Yüksek: Sarayın ablukasını kıracağız

DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Botan yürüyüşünün abluka dağıtılana kadar sürdürüleceğini ifade ederek, “Kobanê ruhu ile sonuna kadar direneceğiz, ablukayı dağıtacağız” dedi.

Cizre’de bir evin bodrum katında mahsur kalan yaralıların çıkarılması için AKP hükümeti ile yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığına da dikkat çeken Yüksek, “AKP bakanı Numan Kurtulmuş, ‘o ev yıkılırsa hepimiz altında kalırız’ diyerek talimat veriyor ama saray gladiosunun adamı Şırnak valisi uygulamıyor’ ifadelerini kullandı. Erdoğan öncülüğünde sarayın defakto savaş hükümeti kurduğunun altını çizen Yüksek, bazı AKP’li bakanlarında nasıl bir kirli savaşın içerisinde olduklarından haberdar olmadıklarını vurguladı. DBP’nin çağrısı ile sıkıyönetim saldırılarına karşı başlatılan Botan yürüyüşü ve Cizre’de devlet güçlerinin infaz etmek istediği yaralıların durumunu değerlendiren DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, ablukanın kırılacağını ifade ederek, Erdoğan’a bağlı saray gladiosunun yaralı arkadaşlarını infaz etmek istediğini söyledi.

Botan’da, Silopi’de, Cizre’de saldırıların yoğunlaştığını hatırlatan Yüksek, bu saldırıları kırmak için çaba içerisinde olduklarını belirterek, ancak bu çabayı daha da görünür kılmak ve yoğunlaştırmak için bir noktada toplanmaya karar verdiklerini söyledi. Daha önce bir iki defa bir noktada toplanmayı denediklerini ancak yeterli olmadığını aktaran Yüksek, bu defa bir noktada toplanmayı başardıklarını ve bu noktada direnişlerini süresiz sürdüreceklerini söyledi. Ablukalar devam ettiği sürece kendilerininde Botan hattında eylemde olacaklarını söyleyen Yüksek, bu ablukanın kısa zamanda kırılması için ne gerekiyorsa yapacaklarını ifade etti.

Kobanê’nin özgürleşmesinin yıldönümünde olduklarını hatırlatan Yüksek, Kobanê’nin özgürleştirilmesinde Kuzey Kürdistan halkının rolune işaret etti. Kuzey Kürdistan halkının Kobanê’ye saldırıların yaşandığı dönemde gerçekleştirdiği sahiplenme ve direniş nöbetinin elde edilen başarıdaki rolüne değinen Yüksek, benzer bir direniş biçiminin şimdi da Botan etrafında gelişeceğini paylaştı. Suruç, direnişinin Kürt halkının tarihinde önemli bir yer tuttuğuna vurgu yapan Yüksek, Botan yürüyüşü çerçevesinde benzer bir direnişin yeniden ortaya çıktığını gördüklerini söyledi. Suruç direnişinin tüm devrim-demokrat çevrelerin Kürt halkı ile dayanışma içerisinde yürüttüğü bir direniş olduğunu da hatırlatan Yüksek, Botan yürüyüşünde de tüm devrimci-demokrat kurum ve çevrelerin desteği ve dayanışması ile sürdürüleceğini söyledi.

Botan yürüyüşünün tüm toplumsal kesimlerin yürüyüşü olduğunu aktaran Yüksek, aydın,sanatçı, akademisyenler ve Gezi ailelerinin de bu direnişte yerlerini alacağını kaydetti. Kobane’nin insanlık değerlerinin savunulması olduğunu söyleyen Yüksek, bugün Botan’ında benzer bir insanlık savunmasının sembolü haline geldiğini aktardı. Botan direnişinin sadece Kürt halkının özgürlüğü olmadığını ifade eden Yüksek, Botan direnişinin aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesi olacağını belirtti. Yüksek, Botan direnişinin AKP’nin faşizan bir rejim hakim hale getirmesini engeleyecek bir direniş olduğunun altını çizen Yüksek, direniş büyüdükçe AKP faşizminin geriletileceğini vurguladı. Dikta rejimine karşı ayakta kalan tek gücün Kürtler olduğunu vurgulayan Yüksek, diktaya karşı tüm kesimlerin Kürtlerin mücadelesine ortak olması gerektiğine dikkat çekti.

Cizre’de devlet güçlerinin saldırısı ile yaralandıktan sonra sığındıkları evden alınmalarına izin verilmeyen 24 yaralının durumuna da dikkat çeken Yüksek, yaralılara ilişkin İçişleri Bakanlığı ve hükümet yetkilileri ile yapılan görüşmelere ilişkin çarpıcı bilgiler verdi. HDP heyetinin İçişleri Bakanlığı ile yaptığı görüşmelerde yaralıların alınması yönünde bir mutabakata varıldığını söyleyen Yüksek, ancak bu noktadan sonra saray gladiosuna bağlı Şırnak valisinin devreye girerek yaralıların alınmasını engellediğini belirtti. Yüksek şöyle devam etti: Öyle bir durum varki Türkiye toplumu da Kürt halkının da bilmesi gerekiyor. Arkadaşlarımız gidip bir bakan ile görüşüyor,bakan arkadaşlarımızın yanında Şırnak valisi ile görüşüyor, yaralıların alınması için talimat veriyor, hatta AKP’li Numan Kurtulmuş, şöyle ilginç bir söz de kullanıyor, ’24 yaralının bulunduğu eve bombardımanı kesin, yoksa o ev yıkılırsa hepimizin başına yıkılır’ diyor. Ancak buna rağmen Şırnak valisi bunun gereğini yapmıyor. Aynı bakan yarım saat sonra ‘Biz birşey yapamıyoruz’ demeye başlıyor” Şırnak valisinin özel seçilmiş bir gladio üyesi olduğuna dikkat çeken Yüksek, Şırnak valisinin saray gladiosunun adamı olduğunu söyledi.

