Efrînli göçmenler saldırılara karşı direnişte ısrarlı
Efrînli Leyla Mihemed ve Zeynel Nazmî, Türk devleti ve çetelerinin saldırıları nedeniyle zorunlu göç ettiklerini anlatarak, direnişte ısrarlı olduklarını vurguladı.
Efrînli Leyla Mihemed ve Zeynel Nazmî, Türk devleti ve çetelerinin saldırıları nedeniyle zorunlu göç ettiklerini anlatarak, direnişte ısrarlı olduklarını vurguladı.
Türk devleti ve çetelerinin 29 Kasım'da Şehba ve Til Rifat’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle, 2 Aralık’ta bölgeden göç etmek zorunda kalan halk, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin güvenli alanlarına yerleştirildi. Efrînli Leyla Mihemed ve Zeynel Nazmî, yaşadıklarını Türk devleti ve çetelerinin saldırılarına dikkat çekerek hem acılarını dile getirdi hem de direnişte ısrarlı olduklarını kaydetti.
Zeynel Nazmî, şunları anlattı:
"Efrîn'de işlerimiz yolundaydı. Rutin bir hayat sürüyorduk, yaşam koşullarımız oldukça iyiydi. Kimse kimseye zarar vermiyor, işlerine karışmıyordu. Evden işe, işten eve gidip geliyorduk. Ama bir gün bir kâbus gibi Türk devleti uçakları üzerimize gelerek bizi talan etti, yok etti ve Efrîn’imizi işgal etti. Tanklar, toplar ve uçaklarla saldırdılar. Buna rağmen 58 gün direndik. Sonunda orayı terk etmek zorunda kaldık ve Şehba’ya göç ettik. Şehba'ya geçtikten sonra Ehdas’taki kampına yerleştik. Bu kampta altı yıl boyunca yaşadık. Altı yılın sonunda çeteler yine saldırmaya başladı. Til Rifat ve Halep’ten gelen saldırılar nedeniyle yerimizi değiştirmek zorunda kaldık. Karşılaştığımız zorluklarla birlikte Serdem kampına gittik ve burada iki gün kaldık. Ben ve çocuklarım, yürüyerek güvenli konumlara ulaşmayı başardık. Daha sonra bir araçla buraya geldik. Ben, eşim ve çocuklarım, toplamda 10 kişiydik. Buraya geldiğimizde, bizi arkadaşlarımız karşıladı. Hiçbir kusurda bulunmadılar, bize yardımcı oldular.
‘YAŞLILAR VE ÇOCUKLAR SOĞUKTAN YAŞAMINI YİTİRDİ’
Şehba'da geçirdiğimiz süre boyunca zor günler yaşadık. Yerde yatmak zorunda kaldık. Üç çocuk soğuktan hayatını kaybetti. Yaşlıların çoğu hastaydı ve hastalar arasında kayıplar verdik. Havalar çok soğuk olduğundan, çok zor günler geçirdik ve birçok acı yaşadık. Sadece Şehba'dayken üç çocuğumuz gözlerimizin önünde, yine yaşlı ve hasta insanlar soğuktan yaşamını yitirdi. Ne kadar büyük zahmetler ve acılarla karşılaştığımızı kelimelerle anlatmak imkânsızdır."
‘HALKLAR DİRENEREK ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAKTIR’
Leyla Mihemed de şunları söyledi:
“Efrîn'de yaşam koşullarımız çok iyiydi; huzur içinde, günlük işlerimizle meşguldük. Ancak bir gün beklenmedik bir şekilde Türk devleti uçaklarının saldırıları başladı ve bu durum, bizim Efrîn'den ayrılmak zorunda kalmamıza yol açtı. 58 gün boyunca savaş uçakları üstümüzde uçuyordu ve bombaların patlaması altında yaşamaya çalıştık. Ardından Şehba’ya göç ettik. Şehba’da geçirdiğimiz altı yıl boyunca da rahat bir yaşam süremedik. Keşif uçakları ve bombalar, her an hayatımızın bir parçası oldu. Orada da çetelerin saldırılarına maruz kaldık. Son olarak 2 Aralık’ta Şehba’nın işgal edilmesiyle güvenli alanlara doğru yola koyulduk. Bizi ve çocuklarımızı tekrardan hedef alındık. İlk önce kamplara sığındık; ama kamplar da saldırılara uğradığında yeni harekete geçtik. Etrafımızda hiç araç yoktu, yalın ayaklarla uzun bir süre yürüdük.
Az çok bir düzenimiz oluşmuştu; ihtiyaçlarımızı karşılamada yardımcı oluyorlardı; erzak ve yakıt yardımı geliyordu. Ancak çeteler bu dayanışmayı da bozmak için her yeri sardılar. Zar zor kendimizi kurtardık; çocuklarımızı koruduk, ama bazı çocuklar kaldı, bazıları kayboldu ve birçoğu nereye gittiğini dahi bilmedi. Herkes dağa taşa dağılmıştı. Yaklaşık 15-20 aile buraya geldik. Üç gün boyunca yollarda kaldık, Tebqa’da da durduk. Sonra Qamişlo’ya geldik. Halkımız derin acılarımızı bizimle yaşıyor, evlerini bizlere açtılar. Halklar direnerek özgürlüğüne kavuşacaktır. Efrîn’e dönüşümüz elbet bir gün gerçekleşecektir."