Barış mitinginden tecride ortak tepki

Amed’de düzenlenen 1 Eylül mitinginde konuşan HDP Eş Başkanı Temelli, “Dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan. Kendi gücümüze ve tarihimize dayanarak faşizmi yıkacağız. AKP artık için için çürüyor. Buna da son noktayı biz koyacağız” dedi.

Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle Amed'de miting düzenledi. Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve sendikalardan oluşan platformun “Barış tecrit edilemez”, “Savaşa hayır! Barış hemen şimdi” şiarlarıyla düzenlediği miting saat 16.00'da 5 Haziran Demokrasi Meydanı'nda başladı.

'Çocuk ve gençlerin ölmemesi', 'Tecride son verilmesi', 'Hasta tutsakların serbest bırakılması' ve 'Ormanların yakılmaması' talepleriyle düzenlenen mitinge girişler dört koldan yapıldı. Bu kollardaki yoğun polis aramaları dikkat çekti. Mitinge Amedliler başta olmak üzere Batman, Mardin, Şırnak, Van, Urfa, Adıyaman, Bingöl ve Dersim gibi birçok Kürdistan kentinden katılım oldu.

“Nemrin, Nekujin, Bijîn”, “Faşizm kaybedecek özgürlük kazanacak”, “Kardeşliğin dünyasını emek ve mücadeleyle kuracağız”, “Ölüme karşı yaşam” ve “Savaşa ses çıkarıyoruz, biz kadınlar barış istiyoruz” sloganlarının yazılı olduğu pankartların asılı olduğu miting alanına, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Tevgera Jinên Azad-Özgür Kadın Hareketi (TJA), Emek Partisi (EMEP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Amed Barosu, Amed Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), Pir Sutan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Cumhuriyet Halk Partisi Amed İl Başkanı, 78'liler Derneği ve birçok sivil toplum kuruluşunun yanı sıra HDP Eş Başkanı Sezai Temelli, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, HDP milletvekilleri Feleknaz Uca, Bedia Özgökçe Ertan, Mehmet Rüştü Tiryaki, Ayşe Sürücü, Sıddık Taş, Fatma Kurtalan, Pero Dündar, Nusrettin Maçin, Tuma Çelik ve Barış Anneleri katıldı.

'TECRİT, KÜRT HALKINA DA UYGULANMAKTADIR'

Sık sık “Bijî Serok Apo”, “Selam selam İmralı'ya bin selam”, “Jin jiyan azadî”, “Direne direne kazanacağız”, “Kürdistan faşizme mezar olacak” ve “PKK halktır, halk burada” sloganlarının atıldığı miting saygı duruşu ile başladı. Miting tertip komitesi adına açılış konuşmasını yapan Erkan Erenci, halkı selamlayarak, şunları söyledi: "Kürt halkı 40 yıldan fazladır barış ve özgürlük mücadelesini sürdürüyor. Bu mücadelede zindanlarda yatan, işkencelere uğrayan tüm direnişçileri anıyor ve saygıyla eğiliyoruz. Sayın Öcalan şahsındaki uygulamalar artık tecrit koşulları olarak değerlendirilmelidir. Bu tecrit Kürt halkına da uygulanmaktadır. Bu tecrit koşulları ortadan kalkana kadar Kürt halkının barış ve özgürlük mücadelesi sürecektir. Bu vesileyle tüm halkımızın 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü kutluyoruz."

Erenci'nin konuşmasından ardından DBP Eş Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir, Amed HDP İl Eş Başkanları Mehmet Şerif Çamci ve Filiz Buluttekin'in yanı sıra mitinge katılan tüm HDP milletvekilleri halkı selamladı.

