50 yaşında gerilla doktoru

Xakurkê’de en çok ismini duyduklarımdan biri. Herkes O’ndan duyduğu bir sözü söylüyor. Bizler de kendisi ile tanışmak ve sohbet etmek istiyoruz.

Kürdistan dağlarında yolculuğu devam ediyorum. Özlediğim dağları, patika yolları, gerilla gülüşlerini takip ediyorum. Dağlarının zirvelerine çıkıyorum onlarla ve onlarsız, kaçak hayatları gibi olan kaçak çaylarından yudumluyorum. Ve anılarını topluyorum. Onların gözlerinden, sözlerinden, gülüşlerinden, hüzünlerinden topluyorum tüm dağlıların efsuni sözlerini, gülüşlerini, yaşamlarını ve kahramanlıklarını.

Xakurkê’de en çok ismini duyduklarımdan biri. Herkes O’ndan duyduğu bir sözü söylüyor. Bizler de kendisi ile tanışmak ve sohbet etmek istiyoruz. Ve gerilla çayından yudumlanan sohbetini dinlemek üzere yola koyuluyoruz. Yolumuz Eylül sıcaklığında Lolan nehri boyunca devam ediyor. Gerillanın en kutsal yollarında yüzümüze yorgunluğumuzun teri dökülüyor.

Uzun bir yolun ardından sonra gitmek istediğimiz gerilla kampına ulaşıyoruz. Bizi yolumuzun başında Kürtçe dilinin Soranca ve Kurmanci lehçeleri ile 50 yaşını doldurmuş bir gerilla karşılıyor. Ve gerillanın doğal kamelyasına davet ediyor. Ardından gerillanın vazgeçilmezi olan kara çaydanlıklar ateşin üzerine konuluyor. Ve yaşamları gibi kaçak olan çayların gelmesi bekleyerek kısa bir tanışma gerçekleştiriyoruz. Tanışmanın tamamlanması ve çayların gelmesi ile birlikte sohbetimiz yudumladığımız çaylar gibi koyulaşıyor.

BU DAĞLARDA BİR LOKMA BİR EKMEK

Gerilla patikası üzerinde karşılaştığımız 50 yaşını doldurmuş olan gerillanın tanımak istediğimiz Doktor Rojvan Öcalan olduğunu öğreniyoruz. Ve ardından uzun yolun sonunda amacımıza ulaşmanın verdiği haz ile gerilla doktoruyla sohbet etmeye başlıyoruz.

“Her gerillanın bir hikâyesi var” diyerek başlıyoruz Rojhılat Kürdistan’ından gerilla saflarına katılan Doktor Rojvan Öcalan’ın hikâyesini dinlemeye:

“PKK saflarına geç yaşta katıldım. Her ne kadar yaşım ilerlemiş olsa da ruhum gördüğüm, tanıdığım genç gerilla arkadaşlarım gibi. PKK yaşamı gerçekten anlatılması zor, yaşanması güzel bir yer. Dağları, ırmakları, tepeleri, havası, coşkusu ve yoldaşlığı farklı. Bir dağın zirvesinde güneşin doğuşunu izlemek, bu dağlarda bir lokma ekmek yemek, bir yudum su içmek ve bu dağların havasını solumak bile yeter. İnsan bunlara ulaşmak ve bunlara sarılmak istiyor. Çünkü sistem özgürlüğümüz gibi dağlarımızı, havamızı, suyumuzu ve ekmeğimizi de elimizden almak istiyor. Bende böylesi bir sistem içerisinde uzun yıllar yaşadım. Ancak hiçbir zaman bu sistemi kabul etmedim. Ve sistemin bize unutturduklarını, toplum olarak çaldıklarını, kaybettiklerimizi yıllarca arayıp durdum. Özellikle İran gibi kapitalist İslam’ın yaşandığı bir ülkede. Ama hiçbir zaman bu sistemi kabul etmedim. Ve çelişkilerim hep arttı. Bu çelişkiler ile kapitalizmin yurduna göç etmek zorunda kaldım. Ancak kapitalizmin yurdu olan Avrupa’da liberalizmi gördükten sonra kendi değerlerimden uzak olan ve insanı eriten bu sistemi de kabul etmedim. Ve çelişkilerim artmaya başladı. Bu çelişkiler yumağında iken Marksist-Leninist düşünceler ile tanıştım. Ancak bu düşüncelerde benim aradığım yaşama cevap olmadı. Ve bana farklı düşünceler lazım diyerek arayışımı sürdürdüm.”

