Sur'da yaşayanlar, Cizre’deki vahşet bodrumunun ilçelerine de taşınmasına tepki gösterdi. Katliama izin vermeyeceklerini ve ilçelerini terk etmeyeceklerini söyleyen mahalleliler, özgür yaşamak istediklerini söyledi.
ZEYNEP KURAY
AMED
Cuma, 19 Şubat 2016, 10:16
Sur'da yaşayanlar, Cizre’deki vahşet bodrumunun ilçelerine de taşınmasına tepki gösterdi. Katliama izin vermeyeceklerini ve ilçelerini terk etmeyeceklerini söyleyen mahalleliler, özgür yaşamak istediklerini söyledi. Çoğu köyleri yakıldığından göç etmiş olan Surlular, AKP'nin '90'ları da aşan zulüm politikası uyguladığına dikkati çekti.
Günlerdir gazetecilerin girmesinin engellendiği Sur’un yasaklı olmayan mahallelerine ancak polis kontrolünden geçerek girebiliyoruz. İlçede yoğun bomba ve silah seslerine inat hayat devam etse de, halk Cizre’de olduğu gibi her an Sur’dan da kötü bir haber alınacağı endişesi içinde yaşıyor. Gezdiğimiz İskenderpaşa ve Lalebey mahallelerinin sakinlerinin hemen hemen hepsi, yine 1990’lı yılların devlet mağdurları. '90’larda köyleri yakıldığı için göç etmek zorunda kalan mahalle sakinleri, kaçtıkları devlet terörüne bu kez Sur’da yakalandı.
İskenderpaşa’nın dar sokaklarında çocuklar bomba sesleri altında oynamaya alışmışlar. Erkek çocuklar ateş yakıp savaş oyunlarına yönelirken, kız çocuklar seksek oynamayı tercih ediyor. İskenderpaşa Halk Meclisi’nin önünde oturduğumuz masa birden kalabalıklaşıyor. Top sesleri arasında kadınlar anlatmaya başlıyor…
‘ÖZGÜR YAŞAMAK İSTİYORUZ'
Devrim Bilmez 45 yaşında, 7 çocuk annesi. 24 yıldır İskenderpaşa Mahallesi'nde yaşıyor. Doğup büyüdüğü Amed’in Hazro ilçesine bağlı Çitlibahçe köyü 1992 yılında devlet tarafından yakılınca Sur’a taşınan Bilmez, o günleri şöyle anlatıyor: “Askerler geldi, ‘ya korucu olursunuz ya da köyü boşaltırsınız’ dediler. Kabul etmeyince evlerimizi ateşe verdiler. Canımızı zor kurtardık. Helikopterlerden üzerimize ateş açıldığı için eşyalarımızı bile alamadık.” Halihazırda yaşananların 1990’lardan daha beter olduğunu söyleyen Bilmez, “Şimdi bize top ve tanklarla saldırıyorlar. Göçü değil açıkça katliamı dayatıyorlar. Kentlerimiz vuruluyor, gençlerimiz, çocuklarımız öldürülüyor. Gözlerini kırpmadan hamile kadınlarımızı dahi katlediyorlar” dedi. Son üç ay içinde insanca yaşamanın ne olduğunu unuttuklarını ifade eden Bilmez, “Huzurumuz yok, sürekli top ve silah sesleriyle irkiliyoruz. Artık bu zulmün bitmesini istiyoruz” diye konuştu. Sur’da bodrum katında mahsur kalan insanlar için çok endişelendiğini, yeni bir Cizre’ye tahammülleri kalmadığını vurgulayan Bilmez, “Sivil halktan ne istiyorlar? Biz sadece kimliğimizle özgür yaşamak istiyoruz. Bu baskıdan bıktık. Hükümetin değişmesini istiyoruz. Bebeklerin anne karnında öldürülmediği, ev kapısından uğurladığımız çocuklarımızın ölüm veya gözaltı haberlerini almadığımız bir hayat özlemi taşıyoruz” dedi.
'KATLİAMA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Yakından yankılanan top atışlarını duydukça dövünen Gülbeyaz Bıtki, “Hep biz Kürtler mi bu zulmü yaşayacağız” diye feryat ediyor.
