Tarihçi Güven: Kürtlerin tarihi bombalanarak bitmez
Tarihçi- Yazar Eyüp Güven, “Mezopotamya halkı kadim bir halktır, tarihi mekanları yok edilerek tarihini yok edemezler” dedi.
Tarihçi- Yazar Eyüp Güven, “Mezopotamya halkı kadim bir halktır, tarihi mekanları yok edilerek tarihini yok edemezler” dedi.
Kuzey Kürdistan’da öz yönetim ilanından sonra sivil halka yönelik katliamlarla birlikte binlerce yıllık tarihi mekanlarda hedef haline getirildi. Birçok uygarlığa tanıklık eden tarihi mekanların yakılıp yıkılmasının ‘tek din, tek dil ve tek ideolojinin dayatmanın sonucu olarak değerlendiren Tarihçi- Yazar Eyüp Güven, Medlerin, Mervanilerin köklü tarihinin dışında binlerce yıllık tarihin yer altında saklı olduğuna da dikkat çekti. Güven, “Mezopotamya halkı kadim bir halktır, tarihi mekanları yok edilerek tarihini yok edemezler” dedi.
Silvan’da tarihi kale ve konakları, Nusaybin’de, dünyanın ilk üniversitesi olan Mor Yakup Süryani Kilisesi, Sur’da Surp Grakos Kilisesi, Dört Ayaklı Minare, Kurşunlu Cami gibi birçok tarihi yapıtın hedef alınmasına tepki gösteren tarihçi - Yazar Eyüp Güven, Kürtlerin tarihi hafızasının ortadan kaldırma operasyonu olduğunu söyledi.
Mezopotamya ve Kürdistan coğrafyasında cami, kilise, medrese ve tarihe ışık tutmuş binlerce yıllık üniversiteler bulunduğunu söyleyen Güven, “Nusaybin’de dünyada ilk üniversite unvanına sahip tarihi mekana özel hareket timleri tarafından hedef alınmıştı. Aslında bu yaklaşım, diğer inanç ve kültürleri de ortadan kaldırmaktır. Her ne kadar şu an karşısında duran gücü durdurmak değil, amaç Mezopotamya halkının tarih ve kültürünü tümden yok etmektir. Bununla ‘tek inanç, tek bayrak ve tek resmi ideoloji dışında biz hiçbir şey tanımıyoruz’ demek istiyorlar. Ancak amaçları bu ise, nasıl 4 ayaklı minarenin hedef olmasında Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin yaşamına mal olması bunlar hepsi birbiri ile bağlantılıdır. Ancak biz yeni bir süreç ile karşı karşıyayız; süreç bizden ne istiyor? İsmini saydıklarım bu dayatmalar dışında ‘farklı bir hak talebinde bulunulursa işte başınıza bunlar gelir’ dayatması var. Ancak Kürtler de eski Kürtler değildir. Bir değil var; ‘alavere dalavere Kürt Mehmet kalk nöbete’ işte bundan sonra Kürtler başkası yerine nöbet tutmayacak. Tutacağı bir nöbet varsa da kendi nöbetini tutacaktır. Süreç bizden ne istiyorsa artık onu yapmaktan başka şansımız kalmamıştır. Nasıl tarihte yüzlerce uygarlık ortadan kalktıysa, dünyada 6200 dil vardı bunların 2 bini alfabesi vardı ve en az 3 bin dil yok hiçbir izi kalmadan yok olduysa, bu süreçte Kürdistan’da, Mezopotamya’da bu tarihi izleri ortadan kaldırmaya dönük bir süreçten geçiyoruz. Görünen o ki eski kiliseler, eski üniversiteler, eski medreseler, eski konaklarda dahil gerek bilime gerekse inançsal tarihe ışık tutan tüm yapıtlar şuan yok edilmek isteniyor” dedi.
Silvan’da kale ve tarihi konakları tank ve topların hedefinden sonra kışlaya dönüştürülmesine dikkat çeken Güven şunları söyledi: “Mezopotamya tarihine baktığımızda Mervaniler döneminde Silvan’ın rol ve misyonu ortadadır. Tüm bölgenin izleri Silvan’da görmek mümkündür. Silvan’ın tarihi bir kent olmasının yanında dünyada ilk tarımcılığın geliştiği ve bölgeye yayıldığı bölgelerden bir tanesidir. Tüm halkları bir araya getiren yer ilk olarak Silvan kenti olmuştur. İşte bunun için somut tarihin sayfaları teker teker yırtmak istiyorlar. Bu uygarlıklar planlı bir şekilde yok edildiği bilinmelidir.”
