Antik Hasankeyf için küresel eylem çağrısı

Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi, yok olma tehdidi altındaki antik Hasankeyf için 7-8 Haziran’da küresel eyleme çağırdı.

Her iki hareket, daha önce birinci ve ikincisi yapılan Hasankeyf Küresel Eylem Günü’nün 3’üncü için eyleme çağırdı.

7-8 Haziran’da dünyanın farklı yerlerinde eylem ve etkinlikler yapılacak.

Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi adına yapılan ortak açıklamada, “Hasan10 Haziran’da suyun tutulmasına karşı, Hasankeyf’in yaşaması ve Dicle nehrinin özgür akması için bütün kurumları, STK’ları, örgütleri 7-8 Haziran’da sözünü söylemeye ve bu yıkıma karşı ses olmaya davet ediyoruz” denildi.

Bu çağrı, Hasankeyf’i sular altında bırakacak projenin son aşama geldiği bir dönemde yapıldı.

BÜYÜK YIKIMA YOL AÇACAK

12 bin yıllık antik kent Hasankeyf’i, 199 köyü ve üstün biyoçeşitliliğe sahip Dicle Vadisi’ni sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı Projesinde 9 yıl inşaat sonucu sona yaklaşıldı.

Açıklamaya göre, sınırları aşan sulardan Dicle Nehri üzerinde yapılan Ilısu Barajı sadece bölge halkı ve Türkiye halklarına yıkım getirmeyecek, Irak ve Suriye haklarına da büyük bir yıkıma neden olacak.

Türk hükümet yetkilileri 10 Haziran’da tarihinde Ilısu Barajı’nda suyun tutulacağını açıklamıştı.

Yerel halk ve dünyanın farklı yerlerinde çok sayıda grup, 20 yıldır bu projeye karşı eylem yapıyor ve kampanyalar yürütüyor.

Açıklamada, “Bu kampanyalarla kazanımlar elde edilse bile devlet yetkilileri kör, sağır ve dilsiz rolünü oynayarak yasaları değiştirerek ve yeni kaynaklar bularak projeye devam etmiştir” diye belirtildi.

Yapılan tahribatlara dikkat çeken her iki hareket, “2017 yılından beri kültürel varlıklar doğal ortamlarından yapay alanlara taşınmış, vadi ve mağaralar milyonlarca metreküp dolgu ile doldurulmuş, kayalar patlayıcılarla düşürülmüş ve restorasyon adı altında tahribatlar yapılmıştır” ifadelerini kullandı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Binlerce yıllık kültürle şekillenen ve bugüne kendisini taşıyan tarihi Hasankeyf’in karşı tarafında yeni yerleşke yapılmıştır. Yeni yerleşkede başta altyapı, içme suyu ve konut problemleri devam etmektedir. Halkın bütün itirazları göz ardı edilmiş ve hak sahipliğinde mağduriyetler yaşanmıştır. Su tutulmasıyla beraber Dicle Nehri’nin doğal ekosistemi yüzlerce kilometrelerce boyunca bozulacaktır. Hasankeyf’in dışında Yukarı Mezopotamya’da araştırmalara konu bile ol(a)mayan yüzlerce höyük ve antik yerler de kültürel kırımın hedefindedir. Bölgede yapılan diğer baraj projelerinde deneyimlendiği ve görüldüğü üzere; Ilısu Barajı Projesi de sosyal, ekonomik, kültürel ve ekolojik kırımlara neden olacaktır. Dicle Nehri ile bütünleşen kültürel ve doğal miras alanı olan Hasankeyf’in jeostratejik, ekonomik ve siyasi çıkarlar uğruna geri dönülemez çok boyutlu yıkımlara maruz bırakıldı.

Ilısu projesinde sona yaklaşılsa da şunu vurgulamak isteriz: Zararın neresinden dönersek dönelim, projenin durdurulup iptal edilmesi etkilenen insanlara ve tüm bölgeye kârdır. Sadece dar bir ekonomik bakış açısıyla bile bu böyledir.

AİHM’in Hasankeyf için kararı da göz önünde bulundurulursa; Hasankeyf ve Dicle Vadisi’ni sular altında kalması engelleyecek katılımcı toplumsal bir mücadeleye gereksinim vardır.”