ULUSLARARASI KOMPLO BENİ ÖNDERLİĞİN İDEOLOJİSİ İLE TANIŞTIRDI

İran devletinin baskı uygulamalarından kaçıp Avrupa’nın liberalizmine takılan Doktor Rojvan Öcalan tam sistem içinde boğulduğu 1999-2000’li yıllarda Kürdistan Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın “Devletlerarası Komplo” ile tutuklanıp Türkiye’ye teslim edilmesi ile birlikte gelişen halk serhıldanları ile tanışır. Ve bu eylemler içerisinde Öcalan’ın düşünceleri ile tanışarak, Öcalan’a büyük hayranlık duyar. Halen Öcalan’ın ismini söylediği zaman ilk günün heyecanını yaşayan Doktor Öcalan, o anları yarı Sorani ve yarı Kurmanci lehçeleri ile şöyle ifade ediyor: “Bu arayış beni 1999-2000 yıllarında Önder Apo ile tanıştırdı. 15 Şubat 1999 yılında Kürdistan Halklar Önderi Abdullah Öcalan şahsında gelişen devletlerarası komplo ardından Rojhılat Kürdistanı’nda ve Avrupa’da gelişen halk serhıldanları ile Önderliği tanımaya ve araştırmaya başladım. Ve ardından Önderliğin o anlam dolu, insanlığı kurtaracak olan savunmalarını okumaya başladım. Beni ve içinde bulunduğum toplumu ancak Önderlik ideolojisinin özgürleştireceğine inandım. Ve bu yolda, bu ideoloji etrafında bir şeyler yapmak istedim. 2009-2010 yıllarında bu düşüncenin bir savaşçısı, emekçisi olmak istedim. Ancak içinde bulunduğum sistemden kopmak bana zor geldi. O süreçte kendi yaşamımı, ailemi, Kürt halkının üzerindeki baskıyı ve içinde bulunduğum toplumun gerçekliğini fark ettim. Bunun için daha da yoğunlaşmaya başladım. Evet, bu yoğunlaşmam, ulaşmak istediğim hedefi bana her geçen gün daha da yakınlaştırmaya başladı.”

YÜZYILIN DİRENİŞİ KOBANÊ!

Sohbetimiz Doktor Rojvan Öcalan’ın sözlerinin arasında söylediği espriler arasında kesildiği anda çaylarımızın tazelenmesi Öcalan’ın yüzünde yaşının getirdiği tatlı bir gülümsemeye bırakıyor. Çaylarımızı yudumlamaya devam ederken Kürdistan dağlarıyla nasıl buluştuğunu soruyoruz. Gerilla Doktoru bardağından bir çay yudumlayıp başlıyor hikâyesinin en heyecanlı, en güzel ve en heyecanlı yıllarına; “Kürt halkına yönelik Kürdistan’ın dört parçasında uygulanan faşist saldırıların arttığı bir dönemde gelişen Kobanê direnişi ile birlikte Kobanê’ye gittim. Büyük bir direnişin yaşandığı Kobanê direnişinde sistemden öğrendiğim tek şeye sevindiğim doktorluk mesleğimi sürdürdüm. Birçok yaralı arkadaşı tedavi ettim. Kobanê’de kaldığım 5 aylık zaman diliminde gördüğüm savaş, savaşçıların özgürlük aşkı ve direnişi beni çok etkiledi. Bu direnişin büyük bir ideolojinin, yaşamın ürünü olduğunu fark ettim. Ve Önderlik ideolojisinin büyüklüğünün Kobanê’de ve Rojava’da yaşam bulduğunu gördüm. Ve özgür yaşama katılmak ve bu yaşamın içerisinde olmak istedim. Ve bu çerçevede özgürlük dağlarına geldim. Ve Kandil’de yeni savaşçı eğitimi gördüm. Bu eğitim içerisinde Önderliğin felsefesini, ideolojisini, yaşam arzusunu yakından takip ettim. Ve Önderlikle olan aramdaki karaçalıları ve duvarları kaldırmaya ve bu ideolojinin savaşçısı olmaya karar verdim. Her ne kadar yaşım ilerlese de Önderlik ideolojisi yaş veya herhangi bir şey tanımıyor ve insanı bu özgür dağlarda genç ve heyecanlı tutuyor.”

İŞTE YAŞAM BUDUR

Bu sohbetimiz ardından mesleği üzerine sohbetimizi sürdürüyoruz. “Sistem doktorluğu ile gerillada doktor olmak nasıl bir duygu” diyerek yine sözü Doktor Rojvan Öcalan’a bırakıyoruz: “Sistemde doktorluğu sadece ekonomik nedenlerden dolayı yapıyorsun. Hiçbir hastanın sorunları senin umurunda olmuyor. Onların sağlık sorunlarına çözüm üretmek, onlarla ilgilenmek senin için önemli olmuyor. Ancak dağlarda gerilla ve bir de gerilla doktoru olmak çok farklı. Çünkü dağlarda yaşam, amaç, yoldaşlık bağları öyle güçlüdür ki arkadaşını, canından sevdiğin yoldaşını kaybetmek istemiyorsun. Bunun için tüm yoğunlaşmaların arkadaşlarımı nasıl tedavi ederim, onların sağlık sorunlarını nasıl çözerim üzerine oluyor. Ve onlarla moral alıyorsun. Bazen onların gülümsemeleri, moralleri, coşkuları yaşamın kendisi oluyor. İşte yaşamın gizemi budur diyorsun. Ve başlıyorsun tüm dağları dolaşmaya. Bu coşku ve heyecan ile güç alıyorsun. Bu heyecan ile o gerillanın vazgeçilmez patika yollarını arşınlıyor ve yüksek dağlarının doruklarına çıkıyorsun. Her yürüdüğün adımda, her tırmandığın tepede daha da heyecanlanıyorsun ve işte yaşam budur diyorsun.”

Biz de gerilla doktoru Rojvan Öcalan’ın heyecanını yüreğimizde ve beynimizde hissederek, yaşayarak gerillaların patika yollarından gerilla anılarını dinlemeye ve toplamaya yol alıyoruz.