Yüksek: İnfazı inkar edemezler, telefon kayıtları var

DBP PM üyesi Sêvê Demir, Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır ve KJA aktivisti Fatma Uyar'ın infaz edildiğini söyleyen Yüksek, Bu konuyu aynı saatte İçişleri Bakanlığı’na da taşırdık, hiçbir müdahale edilmedi" dedi.

DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, DBP PM üyesi Sêvê Demir, Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır ve KJA aktivisti Fatma Uyar'ın infaz edildiğini söyleyerek, “Bu konuyu aynı saatte İçişleri Bakanlığı’na da taşırdık, hiçbir müdahale edilmedi. Cenazelere işkence yapılmış, bu da onların infaz edildiğini gösteriyor” dedi.

DBP PM üyesi Sêvê Demir, Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır ve KJA aktivisti Fatma Uyar'ın yaralıyken infaz edilmeleri Kürdistan’da öfke ile karşılandı. 3 Kürt kadın siyasetçinin yaralandıktan sonra kaldıkları noktayı İçişleri Bakanlığı’na ilettiklerini söyleyen DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, 3 Kürt siyasetçinin yaralı halde iken devlet güçlerinin eline geçtiğini belirtti.

3 Kürt kadın siyasetçinin infaz edildiğini düşündüklerini söyleyen Yüksek, “Polisin anonsu sonucu bir mahalleden diğer mahalleye geçerken akşam saatlerinde taranıyorlar. Yaralı haldeyken grubun içerisinden bir arkadaş il eşbaşkanımızı arıyor ve yaralı olduklarını belirtiyor. Bulundukları noktayı söyleyerek acil ambulans istiyor. Durum bize intikal edildikten sonra HDP Grup Başkanvekili üzerinden İçişleri Bakanlığı ve kamu müsteşarlığını aradık ve böyle bir durum olduğunu ilettik. Olay yerine bir ambulansın gitmesine müsaade edilmesini istedik. Fakat saatlerce uğraşmamıza rağmen hiçbir şey yapılmadı ve gece 01.00’da cenazeler olay yerinden alındı. Çok net olarak telefon kayıtları var, bu konuyu aynı saatte İçişleri Bakanlığı’na da taşırdık, hiçbir müdahale edilmedi. Cenazelere işkence yapılmış, bu da onların infaz edildiğini gösteriyor” dedi. Yüksek, Demir’in cenazesinin de ailesinin talebi üzerine Amed’de toprağa verileceğini sözlerine ekledi.

Demir ile yaklaşık 15 yıldır tanıştıklarını, birlikte çalıştıklarını, daha sonra KCK dosyasında 5 yıl birlikte cezaevinde kaldıklarını da hatırlatan Yüksek şöyle konuştu: “Mücadele azmi, yurtsever duyguları güçlü olan, devrimci çizgiden asla şaşmayan bir arkadaşımızdı. Sêvê arkadaşın kararlığı, direngenliği ve mücadele azmi hep sürükleyen, öncülük yapan bir düzeydeydi. Cezaevindeyken biliyorsunuz 68 gün açlık grevinde kaldı ve ölüm orucuna dönüştürdü. Bu konuda tereddütsüz, ikirciksiz, net duruşuyla tanınan, bilinen yurtsever özellikleriyle en güçlü Kürdi özellikleriyle tanınan azimli bir arkadaşımızdı. Parti meclisindeyken de Şırnak’ta görev almak istedi ve orada çalıştı. Şırnak’ta operasyonlar, çatışma hali ile oradan çıkmak istemedi, halkını orada yalnız bırakmak istemedi. Sürekli orada halkı ile birlikte kaldı. En sonunda vahşi bir şekilde katledildi. Bu arkadaşlarının istemlerini, istek ve hayallerini mücadelemizde yaşatacak olan arkadaşları, özlem duydukları özgür bir Kürdistan, demokratik bir toplum yaratılıncaya kadar mücadele edilecek.”

Kürt siyasi alanına dönük topyekün bir savaş ilan edildiğini vurgulayan Yüksek, belediye eşbaşkanlarının görevden alınıp tutuklandığını, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılarak, tutuklanmak istendiğini de belirtti.

Siyaset alanında yer alanların tamamının devletin tehdit ve tehlikesi altında olduğunu da kaydeden Yüksek, “Onların şahsında aslında Kürt demokratik siyasi hareketine; ‘eğer mücadelenizi bu düzeyde sürdürürseniz infaz dahi ederiz’ mesajı vermek istediler. Dolayısıyla şu an 3 kadın arkadaşımızın üzerinden verilmek istenen mesaj; ‘öldürürüz’ mesajıdır. Çünkü bazı ayrıntıların kamuoyunun gözünden kaçmaması gerekiyor. Bu durumu zamanında oranın mülki amirleri, hatta içişleri bakanlığı, kamu müsteşarı ile görüşülmemiş olsaydı orada belki bir bilgi dışında tesadüfen bir çatışma ortasında kalarak yaşamını yitirdikleri bir sonuç ortaya çıkardı ama durum böyle değil. Biz durumu dakika dakika, saat saat oradaki mülki amirleri ile paylaşmışız ve yaralı haldeyken bütün çabayı sarf ettik ve bunlarda onu biliyorlardı. Bilinmeyen bir durum, tesadüf bir durum, çatışma ortasında kalma bir durum söz konusu değil, yaralı oldukları, sivil oldukları, parti meclis üyemiz oldukları ile ilgili biz paylaştık. Onların oradan kurtarılması için hükümetin en üst düzey yetkilileri, bakanları ile bu konuyu konuştuk. Ona rağmen bunun gereği yapılmaması, tam tersine infaz edilmeleri bu demokratik Kürt siyasetinin tamamına verilmeye çalışan bir mesaj olarak yorumluyoruz. Bunu açıklıkla ifade etmek istiyoruz; kamuoyunun bu hükümetin yalanlarına kanmamalarını istiyoruz. Durum bu kadar açıktır. Bakınız biz buradan belirtiyoruz, eğer belirttiğimden zerre kadar yanlış bir şey varsa İçişleri Bakanı, kamu müsteşarı çıkıp desin ki; ‘hayır böyle bir bilgi bize gelmedi, bilgimizin dışında bu durum cereyan etti’ diyecek durumları varsa çıkıp bunu desinler. Aylardır sürdürdükleri katliamları yalanlarıyla kamuoyunu yanılttılar. Burada yargı ellerinde olabilir, ‘biz nasıl olsa burada yargılanmayız’ diyebilirler. Öncelikle halkımızın ve kamuoyunun vicdanında yargılanıyorlar bunu bilmelerini istiyorum” diye konuştu.