Xantur’da Beritanlaştı

Rüstem Cudi; 2020’de Cenga Heftanîn’de, direnişin tutku haline geldiği Xantur’da bir çatışma sırasında yaralandı. Sonuna kadar savaşarak Xantur’da Beritanlaştı. Beritanlaşan fırtınalı bir yüreği yarattı yeniden Cenga Heftanin’ de…

Ruh ve yine ruh. Bu kelime kutsal ve yüce.  Hep var olan, sonsuz olan, sınırları kabul etmeyen, duvarlara sığmayan, topraktan taşan ve fışkıran, yağmurun ıslatamadığı, rüzgârın yetişemediği bir şey…  Hep yaşayan, nefesle kesilmeyen, bedenle ölmeyen bir şey. Bugünlerde kendi ruhumu bulduğum süreçleri yaşadığım dönemler.  Ruhun yüceliğine, kutsallığına inanan başka bir yürekle buluştum Heftanin’ de. Kendi ruhunu arayan başka bir bedenle buluştum. Ruhu hapsedemezsiniz, kalıba sığdıramazsınız, alıştıramazsınız, köleleştiremezsiniz. Ruh; kaç ay geçerse geçsin, kaç yıl, kaç yüzyıl geçerse geçsin, bedenden bedene dolaşsa da kendini bir gün muhakkak özgürleştirir. Çünkü ruh tek bir kişi olamaz, bir kişiye ait olamaz. Bir inanca, bir tutkuya ait olabilir ya da aşka!

 Beritanlaşan bir yürek onunkisi. Uçurumların kıyısına vuran bir beden. Zamanın ruhunu okuyup da sahiplenen bir ruh onunkisi. Bir uçurum da bir zılgıt, bir zılgıt bir şiar, bir şiar da bir ruh onunkisi. Kadını da aşan, erkeği de aşan bir ruh onunkisi. Hiç bir cinse sığmayan, tanıma kavuşmayan, betimlenemeyen bir ruh onunkisi. Yüzyıllar önce de olan ve yüzyıllar sonra da olacak olan bir ruh bu. Kürdistan’ı karış karış gezen, her dönem yenilenen, her zaman kendi akışını koruyan bir ruh.  Bazen Dersim’ de, bazen Xakurkê’ de… bazen 38 de, bazen de 92 de…

Ve şimdi Heftanîn’ de… 2020 de…

Rüstem Cudi. Annesinin seslendiği isimle Süleyman Mahmut. 1996 yılında Serêkaniyê’de bir annenin mutlu ve acı dolu bir çığlığıyla dünyaya gözlerini açtı. Annesinin ona öğrettiği ilk şeydi; toprağı sevmek ve korumak. Öğretilen bu güzel cevherin takipçisi oldu. Ve gencecik ömrünü eline alıp, yüreğini avuçlayıp dağlara yol aldı. Dağların en güzellerinden birinin adını aldı ve yürüdü. Bu ruhun adı Rüstem Cudi. Rüstem Cudi; 2020’de Cenga Heftanîn’de, direnişin tutku haline geldiği Xantur’da bir çatışma sırasında yaralandı. Ve sonuna kadar savaştı. Ona; “gitme, neresi kaldı ki gidecek” diyen işgalcilerin yüzüne bakarken uçurumu düşündü. Ve işgalcilerin ona yetişmesine bile izin vermeden Xantur’da Beritanlaştı.

Gerilla Rüstem Cudi, ölümsüzleşmeden önce Cenga Heftanin’i anlatıyordu. Ve yüreğinden şunlar dökülmüştü: 

“Onlar kendi tekniklerine güvenerek geldiler topraklarımız saldırdılar. Ama iradenin gücünü göremediler. Onlar gelince arkadaşlar darbe vurdular.  Çok fedai bir şekilde savaştılar. Bu dağlar bizimdir. Bunu bu askerlerde biliyor. Onlar bu dağlarda nasıl yürüyecekler ki.  Askerler geride duruyor korucular geliyor öne.  Asker öne gelemez zaten, tek başına hareket edemez. Onlar bu dağlar onların değil ki onun için yürüyemezler, düşerler.  

Onlar tepedeler bu doğrudur. Ama bizde yanlarındayız.  Her bir ağaç, her bir taş arkası bizim mevzimiz, bizim yerimizdir.  Kendileri de itiraf ediyorlar. “Xantur’u delik deşik ettik ama gerilla hala eylem yapabiliyor” diyorlar.

Bunlar Rüstem’in yüreği Beritanlaşmadan önce dökülmüştü dudaklarından. Gerilla Rüstem Cudi; 12 Temmuz’ da Xantur’ da işgalcilerle girdiği bir çatışmada yaralandı.  Yaralandıktan sonra ceplerini boşalttı, cebindeki Önderlik resmini ve tespihini alıp bir taşın altına koydu. Kimse dokunmasın istedi kendi değer verdiği her şeye.  Ve kimseler ne inancına ne de gözlerinde, yüreğinde taşıdığı umuda dokunmasın diye uçurumların yüreğine bıraktı kendini. Ve Beritanlaşan fırtınalı bir yüreği yarattı yeniden Cenga Heftanin’ de…