdı. Yaşadığı tek yetersizlik buydu. Fakat cesaretiyle, girişkenliğiyle, sevecenliğiyle gerçekten değerli bir komutandı. Ayrıca çizgideki kararlılığı da güçlüydü. Güvenilir, güven veren, herkesin güven duyacağı bir komutan olarak biliyorum.

Abdurrahman Motor: Cesareti, askerliği ve yüksek saldırı ruhuna sahip olmasıyla öne çıkan bir komutandı. 1986-87 yılında Önderliğin eğitimini almış ve o temelde ülkeye geri dönüş yapmıştı. Zamanla düşman onun adını çok gündemleştirdi. Atılımcılığıyla düşmanın gözüne batıyordu. Çok yüksek düzeyde bir cesaret ve kararlılığa sahipti. 18 Mayıs 1987’de Reyhanlı’ya bağlı sınırdaki bir karakolu, Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi adına THKP-C Hareketi’yle birlikte basmayı planladık. Gücün çoğunluğu bizimdi, Acilciler’den de 3 kişi katılmıştı. Bizi oraya götürme, yeri göstermede daha çok Acilcilerin rolü oldu; çünkü orayı tanıyorlardı, bir de ilişkileri vardı. Bizzat Miraç Ural arkadaşın kendisinin de katkıları oldu; bizimle birlikte keşfe geldi, oradaki bir köyde bizi bekledi. O zaman biz karakol baskınına giderken, Abdurrahman Motor arkadaşta vardı. Botan kadrosu olduğu için saldırıya koymamıştık; savunma grubunda yer aldı. Ama tecrübesi, metaneti, kararlılığı, kesin sonuç alma tutumu o eylemde çok net biçimde açığa çıkmıştı. Güven veren, iri yarı vücuda sahip heybetli bir duruşa sahip bir arkadaştı.

Salih (Abdullah Avcı): Daha baştan beri Mardin’den katılmış, Mardin zemininde pratikte bulunmuş; ağır yüklerin insanıydı. Bir süre görev yaptığı Balyas-Lübnan pratiğinden dolayı ciddi eleştiriler almış olsa da bu arkadaşın Önderliğe ve çizgisine bağlılığı gerçekten örnekti. Salih arkadaşın şahsında Önderliğin yoldaşa tutumunu da görmek mümkün. Mesela, Önderlik sözünü ettiğimiz pratikten dolayı çok eleştirdi, soruşturması yapıldı. Fakat sonra Mardin Eyalet Komutanı olarak görevlendirdi. Çünkü Önderlikte yoldaşa güven çok derindi. Mardin Eyalet Komutanlığı görevini yürüttüğü sırada 1989’un sonlarında Savur’da 9 yoldaşla birlikte şehit düştü. Kürdistan’da ilk serhildan hareketi Nusaybin’de bu arkadaşların cenaze töreninde oldu. O grubun içinde Nusaybinli Kamuran Zana arkadaşta vardı. Eski bir arkadaş olan Hapısbineli Zınar arkadaşta vardı. İlk kez bu arkadaşların cenaze törenleri görkemli bir biçimde yapıldı. Nusaybin halkının gerçekleştirdiği bu çıkış serhildanın başlangıcı oldu.

Berivan (Binevş Egal): En belirgin özelliği girişimciliğiydi, askeri duruşuydu. Yıllarca Önderlik Sahası’nda, Rojava’da halk içinde görev yürüttü. Propaganda ve ikna gücü vardı. Ama aynı zamanda askeri yeteneği de vardı. Zaten Cizre pratiğinde Adil Aslan (Baran) arkadaşla birlikte bu gücünü gösterdi. O zaman Baran arkadaşla birlikte Cizre’de görevliydiler. Hem propaganda, hem eylem, hem yönlendirmede belirgin bir role sahip oldular. Binevş arkadaş ilk kez bir kadın militan olarak kitlelerin nezdinde adeta efsaneleşti. Daha yaşarken Cizre’de efsaneydi. Şehit düştüğünde ise evliya sayıldı. Kararlılığı, cesareti, girişimciliği, eylemciliği yine hitap ve propaganda üslubu çok büyük etki yaratmıştı. Onun şehadetinden sonra; Botan ve Mardin başta olmak üzere tüm Kürdistan’da kadın yapısı üzerinde etki yarattı. Gruplar halinde katılımlar başladı. Öncesinde kadın katılımı çok azdı, daha çok üniversite veya lise okumuş aydın kadın arkadaşlar katılıyordu. Bilinçli, toplumsal bir takım baskıları göğüsleyebilen gelenekçiliği red eden kadın arkadaşlar katılıyordu. Fakat Berivan arkadaşın sergilediği o pratik, efsaneleşmesi ardından, şehit düşmesinin toplum ve kadın üzerinde çok büyük etkisi oldu. Ondan sonra grup grup katılımlar başladı. Aslında kadın ordulaşmasının temeli böyle başladı.