Bakanların bile şu anda Şırnak valisinin üstünde olmadığına vurgu yapan Yüksek, böyle bir durumda bakanların bu ülkeyi yönetebildiğini söylemenin mümkün olmadığının altını çizdi. “Bu ülkeyi kim yönetiyor, Şırnak valisi mi yönetiyor, hükümet mi yönetiyor, Cumhurbaşkanı mı yönetiyor, nasıl bir ağ var, nasıl bir gladio var “ diye soran Yüksek, AKP’li bakanların da nasıl bir durumun içerisinde olduklarını, nasıl bir kirli savaşın içerisine sürüklendiklerini bilmediklerini söyledi. AKP’li bazı bakanların ne olup bittiğini bilmediklerini, yaşanan kirli saldırı ve katliamların kimlerin eliyle yürütüldüğünü bilmediklerini belirten Yüksek, “O ev yıkılırsa başımıza yıkılır’ diyen bakan yarım saat sonra başka bir noktada. Demekki o yönetmiyor, başka birşey var” dedi. “Saray gladiosu” dedikleri mekanizmanın bu olduğunu belirten Yüksek, Tayyip Erdoğan’ın Ergenekoncular, Ulusalcılar, Mehmet Ağar, gibi Kürt halkına karşı savaş suçu işlemiş kişileri etrafına alarak onların danışmanlığı ile bu sürci yönettiğini söyledi.

Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği bu kliğin AKP’nin bakanlar kurulunun dışında bir kirli savaş defakto hükümeti olduğunu da aktaran Yüksek, AKP’li bakanlara seslenerek “Bu ülkeyi yönettiğinizi mi sanıyorsunuz ? Eğer siz yönetiyorsanız, Şırnak valisi sizin talimatınızı neden yerine getirmiyor ?” diye sordu. Yüksek, bazı bakanların ikna edildiğini bazılarının ise ne olduğunun farkında olmadan teslim alındığını kaydeden Yüksek, devamında şu ifadeleri kullandı: “Bu ülkeyi yönetmiyorlar. Bazıları vitrin olarak seçilmiş, kamuoyunda bilinen işte Numan Kurtulmuş gibi güya ılımlı bazı simaları koymuşlar. ‘O ev yıkılırsa hepimiz altında kalırız’ diyen Kurtulmuş, yönetmiyor ülkeyi. Bakanlar kurulu içerisinden bir grup ve onun dışından bir grup şuanda ülkeyi defakto savaş hükümeti olarak yönetiyor, diğerleri de ya teslim olmuş yada ikna edilmişler”

Tüm ülkeyi, halkları başka güçlere satan bir defakto savaş hükümeti ile karşı karşıya olduklarını hatırlatan Yüksek: “Ülkeyi pazarladılar, bu hükümet içeride ve dışarda bu ülkeyi ve halkları felakete götüren bir hükümettir. Toplum ‘Terörle mücadele’ ‘Kürtler ülkeyi bölecek’ safsatası ile uyutulup her türlü kirli savaş ve iş yürütülüyor” diye konuştu. Türkiye ekonomisinin dibe vurduğunu aktaran Yüksek, iç anadolu da yaşayan halk ile görüştüklerinde büyük bir memnuniyetsizlik duyduklarını, esnafın perişan halde olduğunu ve savaş hükümetinden giderek rahatsızlık duymaya başladıklarını gördüklerini paylaştı.

PYD’nin Cenevre-3 toplantısına katılmasına karşı AKP’nin yürüttüğü düşmanca çalışmalara da değinen Yüksek, AKP’nin Kürt halkına her yerde düşmanlık ettiğini hatırlattı. İfade ettikleri defakto savaş hükümetinin ‘Kürt düşmanlığı’ üzerine kurulduğunu belirten Yüksek, kimin kimim ikna ettiğini bilmediklerini ancak bu savaş kliğinin içerde ve dışarda Kürtlere düşmanlık konusunda anlaştığına dikkat çekti. Suriye’de ‘Kürtler kazanım elde etmesin’ diye uluslar arası alandan politika yürüten AKP’nin içerde ise Kürt halkının kazanımlarına tank, top ve onbinlerce ordu ile saldırdığına işaret eden Yüksek, devamında şunları aktardı: “Kesinlikle bu Türkiye halklarının çıkarına değildir. Kürt halkına düşmanlık en başta Türk halkına zarar veriyor. AKP bir an önce ülkeyi uçuruma götürmekten vazgeçmelidir” Yüksek, AKP’nin bu politikalarla en fazla bazı şeyleri geciktirebileceğini ancak asla engel olamayacağını ve kendi sonunu getireceğini ifade etti.