İskenderpaşa'da oturan 58 yaşındaki 8 çocuk annesi Bıtki’nin köyü tıpkı Devrim Bilmez’inki gibi 1990’larda askerlerce yakılmış. İzmir’de 2008 yılında faşistler tarafından öldürülen 18 yaşındaki oğlu Serdar Bitki’nin yasını tutan Bıtki, “Oğlum Kürt olduğu için hedef seçildi. Çalışmak ve biraz para kazanmak için İzmir’e gitmişti. Beni her gün arardı, birden bu aramalar kesildi. 18 gün boyunca ondan haber alamadık, sonunda cenazesi defalarca bıçaklanmış ve işkence edilmiş bir şekilde bulundu” dedi. Sur’da her gün bir Serdar’ın öldürüldüğünü vurgulayan Bıtki, “Yasıma her gün bir yeni yas ekleniyor. Orada öldürülen her genç benim de çocuğumdur. Çocuklarımızı rahat bıraksınlar” dedi. Sur’da bodrum katında mahsur kalan insanların katledilmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan Bitki, “Biz barışı haykırdıkça öldürülüyoruz. Sur’da Cizre benzeri bir katliama asla izin vermeyeceğiz, gerekirse hepimiz oraya akın edeceğiz, kıyameti kopartacağız” diye konuştu.
‘ÖLMEK VAR, GİTMEK YOK!'
Lalebey Mahallesi'ne geliyoruz... Lalebey Halk Meclisi’nin hemen yanındaki evlerin özel harekat polisleri tarafından basıldığını öğreniyoruz. Mahallede kalanlar sonuna kadar mücadele etmeye kararlı. Konuştuğumuz mahalleliden 50 yaşındaki Salim Güler bu durumu, “Ölmek var gitmek yok” diye özetledi. Doğup büyüdüğü Hazro ilçesine bağlı Çitlibahçe köyünün 1992 yılında askerler tarafından yakılmasıyla Sur’a göç eden Güler, devletin kendilerine Sur’da da huzur vermediğini vurguladı. Sur’un 79 gündür süren bir kuşatmayla bitirilmek istendiğine işaret eden Güler, Sur’da Cizre provası yapıldığına dikkati çekti. Kürt halkının yüzyıllardır bu zulüm politikasına teslim olmadığını ve olmayacağını vurgulayan Güler, “Ne pahasına olursa olsun, son damla kanımıza kadar direneceğiz. Bu barbar devletin zulmüne boyun eğmeyeceğiz” dedi. Sur’u ne TOKİ’ye, ne devlete, hiç kimseye bırakmayacaklarının altını çizen Güler, Sur’da bodrum katında mahsur kalan 200’ü aşkın sivilin katledilmesine de izin vermeyeceklerini söyledi. “Bizi buradan göç ettirip kendilerine biat eden yandaşları buraya yerleştirmeye çalışıyorlar” diyen Güler, “Devlet yüzyıllardır aynı yöntemi kullanarak Kürt halkını zorla göç ettirip asimile etmeye çalıştı ama başaramadı. Kimliğimizle, kültürümüzle, dilimizle, örf ve adetlerimizle, gelenek ve göreneklerimizle vazgeçmeyeceğiz” dedi.
'SUR'U TERK ETMEYECEĞİZ'
38 yaşındaki Hacı Gönül ise doğma büyüme Lalebeyli. Sur’da savaş değil vahşet yaşandığını vurgulayan Gönül, “Savaş dediğin iki devlet arasında olur ama burada devlet bir halka saldırıyor, çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden katlediyor” dedi. Gönül, tarih boyunca Kürtlerin katledildiğini ama hiçbir zaman özgür yaşamdan vazgeçmediğini hatırlattı. Cizre’de yaşanan katliamın şimdi de Hasırlı Mahallesi'nde yapılmak istendiğini belirten Gönül, “Biz yetişkin insanları da geçtik, o bodrum katlarında 4 aylık bebeklerimiz var. Biz o bebelerin cenazelerini omuzlarımızda taşımak istemiyoruz. Bunu kabul etmiyoruz ve ne pahasına olursa olsun böyle bir katliamın önüne geçeceğiz” diye konuştu. 1990’larda dahi böyle bir vahşetin yaşanmadığına dikkati çeken Gönül, '90’lı yıllarda her sabah bir cenaze kaldırırken, bugün cenazeleri topluca kaldırdıklarını belirtti. Dünyanın ve özellikle Avrupa’nın bu vahşete sessiz kalmasını eleştiren Gönül, “Onların gözünde tahrip edilen bir kilise kadar değerimiz yok” dedi. Başbakan Davutoğlu’nun Sur için verdiği Toledo örneğine de değinen Gönül, “Sur’u Toledo yapacağım diyor. Kimi kimin toprağından kovuyor? Sur’un harcını tarihçiler bile bulamıyor. Biz bu tarihten de önce varız. İnkar da edilse, dayatılsa da biz Kürtler olarak bu coğrafyayı terk etmeyeceğiz. Taş üstüne taş kalmasa da, tek bir Kürt de kalsa biz Sur’u terk etmeyeceğiz” diye konuştu.