Leyla (Sultan Yavuz) ve Hava (Hanım Yaverkaya): Hilvan yurtseverliğinden gelen iki kadın arkadaştı. Zaten ikisi birlikte 1980’de yurtdışına çıkış yapan gruplara dahil oldular. Sultan Yavuz arkadaş genç, dinamik ve atılgandı. Hilvan yurtseverliğini, direnişçiliğini temsil ediyordu. Örgüte bağlılığı, sakinliği, sevecenliği ile bilinen bir militan duruşu vardı. Hanım Yaverkaya ise biraz daha farklı, askeri yönü ön planda olan bir arkadaştı. Zaten Botan’da ilk şehit düşen kadın arkadaşlardan biridir. Sonradan Sultan arkadaş ardından Çiçek Selcan (Rûken) arkadaşın Botan’da, Gabar’da şehadetleri yaşandı. Bu arkadaşlar başlangıçtaki kadın şehadetler olarak iz bıraktılar. Yine Saadet arkadaşta vardı; Bestlerde şehit düştü. Bu arkadaşların Botan kitlesi üzerinde çok önemli etkileri oldu. Toplumun köklü değişimi yaşamasında, kadın devriminin gerçekleşmesinde bu kahraman kadın militanların önemli bir yeri vardır.

Azime: Kadın ordulaşmasının temellerinin atılmasında en belirgin rolü olan arkadaşlardan biridir. Arkadaşlar ‘Büyük Azime’ diyordu. Azime arkadaş, daha Lübnan’dayken kadın grubu içerisinde atikliği, sportmenliğiyle öne çıkan bir arkadaştı. Öğretmen iken saflara katılmıştı. Erkeklerin yapabildiği bütün spor faaliyetlerini yapabiliyordu. Fiziki olarak, ruhsal olarak askerliğinde hiçbir kusur yoktu. 1980’lerdeki ağır Botan pratiğinden ötürü Parti Merkez Komitesi’ne seçilmişti. Bilinen Güney savaşı sürecinde ortaya koyduğu performans kadın askerileşmesi ve komutalaşması açısından ilk ve çarpıcı bir örnektir. Özellikle Haftanîn direnişinde bir cephe komutanı olarak en ön cephede yer alarak, savaşı yönetmede sergilediği yetenek her türlü takdire şayandır. Sonradan şehit düştüğü esnada ise Herekol’da Xelil Derik arkadaşla birlikte düşmanı yenilgiye uğratan, düşmanı Herekol’a bırakmayan bir direniş sürecinde şehit düştü. Alanın komutanıydı. Berivan arkadaşın Cizre şehir pratiğinde sergilediği efsanevi duruşun etkisi ve şahadeti, Azime arkadaşın da uzun bir süre boyunca dağda kalma ve kadın komutalaşmasında ortaya koyduğu iradeyle birlikte kadın ordulaşmasının temeli haline geldiler.

Zelal Botan: Önderlik Botan’ın kızı diyordu. Azimelerin takipçisiydi. Tıpkı Azime arkadaş gibi kadın-erkek fark etmeksizin herkesi yönetebilen pratiğiyle, duruşuyla kendisini kabul ettiren bir arkadaştı. Daha ordulaşma faaliyeti olmazken bu arkadaşlar emekleri, cesaretleri ve iradi güç olma düzeyiyle kadın ordulaşmasının harcı oldular. Bu açıdan Zelal Botan arkadaşı da bu vesileyle anmak uygun olacaktır.

