Efrîn’de işgal öncesi eğitim-öğretim - II

Efrîn işgalinden önce 50 bin öğrenci vardı. İşgalden sonra bir bölümü şimdi Şehba’da. Burada kıt imkanlara rağmen Kürtçe eğitime devam ediyor. Öğrenciler, rejim dönemi, işgal önce ve sonrasını anlattı.

Efrîn bölgesinde devrimin ilk süreçleriyle birlikte 2011’den itibaren Kürtçe eğitim verilmeye başlandı. Birkaç genç tarafından evlerde ve köylerde verilmeye başlanan Kürtçe eğitimi, 7 yıllık gelişimiyle sistemleşen; ilkokuldan Rojava’nın ilk üniversitesine kadar ilerlemeyi başardı. Efrîn işgalinden önce 50 bin öğrenci vardı. Devrim öncesi Suriye rejiminin eğitim sisteminde okuyan ve devrimin başlamasıyla birlikte Kürtçe eğitim sistemine geçiş yapan Efrînli öğrenciler, ANF’ye konuştu.

KENDİ KÜRTLÜĞÜMDEN UTANIYORDUM

6. sınıfa kadar BAAS okullarında okuyan ve daha sonra Kürtçe eğitim sisteminde devam eden lise öğrencisi Rêgaz Hemo, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Rejim döneminde okullar çok katı bir sistemle yürütülüyordu. Özellikle öğretmenlerin dayak ve küfürleri çoçuklardaki iradeyi kırıyordu. Okulda Kürtçe konuşmak yasaktı ama biz çocuktuk ve zaten evlerimizde de Kürtçe konuşuyorduk. Bu yasağın ne anlama geldiğini bilmiyordum. Bu yüzden teneffüs aralarında arkadaşlarımla Kürtçe konuşuyordum. Beni öğretmene şikayet etmişlerdi. Bu yüzden öğretmenin beni dövmesi ve bana küfür etmesi o kadar aşağılayıcıydı ki kendi Kürtlüğümden utanmıştım.

BÜYÜK BİR COŞKU YARATTI

Devrimle birlikte artık Kürtçe okullara girmeye başladı. Biz Kürt öğrencilerin hayatında da yeni bir süreç başlamıştı. İlk başlarda biraz zorlandım. Çünkü bir dilden başka bir dile geçmek zorlayıcı oluyor. Fakat bu zorlanmayı aşmamızı sağlayan, Kürtçe eğitim görüyor olmamızdı. Kürt çocukları olarak bu süreç bizde çok büyük bir coşku yarattı. Ben okuldan gelmek istemiyordum. Sürekli daha fazla öğrenme isteği oluşuyordu.

DEĞİŞEN SADECE KÜRTÇE DEĞİLDİ

Öğretmenlerin bize karşı yaklaşımı çok farklıydı. Bizimle tıpkı bir arkadaş, bir anne gibi davranıyorlardı. Bir sorun yaşadığımız zaman rahatça bunu öğretmenimizle paylaşabiliyorduk. Kendi fikrimizi çok özgür bir şekilde söyleyebiliyorduk. Burada sadece değişen Kürtçe dilini öğrenmek değildi. Yöntem, düşünme tarzı, yaklaşım; her şey değişmişti. Öğrenme tarzı değiştirildi. Dogmatik tarz terk edildi. Orta öğretime geçiş yaptığımızda daha yeni ve farklı dersler görmeye başladık. Gördüğümüz bu derslerin hiçbiri rejim sisteminde yoktu. Genç kadınlar olarak Jineoloji dersiyle tanıştık. Çok belirgin etkileri oldu. Sorumluluklarımızı daha iyi anlamamızı sağladı. Kürdistan tarihini, coğrafyasını öğrenmeye başladık. Kendimize ait bir sistemde, tarihini ve kendini tanımak bizde çok büyük bir coşku yaratıyordu. Bu sistemle kendi dilimize sevgimiz artıyordu. Okullarda eşitlik sağlanmaştı.

TÜRK DEVLETİ MODELİMİZE DE SALDIRDI

Türk devleti işgal saldırılarıyla aslında oluşturulan bu irade ve gücü kırmak istedi. Efrîn’de yaratılan insanlığa örnek olan modeli ortadan kaldırmak istedi. Bu nedenle çok barbarca Efrîne saldırdı. Okullarımıza saldırdı, talan etti.

DİRENİŞLE OKULA DEVAM EDİYORUZ

Efrîn’den çıktığımız ilk ay bizim için çok zordu. Bir daha kendi okulumuza ve kitaplarımıza kavuşup kavuşmama belirsizliği vardı. Ben her kitap gördüğümde içimde bir şeyler kopuyordu. Bir ay sonra tekrardan toparlandık, okullarımız açıldı. Her ne kadar çadırlarda, yıkılan evlerde olsa da, hatta bizim şimdi okuduğumuz okul rejim döneminde çocuk zindanıydı ama biz o zindanı ve işkence merkezini bir eğitim yuvasına dönüştürdük. Biz büyük bir direnişle okullarımıza devam ediyoruz. Elbette zorlanıyoruz; kitaplarımız yok, okuduğumuz yerler yıkık ama bizde yaratılan irade ve ruh, daha fazla direnmemizi sağlıyor. İstiyoruz ki; tüm dünya Efrîn halkının kendi diline ve kültürüne bağlı olduğunu bilsin. Bu gün açılan bu okullar ve bizim eğitimlerimize devam etmemiz, Türk devletinin amacına ulaşamadığını gösteriyor.”