'BARIŞ SÖYLEMLERİ TECRİT ALTINA ALINMIŞTIR'

Mitingde konuşan TJA aktivisti Ayşe Gökkan ise, bugünün dünya barış günü olduğunu hatırlatarak şunları vurguladı: "Bugün baktığımızda savaş politikalarından dolayı 60 milyon insan mülteci olarak yaşıyorlar. DAİŞ zihniyetinden Ortadoğu'da kadınlar pazarlanıyor. Barışın öncüsü Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan 8 kez ateşkes ilan etti. Ama bu konuda karşı taraftan hiçbir olumlu adımın atıldığını görmedik. Sayın Öcalan'ın 2013 Newrozu’nda kaleme aldığı manifestoda savaşın ve silahın artık çözüm olmadığını, barış koşullarının bir an önce devreye girmesi gerektiğini söyledi. Ama bugün bu onur ve barış söylemleri tecrit altına alınmıştır. Biz Kürt kadınları olarak gözümüzü Kürtler ve kadınlar üzerindeki saldırılarla açtık. Sayın Öcalan ile görüşmeler başlamaz ise bu saldırıların ve savaş ortamının devam edeceğini görüyoruz. Buradan tüm Kürt aydınlarına ve kanaat önderlerine sesleniyoruz; en samimi barış, Kürt halkının kendi arasındaki barıştır. Ulusal birliktir."

'TÜM ANNELER BARIŞ İSTEMELİ'

Gökkan'ın konuşmasından sonra Barış Anneleri halkı selamlamak için sahneye çıktılar. “Biz anayız, savaşsız bir dünyadan yanayız” sloganının yazılı olduğu pankartla sahneye çıkan anneler adına konuşan Halime Işık, "Bugün barış ve eşitlik için buradayız. Çünkü Barış Anneleri tüm hücrelerine kadar bu akan içinde kalmışlar. Tüm annelerin sokaklarda, caddelerde barış için mücadele etmeleri gerekir. Bugün Serok Apo ile görüşmelerin kanın durması için gerçekleşmesi lazım. Her yerde kan akıyor. Köyler, şehirler, dağlar yıkılıyor. Tüm kendine 'Anne' diyenler, barışa öncülük etmeliler. Çocuklarımızı ararken bile saldırıyorlar. Hiç kimsenin ölmesini istemiyoruz artık. Tüm dünyanın barış gününü kutluyoruz. Umarım bundan sonra hiçbir şekilde kan ve savaş görmeyiz" şeklinde konuştu.

'BARIŞIN PROJESİ İMRALI ADASI'NDADIR'

Mitingde konuşan DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk ise, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nün dünya savaşlardan kaynaklı ilan edilen bir gün olduğunu belirtti. Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün Ortadoğu ekseninde yine dünya savaşı yaşanıyor. Bugün bu savaşları çıkaranların hiçbirinin barışa dayalı bir proje yok. Ama Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'a baktığımızda, tek projesi var, o da barış projesidir. Sayın Öcalan sadece Kürtler için değil, tüm Ortadoğu için barış istiyor. İşgalci devlet kan dökülmesini isteyerek kendilerinin, ailelerinin ve çevrelerindekilerin çıkarlarını korumaya çalışıyorlar. Bunlar, ölümlerin önünü alamıyorlar. Ama bugün İmralı Adası'nda barış projesi söz konusudur. İnançları, kimlikleri, dilleri ne olursa olsun Sayın Öcalan tüm halkların özgürlüklerinin temelini projeleriyle oluşturmuş durumdadır. Örneğin Efrîn'de bugüne kadar hiçbir savaş olmamıştır. Herkes birbirine saygı ve sevgi çerçevesinde yaşıyordu. Ama bu yaşamı hazmedemeyip Efrîn'e saldırarak işgal ettiler. Yüz yıllardır bu yöntemlerle Kürt halkını katlediyorlar."

'MÜCADELEMİZİ YÜKSELTECEĞİZ'

Öztürk, ekonominin kötü gidişatının nedenini uluslararası güçlere bağlayan Türk devletinin yetkililerine de seslenerek, şunları söyledi: "Siz yalan söylüyorsunuz. Bunun dış güçlerle hiçbir ilgisi yok. Tamamen içteki kaos ile ilgisi var. O yüzden de bu sorunu çözmek istiyorsanız, İmralı Adası'na giderek, Sayın Öcalan ile görüşerek, onun barış tezlerini uygulamanız gerekir. Bugün İmralı üzerindeki tecrit Sayın Öcalan'a has olmadığını biliyoruz. Bu tecrit tüm halkımızın üzerinde uygulanıyor. Bizim de omuzlarımızın üzerine düşen barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmektir. O yüzden de başta Sayın Öcalan'ı özgürlüğüne kavuşturacağız. Mücadelemizi daha yüksek bir noktaya taşımak inancıyla DTK adına hepinizi selamlıyorum."

