Akif Hesekê: Bölge halklarıyla birlikte işgali sonlandıracağız

QSD komutanlarından Akif Hesekê: Hedefimiz yaşanmakta olan direnişle beraber QSD olarak meşru savunma temelinde işgali bitirmek. Tabi ki bölge haklarıyla beraber bu işgali sonlandıracağız.

Türk devleti ve ona bağlı çetelerin Kuzey-Doğu Suriye'ye yönelik işgal saldırılarını değerlendiren QSD komutanlarından Akif Hesekê, sadece Kürt halkının elde ettiği kazanımlar değil bölgede yaşayan tüm halkların ortak kazanımlarının hedefte olduğunu belirtti. Halkın ve savaşçıların direnişinin devam ettiğini hatırlatan Akif Hesekê, "Bu direniş sürecinde halkımız işgalle beraber topraklarını bırakmak zorunda kaldı, çocukları yaralandı, şehit oldu.

Bunlar direnişin devam ettiğinin ve direnişe karşı tavrın göstergesidir. Bu direnişle beraber QSD olarak hedefimiz meşru savunma temelinde işgali sonlandırmak ve topraklarımızı Türk devleti ve çetelerinden arındırarak özgürleştirmektir. Tabi ki bölge haklarıyla beraber bu işgali sonlandıracağız" diye konuştu.

QSD Komutanlarından Akif Hesekê, bölgedeki son duruma ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Türk devletinin Rojava alanını işgal planları içerisinde stratejik olarak Girê Spî ve Serêkaniyê'nin coğrafi ve stratejik konumu neyi ifade ediyordu, neden buralardan işgal saldırılarını başlattı.

2011 yılıyla beraber Rojava alanında devrim süreci başladı. Bu devrim süreci milyonlarca insanın ve binlerce şehidin emeğiyle gerçekleşti. Bu devrim süreciyle beraber genel olarak Rojava'da DAİŞ ve benzeri çete grupları yenilgiye uğratıldı. DAİŞ’in alanda yenilgiye uğratılmasıyla beraber bölgede refah dolu, huzurlu, güvenlikli ve halkların kardeşliğine dayalı bir yaşam sağlandı. DAİŞ’in yenilgiye uğratılması Türk devleti için büyük bir tehlikeydi. Türk devleti DAİŞ’in yenilgiye uğratılmasını kendi yenilgisi olarak gördü ve kendilerine teslim olan çetelerle bölgeye dönük yeni bir tasfiye planını devreye koydu.

Bu tasfiye planını Arteşa Azad adı altında veya bazı farklı çete gruplarıyla Kuzey Doğu Suriye topraklarına saldırmak istediler. Bu süreçte ilk olarak Efrîn’e işgal saldırısı düzenlendi. Burada amaç sadece Efrîn işgali değil bölgede elde edilen kazanımlardı. İşgal saldırılarını daha da genişletmek istediler. Bu nedenle bir süre önce işgal saldırıları Serêkaniyê'ye ve Girê Spî’ye dönük oldu. Tabi ki Erdoğan ve çetelerinin tehditleri devam etmektedir. DAİŞ, Serêkaniyê ve Girê Spî başta olmak üzere bu bölgeye hakimiyet kurmak istiyordu.

Bu bölgelerin bu kadar hedeflenmesinin nedeni birçok farklı etnik ve kültüre sahip halkın burada bir arda yaşaması ve insanlık tarihinin oluşumuna beşiklik etmesidir. Bizler de insanlık tarihinin oluşumuna ve uygarlığa beşiklik eden Serêkaniyê hattında mücadelemizi başlattık ve direnişimiz devam etmektedir. Bölgenin hedeflenmesi bundan dolayıdır. Türk devletinin saldırı amacı buna engel olmak ve mücadelemizi boşa çıkarmak içindir. Bu işgal saldırısıyla amaçlanan bir diğer konu ise Cizre ve Kobanê kantonlarının birbirinden koparmak ve M4 karayoluna hakimiyet kurmaktır. Taktikleri parçala, saldır ve işgal et mantığıdır.

Özellikle son dönemlerde Türk devletinin M4 karayolu üzerine hakimiyet kurmak amacıyla M4 karayoluna çok yoğun saldırılar gelişti. Sergirake ve genel olarak Girê Spî’nin güneyinde bu saldırıların gerçekleştiğini gördük ve QSD’nin onur direnişi söz konusuydu. Türk devletinin M4 karayolu üzerindeki hesapları nedir? Bunu biraz açıklayabilir misiniz?

Erdoğan dış kamuoyunda mültecileri yerleştirme adı altında diplomatik faaliyetler yürüttü. Bazı elde edilen sonuçlardan yola çıkarak askeri bir yönelimle bölgeyi işgal etti. Bilindiği üzere işgal saldırıları önemli bir tarihte başladı. 9 Ekim tarihi, 1998 yılında Önderliğe karşı yapılan komplonun başlangıcıydı ve bu yılın aynı gününde işgal saldırıları başladı. Serêkaniyê ve Girê Spî’den sonra asıl hedeflenen M4 karayoludur. M4 karayolu stratejik olarak önemlidir. Uluslararası bir yoldur. Hem toplumsal hem ticari hem de askeri olarak önemli bir yol hattıdır.

Cizre bölgesiyle Halep’i, Şam’ı ve Kobanê’yi de birleştiren yoldur. Bölgeye hakimiyet kurmak için bu yol hattı önemlidir. 32 km güvenlik hattı konusu da buradan gelmektedir. Bu rakam sıradan belirlenmemiş olunup, işgal planlaması dahilindedir ve M4 yolunun denetimini kapsamaktadır. M4 yolunun ele geçirilmek istenilmesiyle tüm bölgenin işgal edilmesi ve Cizre-Kobanê bölgeleri arasındaki bağı koparmaktır. Toplumsal açıdan da yaşamsal ve ekonomik ihtiyaçların karşılanmasını engellemek içinde hedeflendi. Şergirak ve Eyn İsa’ya dönük saldırılarda gerçekleşmesi de bu yönlüdür. QSD’nin denetiminde olan bu yol hattına Türk devleti ve çeteleri tarafından planlı bir şekilde saldırılmaktadır.