Ozan Mizgîn: Mücadelemiz içerisinde açığa çıkan birçok olumlu özelliği vardı. Eleştirilen yanları vardı ama her koşul altında Önderlik çizgisine bağlıydı. Hareketin bir çocuğu olarak kendini görmesi önemli bir özelliğiydi. Otomatik Mervan, Xeyrî Riha ve Kendal Derik arkadaşlarla birlikte Garzan’a müdahale yapıldı. Mizgîn arkadaş daha çok şehirde, diğer üç arkadaşın Garzan’a müdahaleleri adeta bir fetih gibi gelişti. Çünkü Garzan’da kayıp veriyorduk, bölgeler tasfiye oluyordu. Mesela Mutki buna bir örnekti. En son Delil Xalfeti arkadaş ve Hasan arkadaş sadece Garzan’da sağ kalıp 3. Kongre’ye ulaşabilen arkadaşlardı. 3. Kongre’den sonra bir tek bu arkadaşlar alanı  tanıdığı için tekrar Garzan’a gittiler ve büyük bir fedakarlık gösterdiler. Hasan arkadaş orada, Delil xelfeti arkadaşta bir çalışma için geldiği Mardin’de 1988 Nisanı’nda Bagok’ta şahadete ulaştı. Delil arkadaş, 1983’te Garzan’a giden ilk öncü birimde yer alan bir arkadaştı. Bu arkadaşların şehadetinden sonra Garzan kapanmıştı. 4. Kongre süreciyle birlikte Mizgîn arkadaş, Otomatik Mervan, Xeyrî ve Kendal arkadaşlar oraya müdahale olarak gidip alanı açtılar. Böylece Garzan’da yeni bir dönem başladı. Fakat büyük bir talihsizlik sonucu tek tek bu arkadaşlar şehit düştü. Mizgîn arkadaş yalnız kaldı ama kendisi şehirdeydi. Önderlik Kemal Sıperti ve Mizgîn arkadaşı eyalet komutanı olarak görevlendirdi. Eyaleti toparlama, yürütme görevini üstlendiler. Zaten Mizgîn arkadaş bazen kırsalda bazen de şehirde faaliyet içerisindeydi. Tatvan’da bulunurken bulunduğu ev basılınca, üzerindeki tabancasıyla kendini şehit ederek fedaileşmenin ne demek olduğunu herkese gösteren bir arkadaştır. Mizgîn arkadaşın ozan olma özelliği, sesinin güzelliği yanında birçok yoldaşlık özellikleriyle de güzel bir arkadaştı.

Cuma Biliki: Botan’da Agit arkadaşı ister görmüş, ister görmemiş olup takipçiliğini yapan birçok komutan vardır. Bunlardan birisi kuşkusuz ki Cuma Biliki arkadaştır. Güçleri yönetmede, sevk idare etmede, hedefleri düşürüp fethetmede örnek bir komutandı. Geliştirdiği eylemsel pratik bunun açık örneğiydi. Düşman saldırıları karşısında bir dev gibi duruyordu. Cephe ne kadar zorlansa da, savaş ortamı içerisinde kendini ve gücünü nasıl koruyacağı konusunda güçlü çıkışlara, önsezilere, cesaretli duruşa sahip bir arkadaştı.

Adil Biliki: Cuma arkadaşla aynı köydendiler. Benzer özellikleri vardı. Cuma arkadaş gönüllü katılmıştı ama Adil arkadaş askeri kanunla alınmıştı. Daha küçüktü; uzun bir süre geri dönmek için ısrar etti. Sonra örgütü tanıdıkça bağlandı; o küçük yaşına rağmen önemli bir saldırı komutanı haline geliyor. 1988-89’da Botan’da özellikle Cudi’deki çarpıcı saldırı eylemlerinin komutanlığını yaptı. Gittikçe yönetim yetkisi ve yönetme yeteneği gelişti. 5. Kongre’de Merkez Komite Yedek Üyeliğine seçildi. O zaman yaşı tartışıldı; daha 21 yaşındaydı. Bir arkadaş dedi ki Fatih Sultan Mehmet’de 21 yaşında İstanbul’u almış, bu arkadaşta 21 yaşında Merkez Komite Yedek üyeliğine seçilmişse çok değil. Saldırı ruhu, cesaret ve hedefleri fethetmede öne çıkan, birçok büyük eyleme imza atan bir komutandı.

Onun bir takipçisi olarak Reşit Serdar arkadaştan da söz etmek gerekiyor. Çünkü son yılların en belirgin komutalaşma çıkışını geliştiren arkadaşlardan biridir. Büyük hamlesel çıkışları yapmakta, bunları koordine etmekte güçlü bir iradi duruşu vardı. 2012’de Şemzînan hamlesinin yaratıcısı, uygulayıcısı ve komutasıydı. Risk göze alan, hamleci bir komutandı. 18 Kasım 2012’de Xapûşke alanında bizzat silahıyla düşmanla yakın mesafeden çatışarak, o zaman çok eleştirdiği bazı komuta tiplerine örnek olabilmesi için sergilediği büyük kahramanlık ardından şehadete ulaşmıştı.

