Annem beni yeniden doğurdu

Bir annenin evladı için yapacağı en kutsal şey nedir diye sorsalar. On binlerce gerillanın cevabı “evladına özgürlüğün kapısını aralayan yolu göstermektir” olur.

Bir taşın üzerinde oturmuş vaziyette uzaklara dalan genç bir kadın gerillayı izliyorum uzun uzun. Yirmili yaşlarda, başındaki askeri renkli saç bandıyla sessizce duran bu gerillada bir şeyler arıyor… O, oturduğu taşın üzerinden Kürdistan dağlarını izliyor gibi görünse de ben gözümün göremediği şeyler olduğuna inanıyorum, inanmak istiyorum. 

Uzun uzun izlediğim gerillada ne aradığımı bilmeden, bu anı karelemem gerektiğini düşündüm. Fotoğraf makinesini elime aldım ve deklanşöre bastım.

Deklanşöre basan parmağımla çıkan sesten irkilen gerilla bana dönüyor. Yüzüne yansıyan utangaçlığın yanı sıra gülümsemesiyle yanağında beliren gamzeleriyle “ne yapıyorsun” dedi. Senin fotoğrafını çekiyorum deyip “asıl sen ne yapıyorsun, nerelere daldın” dedim.

Soru ve cevap şeklinde başlayan sohbetimiz, böyle devam etti…

Hiç beklemeden, duraksamadan cevabını verdi, “Dağlarıma daldım. Kürdistan dağlarının güzelliğine, yaşamıma kattığı güzelliklere ve beni bu güzelliklere teslim edene daldım” dedi.

Verdiği cevaptaki göndermeyi almıştım, ama kim olduğunu tam kestirememiştim. Biraz heyecanlı birazda meraklı bir telaşla sordum.

Kime, daldın sen…  

Yine hiç duraksamadan, konuşmaya başladı, ‘Tüm bu güzellikler içinden annem belirdi gözlerimde. Eğer bugün buradaysam, bu annemin sayesindedir…’

Nasıl yani, seni buraya annen mi gönderdi?

“Evet, beni 9 ay karnında taşıyan, katılımıma kadar gözünden sakınıp, bin bir zorlukla büyüten annem kendi elleriyle beni gerillaya gönderdi.”

Bu hikayeye benzer onlarca gerilla hikayesiyle karşılaştım ama her seferinde yine şaşırıyorum…

Genelde gerillaya katılımların aile ve herkesten habersiz yapıldığı düşüncesinin beynimde yarattığı algıdan olsa gerek. Ama yine de bir annenin yavrusunu dağlara göndermesi beni biraz şaşırttı!

‘ÖZGÜRLÜK DUYGUSUYLA TANIŞMAM GEREKİR’

Bu genç gerillayla karşılıklı oturmuş sohbet etmeye devam ediyoruz, nasıl katıldığını ve annesini anlatıyor:

“Büyüdüğüm çevreden katılmak isteyip de ailesinin engel olduğu çok genç gördüm. Tabi onlar yine devrime yürüdüler. Annem bana ilkin mücadele saflarına katılmam gerektiğini söylediğinde şaşırmıştım. Çevremde çocuklarının gerilla saflarına katılımına engel olan aileler gördüm. Benim annem ise katılmam için ısrar ediyordu. Bir çelişki yaşadım. Annem daha sonra beni karşısına alıp uzun uzun neden gitmem gerektiğin söyledi. Annem, ‘eğer bu kirli sistemde kalırsan kendini hiçbir zaman bulamaz, zamanla kaybolacaksın. Devletin, erkeğin hüküm sürdüğü bu sistemde, hiçbir zaman özgür bir anın olmayacak. Dilin, kültürün yasaklı sen bir başkasını yaşayacaksın. Biliyorsun sen benim için en değerli varlığımsın. Ben en değerli varlığımın özgürlük için savaşmasını ve bir anda olsa özgür yaşamasını istiyorum. O yüzden saflara katılıp özgürlük duygusuyla tanışman gerekir.’ Demişti. Ben ilk zamanlarda anlam veremezsem de annemin de isteği üzerine gerilla saflarına katıldım.”

ÜLKESİNE HASRET BÜYÜMÜŞ…

Kendisini tanımadan önce katılım hikayesini öğrendiğim gerillanın adı Nujiyan Botan. 2015 yılında Adana’dan gerilla saflarına katılmış. Aslen Siirtli olan Gerilla Nujiyan Türk devletinin zorla köyünden, ülkesinden sürülme politikası nedeniyle ömrünün 21 yılını Türkiye metropollerinde, hiç görmediği ülkesine hasret kalarak, büyümüş… Her Kürt çocuğunun yaşadığını Nujiyan Botan’da yaşamış. Okul çağına geldiğinde ana dili dışında, dil bilmediği için Türk okullarında defalarca alay konusu olduğunu ve hor görüldüğünü anlatıyor. Nujiyan Botan, yurtsever ve Kürt özgürlük davasına bağlı olan bir anne- babanın çocuğu. Botan annesi ve babası sayesinde kendi kültürü ve diliyle yaşamın, ne kadar önemli olduğunun bilincinde bir genç olarak büyümüş… Ama kendi varlığını kabul ettirmek ve özüyle yaşamak için yeterli değildi.

Annesi istekleri için mücadele etmesi gerektiğini ve bunu için özgür dağlara, PKK saflarına katılması gerektiğini söylüyor ve kızını mücadele vermek için gerilla saflarına katılmaya teşvik ediyor ve katılmasını sağlıyor... Nujiyan Botan, gerilla yaşamını ve annesini anlatırken yaşadığı heyecan gözlerinden fışkırıyor, “Gerilla yaşamını, felsefesini ve mücadele gerçeğimizi tanıdıkça bazen acaba annem daha önceden gerillacılık yapmış mı diye soruyorum kendi kendime. Beni gönderirken, söylediği şeyleri düşünüyorum. Sanki bu yaşamı görmüş, yaşamış biri olarak anlatıyordu. Yaşadıkları, özgür ülke istemi ve insanlığa olan inancı ona söyletiyordu… Şu anda çocuklarının gerilla saflarına katılmaya engel olan anne ve babalar bu yaşamı görmüş olsaydılar, annem gibi düşünmüş olsalar çocuklarını gerilla saflarına büyük bir heyecanla gönderirlerdi. Binlerce gerillaya bir annenin evladına yapacağı en kutsal şey nedir diye sorsanız hepsinin cevabı ona özgürlüğün yolunu göstermektir der.”

Gideceğimiz başka bir gerilla kampına kadar bize eşlik eden gerilla Nujiyan’ın dilinden dökülen son cümleleri “direniş saflarında nefes aldığım her an için, beni ikinci kez doğuran anneme teşekkür ediyorum…”