Mitingde son konuşmacı olan HDP Eş Başkanı Sezai Temelli "Şengal, Efrîn ve Amed'e barışı gelene kadar mücadelemiz sürecek" dedi.

Temelli’nin konuşmasının satırbaşları şöyle: "Sizler, 'Kaderinizi bana emanet edin' diyen iktidara karşı mücadele etmekten asla vazgeçmediniz. Sizler, Türkiye ve Ortadoğu halklarının umudusunuz. Bizler bu zulüm iktidarına karşı asla geri adım atmayacağız. Barış mücadelemizi her gün daha fazla geliştireceğiz. Bugün AKP faşizmine ve tek adam rejimine karşı mücadelemiz devam ediyor. Bu dünyada savaşlar ve yıkımlar olmasın diye 1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edildi. Dün olduğu gibi, Kürt halkı bu savaşın ağır bedelini ödüyor. Bugün bir araya gelerek barışa sahip çıkma görevini üstlenmiş durumdayız. Biz bu göreve her zaman talibiz. Dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan. Kendi gücümüze ve tarihimize dayanarak faşizmi yıkacağız. AKP artık için için çürüyor. Buna da son noktayı biz koyacağız. "

'TECRİT, KÜRTLERİN DEĞERLERİNE SALDIRIDIR'

Bugün dünyanın değişik coğrafyalarında barış ve özgürlük mücadelesi veren halkların olduğunu belirten Temelli, "Orhan Doğan, Tahir Elçi, Sakine Cansız, Vedat Aydın ve Apê Musa gibi barış elçilerinin anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Onların direnme gücü vardı. Bizlerde direne direne kazanacağız. Dost ve düşman bilsin ki, mutlaka kazanacağız. Bir Kürt deyişi der ki, 'Bahtı, tahta değişmem' diyor. Biz zulmün tahtını yıkarak, bahtımızı yazacağız. Bu savaşı ve yıkımı tecrit ile başlattılar. Tecrit barışa, insanlığa ve doğaya karşıdır. Sayın Öcalan'ın büyük çaba ile var ettiği ve partimizin bin bir emekle destek verdiği barış masasını devirdiler. O günden beri kentlerimiz, ovalarımız, dağlarımız, ormanlarımı ve evlerimiz yanıyor. 2013-2015 arasında Sayın Öcalan ile görüşmelerinin barış iklimini nasıl olumlu etkilediğini hepimiz gördük. Sayın Öcalan, avukatlarıyla 7 yıldır görüşemiyor. Avukatlarının 783'üncü görüşme talebi reddedildi. Eskiden koster bozuktu, şimdi buna gerek kalmadı. Artık tecridi genelleştirdiler. Bu tecrit, Kürt halkının değerlerine bir saldırıdır. Bu ağırlaştırılmış tecride bir an önce son verilmelidir. Tecride son vermek, barışa yol açmak demektir."

'BİZİM YASTIĞIMIZIN ALTINDA ZÜLUM VAR'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin etkisinin büyük olduğunu söyleyen Temelli, "Ortadoğu'daki savaşın tek nedeni tecrittir. Buradan uluslararası işkenceyi önleme komisyonlarının isimlerini hakkını vermeleri gerektiğini seslenmek istiyorum. Tecrit sürdükçe, Türkiye içinden çıkılmaz bir sorunlar yumağına dönüşüyor. Bugün Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel ve adlarını sayamadığım binlerce yoldaşım cezaevlerindeler. Onların bir suçu olduğu için değil, bir sevdaları olduğu için içerdeler. Selam olsun Edirne'ye ve Kandıra'ya. Bugün tüm krizlerin tek nedeni bu savaş politikalarıdır. Şimdi de dış güçleri sorumlu tutuyor. Sen değil miydin o dış ve iç güçlerle beraber kol kola giren? Bu ekonomiyi, krizi ve işsizliği halkların başına bela eden sen değil misin? Bunların tek sebebi Erdoğan rejimidir. Bugün halka fedakarlık nasihati veriyorlar. 'Yastıkların altındaki dolarları ve altınlar bozdurun' diyor. Herkesi kendisi gibi aynı yastığa baş koyduğunu sanıyor. Bizim yastığımızın altında dolar veya altın yok. Bizim yastığımızın altında dert, zulüm, işsizlik var" diye konuştu.