‘KÜRTLER KADİM BİR HALKTIR YER ALTINDA SAKLI TARİHLERİ VAR’
“Bu saldırıları gerçekleştirenlerin dine inandıklarını kimse iddia edemez” diyen Güven, din adı altında yapılan saldırılarının Mezopotamya tarihinin yok edilemeyeceğini şu sözlerle ifade etti: “Dinde ölen bir kişiye asla karışılmaz çünkü o hepimizin gideceği yere gitmiştir. Ama gelin görün ki bu yıl gerilla mezarlarına nasıl saldırdıklarını hepimiz şahitlik ettik. Onun için bunlar hepsi birbiri ile bağlantılıdır. Tek amaç var; Mezopotamya tarihini tümden ortadan kaldırarak kendi tarihini inşa etmektir. Ancak bunu da biliyoruz tarih böyle yok edilmez, tarih 5 bin yıldır Mezopotamya coğrafyasında hangi taşı kaldırırsan altında bir tarih ortaya çıkıyor. Şuan Mezopotamya’da yer üstündeki tüm tarihi yakıp yıkarlarsa da yer altında bundan daha fazla bir tarihimiz saklıdır. Kürtler çok kadim bir halktır. Tarihe baktığımızda farklı inanç ve kültüre mensup olanlara sürekli Kürtler sahip çıkmıştır.”
‘MED, TÜM HALKLARIN İNANÇLARINI SAVUNAN İLK KONFEDERAL SİSTEMDİR’
Kürt halkının tarihini yok edilmesinin büyük bir haksızlık olduğunu altını çizen Güven, tarih boyunca Kürtlerin diğer inanç ve kültürlere sahip çıktığının kanıtı Med İmparatorluğu olduğunu kaydederek, “Bakınız Med İmparatorluğu ilan edildiğinde bile daha o tarihte Kürtler konfederal sistemi inşa etmiş ve diğer halkların kendilerini yaşatmasına neden olmuşlardır. O dönemde Med İmparatorluğu dışında başka bir konfederal sistemin oluşturulduğuna tanıklık edemeyiz. Amaç; Süryani, Ermeni, Kakayi, Türkmen, Alevi, Êzîdî ve hangi felsefik inançlar varsa hepsini bir çatı altında yaşatılmasını sağlayacağız demişlerdir. Tarihte Kürtler bunu başarmışlardır. Öyle görünüyor ki Ortadoğu’da çok daha büyük tarih soykırımı olacaktır. İşte DAİŞ bunu Palmira’da tüm dünyanın gözü önünde tarih soykırımını yapıyor” diye konuştu.
DAİŞ SALDIRILARI BAĞIMSIZ DEĞİLDİR
İnsanlık düşmanı DAİŞ çetelerinin tarihi yapıtlara yönelik saldırılarının Kuzey Kürdistan’daki saldırılarla paralel olduğuna dikkat çeken Güven, UNESCO’nun duruma müdahale edilmesi için aydınların harekete geçmesi gerektiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sonlandırdı: “DAİŞ’in Palmira’da yaptıkları ile Sur’da, Silvan’da yapılanlar birbiri ile bağlantılıdır. Bakınız Rojava sınırı DAİŞ elinde olduğu süreçte hiçbir müdahale söz konusu değildi, nasıl ki uluslararası kamuoyunun da destek verdiği PYD’nin eline geçmesiyle Türk devleti sınırı beton ile örttü. DAİŞ’in Rojava’da hezimete uğramasıyla Türkiye ile hayal ettikleri artık hayata geçiremeyeceğini görebildi. Bu kez Rojava kapıları kapatıldı saldırılar Kuzey Kürdistan’a yöneldi. Buradaki tarih soykırımına UNESCO’nun müdahale etmesi imkansız değildir. Bu konuda tarihçiler, akademisyenler, aydınlar bir an önce harekete geçmelidir çünkü binlerce yıllık tarihimiz yok ediliyor. UNESCO bu duruma müdahale edebileceğini düşünüyorum.”