SİSTEMLERİNİ KABUL EDEMEDİM

Siyabend Feqi de beş yıl Suriye rejimi okullarında okumuş, devrimle birlikte gizlice evlerde verilen Kürtçe eğitimlerine katılmış. Rejimin bundan dolayı ailesine baskısına rağmen vazgeçmemiş. Şimdi Şehba’da lise eğitimine devam eden binlerce Efrînli öğrencilden biri. Feqi, yaşadıklarını şöyle dile getiriyor: “Her zaman onların sistemlerine göre davranmamız dayatılıyordu. Fakat biz bunu kabul edemiyorduk. Ben o zaman folklor gurubunda yer alıyordum. Arkadaşlarımla birlikte kutlamalara ve düğünlere gidip oynuyorduk. Öğretmenim bunu duymuştu. Beni yanına çağırıp dövmüştü ve bir daha oynamayacağımı söylemişti. Bu benim için ağırdı.

İLK BAŞTA EVLERDE BAŞLADIK

Devrimle birlikte Efrîn içinde Kürtçe eğitim çalışmaları başladı. O dönem okullarda Kürtçe. Bu nedenle biz evlerde gizli bir şekilde okuyorduk. Komşumuzun evine gidip gizliden orada eğitim görüyorduk. Çünkü rejimin o dönem baskıları çok fazlaydı. Benim Kürtçe öğrendiğimi öğrendiklerinde babamı tutukladılar. Buna rağmen vazgeçmedim. Okumaya ve öğrenmeye devam ettim. Tüm zorlanmalara karşı direndim ve onları aşmayı başardım. Bizim köyde tek bir öğretmen vardı. O bize çok değerli şeyler öğretti. Biz onun sayesinde kendi ana dilimizi öğrendik ve kendimizi tanıdık. Daha sonra devrimin gelişmesiyle Kürtçe okullar açıldı. Artık kendi okullarımızda kendi dilimizde, tarihimizi, coğrafyamızı öğrenmeye başladık. 9. sınıfa geldiğim zaman adeta bende oluşan gücün ve iradenin farkına vardım.

TÜRK SALDIRISINA KADAR

Türk işgalci devletinin Efrîn’e her türlü ağır silahlarla saldırmasıyla Şehba alanına gelmek zorunda kaldık. Şimdi direnişimizi Şehba’da sürdürüyoruz. Burada kendi eğitimimize devam ediyoruz. Ne Türk devleti ne de rejim, kendi okullarımızda okumamıza engel olabilir.”

KÜRTLÜĞÜMÜZÜ ÖĞRENDİK

Kürt olduğunu ve Kürtlerin varlığını devrimle birlikte Kürtçe eğitim sisteminin başlamasıyla öğrendiğini söyleyen lise öğrencisi Cemile Mihemmed de rejim dönemiyle ilgili benzer şeyleri ifade ediyor. 6. sınıftan itibaren Kürtçe eğitime başlamış. Sonrasını şöyle anlatıyor: “Elbette bir dilde eğitim gördükten sonra başka bir dile geçmek kendisiyle birlikte bazı zorlanmaları da getiriyor. Ben o zorlanmaları kendim için hiçbir şekilde engel olarak görmedim. Çünkü, kendi dilimdi. Şimdi 6. sınıfta okuyan öğrenciler bir çok şey öğreniyor, bir çok ders görüyor. Biz o zaman sadece Kürtçe öğrenebiliyorduk. Ortaokula başladıktan sonra artık bizim derslerin sayısı arttı. Kendi tarihimizi, coğrafyamızı öğrenmeye başladık. Kürdistan gerçekliğini, Kürt olduğumuzu ve bir paradigmamıza uygun eğtim gördüğümüzü öğrendik.

DİĞER DİLLERİN DE VARLIĞI KORUNDU

Kürtçe eğitime başlandığında diğer diller de kaldırılmadı. Yine Arapça, Fransızca ve İngilizce de eğitim veriliyordu. Dayak, küfür ve aşağılanma sisteminden bambaşka bir sisteme geçtik. Bu yeni sistemde en önemli olan şey eşitlikti. Öğretmenlerimiz hepimize çok iyi davranıyorlardı ve herkese eşit yaklaşıyorlardı.  

BİZ LEYLA GUVEN YOLDAŞIN RUHUYLA KAZANACAĞIZ

Biz yarı yıl tatiline geçtiğimizde Türk devleti Efrîn’e saldırdı. Okullarımıza da sadırdılar. 35 arkadaşımız Türk devletinin saldırılarında şehit düştü. Efrîn’den çıkmak zorunda kaldık. Şehba’ya geldikten sonra kimse bizim tekrar toparlanacağımızı sanmıyordu. Hem komin ve meclislerimiz kendilerini tekrardan örgütledi hem de okulları açtık. Bizim şimdi okuduğumuz okul, BAAS döneminde gençlerin konulduğu bir hapishaneydi. Orayı öğrenim ve aydınlığın yeri yaptık. Karanlık işkence odalarını aydınlığa çevirdik. Bizler şimdi liseyi okuyoruz. Bu bölümde de çok değerli dersler öğreniyoruz.

Türk işgalci devleti, kendi zihniyetine göre Efrîn’in kaybettiğini sanıyor. Efrîn kaybetmedi. Zorbalığa ve köleliğe karşı başaracağız.

Devam edecek…