‘Erdoğan’ın çabası Rusya’nın da desteğiyle saldırmak’

Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi Eşbaşkan Yardımcısı Emine Osê, “Erdoğan’ın tüm çabaları, Rusya’nın da desteğiyle Özerk Yönetim’i tasfiye etmek ve QSD’yi yenmektir”dedi.

Rusya’nın Suriye’ye dayatmasıyla Türkiye ile yapılan görüşmelerin, nasıl birlikte Kuzey-Doğu Suriye’ye karşı savaşacakları üzerine olduğunu belirten Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi Eşbaşkan Yardımcısı Emine Osê, “Özerk Yönetim olarak biz de hem siyasi hem de diplomatik olarak tüm gücümüzle seferberiz”diye konuştu. 


Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi Eşbaşkan Yardımcısı Emine Osê, Türk devletinin saldırı tehditleri; Rusya, Türk devleti ve Şam hükümeti arasındaki görüşmelere ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

Türk devletinin yeni bir işgal saldırısı mümkün mü?

20 Kasım saldırıları, Türk devletinin bir çok defa yaptığı tehditlerden sonra başladı. Zaten öncesinde Türk devleti bu tehditleriyle birlikte, her fırsat bulduğunda SİHA’larla saldırıyordu. 20 Kasım’da özellikle İstanbul’daki patlamayı bahane etti. Bu saldırılarda Kuzey-Doğu Suriye’nin tüm altyapısı hedef alındı. Bunun sonucunda çok sayıda maddi zarar oldu. Yine Teqil Beqil köyüne saldırı oldu ve bu saldırıda 11 sivil insanımız katledildi. Esasta işgal amaçlı detaylı bir planı koymuştu önüne, ancak karadan saldırıya ne kadar hazır olduğu sorunu vardı ve içeriden hazırlıklı değildi. 

Son dönemde Türk devleti, Şam hükümeti ve Rusya arasında bazı görüşmeler oldu. Bu görüşmelerin asıl amacı, bunları bir araya getiren ortak çıkar nedir?

Erdoğan bir süreydi zaten açıklamalarında, onlarla oturma konusunda sorun olmadığını söylüyordu. Görüşmenin alt yapısını oluşturuyordu. Erdoğan’ın görüşme isteğinin Suriye krizini çözme amaçlı olmadığı görüldü. Bir taraftan işgal çabaları var, diğer taraftan da etrafındaki güçleri ikna ettirmeye çalışıyor. Şimdi aynı şeyi Şam hükümeti ile de yaşıyor. Bunun için baskı oluşturan Rusya’dır. Rusya, her zamankinden daha fazla Erdoğan’ın seçimlerde kazanması için destek veriyor. Tüm çabası bunun içindir. Hatta Erdoğan’ın kazanması için Suriye üzerinde baskı oluşturuyor. Ciddi bir çalışma yürütüyor. Şimdiye kadar yapılan tüm görüşmelerde Erdoğan, QSD ve Özerk Yönetim’in tasfiyesini öngörüyor. Şam hükümeti, Türk devletinin ne zaman Suriye topraklarından çıkacağı ve etrafındaki çete gruplarının durumunu sorguluyor. Bu Türk devletinin çabuk çabuk geri adım atamayacağı bir konudur. Buraları kendi haritasına eklemeyi ve Türk halkına bunu seçimlerde sunmayı hedefliyordu. Çeteler üzerine pazarlık yaparsa içeride durumu çok kötü olacaktır. Şüphesiz Erdoğan’ın tüm çabaları, Rusya’nın da desteğiyle Özerk Yönetim’i tasfiye etmek ve QSD’yi yenmektir. Şimdiye kadar yapılan görüşmelerde tek konu, nasıl birlikte bize karşı savaşacakları üzerinedir.

Böyle bir planın başarıya ulaşma şansı var mı?

Türk tarafının seçtiği yöntem, çözüme ulaşılacak bir yöntem değil ve kolay da değil. Türk devleti işgal amacından vazgeçmeyecektir. Eğer Suriye kendi isteklerinde, Türk devletinin işgal ettiği bölgelerden çekilmesinde ısrar ederse bu ittifakın sonuca gitmesi mümkün değil. Ancak Suriye, Rusya’nın baskılarından dolayı isteklerinden vazgeçerse ve Türk devletinin işgalini meşrulaştırırsa o zaman da Suriye diye bir şey kalmaz.

Özerk Yönetim olarak bunlara karşı nasıl bir tavır sahibi olacaksınız?

Saldırılara karşı Kuzey-Doğu Suriye’de yaşayan herkes, onurlu bir şekilde ülkesini savunacaktır. Kazanımlarını korumak için herkes kendi bölgelerinde kalacak ve direnecektir. Aynı zamanda QSD, geçen yıllardan daha güçlü bir şekilde bu saldırılara karşı duracaktır ve bu saldırıları durdurmaya gücü var. Özerk Yönetim olarak biz de hem siyasi hem de diplomatik olarak tüm gücümüzle seferberiz. Tüm çabamız bir savaşın olmamasıdır. İkinci bir adım için de hazırız.

Uluslararası Koalisyon’un burada bir misyonu yok mu?

Uluslararası Koalisyon’un mevcut tavrı yetmiyor. Bu alanlar DAİŞ’ten kurtarıldı ve bu alanlarda siyasi bir çözüm oluşmadığı sürece bizim bu alanları korumamız gerekir, demeleri ve bu tavrı göstermeleri gerekir. Bu şekilde Türk devleti de Şam hükümeti de her fırsat bulduğunda saldırmamalıdır.