TEV-DEM Yürütme Kurulu, 3 yiğit Kürt kadınının Türk devleti tarafından katledilmesini kınayarak “Türkiye hem kendi hukunun hem de uluslararası hukuku çiğnemiştir” dedi.

Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yürütme Kurulu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecride ve Türk devletinin Şırnak’ın Silopi ilçesinde 3 Kürt kadın siyasetçiyi katletmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

TEV-DEM açıklaması şöyle:

“Bakurê Kurdistan’da Kürt halkına karşı aylardır ahlaksız ve hukuksuz, barbarca bir savaş yürütülmektedir. Öncelikle Türk devletini bu barbar saldırılarından dolayı kınıyoruz, Silopi şehitleri kahraman kadınlar Sêvê Demîr, Pakîze Nayir ve Fatma Uyar’ı saygıyla anıyor, şehadetleri önünde saygıyla eğiliyor, Kürdistan halkına başsağlığı diliyoruz.

TÜRK DEVLETİ TOPYEKUN SAVAŞ YÜRÜTÜYOR

Bu süreçte sömürgeci Türk devleti her yönden büyük bir barbarlık örneği sergileyerek topyekun bir savaş yürütmekte, bu savaşta hiçbir ahlaki ve hukuki kural tanımamaktadır. Sömürgeci Türk devleti, yangına körükle gitmekte ve bu da sömürgeci devletin yürüttüğü kirli savaşı daha da ağırlaştırmaktadır. Bugün Kürt halk önderi Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit ve izolasyon uygulanmaktadır. AKP eliyle Kürt Halk Önderi üzerinde çok büyük bir baskı olduğu açıktır. Son olarak da İmralı Cezaevindeki tutsaklar Nasrullah Kuran ve Çetin Arkaş buradan Silivri Cezaevi'ne sürgün edilirken İmralı’daki diğer tutsaklar ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan hiçbir haber alınamamaktadır.

ÖNDER APO’YA YÖNELİK TECRİT KALDIRILMALI

Türk devleti hem kendi hukukunu hem de uluslararası hukuku çiğneyerek insan ahlakını ayaklar altına almaktadır. Bu da doğrudan özel savaş ve katliam iradesini devreye soktuğunun göstergesidir. Ancak iyi bilmelidir ki bu uygulamaları ile hiçbir zaman kazançlı da olamayacaktır.

TÜRK DEVLETİ BU YANLIŞ POLİTİKADAN VAZGEÇMELİ

Türk devletine, girdiği bu yanlış yoldan, tehlikeli politikalardan, Kürdistan üzerindeki zulmünden ve Önder APO’ya yönelik uyguladığı tecritten hızlı bir şekilde vazgeçmesi çağrısında bulunuyoruz. Bu sakıncalı ve tehlikeli politikalar yerine; özgürlükçü ve barışçıl siyaseti esas almalıdır.