'ŞENYAŞAR AİLESİNİN HESABINI VER'

Türkiye'nin borçlarına da değinen Temelli, bu borçları kim yaptıysa onların ödemesi gerektiğini vurgulayarak, devamla şunları söyledi: "Ortada bir ekonomik savaş yok. Tamamen bir talan var. Halkı nasıl soyduklarını çok iyi biliyoruz. Hepsi şu an sarayda oturuyor. Halkın kaynaklarını çarçur edenlerden hesap soracağız. Ucuz döviz alıp pahalıya satanların da kim olduğunu biliyoruz. Bunları yastıklarının altında dolar ve altınlar olanlar yaptılar. Yani saraydakiler. Çünkü bunlar yolsuzluktan ve savaştan besleniyorlar. Halkları karşı karşıya getirerek, nefret tohumlar ekiyorlar. Ant olsun ki bu tohumların hepsini söküp atacağız. Biz tüm acılarımıza rağmen savaşa değil, eğitime bütçe ayıracağız. Bunların bir suistimal bakanı var. Kalkmış eş genel başkanımızı tehdit ediyor. Haddini bil sen önce. Nerede bir olay olsa, çıkıp HDP'yi suçluyor. Bu suistimal bakanının o kadar vermesi gereken hesap var ki. Biz tehditlere pabuç bırakacak bir parti ve halk değiliz. Sen önce Suruç'un hesabını vereceksin. Şenyaşar ailesinin 3 güzel evladını herkesin gözü önünde katlettiler. Bu katliama ilişkin bir kişi dahi gözaltına alınmış değil, bu bakan çıkmış HDP'yi suçluyor. Seni de bu suçluların hesabına yazarız."

'ANNELER BİZİM ONURUMUZDUR'

Cumartesi Anneleri'nin mücadelesine hakaret edildiğini söyleyen Temelli, "Tilkinin şahidi kuyruğudur. Kızlarının, oğullarının ve yakınlarının seslerine kulak vermek yerine, bu ailelerle dayanışmak için oraya giden bizlere saldırıyorlar. Sonra da 'devlet onları kaybetmekle haklıydı' diyerek hakaret ediyorlar. Bu anneler her cumartesi birbirlerine dayanarak umut ettiler. Onlar Türkiye demokrasinin ve kadın mücadelesinin yüz akıdır. Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri bizim onurumuzdur. 2013'te Meclis'te kurulan komisyonlarda bizzat Erdoğan bu suçları kabul etti mi? AİHM Türkiye'yi kaç kez tazminata mahkum etmedi mi? Bugün ne oldu da 700'üncü haftaya saldırıyorsunuz? Bakın bugün bu ülkede binden fazla hasta tutsak var. Bu hasta tutsakların 350 tanesi ölüme yatmış durumda. Cezaevleri intikam evlerine dönüşmüş durumda. Adalet Bakanlığı bu konuda hiçbir şey yapmıyor" diye konuştu.

'CENAZELERE BİLE SALDIRIYORLAR'

Af yasasıyla ilgili de değerlendirmeler yapan Temelli, şöyle devam etti: “Bu af yasasının listesine bakıyorsunuz, nerede bir hırlı hırsız varsa onlar var. Biz siyasi tutsaklara af istemiyoruz. Bir suçları yok. Onların özgürlük haklarını istiyoruz. Onlar özgür olmadıkça hiçbirimiz özgür değiliz. Bir dünya barış gününde, geleceğe ne umutlar taşıyabilirdik ama artık hep acılardan konuşur olduk. İnsanların defin hakkını bile ellerinden alıyorlar. Bunlar cenazeye bile zulüm ediyorlar. Nusaybin'de yaşanan olay gibi. Biz bu vicdan yangınını söndürmek için yan yana gelip mücadele edeceğiz. Sadece vicdanlarımız değil, ormanlarımız da yanıyor. Dersim, Cudi, Kulp ve Lice yanıyor. Bilmiyorlar ki biz Dersim'de ağacız, Cudi'de keçiyiz, İdil'de akan nehiriz. Bizim barış talebimiz temelini Mahabad'tan, Sur'un derin tarihinden alıyor."

Miting, Koma Agirê Jiyan'ın müzik dinletisi ve halaylarla sona erdi.