Saldırıların durdurulması temelinde QSD güçlerinin farklı devletlerle yapmış olduğu anlaşmalar vardı. Bir ateşkes süreci gelişti. Bu ateşkes ne kadar uygulandı?

QSD’nin Serêkaniyê ve Girê Spî direnişiyle, Amerika ve Türk devleti arasında bir ateşkes ilan edildi. Doğal olarak bölgedeki güç ve muhatap olmamızdan dolayı bizi de etkiledi ve bu sürecin içindeydik. Resmi olarak bazı görüşmelerin sonucu basın aracılığıyla aktarıldı. Tabi pratik olarak ateşkes süreci Türk devleti ve çeteleri tarafından uygulanmadı. Saldırılar devam etmektedir. Bu açıdan bu şu anlama geliyor ki Amerika ve Rusya gibi uluslararası güçler bu duruma göz yumdular. Ateşkes sürecinde yapılan saldırılara ortak oldular. Teknoloji alanında da Türk devletine fayda sağladılar. Genel kamuoyunda yanıltıcı tavır takındılar.

Hem direniş sürecinde ve hem de bundan sonraki süreçte direniş argümanlarınız nelerdir? Neler olacak ve direniş yol ve yöntemlerinizi bize açıklayabilir misiniz?

Bölgede yaşanan savaş durumu bitmemiştir. Türk devleti işgal alanlarını genişletme isteminde ve bu nedenle saldırılarına devam etmektedir. Sonuç olarak tasfiye planları son bulmamıştır. QSD olarak işgali ve hala devam eden işgal saldırılarını kabul etmiyoruz. Tavır ve tutumumuz topraklarımıza ve kazanımlarımıza dönük olan işgali kırmaktır. Çeteleri bu bölgeden temizlemek ve işgali sona erdirmek esas hedefimizdir. Bu son süreçte saldırılar kısmi olarak taktiki açıdan durdurulsa da hepimiz biliyoruz ki bölgeye dönük işgal saldırıları devam edecektir.

Bu süreçte de bunun hazırlığını yapmaktadırlar. Tabi bununla beraber psikolojik olarak da özel savaş yöntemlerini Kuzey Doğu Suriye halklarına uygulamak istemektedirler. Türk devleti bölgede DAİŞ’i canlandırmak istemektedir. Bölgede bunun psikolojisini yaratmak amacındadır. Nitekim son saldırılarda bu temeldedir. Tabi bizler QSD olarak güncellenen taktik ve tarzla mücadelemiz ve direnişimiz devam edecektir. Tekrardan belirtmek gerekir ki hedef sadece Kürt halkının elde ettiği kazanımlar değil bölgede yaşayan halkların ortak kazanımlarıdır. Hedeflenen halkın iradesidir.

Halkımızın da direnişi devam etmektedir. Bu direniş sürecinde halkımız işgalle beraber topraklarını bırakmak zorunda kaldı, çocukları yaralandı, şehit oldu. Bunlar direnişin devam ettiğinin ve direnişe karşı tavrın göstergesidir. Bu direnişle beraber QSD olarak hedefimiz meşru savunma temelinde işgali sonlandırmak, topraklarımızı Türk devleti ve çetelerinden arındırarak özgürleştirmektir. Tabi ki bölge haklarıyla beraber bu işgali sonlandıracağız. Ve tekrar bölge halklarının iradesiyle işgalden arındırılan alanlarda yaşam devam edecektir.

Türk devletinin işgal saldırıları DAİŞ’le olan mücadeleyi nasıl etkiledi? Bu konuda yeniden ortaya çıkan DAİŞ üyelerine karşı mücadele süreciniz nasıl gelişiyor?

Tekrar belirtmek gerekir ki işgalin amacı DAİŞ’in yenilgiye uğratılmasının intikamını almaktır. Halkın iradesiyle ve QSD’nin direnişiyle DAİŞ yenilgiye uğratıldı ve bölgede DAİŞ saldırıları kırıldı. Türk devletinin işgal saldırıları bölgede DAİŞ’in tarzını yeniden canlandırmaktır. Asıl hedeflenen budur. Başlarda DAİŞ’le bunu yapmak istediler ancak başaramadılar. Farklı çete gruplarıyla şimdi bunu gerçekleştirmek istemektedirler. Sadece bu alanda değil İdlib, Libya, Irak, Suriye gibi alanlarda da çete örgütlenmelerin de Türk devletinin bağlantısı vardır. Maddi ve askeri olanak sunmaktadır.

Uluslararası güçlerde bunu bilmektedirler. Buradaki çete örgütlenmesiyle de bu durum görülmekte ve çete gruplarıyla işgali sağlamaktadır. Tabi bu durum hem bölge de saldırıları arttırmaktadır hem de son yaşanan sivil halka dönük yapılan saldırılarda da görülmektedir. Buna karşın mücadelemiz bölge halklarıyla beraber her alanda değişik yol ve yöntemlerle devam edecektir. QSD komutanlığının da bu konuda açıklaması olmuştu. Bizim için Türk devletinin DAİŞ ya da Arteşa Azad’dan farkı yoktur. Çünkü amaçları aynıdır. Bizim de amacımız işgali sonlandırmak, Türk devleti ve çetelerini topraklarımızdan temizlemektir.