Bedran (Mehmet Sevgat): İlk eylemimiz olan Eruh baskınını Agit yoldaş, Mustafa Yöndem ve Mehmet Sevgat arkadaşlar  öncülük edip geliştirdiler. Zaten iki saldırı kolu vardı: Birine Erdal, birine de Bedran arkadaş komuta etti. Hilvan-Siverek direnişinden çıkmış, yörenin yiğitlik özelliklerini taşıyan, cesaretli bir arkadaştır. 1981 konferans sürecinde hepimiz gruplar halinde toplanıp tartışma halindeydik. Politik rapor okunup tartışmalar yapılıyordu. Bedran arkadaş çok katılmıyordu; çoğu zaman dışarıda dolaşıyordu. Bir gün Önderlik sessizce yanına yaklaşıp, ‘’Bedran sen neyine güveniyorsun’’ dedi. Bedran arkadaş ise ‘’Ben yüreğime güveniyorum’’ dedi. Önderliğin sevdiği bir arkadaştı. Yüreğine olan güveni, cesareti ön plandaydı. Bunu daha sonra Botan pratiğinde sergiledi. Gerilladaki dayanaklılığı, sürekli moral kaynağı olması, her şeye bir çözüm bulması, her yere bir isim koyması… Botan’daki birçok yerin ismini ilk koyan Bedran arkadaştır. Böyle özellikleriyle ilk öncü gerilla  komutasında belirgin yeri olan bir arkadaştır.

Xelil Derik: Azime arkadaşla birlikte Garısa alan komutanlığını yaparken büyük çatışmalar olmuş, kayıplar yaşanmıştı. Ona rağmen yıl sonu değerlendirme toplantılarında komutasındaki üç yüze yakın arkadaş Xelil Derik arkadaşın ödüllendirilmesini önerdiler. Normalde, büyük zorlukları yaşayan bir yerde güç komutasını bu kadar tasvip etmez, genel bazı yetersizliklerini de görür. Ama Xelil arkadaş için bu durum yaşandı.

Sabri (Emin Aslan): İlk öncü birimlerde yer aldı. Mardin Eyalet Komutanı iken şehit düştü. Daha ilk gruplaşma sürecinden sonraki dönemler boyunca katılım göstermiş,  fedakarlık yapmıştı. 1980 sürecinde Mardin’deki çalışmalara damgasını vuran, büyük bir özveriyle katılım gösteren arkadaşlardan birisidir. En zor koşullarda gücünü korumada, yerleştirmede, harekete geçirmede yetkinleşen bir öncü komuta düzeyiydi.

Erdal (Engin Sincer): Mücadelemiz içerisinde savaşçı ruhu yüksek, Önderlik çizgisinde komutalaşmayı yaşayan çarpıcı örneklerden biridir. Hem siyasette, diplomaside yetenekliydi. Esas olarak askeri alanda ciddi biçimde kafa yoran, yeni taktik çıkışlar bulan, bu konuda ısrarlı ve kararlı davranan, zeka gücü ile askeri alanda kimsenin daha önce hiç denemediği taktik denemeleri yapan bir arakadaştı. Özellikle Gabar alanında bunun pratiklerini gerçekleştirip, onlarca silahı hiç kayıp vermeden, taktik gücüyle düşman üzerinden kaldıran bir arkadaştır. Onun da Agitlerin bir takipçisi olduğu bu pratiğiyle net bir biçimde açığa çıkmıştır.

Xebat Derik, Azad Siser, Baran Dersim, Mehmet Goyî, Nuda Karker, Çiçek Kıçi, Rojîn Gevda, Bêrîtan ve Zîlanlar gibi pratiği belirgin olarak  tarihe mal olmuş çok sayıda arkadaş vardır. Xebat Derik, Botan’da en zor koşullarda, gerillanın geliştirilmesinde rol oynayan, düşmanla yüzlerce çarpışmaya katılan bir komutandı. Yine cesarette, fedakarlıkta örnek bir tutum sergileyen Çekdar Amed arkadaş, yine Gelhat arkadaş Kobanê direnişinin sembolü, yüksek saldırı ruhu olmayı başaran fedai bir komutan olan Gelhat arkadaş, şehir direnişlerinde cesaret ve taktik yetenekleriyle öne çıkan Çiyagerlerden, Zeryan ve Xebatkarlara kadar uzanan yine büyük fedakarlık örneği olan yurtseverliğin ve direnişin sembolü olan Mehmet Tunç ve Aysa Yüksellere kadar sayabileceğimiz binlerce devrimci öncü vardır. Bunların hepsini anıyor kendilerine verdiğimiz bağlılık sözünü bir kez daha yineliyoruz. 

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA