ANALİZ

AKP ile ilişkisi KDP’ye kaybettirecektir

Referandumda AKP'yi kutlayanlar El Kaideciler, El Nusra, Ahrar El Şam gibi çeteler ile Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler olmuştur. Bir de Barzaniler kutladı.

Türkiye'de gerçekleşen referandumu AKP-MHP ittifakı kaybetti. Hayırlar kazandı, ancak başta Kürdistan olmak üzere oylarda hileler yaparak evetler yüzde 51’e çıkarıldı. Ancak ne Türkiye içinde ne de dışında evetlerin kazandığına inanan kimse var. Kimse bu referandumu meşru görmüyor. Zaten her siyasi güç AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) raporuna bakıyor. Bu raporda hile yapıldığı söylenmektedir. Bu nedenle bu referandum vesilesiyle Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarını birkaç devlet dışında kimse kutlamadı. Referandumda AKP'yi kutlayanlar El Kaideciler, El Nusra, Ahrar El Şam gibi çeteler ile Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler olmuştur. Bir de Barzaniler kutladı. Barzaniler, Kürt soykırım yönetimi yaratma referandumunu kutlamaları yetmiyormuş gibi bir de utanmadan “eveti Kürtler kazandırdı” diyorlar. Hem de Kürtler yüksek oranda hayır oyu verdikleri halde! Erdoğan’a ve AKP’ye eveti Kürtler kazandırdı diyerek nasıl bir işbirlikçi olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlar. Böylece AKP-MHP ittifakına dayalı iktidardan bir şeyler umuyorlar.

Hileli seçimde bile sadece Muş ve Bitlis’te eveti fazla gösterebilmişlerdir. Zaten Urfa Kürt Halk Önderinin şehri olduğu için orada her seçimde Kürt karşıtı oylar iki katına çıkarılıyor; Kürt yurtsever demokratik oylar ise yarı yarıya düşürülüyor. Yine Bingöl üzerinde özel duruluyor. Orada da hep iktidar partisinin kazanmasını sağlıyorlar. Bunun dışında tüm Kürt il ve ilçelerinde her zaman iktidar karşıtı oylar yüksek çıkmıştır. Bu referandumda da böyle olmuştur. Her türlü baskı ve hileye rağmen hayırlar yine de çok yüksek çıkmıştır. Özellikle Kürt halkının bilinçli, örgütlü ve duyarlı olduğu yerlerde halk oylarına sahip çıkmıştır. Ancak bazı yerlerde HDP'nin ve halkın gözetimi engellendiğinden hileler kolay yapılmıştır.

Tüm dünya baskı var, hile var, eşitsiz koşullar var dediği halde Barzanilerin, KDP'nin bu gerçekliği görmezden gelerek AKP'yi kutlaması en başta da baskı gören ve oyları çalınan Kürtlere hakarettir. KDP’nin tüm dünyada teşhir olmuş Erdoğan ve AKP ile en iyi müttefik olması bile Kürtlerin çıkarına ters bir durumdur. AKP-MHP’nin zayıf düştüğü bir anda AKP'ye destek sunmak tüm bölge halkları ve dünya ile farklı yerlerde durmak anlamına geliyor. AKP-MHP ittifakının şu anda bölgedeki müttefikleri insanlık düşmanı dinci milliyetçi çetelerdir. Bunun dışında bölgenin siyasi güçleriyle çatışmalıdırlar. Avrupa ile kavgalıdırlar. ABD bile Türkiye ile ilişkileri nedeniyle AKP iktidarına açık tavır almasa da Erdoğan’ın liderliğindeki bir AKP'den kurtulmak istemektedir. Rusya ya da başka ülkeler de Erdoğan’dan rahatsızdırlar. KDP'nin böyle bir kişilik ve siyasi iktidarla bu kadar sıkı ilişki içinde olması Kürtlerin çıkarına olabilir mi? KDP’nin AKP ile ilişkisi Avrupa ya da ABD’nin AKP ilişkilerinden çok farklıdır. Bu güçler AKP iktidarından kurtulmak isterken, KDP AKP iktidarının koruyucu meleği gibi hareket etmektedir. Avrupa AKP iktidarından kurtulmak isterken KDP'nin AKP iktidarı koruması, KDP'nin çok yanlış politika izlediğinin kanıtıdır. Kürtleri soykırıma uğratmak isteyen bir iktidarla ilişki sonunda KDP'ye de hayır getirmeyecektir. KDP başka politikalar nedeniyle kaybetmese de AKP ile ilişkilerinden dolayı kaybetmeye mahkumdur.

KDP işte böyle bir AKP iktidarıyla birlikte Şengal’de Êzidîlerin özerk yaşamını da engellemeye çalışmaktadır. KDP paralı askerlerini Şengal üzerine sürdüğü gibi, Türk devletiyle Êzidîleri tehdit etmektedir. Ancak KDP'nin bu politikalarını ne Kürt halkı ne de insanlık kabul etmektedir. KDP kendini çıkmaz bir politika içine sokmuştur. Türkiye'ye elini vermiş, ama kolunu kaptırmıştır. Türk devletinin Kürt düşmanı politikalarının parçası haline gelmiştir. Zaten Türkiye ile sıkı ilişki içinde olan bir siyasi gücün Kürt düşmanı olması kaçınılmazdır. Bunu tüm dünya görürken KDP'nin böyle Kürt düşmanı bir ülkenin payandası olması bir çıkmaza girmesi değil de nedir? KDP bu girdaptan çıkmazsa Kürtlere yönelik daha büyük günahlar içine gireceği gibi, sonunda kendisinin ölüm fermanını da vermiş olur.

KDP Kürt halkının gücüne inanmıyor. Kürtlerle yaratılacak birliğin gücüne inanmıyor. Kürtlerle demokratik ilişki içine girildiğinde tüm sorunların çözüleceğine inanmıyor. Bu nedenle AKP'nin işbirlikçiliğine dayanarak güç olacağını düşünmektedir. Bu, gerçekten Kürtler için utanç verici bir durumdur. Bir Kürt partisinin bu duruma düşmesini ne Kürt vicdanı kabul eder ne de tarih. KDP bu ilişkisini hiçbir biçimde izah edemez. Kürtlerin sorguladığı bu ilişki mutlaka bir yere çarpacaktır.

Xanesor’a gönderilen güçlerin çekilmemesi her an çatışma riskini ortaya çıkarmaktadır. KDP eğer AKP iktidarına dayanarak orada sonuç alacağını sanıyorsa, bu kendisini aldatmadır. AKP-MHP ittifakı artık kaybeden taraftır. AKP desteğindeki KDP'nin Şengal’e müdahalesini Êzidîler kabul etmeyeceği gibi dünya da kabul etmeyecektir. Nitekim batılı birçok siyasi güç KDP'nin Şengal yaklaşımını kabul etmemektedir.

AKP-MHP iktidarı zayıf olduğu için kendini savaşla ayakta tutmak isteyebilir; ancak mevcut bölge ve dünya koşullarında bu macera büyük bir hüsranla sonuçlanır. Bu açıdan AKP-MHP ittifakıyla ilişki içinde olan her siyasi güç kaybeder. Türkiye artık kaybedenler tarafında yer alacaktır. KDP Türkiye'ye güvenerek hiçbir maceraya girmemelidir. Maceraya girerek hem Kürtlere hem de kendisine zarar vermemelidir. KDP tüm Kürtlerle barışmak istiyorsa ilk önce Xanesor’daki güçlerini geri çekmelidir.